• üzerine düşünülmesi ve çözüm üretilmesi gereken sebeplerdir. 90'ları dibine kadar yaşamış biri olarak şimdiki neslin hal ve hareketleri, düşünce ve davranış tarzları beni rahatsız ediyor. çünkü bir olmamışlık hissediyorum. biz de çok muhteşem değildik ama en azından saygılıydık. saygıyı öğrendik ailelerimizden. büyüklerimizin sözüne katılmasak bile sonuna kadar dinlemeyi öğrendik. ama şimdikiler seni dinliyormuş gibi yaparak akıllı telefonuyla ilgileniyor ya da hiç dinlemiyor. ama keşke tek sorun bu olsa. bir şeyler eksik ya da fazla. kendi çevremden yola çıkarak yorumlarsam eğer çocukları dünyanın merkezine koyup onun her dediğini yaparak şımartmak ve söz geçirememek gibi sorunlar var. bu, "benim çocuğum çok özel" sendromunun bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. öncelikle ebeveynlerin "baak abisi benim çocuğum tabletle oynuyor ne kadar da zeki değil mi?" tribinden kurtulmaları gerek. belki de çocuklara en büyük zararı, gerçekten cahil olan ama bu cahiliğinin farkında olmayıp bilinçli anne-baba rolü oynamaya çalışan kişilerden geliyor. belki de devletin anne-babalık stajını tamamlayabilen ya da bu konuda sağlam bir mülakatı geçebilen insanlara çocuk yapma hakkı vermesiyle bu durum önlenebilir diye düşünüyorum.
    bu arada ablacığım senin çocuğun hiperaktif değil, bildiğin şımarık.
  • sanal dünya. tek sebebi bu. internet bizden sonraki nesillerin hayatını mahvetti. sporu da sexi de sosyalleşmeyi de internet üzerinden hallediyorlar. 80 lerin ilk yarısında doğmuş biri olarak mağara dönemini de uzay çağını da gördük. ikisine de ayak uydurduk. aradaki farkı çok net görebiliyorum. yeni nesil üzülerek söylüyorum ki büyük boşluk. hele 2000 sonrası doğumlular ufak ufak ne olduklarını belli etmeye başladılar.
  • tembellik, ülkenin durumu, eğitim sistemi, geleceğin karanlık olması, teknoloji bağımlılığı, kendi kültüründen kopma seviyesine gelme, dini yanlış yorumlama..

    daha da arttırılabilir zor değil.
  • öncelikle; ailelerin, çocuk büyütürken internetle tanışması. çocuğa yemek yedirirken bile elinde tablet telefon olunca çocuk da istiyor doğal olarak..

    ben 80ler sonu doğmuş biri olarak soylüyorum, bu kadar fazla tv izleyen başka bir millet yoktur, sabah saçmasapan magazin haberleri, öğleden sonra akşama kadar evlilik programları (yaşı 50+ olan herkes oturup deli gibi bunları izliyor) akşam da saçmasapan dizileri izliyorlar. biz bizimkileri izlerdik, ikinci baharı izlerdik. şimdilerde ise kiralık aşkı izleyip millet kendini o elçin sangunun yerine koyuyorlar..

    şimdiki çocuklar yokluk nedir görmediler ki, bi ayakkabı için günlerce aylarca beklerdik, baş ucumuzda yatardık, bayram gelse de kıyafetler alınsa derdik, şimdiki cocuklar swatch saat, apple telefon, 300 400tl lik ayakkabı falan istiyorlar.

    çevremde, evlenip ayrılmış, üstüne de çocuğu olan insan sayısında artış var. kime sorsam anlaşamadık diyor, kime sorsam karşı taraf hatalı.

    ben bu nesilden değil de, bir sonraki jenerasyonun halini hiç ama hiç iyi görmüyorum, şimdilerde bile insanlar fenomen olmak için yapmadıkları yokken, onlar neler yapacaklardır kim bilir.
  • özellikle 99 doğumlu nesilde ekstra bir tırtlık mevcut.sebebini hala anlamış değilim ama depreme bağlıyacağım artık.
  • (bkz: yaşlılardaki herşeyi biliyorum,herşeyin en iyisini biz yaşadık havaları )
  • saygı sevgi bağlamında eleştirecek değilim.
    aksine eskiden bunun çok yanlış yapıldığı inancındayım.
    toplumun bireyi kalıplara sokup harcadığını düşünenlerdenim.

    ancak yeni nesilde gerçekten bir sıkıntı var.
    bu onların suçu mu yoksa onlara büyümeleri için böyle absürt bir ortam sağlayan bizde mi bir sıkıntı var çözebilmiş değilim.

    sevgi saygı bakımından eleştirenleri anlıyorum öbür taraftan.
    bazı yeşilçam filmlerindeki sıcak aile yuvasını, insanı ilişkileri kast ettiklerinin farkındayım. ancak onları bozan yeni nesil değil, kürtleri eğitimsiz bırakıp üstüne üremeleri için her türlü imkanı sağlayan bu da yetmez gibi, göçler ile içimize alıp kendi kültürümüzü vatanı parçalamıyacağız inatçılığı ile yok eden biz ve bize bunu empoze eden üst akıl.

    umarım şimdi mutlusunuzdur.
  • bizler teknolojiyi sindire sindire büyürken genç yetenekler teknolojinin içine doğdular. bizlerin sosyal çevresi gidebildiğimiz yerlerdeki insanlar ile sınırlı iken genç yeteneklerin sanal bir hayatı oluştu. bu sanal hayatlarında diledikleri haylazlıkları yaptılar. bizler büyüklerimize saygıda kusur etmemeyi erdem sayarken genç yetenekler büyüklerine karşı gelmeyi, geri cevap vermeyi bir rütbe gibi görüyorlar. ülkemiz televizyonlarında ahlaksızlığın önüne geçilmedi ve bu çocuklar bu ahlaksızlıklar ile büyüdü. belgesellerin rtük cezası olarak yayınlandığı bir ülkeden bahsediyoruz. belki de büyük resim için planlanan gençlik buydu ve başarıya ulaşıldı.
hesabın var mı? giriş yap