• eğer henüz motosikleti almamışsanız muhtemelen ilk probleminiz hangi motosikleti almanız gerektiği konusunda düşeceğiniz bilinmezliktir. bu konuda etrafınıza danıştığınızda iki tür tavsiye ile karşılaşırsınız:

    1) yeterince kanatlanmadan uçmaya kalkma felsefesini benimsemiş olan grup size 250 cc'yi geçmeyen bir başlangıç motoru önerecektir.
    2) "onu diyenlerin parası çok herhalde abi. alıcan 150 cc motoru iki ay sonra sıkılacaksın. satarken zarar edeceksin vs. vs. al sakin bi 600'lük bi de eğitim çaktın mı üstüne mis gibi uzun yıllar binersin." şeklinde bir yaklaşımı benimsemiş grup ise racing olmamak kaydıyla muhtemelen touring olan bir motorla başlamanızı tavsiye edecektir.

    her iki grubun da kendine göre haklı olduğu noktalar mevcut. eğer ekonomik bir sıkıntı içerisinde değilseniz ikinci grubu dikkate almayınız. tüm dünyaca benimsenmiş olan ve işin doğrusu olan düşük cc'li bir motorla başlayıp yeterli tecrübe ve alışkanlık sağlandıktan sonra keyfe göre cc'yi artırmaktır. ülkemizde bir türlü yasalaşmasa da bir çok ülkede motosiklet ehliyeti ilk 2 sene cc kısıtlaması ile kullanılır. yasalaştığı takdirde bu sınır ülkemizde 250 cc olacak. düşük cc li motorla başlamak tehlikeleri azalttığı gibi olası kaza durumlarında sizi milyarlarca masrafa sokmaktan da kurtaracaktır. unutmayınızki düşmemiş motorcu yoktur. henüz düşmemiş motorcu vardır. ayrıca ekonomik açıdan da benzinin ülkemizde oldukça pahalı olması nedeniyle ekonomik bir motosiklet sizi sıkıntıya sokmadan uzun saatler ve km'lerde kullanılabilir.

    ikinci grubun haklı olduğu nokta ise az çok iki teker tecrübesi olan bir adamın 150 cc'lik bir motorla 2000 km'yi doldurduktan sonra tabiri caizse biti kanlanır. ne kadar temiz olursa olsun satarken edeceğiniz zarar ekonomik rahatlığınız yoksa sizi üzebilir. ayrıca bir çok kişinin kafasında sevdalısı olduğu bir model vardır ve genellikle bu modeller 600cc'den aşağı değildir. hiç beğenmediğiniz ve binerken zevk almadığınız bir 150cc'lik motosiklet sizi motordan soğutabilir. keyfinizi kaçırabilir. bu nedenle sevdalısı olduğu motosikleti alıp, uzman eğitimlerden geçtikten sonra iradeli bir şekilde kullanan bir insan pek ala bu işin altından kalkabilir. ayrıca düşük cc'li motorların dengesi yüksek cc'li motorlara göre daha düşüktür. özellikle düşük hızlarda ağır motorlar daha dengeli dururlar. bu da yeni başlayan birisi için daha tercih edilebilir bir durumdur. ancak ne olursa olsun akıldan çıkarılmaması gereken, ne kadar sevdalısı da olsanız 600'lük bir racing ile motor kullanmaya başlamanın aşağı yukarı intiharla eşdeğer olduğudur. eğer yüksek cc'li bir motor tercih edilecekse dengesi yüksek, son hızı düşük, sakin bir motor olmasına dikkat edilmelidir.

    kişisel olarak benim tavsiyem ise birinci grubu daha çok dikkate alarak, eğer uzman eğitimi alabiliyorsanız -ki şiddetle tavsiye edilir- bu eğitimlerden sonra kullanacağınız motora karar vermek sizin için daha uygun olacaktır. 150cc'lerden başlayarak ilerledikçe artan motor hacmi ve değişen motosiklet türleri kullanacağınız için bu aşamada en rahat ettiğiniz ve size en uygun olduğuna inandığınız, kullanırken en çok keyif aldığınız motoru tercih ederek iyi bir başlangıç yapmış olacaksınız.

    motosiklet alım işini halletikten sonra (ehliyet kısmını söylemeye gerek bile duymuyorum) kullanmaya başlamadan önce mutlaka halletmeniz gereken korunma probleminiz mevcuttur. kask, korumalı ceket, eldiven ve dizlikten oluşan minumum koruma olmaksızın motosiklete asla ve asla binmeyin. ya şuraya gidicem hemen iki dakkada gelirim düşüncesi ile yola çıkarsanız şu bilgiyi hiç duymamış olduğunuz kesindir: motosiklet kazalarının çok büyük çoğunluğu çıkış noktasından 3 km'lik bir alan içinde meydana gelmektedir. kısacası en çok tehlikede olduğunuz yolculuklar aslında kısa mesafe yolculukları. tıpkı koruma kullanmayı gereksiz görmek gibi sürücü psikolojisi bu tarz yolculuklarda normalden daha agresif sürmeye ve daha çok risk almaya müsaittir. ama siz siz olun, minumum korumanız olmaksızın motorun üzerinde oturmayın bile. bu korumalara ayrıca çizme, bellik, dizlik yerine full pantolon gibi daha eklenebilecek bir çok tercih mevcut. ancak ne olursa olsun bu malzemelerin kaliteli olmasına özen gösterin. günümüz koşulları için aşağı yukarı 1000 ytl'lik bir bütçe minumum ihtiyacınız olacak bütçedir. piyasadaki bir çok kask korumaktan uzak, yasa kovucu olarak nitelendirilebilecek düzeyde kalitesizdir. sizi kaza anında korumayacağı gibi konforla bir sürüşe de imkan tanımaz. unutmayın kask sizi kaza anında hayati derecede korurken, normal sürüş şartlarında da böcekten, rüzgardan, tozdan vs. korur. kaskla motosiklet kullanmaya alışık birisi bir süre sonra istese de kasksız motor kullanamaz. rüzgardan gözleri yaşarır, toz kaçar vs. eldiven düşme durumunda yere tutunmanızı sağlar. yerde sürüklenirken ister istemez elleriniz ile tutunmaya çalışırsınız ve çıplak ellerin asfaltta parça parça nasıl kalacağını eminim tahmin edebiliyorsunuzdur. korumalı ceket özellikle çok yüksek olmayan hızlarda düşmeniz durumunda hiç bir şey olmamış gibi kalkıp motosikletinize tekrar binmenizi sağlar. dizlik diz gibi hasar alması durumunda iyileşmesi en zor bölümlerden biri olan kısmınızı korur. bu daha uzatılabilir. tekrar tekrar hatırlatmakta fayda var, minumum korumanız olmadan, motosiklete asla ve asla binmeyin.

    artık bir motosikletiniz ve koruma giysileriniz mevcut. eğim aldınız ya da almadınız, trafiğe çıkmaya hazırsınız varsayalım. trafikte asla aklınızdan çıkarmamanız gereken bir kaç altın kural mevcut:

    * motosiklet görünmezidir. motosiklet kazalarına karışan araç sürücülerinin bir çoğu motosikleti görmediğini iddia eder. bu nedenle olabildiğince görünür olun. hacim olarak bir dezavantaj mevcut. bunu çeşitli reflektörlerle, gece gündüz hiç kapanmayan farlarınızla ve kullanmaktan çekinmemeniz gereken kornanızla bir nebze olsun azaltabilirsiniz. tüm bunları yaparken dahi motosiklet kullanırken sürücülerin sizi hep görmediğini varsayın. alacağınız riskleri azaltmanıza yardımcı olacaktır.

    * yolun ortasından gitmeyin. yolun ortası arabalarının tekerliklerinin az değdiği bölümlerdir. yağ, su akıtması durumunda bu sıvıların akacağı bölümdür. dolayısıyla yolda arabaların teker izlerinden gidin. bu ayrıca öndeki araç ani fren yaptığında size kaçma manevrası için fırsat da verecektir. konusu açılmışken motosikletin her zaman arabalardan daha zor durduğunu aklınızdan çıkarmayın. takip mesafenizi her zaman buna göre ayarlayın.

    * ışıklarda ani çıkış yapmayın. sizi kesen yoldan gelen araçlar, sarı ışığın yanması durumunda gaza yüklenip kırmızıya yakalanmadan geçmeye çalışabilirler. motosikletler çabuk hızlanan ve ani kalkış yapabilen araçlar oldukları için böyle kesen yoldan gelen araç diğer araçların henüz haraketlenememiş olmasına aldanıp hızlanmasını sürdürürse istenmeyen bir kaza yaşanabilir. mümkünse ışık kalkışlarında bir aracı korumanız olarak kullanın. kesen yolun geliş yönüne yakın duran araçların sağında bulunmak daha güvenlidir.

    * sinyalizasyon kullanmaktan çekinmeyin. kolay ve sık şerit değiştirebilmesi nedeniyle bir çok motosiklet sürücüsünün düştüğü bir hata da sinyalizasyon kullanmamalarıdır. oysa sinyalizasyon trafikteki niyetinizi diğer araçlara bildirerek olası bir çok kazanın yaşanmasını engelleyebilir.

    * alkollü, kafası dağınık, morali bozuk, sinirli vs. şekilde motosiklete binmeyin. atlayın taksiye ya da belediye otobüsüne. böyle durumlarda motosiklet keyif aracı olmaktan çıkar, sizin için hayati bir tehlike haline gelir. motosiklet kullanıcısını bir parçası haline getirerek yol alır. siz iyi durumda değilseniz, motosikletiniz de iyi durumda değildir demektir. iyi duruma gelene kadar bekleyin. özellikle alkollü motosiklete binmek, çok ama çok tehlikelidir. uzak durun.

    son olarak motosiklet ile ilgili yazılmış kitapları okuyun. ileri sürüş teknikleri öğrenin. internette araştırma yaparak mevcut bir çok foruma üye olarak bilgi sahibi olabilir, deneyimlerinizi paylaşabilir ve diğer motosiklet sürücülerinin deneyimlerinden faydalanabilirsiniz. bir motosiklet grubuna üye olmak sizi sosyalleştirir, bilgi sahibi olmanızı, güzel vakit geçirmenizi sağlar, motosiklet alım satımlarında işinizi kolaylaştırır ve motosiklet keyfini artırır. bu fırsatlardan yararlanın. motosikletinizin bakımlarını ihmal etmeyin, fırsatınız varsa onu kendiniz yıkayın. eğer yolcu* ile kullanacaksanız yolcunuzun da tam koruma ile donanmış olduğundan emin olun. iki kişi ile sürüş dinamiklerinin, motosikletinizin dengesinin değişeceğini unutmayın. kendinize olan güvenininiz tam olmadan asla arkanıza yolcu almayın.

    doğrularda ısrar etmek kaydıyla her fırsatta motora binin. motosiklet özgürlüktür, keyiftir, adrenalindir, ekonomiktir, tutkuludur, ihtişamlıdır, göz alıcıdır, benzersizdir. ataları attan inmeyen bir millet için en ideal ulaşım aracıdır.

    motosiklet hayattır...
  • uzun zamandır motosiklet kullanan biri olarak fikirlerimi paylaşayım.

    +herkesin zevki farklıdır tabi ki ekonomisi de fakat param var 150-200 cc motosiklet niye alayım almışken kallavi olsun 600 lük olsun 1000 lik olsun kafalarına girmeyin üzülürsünüz, daha 2. vitese atamadan ya bir yere patlar ya da motoru kafanıza geçirebilirsiniz.

    +öncelikli olarak hafif maksimum 200-250 cc bir motosiklet ile başlayın

    +eğer alacağınız motosikletin üzerinde yeni tarihli ve kaliteli bir lastik yoksa kesinlikle lastik alın bana göre lastik motosikletteki en çok dikkat edilmesi gereken noktaların başında geliyor.

    +beden ölçülerinize göre ve korumaları ce onaylı ekipman ("kask,mont,pantolon,eldiven, ayakkabı, bel ve sırt koruma) alın
    "bel ve sırt koruma mı ona gerek var mı yaa demeyin omurganızın göreceği herhangi bir zararın ölümcül olabileceiğini ya da sizi hayat boyu bakıma muhtaç hale getirebileceğini unutmayın"

    +ekipmana gerek yok kısa mesafe git gel yaparım bir şey olmaz demeyin olur.

    +önce ekipmanlarınızı alın kalan para ile motosiklet bakın, 200 binlik motosiklete binip 500 liralık kaskla tişörtle şortla motosiklet kullanan embesillerden olmayın

    +ekipmanlarınızın tamamını giymeden kesinlikle yola çıkmayın, ekipmanların tamamını özellikle yaz aylarında sürekli giyip çıkartmak ya da kavurucu sıcak altında üstünüzde taşımak sizin için yorucu olacaktır fakat bunun sizin hayatınızla ilgili olduğunu aklınızdan çıkartmayın yok yaa ben üşenirim diyorsanız motosiklet almayın sizi sevenleri üzmeyin.

    +kesinlikle ileri sürüş eğitimi alın

    +trafiği okumayı öğrenin

    +trafikteki diğer araçların özellikle de büyük araçların sizi görmeyebileceğini ya da görmezden gelebileceğini unutmayın.

    + akan trafikte arabaların bir sağına bir soluna atlamayın, mümkün mertebe geçeceğiniz aracın şoförünün sizi gördüğünden emin olun, kör noktada kalabilirsiniz ya da diğer araç sürücüleri dalgın olabilir aralıklı olarak korna çalarak hareket edin ve mümkün olduğu kadar şerit içerisinde kalın.

    +emniyet şeridinde giderken çok daha dikkatli olun, o şeridin arıza ve acil durumlarda kullanıldığını unutmayın, yerde yağ, otomobil parçası, çöp, çukur, çıkıntı, toz, kum, toprak ya da mıcır olma ihtimali normal şeritten olma ihtimalinden onlarca kat fazladır, emniyet şeridinde yüksek hızlarda yolculuk yapmayın, aracında arıza olan birinin ya da keyfe keder herhangi birinin birden emniyet şeridine dalıverebileceğini düşünerek hareket edin.

    +strese ya da sinirinize yenik düşüp hareket halindeyken kimseyle tartışmayın, ruh hastasının birinin tamponunu size sürtmesinin bile sizi düşürüp yaralayabileceği ya da öldürebileceğini bir an olsun aklınızdan çıkartmayın

    +aşırı yorgun olduğunuz, kafanızın aşırı dolu olduğu ya da odaklanma sorunu yaşadığınız bir anınızda motosiklet kullanmanızı tavsiye etmem motosiklet dikkat ve refkleks işidir çünkü

    +yaya trafiğinin olduğu yerlerde ani hızlanmalar ya da yüksek hızlara çıkma olaylarına girmeyin, iki araba arasından birinin aniden yola fırlaması çok sık karşılacağınız bir durum olacak.

    +park halindeki arabaların yanından geçerken çok fazla yanaşmayın birinin aniden kapı açması çok tatsız olur.

    +köşelerden dönüşlerde park etmiş araç var ve görüşünüzü engelleyecek durumda ise aracın altından herhangi bir insan ayağı görünüp görünmediğine bakın bu bir yayanın önünüze atlama ihtimalini daha belirgin hale getirir.

    +kaldırımlar sadece yayalara mahsus alanlardır motosikletiniz kaldırıma park etmeyin, ama buna mecbursanız başkalarının hakkını çaldığınızı unutmayın yayaları en az rahatsız edecek ya da engelleyecek şekilde park edin.

    +motosikletinizin egzoz sistemi ile oynamayın çıkan gürültüden dolayı dönüp bakanlar "vaaaay be" demek için değil "7 ceddinize sövmek" için bakıyor olacaklar bunu unutmayın, ayrıca bu zaten yasal olarak da suç hem küfür hem de ceza yemeyin motosikletin orjinal mekaniği üzerinde oynama yapmayın.

    +trafikteki diğer araçlar size yol vermek zorunda değil sağından ya da solundan geçmek istediğiniz aracın şoförüne efendice bu isteğinizi söyleyin insanlıktan nasibi almışsa zaten size yol verecektir vermiyorsa polemiğe girmeyin en fazla 200-300 metre sonra siz geçebilecek bir açıklık bulursunuz zaten bunun için kavgaya tutuşmayın.

    kısaca özetleyecek olursam; otomobile bir yerlere gitmek için biniyorum, motosiklete binmek için bir yerlere gidiyorum diyebilirim

    "hayatta kalın ve bir ömür boyu motosiklet sürün"
  • debeye giren entryden sonra ben de bir şeyler eklemek istedim. 20 yıllık motor kullanıcısıyım, birisi oldukça ciddi olmak üzere 3 kazam var.

    -eğer ekipmana bütçeniz yoksa hiç motor işine girmeyin. motor dediğin şeytan icadı bir araçtır, 1000'lik makine alayım, yoğurt kabından hallice kask da alsam olur diye düşünen aptallardan olmayın. kask kadar diğer önemli ekipmanlar sırtlık ve dizliktir. evet sıcak havalarda öyle böyle etkilemiyor insanı ancak hayat kurtarır bunlar. 3 kazamdan da ekipmanlarım sayesinde kurtuldum.

    -trafikte görünmez olduğunuzu düşünerek seyahat edin. evet kimse sizi görmüyor, duymuyor, fark etmiyor. kornaya basılı da gitsen, eksozunu sonuna kadar da açtırsan seni fark etmeyen sürücüler olduğunu göreceksin. sanki çok iyi araba kullanıyor gibi seyahat esnasında ruj süren kadınlara denk geleceksin. o yüzden çevremdeki hiçbir araç beni fark etmiyor bilinciyle yola çıkın.

    -aynaları çok aktif olarak kullanın, tüm trafik kontrolünüzde olsun. sadece önümdeki araca bakayım gideyim gibi bir durum olmasın. 2 önünüzdeki ve 2 gerinizdeki aracı gözlemlemeniz ve ona göre hareket etmeniz gerekiyor. aynadan 2 gerinizdeki, makas ata ata veya önündeki aracı sıkıştırarak gelen aracın biraz sonra sizin arkanızda olacağını ve dikkatli olmanız gerektiğini fark etmeniz lazım.

    -zamanla trafik hissi oluşacak, hemen yanınızda seyreden aracın bir anda sinyalsiz şekilde döneceğini anlayacaksınız. veya sağda park etmiş aracın dikiz aynasından içindeki sürücünün birazdan kapıyı açacağını göreceksiniz. bu noktaya gelene kadar da elbette tecrübe kazanmanız, trafikte yer almanız gerekiyor.

    -mutlaka ama mutlaka ileri sürüş teknikleri eğitiminizi alın. orada verilen kontra, omm gibi teknikler hayat kurtarır. aynı şekilde hızlanma, viraj ve ani frenleme konularına çok hakim olmalı ve müsait bir yerde bunların pratiğini yapmalısınız.

    -kuryelerden dolayı araç kullanıcıları motorculara çok tepkililer, kuryeleri de motorcu olarak düşünüyorlar. sanki biz taksici ve dolmusçulardan dolayı onlara küfrediyoruz. neyse, bundan dolayı da size herhangi bir pozitif ayrımcılık yapılmayacağını ve hatta bazı bazı özellikle kastı hareketler bile yapılacağını bilmeniz gerekiyor. onların umurunda değil ancak unutmayın ki siz iki teker üzerinde gidiyorsunuz.

    -birkaç basit öneri vermem gerekirse; trafik ışıklarında araçların arasında bekleyin. boşverin "sen de araçsın, yerinde beklesene" diyenleri. arkadan gelen bir araç onlara çarpsa en fazla tamponları falan zarar görür, siz ise çok büyük hasar alabilirsiniz.
    eksozları açtırmak trafikte fark edilmek için faydalı olabiliyor ancak sırf gürültü yapmak için de yapmayın bunu. yoksa bol bol küfür yersiniz.
    reflektörlü ekipman kullanmanız özellikle gece sürüşlerinde fark yaratır.
    araç takibi konusunda mutlaka takip mesafesine uyun, öndeki aracın lastik hizasından gidin. böylece bir çukur varsa araç ona girmemek için manevra yapacaktır, siz de görmediğiniz çukurdan haberdar olursunuz. ayrıca herhangi bir sert fren durumunda aracın sağ ve sol yanlarını kaçış güzergahı olarak daha kolay bir şekilde kullanırsınız.
    emniyet şeritlerine çok girmeyin. bir kazam orada gitmemden dolayı oldu, önüme kocaman bir takoz çıktı, motor bir yere ben bir yere uçtum. girmek zorundaysanız da hız yapmadan ve çok dikkatli bir şekilde gitmelisiniz.
    tır, kamyon, otobüs gibi büyük araclarin etrafında iki kat daha dikkatli olun. kör noktaları çok fazla ve siz onların yanında ufacık kalıyorsunuz.

    ekleme: hastayken motor kullanmayın. hele de öksürük, hapşırık gibi şeyler varsa hiç düşünmeyin bile. motor üzerinde hapşırmak motorun dengesini ciddi anlamda bozuyor, hapşırırken gözler de kapandığı için saniyelik de olsa gözler kapalı gidiyorsunuz. 1 saniye ise trafikte çok ama çok önemlidir. ille de binmek zorundaysanız hız yapmayın, yapmak zorundaysanız hapşırık geleceğini anladığınız anda hızınızı olabildiğince düşürün.
  • scootter tarzi kullananlar icin soyluyorum; kendim de dahil pek cok scootter kullanicisi yalnizca kask takarak kullaniyoruz. cok dikkatli kullanmama ragmen ve dusuk hizda giderken onume aniden cikan araba nedeniyle, vespadan dustum. maalesef kolum dirsekten kirildi. kafami carpmadim bir yere ama uzerinde baska hicbir koruyucu malzeme yoktu. belki bir dirseklik veya montum olsaydi kolum ameliyat edilmeyecekti. size tavsiyem ben zaten yavas gidiyorum, cok dikkatliiyim demeyin, burasi turkiye ve araclar bizi gormezden geliyor. kaskin yaninda diger tum koruyucu malzemeleri de alin ve kullanin, inanin ameliyat parasi 3 vespa parasina gelebiliyor.

    pesin edit: bu entry sol el ile 15 dkda girilmistir.
  • kücük hacimli bir motosikletten başlayın. büyük cc de bir motosiklet alıp hemen ölmenin bir anlamı yok.
    ehliyetsiz binmeyin.
    kasksız binmeyin,
    teçhizatınız olmadan binmeyin.
    gözünüzü yoldan ayırmayın. zira 100 metre ilerinizde olan şey, 1 saniye sonra dibinizde olur.
    gözünüzü yoldan ayırmayın. gösterge paneliyle işiniz yok sizin.
    bir otomobilin arkasından giderken asla ortalamayın. çünkü otomobil sürücüleri çukurlar dahil her şeyi ortalayarak giderler.
    otomobilleri mümkün olduğu kadar arka sol taraftan takip edin.
    ustalaşmadan yüksek süratlere çıkmayın.
    çok düşük süratle de gitmeyin. dengenize hakim olamazsınız.
    saçma sapan kazalara karışıp da gazetelerin 3. sayfalarında haber olmayın. sizin yüzünüzden evdekilere laf anlatmak zorunda kalmayalım.

    yolunuz da farınız da her zaman açık olsun.
  • 500 km yol yapmış, taze ve daha çok toy bir sürücü olarak yeni motosiklet sürmeye başlayanlara ahkam kesemem ama yaşadıklarımdan yola çıkarak 3-5 kelam edebilirim;

    - motosiklete binmeden önce etrafında bir tur atıp sağına soluna mutlaka bakın. motorunuz bir sitede ya da kapalı bir garajda duruyor bile olsa, lavuğun biri gelip devirmiş, sağını solunu kurcalamış ya da kırmış olabilir. misal fırlama veledin teki farlarıma dondurma sürmüştü.

    - 2 gün sürüp de güveniniz yerine gelince gaza gelmeyin.

    - istanbul'da yaşıyorsanız, yan şeridinizde giden araba her an önünüze kıracakmış gibi gidin. gözünüz kara olsun ama hep paranoyak kalın.

    - minibüsler ve taksilerden sonra en büyük tehditler yayalar ve diğer angut motosiklet sürücüleri. onlara karşı çok daha fazla paranoyak olun.

    - sizi siklemeyecekler, buna hazır olun. ama her siklemeyene de başınızı eğmeyin. biraz tepki verin ki, ertesi gün aynı boku yiyip başka bir motosiklet sürücüsünü tehlikeye atmasınlar. yayalara net çemkirin, korkuyorlar.

    - dört yol ağızları, kör noktalar, adalar vb. gibi noktalarda, mutlaka, duracak gibi yavaşlayın.

    - sizin dışınızdaki hiç kimsenin trafik kurallarını bilmediğini varsayarak hareket edin. paranoyak olun dedik ya.

    - yeşil yandığında hemen fırlamayın. drag race'te değilsiniz amk. kırmızıda geçebilecek bir orospu çocuğunun dünya üzerinde nefes aldığını unutmayın.

    - sinyal verin, vermeyene ana avrat düz gidin. (yıllar sonra gelen edit: gitmeyin, kavgaya gerek yok, güzel güzel sürüp keyfinize bakın:)

    - tek yönlü bir ana yola, ana caddeye vs. çıkıyorsanız mutlaka ters yöne de bakın. bakmadığınız anda kesin ters yönden gelen bir dallama olacaktır.

    - size yapıldığında kızdığınız şeyleri, motorun üstündeyken siz yapmayın. gidip de kaldırımlarda sürmeyin motoru.

    - eğitim şart.

    - artçılı giderken tek başınıza gidiyormuş gibi hareket etmeyin.

    - sakın durmayın, kaçın. ani fren tehlikelidir.

    - frenleri kombine kullanmayı alışkanlık haline getirin. bisiklet sürmüyorsunuz artık.

    - kasksız, ceketsiz ve eldivensiz binmeyin. dıştan dizlik takmak dert oluyorsa, içten esnek dizlikli kevlar kot pantolonlardan alın.

    - bir buluşmaya, özel bir olaya vs. gidiyorsanız yanınıza yedek tişört, deodarant falan alın. yazın çok terleyeceksiniz, kaçış yok.

    son olarak;

    motordan korkmayın, motor tehlikeli falan değil. trafikteki diğer sürücüler bencil olduğu için tehlikeli diye çığırıp duruyorlar. trafik kurallarına uymadığınız sürece, isterseniz hummer'da olun yine tehlikedesiniz. o yüzden motorunuzu sevin, sürerken gaza gelmeyin, aklınızı kullanın. 5.000 km sonra yüksek cc kelamlarında yine geleceğim bu başlığa...
  • ilk defa motorsiklet tepesine çıkışımın üzerinden 25 yıl geçmiş ve hala daha kendimi bir acemi olarak görmekteyim çünkü kanımca motorsiklette ustalık diye birşey benim de içlerinde yer aldığım tatlı su motorcuları için geçerli bir şey değil.

    bence motorsiklet kullanmak isteyen herkesin bir otomobil tecrübesi olmalı, trafiği bilmeli.. buna karşı çıkacaklar olacaktır önemli değil çıksınlar ben herhangi bir motorun tepesine çıkacak kişinin şöyle 20-25000 km araba kullanma deneyimi olması lazım derim. bu aşağıda yazdıklarımın tamamını da bu önşartın yerine getirilmiş olması koşuluyla geçerli olmasını dileyerek yazıyorum:

    3 önemli nokta var: birincisi; eğitim. kendi kendinize öğrenmeye kalkmayacaksınız, ders alacaksınız, bıkmadan usanmadan egzersiz yapacaksınız. ileri sürüş teknikleri eğitimi alacaksınız, gece sürüşü eğitimi alacaksınız evet ilk yardım eğitimi alacaksınız. ve bunları zaman zaman tekrarlayacaksınız.

    ikinci önemli nokta: teçhizat; ece 22.05 sertifikalı olması yetmez. iyi bir üreticinin iyi bir kaskını alacaksınız. arai, shoei, schubert, caberg, nolan ilk aklıma gelen önerilesi markalar. kask mutlaka full face olacak. öyle jet kaskı, polis kaskı, nazi kaskı falan bunlara özenmeyeceksiniz. unutmayın kask poz yapmak için değil kafanızı korumak için takılıyor. kaskın içine balaklava, boynunuza fular gerekli. sırt, dirsek, omuz ve bel korumalı bir ceket. yazın çok sıcak oluyor evet yazlık ceketler var alıp giyin. eldiven yine korumalı olmalı düşünce ilk önce ellerinizi yere doğru atacaksınız ve elleriniz üzerinde sürüneceksiniz bir müddet. pantolon, yine diz ve yanlardan korumalı, yüksek belli rahat bir pantolon. ve bot/ çizme, iç ve dış aşık kemiği korumalı, uyluk kemiği korumalı, vites değiştirme pedi olan kauçuk tabanlı. hacı ben önce motoru alayım bunları da param olunca alırım 1500 lira tutuyor bu söylediklerin diyecekseniz eğer motora vereceğiniz paranın üzerine 1500 lira daha biriktirin öyle alın motoru da derim ben. bunlar olmadan motora binmek yok!

    üçüncü nokta: motor, ben açıkçası 125-150cc ile başlayın 2000-3000 km yapın sonra büyütün felsefesinden değilim pek. önemli olan motorun karakteri. 4500 devirde maksimum torkunu veren 650-700'lük bir enduro, bir on-off, bir street de iyi bir başlangıç olabilir. önemli olan motoru iyi tanımak. tanımadığınız huyunu suyunu bilmediğiniz, trafiğe kapalı bir alanda, eğitimde, pistte kullanmadığınız herhangi bir motor trafikte sizi zorlayacak yıpratacaktır. ağırlık merkezi mümkün olduğu kadar alçakta motorların tercih edilmesi tabi dengeyi koruma açısından isabetli olacaktır. yeni başlayanlara cruiser/ chopper tarzı kumandalara ulaşmak için ayakların öne doğru uzatılmak zorunda olduğu motorları ben kendi adıma pek önermiyorum. doğal olarak racing tabir edilen super sport modelleri de silindir hacmi ne olursa olsun kesinlikle önermiyorum. bu arada motorun her zaman bakımlı olması, lastiklerin düzenli kontrol edilmesi, yağı, suyu, tuzu çok önemli. bakımı bir müddet için es geçilmiş bir otomobil buna bir süre göz yumabilir ama motor unutmayın daha kaprislidir, müsamaha etmez.

    keyifli sürüşler dilerim ..
  • henüz 5 gündür motosiklet sahibiyim dolayısıyla yazacaklarım tamamen taze tecrübeler ve şahsi görüşler içerir. kendime göre kronolojik sırada anlatmaya çalışacağım. yeni motosiklet alacaklar ve alıp da "eee şimdi ne yapacağız?" diye düşününler için yardımcı olur umarım.

    ilk heves evresi:
    yaşımız geldi, artık ehliyet alabiliriz. sağımızda solumuzda kendini iki teker üstüne atan adamları daha çok görmeye başladık. hele bir de yanımızda yöremizde motosikleti olan biri varsa tadından yenmez. araştırmaya, sorup soruşturmaya başladık. forumlara ve video sitelerine de girmeye başladık, işte o noktada boku yedik. envai çeşit kaza videosu mu istersin, şöyle yapma kayar, böyle yapma uçar, parçalanmamak için şöyle yapsan daha iyi diye yazan; ama tecrübeli ama işkembeden sallayan bir sürü adam mı istersin... ne istersen var o alemde. benim bunları okuyup, izleyip ilk tepkim daha motosiklete binmeden korkudan altıma sıçmak oldu. şu anda sadece 120 kilometrelik bir tecrübeye sahibim ve bu az tecrübeye rağmen söylüyorum, korkmayın. korkmayın derken öyle motosikletin üstüne atlayıp açın gazı, uzayın demek istemiyorum.

    ben şöyle yaptım size de tavsiye ederim. önce adam gibi bir ehliyet kursuna yazılın. varsa ve yeterliyse o ehliyet kursunun eğitmenlerinden eğitim alın. yoksa başka bir kurumdan (sertifikalı bir kurum tabii ki bu) eğitim alın ama o eğitimi alın arkadaşlar. eğitimden önce 100 birim korkuyorsanız eğitimden sonra 50 birim korkarsınız. ben hayatımda ilk defa eğitimde motorun üstüne oturdum, ikinci saatin sonunda sele üstünde bağdaş kurmuş şekilde kullanıyordum. (bu eğitim trafiğe kapalı alanda veriliyor)

    hadi motosiklet alalım evresi:
    kafadan söylüyorum. motosiklet asla ve asla ucuz bir ulaşım aracı değil. x liraya depoyu doldururum y kilometre giderim diyebiliyor olmak ucuz demek değildir. motosiklete binecekseniz ucuz lafını unutun. çin malı motosikletler zaten sizi azrail'den başka hiçbir yere götürmez. adam gibi hem sizin hem trafikteki diğer unsurların güvenliğini sağlayacak bir motosiklet için ucuz denemeyecek bir parayı gözden çıkaracaksınız. bunu herkes söylüyor ama ben bir kere daha söyleyeyim: kask, mont, pantolon, eldiven, bot bunları mutlaka ama mutlaka alacaksınız. dediğim gibi motosiklet dünyasında ucuz diye bir şey yok. ben karar verdikten 4 sene sonra alabildim motosikletimi, maddi durumunuzu birazdan yazacağım listeye göre ayarlayın. ben 4 sene beklediğim için almışken iyisini alayım tarzında bir alışveriş yaptım. listesi şöyle:
    kask:500 euro
    mont: 350 euro
    pantolon: 180 euro
    eldiven: 30 euro
    sırt koruma: 100 euro
    bot: 180 euro

    bunların dışında bir de motosikletin mtv'si 52 lira (125cc), trafik sigortası 370 lira, notere bile 80 lira veriyorsunuz. yani özetle motosikletin parası cepte demekle bitmiyor. kilidi, brandası, balaklavası, interkom'u falan derseniz fiyat daha da artıyor.

    ucuz bir dünyaya adım atmadığımızı anladıysak devam ediyorum. en büyük problemlerden birine geldik şimdi: "başlangıç motoru ne alayım?"
    bu konuda yazılan çizilen elli türlü şey var. benim şahsi görüşüm şöyle: eğer adam gibi bir eğitim aldıysanız götünüzün yediği her motorla başlarsınız. benim götüm yemedi ve 125 cc hacimli, 3 tekerlekli, kombine fren sistemi olan bir scooter aldım. hem daha güvenli, hem gaza gelip "basıcam ulan ben" dersem çıkabileceğim limitler belli hem de henüz trafikte motosiklet kullanmak ne demek bilmeden vitesle, debriyajla uğraşmıyorum. dediğim gibi bu başlangıç motoru hikayesi bilinçli bir karar vermenizle alakalı, tamamen sizin bileceğiniz iş.

    motorum var lan evresi:
    bu nokta tamamen 5 günlük deneyimi temel alıyor. tekrar söylüyorum ki ama şöyle ama böyle diye mesajlar almayayım.

    etraf öküz dolu arkadaşlar. gözünüze baka baka önünüze fırlayan, götünüze yapışıp taciz eden, 40 cm. yanınızdan sollayan hatta sağlayan otomobil ve motosiklet sürücüleriyle dolu. sizin güvenli bir hızda ve dikkatli gitmeniz hiçbir şeyi değiştirmiyor. hatta istanbul trafiğinde aldığınız eğitim falan bile çok fayda etmiyor. ama tavsiyem şudur, en başta da dediğim gibi korkmayın. ne kadar çabuk trafiğe çıkarsanız veya çekindiğiniz tecrübeleri motosiklet üstünde yaşarsanız o kadar iyi. neticede motosikleti binmek için alıyorsunuz. şu anda deneyim kazanmazsanız hep korkarsınız. örnek de vereyim. ben yokuş olayından çok tırsıyordum ama motosikleti aldıktan 15 dakika sonra dik bir yokuşu üstelik trafikte çıktım. gece sürüşünden çok korkuyordum ama ilk gece karanlıkta kullandım. yağmurdan inanılmaz tedirgindim, ilk yağmurda atladım motorun üstüne. böylece hem kendimin hem de motorun tepkilerini ve yapabileceklerini keşfetmiş oldum. kendinizi ve motosikletinizi ne kadar bilirseniz o kadar güvende olursunuz.

    umarım bu yazı birilerinin bir işine yarar deyip bitirdim.
  • anasının karnından 600 cclik motorla çıkmış olanlara itimat etmeyiniz mesela. önemli bu!
  • her zaman ve her durumda maksimum seviyede tedbirli olmayı gerektirir.

    iki teker üzerinde, özelikle türkiye'de; ustalık diye bir mertebe yoktur, ekleyelim.
hesabın var mı? giriş yap