• başlıca yenilenebilir enerji kaynakları rüzgar, fotovoltaik (pv), solar-termal, su, biyokütle ve jeotermaldir. yenilenebilir enerji kaynaklarını geleneksel enerji kaynaklarından daha çekici kılan özellikleri doğal olarak oluşmaları, kullanıldıkça yenilenebilir veya bazen de tükenmez olması, ithal edilmelerine ihtiyaç olmaması ve genel olarak çevreye daha saygılı olmalarıdır. yenilenebilir enerji, uzun vadede, uygun gelişim koşulları ve artan destek ile, enerjinin arz güvenliği, temiz çevre ve ekonomik performans konularını sağlıklı bir biçimde birleştirebilecek bir enerji çeşididir.

    günümüzde, yenilenebilir enerji çeşitleri ab içerisinde eşit ve yeterli derecede dağılmamıştır. avusturya, isveç, fransa ve italya gibi kimi ülkeler geniş miktarlarda yenilenebilir enerji sektörüne sahipken, almanya gibi kimi ülkeler kullanımı yaygınlaştırmak için büyük harcamalarının yanı sıra bu konuda kanun da koymuşlardır. özellikle su sektörü gelişimini neredeyse tamamlamışken, pv ve solar-termal gibi alanlarda potansiyelin çok altında bir kullanım söz konusudur. ayrıca, yenilenebilir enerji endüstrisi insanlara birçok iş imkanı sunmuştur. örneğin sadece danimarka’da rüzgar enerjisi endüstrisinde 15000 kişi işe alınmıştır.

    gücü bu kadar bariz olmasına rağmen, yenilenebilir enerji kaynaklarının ab içerisinde enerji kullanımına yaptığı katkı, %4’ü sudan temin edilmiş olmak üzere toplamda sadece %6’dır. bu sektördeki çalışmalar bu enerji kaynağının 2010 yılına kadar ab ihtiyaçlarının %12’sini karşılaması yönündedir. bu hedefin sebebi, yenilenebilir enerjilerin karbondioksit yaymamaları olmasının yanı sıra esas amacı hızla artan enerji talebini karşılayabilmektir.

    yenilenebilir enerjilerin, enerji arzı açısından olan tüm çekiciliğine rağmen, bu enerji türlerinin sömürülmesi enerji politikasının dışına çıkmaktadır. teknik, ekonomik, sosyal ve fiziksel amaçlar, finansal, tarımsal, arazi planlaması ve araştırma konusu gibi çeşitli engellerle karşı karşıyadır.yenilenebilir enerjilerin arzını arttırma problemi, ab’nin genişlemesi ile beraber, üye ülkelerin geleneksel enerjilere olan bağımlılıkları sebebiyle daha da büyüyecektir.

    yenilenebilir enerjilerin ab’ye yaptığı katkı 1990’ların başından beri artarak sürmektedir. geleneksel enerji kaynaklarına göre teknolojik açıdan henüz tam olarak olgunlaşmamış olmalarına rağmen, ab’ye yeni üye olacak devletlerin piyasalara etki etmeleri enerji konusunda oldukça zor olacaktır. bu sebeplerden dolayı, müşteri teşviki, hükümetlerin baskıları ve reklamlar yapılmadığı takdirde, yenilenebilir enerjilerin avrupa’ya yapacakları katkı ancak uzun vadede anlaşılabilecek duruma gelecektir.
    su enerjisi, yenilenebilir enerji kaynaklarının en geniş kapsamda kullanılanıdır. en büyük gelişme ise 1987’den 1997’ye kadar olan 10 yılda %1275 oranında büyüyen rüzgar sektörüdür. aynı süre içerisinde solar-termal üretimi iki katından fazla artmıştır. jeotermal kullanımı %27 kadar artarken, biyokütle kullanımı da üçte bir oranında artmıştır. tüm bu enerji çeşitlerinin ab içerisindeki ortalama artışları ise %27’dir.

    yenilenebilir enerji çeşitleri şöyle gruplanmaktadır;

    su;
    su, ab içerisindeki yenilenebilir enerji kullanımının %90’ını oluşturduğu gibi, elektrik talebinin de %14’ünü karşılayan, tüm yenilenebilir enerji çeşitleri arasından en çok kullanılanı, bilineni ve gelişmişi olan enerji çeşididir. su enerjisi kullanımı, dünyanın her tarafında neredeyse aynı oranda artmıştır ve artmaya devam edecektir. özellikle dağlık bölgelerde bu enerjiden yüksek miktarlarda faydalanılmaktadır.

    rüzgar;
    rüzgar enerjisinden faydalanmak için kurulan tesisler 1990’lardan itibaren iki katından fazla artmıştır. artış öyle hızlı gelişmektedir ki, tesislerin 2020’ye kadar sayıca dört katına çıkacağı düşünülmektedir. uzun vadede rüzgar enerjisinin ab’nin elektrik ihtiyaçlarının %30’unu karşılayacağı düşünülmektedir.

    fotovoltaik (pv);
    ab’de fotovoltaik enerjinin yeri maliyetinden dolayı neredeyse yok denecek kadar azdır. güney avrupa’da fotovoltaik enerji tesislerinin maliyeti, rüzgar enerjisi sağlamak amaçlı kurulan tesislerin beş katı kadarken, kuzey avrupa’da ise on katı kadardır. fotovoltaik enerji, güneş ışınları sayesinde elde edildiğinden, kuzeye gidildikçe dünyanın küresel şeklinden dolayı maliyetlerin artması kaçınılmazdır. yine de ab, fotovoltaik enerjinin belirli bir piyasa potansiyeli olmasından dolayı, 1995’te 52 megavat (mw), 1999’da 200 mw olan rakamların 2010’da 2000 mw’ye kadar yükseleceği tahmin edildiğinden, dünyanın geri kalanından daha fazla fotovoltaik enerji tesislerine sahiptir. piyasanın yıllık büyümesi ise %20 dolaylarındadır.

    solar-termal;
    yerel gereksinimleri karşılamak amacıyla düşük sıcaklıklarda ısı üretmek amaçlı kurulan ve solar-termal enerji üreten tesislerin ekonomik kaderleri pv üretenler ile aynıdır. dünya çapında kurulan tesisler 1990’lı yıllarda artmasına rağmen, ab içerisinde bu sektördeki büyüme diğer enerji türlerine göre zayıf kalmıştır. binalarda doğal gaz, petrol ve sıcak su tesislerinin yerini alabilecek bir solar-termal enerji entegrasyonu çekici gözükmektedir. solar enerji, binalarda aydınlatma ve soğutma gibi enerji talebini belirli bir ölçüde azaltacak daha değişik şekillerde de kullanılabilir.

    biyokütle;
    herkesçe bilinen fotosentez denen bir proseste, bitkiler güneş ışığını alıp kimyasal enerjiye dönüştürür. bu enerji daha sonra bir takım işlemlerle elektrik, ısı ya da sıvı yakıtlara dönüştürülebilir. bu işlemler kullanılarak enerji üretmek için kullanılan organik kaynaklara ise biyokütle adı verilir.foto
    günümüzde biyokütle 10 ila 30 mw arasındaki kullanım miktarı nedeniyle ticari bir enerji kaynağı haline gelmiştir. küçük ve dağıtılmış ısı ve güç uygulamalarının önemi ve verimliliği gün geçtikçe artmaktadır. biyokütlenin üretim maliyetleri rüzgar enerjisi ile aynı düzeylerde olmasına rağmen tesislerin kurulum masrafları daha yüksek seviyelerdedir.

    jeotermal ve isı pompaları;
    jeotermal enerji endüstrisi petrol endüstrisi ile aynı teknolojiyi kullanmaktadır. ab içerisindeki tesisler 1990’lı yıllarda artmaya başlamıştır ve yükselen bir eğilimle artmaya devam etmektedir. fakat maliyetler düşürülmedikçe piyasa potansiyeli 2010 yılına kadar 2700 mw’ı aşacak gibi gözükmemektedir. piyasa potansiyelini arttırmak için ise düşük entalpi kaynakları araştırılmalı ve önceden bilinen rezervlerdeki çalışmaların hızı arttırılmalıdır.
    isı pompaları ise gökyüzünden, topraktan veya sudan aldığı yenilenebilir enerjiyi alıp, bu enerjiyi mekan veya suyu ısıtma amacıyla kullanan makinelerdir. ab bünyesinde elektrik enerjisiyle ısınmakta olan milyonlarca konutun ısıtma sistemlerinin ısı pompaları ile değiştirilmeleri durumunda büyük oranda bir tasarruf elde edilebileceği varsayılmaktadır.
    yenilenebilir enerji kaynakları çevresel ve jeopolitik sebeplerden dolayı enerji depolama konusunda tercih edilirler. güneş ışığı, rüzgar, çöp gibi ham enerji kaynakları ya ücretsiz ya da ucuz olurlar. yenilenebilir enerji, dış etkenlerin sebep olabileceği aksama tehdidi veya kaynakların tüketimi gibi etkenler içermeyen güvenli, temiz ve zarar görmeden üretilebilir bir enerji kaynağı olma potansiyeline sahiptir. komisyonun belirlediği hedef 2010 yılına kadar yenilenebilir enerjinin payını ikiye katlayarak %6’dan %12’ye çıkarmaktır. yine de, bu hedefe ulaşabilmek için kesin ve hedeflenmiş adımlar atılması gereklidir. teknik konular ve uygulanabilirlik gibi engellerin yanında önemli bir engel de yenilenebilir enerji kaynakları teknolojilerinin maliyetinin fosil yakıt kaynaklı teknolojilerin maliyetiyle karşılaştırıldığında daha yüksek olmasıdır. bu nedenle yenilenebilir enerjiyi geliştirebilmek için uygun finansal teşvikler gerekmektedir. bir başka engel de, fosil yakıtların fiyatlarından dışsal maliyetlerin çıkarılmasıdır. bu noktada yenilenebilir enerji kaynaklarının geleneksel yakıtlarla eşit koşullarda rekabet etmediği söylenebilir. teknolojik gelişmelerin yardımıyla, bazı sektörlerdeki maliyetler, örneğin rüzgar teknolojisinde, geçtiğimiz 10 yılda önemli ölçüde azalmıştır ve azalmaya devam etmektedir.
    yenilenebilir enerji kaynaklarının araştırma, geliştirme ve tanıtımına yapılacak uygun yatırımlarla, kısa, orta ve uzun dönemli ticarileştirme için, yenilenebilir enerji çevresel ve ekonomik açıdan kabul edilebilir yollarla avrupa’nın uzun dönemli enerji kaynağı politikasındaki bir çok sorunu çözebilecek potansiyele sahiptir.yenilenebilir enerji kaynaklarının tam gelişimi özellikle elektrik üretiminde kullanılan hammaddeler nedeniyle karşılaşılan sera etkisinin azaltılmasında önemli rol oynayacaktır. yine de, bunun yapılması için hedeflenen tedbirlerin önceden düzenlenmesi, ekonomik teşvikler ve güçlü bir pazarlama planı gerekmektedir.

    (ııı.. bu entrymde sevgiyi ve yenilenebilir enerji kaynaklarını özellikle ab açısından anlattım, bitirme tezimden çaldım çırptım).
  • yenilenebilir enerji kaynakları:
    (bkz: biyokütle)
    (bkz: rüzgar enerjisi)
    (bkz: güneş enerjisi)

    yenilebilir enerji kaynakları:
    (bkz: pekmez) (hem enerji kaynağı hem de kan yapar)
    (bkz: bal)
    (bkz: muzlu süt)
    (bkz: fındık)
    (bkz: şokella)
  • elbette çikolata.
  • yine yeni ve yeniden, ülkemiz çok güneş alıyor, mis gibi püfür püfür de esiyor neden güneş enerjisi neden rüzgar enerjisi ile enerji üretmiyoruz denilerek savunulmaya çalışılan gelecek dünyanın enerji üretim şekilleridir.

    çok anlatıldı - ki bunların bir kısmını da ben anlattım, yanlışlarım varsa düzeltmek için bir mesaj uzağınızdaım - ama ısrarla anlaşılmıyor. 70 milyonluk bir ülkeye yenilenebilir bir şekilde üstüne üstlük enerji potansiyeli çok da yüksek olmayan bir coğrafya da enerji üretmek günümüz itibari ile çok kolay değildir. hatta çok çok çok zordur. tam araştırma yapmadığım için imkansız diyemiyorum ancak çok da olası görmüyorum. ülkenin dışa bağımlılığını -enerji konusunda- bir nebze hafifletebilecek tek şey düzgün anlaşmalar ile yapılacak nükleer santrallerdir. ama ülkemin başında ki insanlarda ülkeyi pek düşünmediklerinden dolayı olsa gerek, böyle bir güzellik asla ama asla olmayacaktır.
    düzgün araştırmadan nükleer çok kötü pis, rüzgar müthiş über demek bilgisiz greenpeace fanboyluğu yapmaktan başka hiç bir işe yaramamaktadır. aynı şekilde nükleer müthiş kurmamız lazım diyip, madalyonun öbür tarafına -politik- bakmamak da aynı derece de aptallıktır. zamanında yaptım ordan biliyorum.

    günümüzün sorunu doğayı kirletmemek değildir. doğayı en az nasıl kirletebilirizdir. bunun en verimli cevabı da şu an için nükleerdir.
    gönül çok ister her tarafımız rüzgar santralleri olsun, rüzgar çiftlikleri olsun bir segs'imiz olsun. ama şu an için yapcak bişi yok.
  • günde 1 saat pedal çevirerek evinizin 24 saatlik elektrik ihtiyacını karşılayabilirsiniz.

    https://www.youtube.com/watch?v=cgb9lfkw_d4
  • yakın geleceğin (10-20 yıl) büyük bilimsel araştırma konularından biri olacaktır. şuan için elektrik enerjisinin %36 sı petrolden, %24 ü kömürden, % 24 ü doğalgazdan, %16 sı ise nükleer ve yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamaktadır. petrolün kalan tahmini ömrü 42 yıl, doğalgazın 55 yıl ve kömürün 160 yıldır.

    dolayısıyla enerji geleceğin en sıkıntılı konularının başında gelecektir. amerikalılar petrolü su gibi merhametsizce harcamaktalar. dünya petrollerinide sömürdüklerini düşünürsek, enerjisini güvene alan toplumların geleceğini güvene alacağı az çok belli.

    diğer konu gerek güneş enerjisi gerekse rüzgar ve dalga enejilerini verimli bir şekilde elektrik enerjisine dönüştürmeyi ve depolamayı henüz bulamamış olmamızdır. güneşin tüm enerjilerin kaynağı olduğunuda düşünürsek araştırmanın önemini görebiliriz.

    benim bir teorime göre 30 veya 35 yıl içinde enerji fiyatları çok fazla artacak, şuan 40 lira fatura gelen bir aileye 200 lira elektrik faturası gelecek. bazı yöreler rüzgar ve güneş enerjisinden istifade etmeye çabalayacak fakat bu uzun süreli ve sık kesintilere neden oalcak. elektrik geldiği ölçüde çalışabileceğiz ve kolay olmayacak.

    kısaca enerji olayı önemli, bir an önce enerji eylem planları ve tasarruf tedbirleriyapılmalı ve hayata geçirilmeli.
  • güneş, rüzgar, jeotermal, biyoenerji, hidroelektrik, çevre, dalga, hidrojen, nükleer olmak üzere 9 ana dalda incelenen enerji kaynaklarıdır. nükleer enerji ve hidrojen enerjisini geleneksel veya ayrı olarak ele alan metodolojilerde mevcuttur.

    ülkemiz çok güneş alan bir coğrafyada. karadeniz hariç kırmızı bölgede. rüzgar ve dalga konusunda da çok şanslıyız. biyoenerji konusunda da bölgesel tahıl üreticisi durumunda olduğumuzdan şanslıyız. hidroelektrik zaten malum. hidrojen su nispeten bol olduğundan yine gelecek vaad ediyor.

    kısaca enerjinin ortalama % 70 'ini yurtdışı petrol, doğalgaz ve enerji nakilleriyle ithal eden ülkemizde yenilenebilir enerjinin çok büyük bir geleceği olduğu çok bellidir. bu alanda yatırım yapan süper para kazanır.
  • bu kaynaklar bize «yenilenebilir » olarak tanitiliyor. bu durumda onemli olan yenilenin ne oldugudur.

    burada kendi kendine yenilenen sey enerjinin kaynagidir, uretim sekli degildir.

    ornegin solar panelleri dusunursek. durmadan yenilenen sey, gunes enerjisidir; solar paneller degildir. solar panel, bir sure sonra bozulur. o zaman yenisini almak gerekir. o yenisini yeniden uretmek gerekir, uretmek icin kaynak gerekir. panellerin icinde piller vardir. o piller doga icin zehir yuvasidir. dogaya zarar vermiyor diye bize sattiklari urunlerin cogu aslinda, doganin bir numarali dusmanidir....

    yenilenebilir enerji kaynaklari yesildir; ancak o kaynaktan faydalanmak icin kullandigimiz arac-gerec yesil degildir. bu onemlidir. cunku yenilenebilir enerji kaynaklari tertemiz olsa da, uretim sekli henuz yeteri kadar temiz degildir. uretim acisindan en temiz enerji kaynagi malesef halen nükleer enerjidir...

    yenilenen enerji kaynaklarini kullanabilmek icin urettigimiz makineler dunyayi ne kadar kirletiyor, hic dusundunuz mu?

    uzun lafin kisasi, bence greenpeace bizi fena dudukluyor...
  • hürriyet'in bi haberine konu olan şey:
    http://www.hurriyet.com.tr/…et/14229766.asp?gid=286
hesabın var mı? giriş yap