• alain minc'in imge kitabevinden çıkmış kitabı. adının gerçekten de yeni çağı tanımlayabilecek nitelikte olduğunu düşünüyorum.

    "örgütlü sistemlerin yokluğu, her türlü merkezin kayboluşu, kaygan ve silik dayanışmaların ortaya çıkışı, belirsizlik, rastlantı, bulanıklılık, zengin toplumların mafyalar ve yolsuzluklarla kemirilmesinden rus kargaşasına varıncaya dek, her türlü otoritenin dışında sayılan giderek artan “gri alanlar”ın gelişimi. aklın kurucu ilke olarak, uzun zamandan beri kaybolduğu sanılan ilkel ideolojiler, boş inançlar yararına silinip yok oluşu. kriz, sarsıntı ve spazmların sanki günlük yaşantımızın dekorları gibi geri gelişi."

    arka kapağından yapılan alıntıya dinler arasındaki ezeli çatışmaları da eklersek, 11 eylül'den sonra çıkan fırtınanın tanımı da netleşiyor sanki.
  • yalçın küçük'ün 1985 yılındaki bir tezi.

    günümüzde aynıyla vakidir.
  • ulus-devletlerin yeniden güçlenmesi, dinî veya kültürel fundamentalizm ile taçlanacak olan dönem. bunun devamı iki türlü olabilir; birincisi son derece merkezî, yer yer totaliter ve hakikatçi rejimler ve bloklar; ikincisi modernizmin başarısız olması ve yeni bir feodal düzene dönüş. işin komik yanı, komünistler yine babayı alacak.
  • ortaçağ'ı kafese alan algının katmerlenmesiyle sonuçlanacak yakıştırmadır.
  • kitap temel olarak belirsizliğin egemen olduğu dünya'da devlet, milli birlik yerine şehir devletlerinin kurulacağına bunun normalleşeceğini söylüyor. hatta mafyaların yükselişe geçeceğini ve bununla birlikte devlet/mafya çizgisinin hemen hemen yok olacağı üzerine. yeni ortaçağın yansımasını toplumun dilinden fark edebileceğimizi, mantığın en alt noktada olacağını ve bu düzende küçük küçük örgütlenmelerin olacağını ve bu örgütlerin eylemlerini kimlik problemi, ekonomik sıkıntı içindeki gençler üzerinden yapacağını: kendisini dışlamış veya bir parçası haline gelemediği toplumdan intikam alma hissini tatmin edecek cezbedeci bir araç olarak görenler üzerine temellendirdiğini...ortaya attığı tez çok mantıklı geldi bana.
  • eskisinden daha karanlıktır.
  • spengler'in şu tespiti ve üstelik 1922 yılında yapmış olması çok değerlidir; "sorun, eskiden insanların özgürce düşünmeye cesaret edememeleriydi ve artık cesaretleri var, ama, sorunumuz, özgürce düşünememelerindedir." spengler, düşünmeyi , sadece direktifleri düşünmek sayan ve bunu tek özgürlük kabul eden bir insan türüne işaret etmektedir; batı'nın çürümesinden söz etmesi na**ler'e malzeme sağlamış olsa da, bu tespitleri karşılarındadır. spengler'in bu formü-lasyonu , faşizmden çok daha kalıcıydı ve bu formülasyon haklılığını ko-ruduğu sürece faşizmi kazımak hayaldir ve belki da artık karanlık bir hayal dünyasında yaşıyoruz.
    orta çağ tarihçisi huizinga, xx. yüzyılın yirmili ve otuzlu yıllarında, batı toplumunun, bir entelektüel ve ruhsal bayağılık sürecine girdiğini ısrarla ileri sürüyor; insanın, entelektüel ve ruhsal dünyası ucuz girdilerin baskınına uğruyordu.
    huizinga'nın zamanında henüz yoktu, şimdi kütle-eğlence sanayisinde, tümüyle edilgen, herhalde pasif olan insanın, eğlence malları karşısındaki, gülme mimikleri bile senaryonun bir parçasıdır, işaretle gülen ve kendisi yerine makinenin çıkardığı gülünç gürültülere katılan insan üretilmiştir; manipüle edildiğini her gün görebiliyoruz. öyleyse, gülme seansları bile empoze edilen bir insan var; demek insanın tarifleriyle oynanmaktadır.
    mantık planında, kalp ile sahih, çürük ile sağlam arasında ayrım yapabil-me yetisine, tenkit ya da eleştiri diyoruz, eleştiri kabiliyetinin zayıfladığı veya ortadan kalktığı bir dünyadayız; konsantrasyon, düşünsel dayanıklılık, bitmiştir ve buna ek olarak yargılama gücü yıpranmış veya yok olmuştur. bir yeni canlı var, mantık, estetik ve duygusal yaklaşımlar arasındaki sınırları tasfiye olmuş durumdadır; "flu" sözcüğü bunu anlatıyor ve a. minc de sık sık kullanıyordu. eğer bunlar, insanın yeni tanımlarıysa, artık orta çağ'a döndüğümüzü düşünebiliriz.
    kaynak: yalçın küçük - tekeliyet 1
  • süper bir konsept veya kavram.
    bilgi, çuvalla dökülmüşcesine bol ve ortaya saçılmış ama nasiplenen yok.

    sebep;
    zeka akıl idrak adına ne derseniz deyin, çok zayıf, çok manipüle edilebilen, çok sıkıntılı bir işlemci var bizlerde.
    sen ne anlatırsan anlat, hissettiğinden öte hiç bir şey öğrenemeyecek bir varlık türüyüz.
  • (bkz: #159088687)
hesabın var mı? giriş yap