• büyücülük okuluna gidip büyük bir büyücü olan ilk çocuğun harry potter olmadığının kanıtı, çok eski ve muazzam bir fantastik eser.
  • "bir mum yakan bir gölge yaratır."
  • çevik atmaca'mız, pek değerli başbüyücümüz, erreth-akbe'nin halkası'nın birleştiricisi haşmetli ged'in erken çocukluk dönemlerinin anlatıldığı eser.

    hak ettiği ilgiyi ve değeri görememiş olması hem beni derinden üzüyor hem de mutlu oluyorum aynı zamanda. çünkü popüler kültürün ele aldığı her parçaya yaptığı ani ilgi yüklemesi ve sonunda içini boşaltma operasyonunu bu kitaba da yöneltmesi son derece üzüntü verici olurdu. yine de buna rağmen yeterince tanınmış bir yazar olarak ursula kroeber leguin'in fantastik eserlerindeki o tadı diğer aynı tür yazarlarda alamıyorum. buna tolkien bile dahil nerdeyse. çünkü sözlerinin ardında daha yoğun şeyler var. fantastik kurgu leguin'de bir araçtan başka bir şey değil demek zorunda hissediyor insan kendisini; halbuki bu aracın nitelikleri, onu amaç edinen yazarlarınkinin kat be kat üstünde. işte tam da bu sebepten leguin'in asıl amacı çok daha parlak. güzel şeylerin biraz da gizli olmasından belki de, ged'in başından geçenler ilk gençlik yıllarında hepimizin geçtiği o düşünmeksizin eylem zamanlarımızı anımsatıyor. kitabı biraz yaşlanınca tekrar okuduğunda ise insan bu ardıl söylemlerin çok daha çarpıcı olduğunun farkına varıyor.

    büyümek eylemi herkesi bilgeliğe giden yolda yürütmese de, ki kitapta bunun da örnekleri var, iyinin ve kötünün kavranmasının akılla ulaşılabilir edim olduğunu anlayabiliyoruz. keskin sirkeliği bırakıp durulmak ve huzura ulaşmak içinse içimizdeki gölgeyi dışarı salmadan bunu başarabilmeyi diliyorum.
  • çok fazla yabancı yazarlardan fantastik kitaplar okumuş bir okur değilim. sanırım ilk hobbit'i okumuştum.
    kitap sürükleyici... ancak ben nedense hep daha büyük bir şeyler olacak yani şöyle de ifade edebilirim daha şaşırtıcı gelişmeler olacak duygusuyla okudum.

    kitaptan alıntılar;

    * duyabilmek için susmak gerekir.

    * emin misin?
    demir, mıknatısın nerede olduğundan emin midir?
  • --- spoiler ---

    söz sessizlikte, ışık karanlıkta, yaşam ölürken; bomboş gökyüzünde uçarken parlar atmaca. (s.6)

    usta anlattıkça taş şekilden şekile giriyordu; sonunda tekrar taş oldu. '' ama bu sadece bir görüntü. gözbağı sadece onu gözleyenin duyularını kandırır; insanın onu gördüğünü, duyduğunu veya hissettiğini zannetmesini sağlar. ama nesneyi değiştiremez. bu taşı bir elmas yapabilmen için onun gerçek ismini değiştirmen gerekir. ve bunu da yapmak demek oğlum,bu kadar ufak bir parçasını değiştirsen de, dünyayı değiştirmen demektir. bu olmayacak bir şey değil. bu dönüşüm ustasının sanatı; bunu öğrenmeye hazır olduğunda öğreneceksin zaten. fakat sonucunun ne gibi bir hayır veya şer getireceğini bilmeden, tek bir şeyi bile, ne bir taşı ne bir kum tanesini dönüştürmemelisin. dünya bir denge içindedir, denge’dedir. büyücülerin dönüştürme ve çağırma güçleri dünyanın dengesini bozabilir. bu güç tehlikeli bir güçtür. korkunç bir güçtür. bilgiyi izlemeli, gereksinime hizmet etmelidir. bir mum yakan bir gölge yaratır…’’ (s. 46)

    ‘‘ben geleceği göremem. fakat senin önünde odalar ve kitaplar değil, uzak denizleri, ejderhaların ateş kusan soluklarını, şehirlerin kulelerini ve atmacanın yükseklerde uçarken gördüğü şeyleri görüyorum.’’ (s.70)

    kim bir adamın ismini biliyorsa, onun hayatını avuçlarının içinde tutuyor demektir. böylece, vetch, kendine olan güvenini yitirmiş olan ged’e, ancak gerçek bir arkadaşın verebileceği bir armağan, ona olan güveninin sarsılmamış, sarsılmaz kanıtını vermiş oldu. (s.71)

    ‘‘çocukken büyücülerin herşeyi yapabileceklerini sanıyordun. ben de öyle sanırdım, bir zamanlar. hepimiz öyle sanırdık. fakat gerçek şu ki, insanın gerçek gücü, büyüyüp bilgisi arttıkça izleyeceği yol iyice daralıyor. ta ki, en sonunda sadece ve sadece mutlaka gerekenden başka yapacak şeyi kalmayıncaya kadar…’’ (s.73)

    bu onların kendi dilleridir, bu dili konuşurken yalan söyleyebilirler; kelimelerin anlamlarını saptırıp yanıltabilirler; dikkatsiz bir dinleyiciyi, her biri gerçeği yansıtan ama hiçbiri bir yere varmayan ters sözcüklerle bir labirente çekebilirler. (s.90)

    ged kendisini kuru ve sert buluyordu. bilmiyordu ki, karabatak da onun yüzünde derin izler bırakmış yaralarını bile, bir ejderhanın pençe izleri zannediyor ve bunları bir kahramanın işaretleri ve belirtisi olarak gördüğünden, kıskanıyordu. (s.161)

    sır diye bir şey yok. varolan bütün güçler, kaynağında ve sonunda tektir, bence. yıllar ve uzaklıklar, yıldızlar ve mumlar, su ve rüzgar ve büyücülük, insanoğlunun elindeki yetenek ve ağacın kökündeki bilgelik: hepsi bir bütün olarak yükselir. benim adım, seninki ve güneşin gerçek adı veya bir su kaynağının veya doğmamış bir çocuğunki; bunların hepsi yıldızlar tarafından, yavaş yavaş söylenen, muazzam bir sözcüğün heceleridir. bundan başka güç yoktur. başka isim de yoktur. (s.164)

    ‘‘bütün güneş ışığını, kentleri, uzaklar ülkeleri bir avuç güce sattım; bir gölge için, karanlık için.’’ (s.168)

    ‘küçük bir balığa, berrak bir derede yaşayan minik bir sazana benziyor’ dedi ged, ‘… savunmasız; ama insan yine de yakalayamıyor onu.’ (s.169)

    onları aynı teknede, aynı rüzgarın sürüklediği halde, sanki vetch dünya denizi üzerinde doğuya doğru gidiyor, ged ise, doğusu batısı, doğan ve batan güneşi veya yıldızları olmayan bir diyarda, tek başına ilerliyordu. (s.177)

    ged ne kaybetmiş ne de kazanmıştı, ama kendi ölümünün gölgesini, kendi ismiyle adlandırarak, kendisini bütünlemişti; tam bir insan olmuştu: tüm kişiliğinin bilincinde olan, kendisinden başka hiçbir güç tarafından kullanılamayacak veya ele geçirilemeyecek, o yüzden de hayatını hayattan yana yaşayacak, hiçbir zaman yıkım, acı, nefret ve karanlığın hizmetine girmeyecek bir insan. (s.181)
    --- spoiler ---
  • kitaptan alıntılar:

    -duyabilmek için susmak gerekir...

    -fakat sonucunun ne gibi bir hayır veya şer getireceğini bilmeden, tek bir şeyi bile, ne bir taşı ne bir kum tanesini dönüştürmemelisin. dünya bir denge içindedir, denge'dedir.

    -bir mum yakan bir gölge yaratır...

    -kim bir adamın ismini biliyorsa, onun hayatını avuçlarının içinde tutuyor demektir.

    -git yat, yorgun adam aptal olur.

    -kötü niyet, kötü sonuç doğurur.

    -gölgelerle ancak gölgeler savaşabilir. sadece karanlıklar karanlığı yok edebilir.

    -bir insan, kendine ait olmayan bir biçimde ne kadar uzun süre kalırsa, tehlike de o kadar büyük olurdu.

    -insan önünü sözle değil, ışıkla görebilir ancak! ... ışık, güçtür. büyük bir güç, bizim varlığımızın kaynağı; ama bizim gereksinimimiz dışında, kendinden var olan bir güç. güneş ve yıldız ışıkları, zamandır; zaman da ışıktır. yaşam, güneş ışığında, günlerde ve yıllardadır. karanlık bir yerde, yaşam, ışığı adıyla seslenerek çağırabilir...

    -sır diye bir şey yok. var olan bütün güçler, kaynağında ve sonunda tektir. yıldızlar ve uzaklıklar, yıldızlar ve mumlar, su ve rüzgar ve büyücülük, insanoğlunun elindeki yetenek ve ağacın kökündeki bilgelik: hepsi bir bütün olarak yükselir.
  • yerdeniz büyücüsü kitabından, üzerine kafa yorulması gerektiğini düşündüğüm birtakım fragmanlar, spoiler içerebilir ancak hoşunuza gidip okumanızı da teşvik edebilir.

    --- spoiler ---

    ged ona karşı duyduğu korkuyu yenerek, birkaç günde ustasına “benim çıraklığım ne zaman başlayacak acaba?” diye sorabilecek kadar cesaretlendi.
    “başladı,” dedi ogion.
    sanki ged’in söyleyecek bir şeyi varmış da söyleyemiyormuş gibi bir sessizlik oldu. sonra söyledi: ”ama daha hiçbir şey öğrenmedim!”
    “çünkü benim ne öğrettiğimi henüz keşfedemedin,”
    --
    “tılsımlar yapmak istiyorsun,” dedi ogion, büyük adımlarla yürürken. “o kuyudan çok su çektin. bekle. erkeklik, sabretmek demektir. ustalık ise dokuz kez sabretmek demektir.
    --
    “dörtyaprağı her mevsimde, yaprağıyla, çiçeğiyle, köküyle, kokusundan, görünüşünden ve tohumundan tanıyacak hale gelince, o zaman gerçek ismini öğrenebilirsin; varlığının ne olduğunu kavradığın için. bu da kullanımını bilmekten daha önemlidir. sonuç olarak, sen ne işe yarıyorsun? ya da ben? gont dağı bir işe yarar mı? ya da açık deniz?” ogion yarım mil daha gittikten sonra nihayet “duyabilmek için susmak gerekir,” dedi.
    --
    tehlikenin gücü, gölgenin ışığı kuşattığı gibi kuşatacağını hiç düşünmedin mi? sihir, zevk için veya övülmek için oynadığımız bir oyun değildir. şunu düşün: bizim sanatımız’daki her söz, her hareket ya hayır ya da şer için yapılır. bir şey söylemeden veya bir şey yapmadan önce, ödemen gereken bedeli bilmen gerekir!”
    --
    göz göze geldiklerinde, ağacın dallarında bir kuş ötmeye başladı. o anda ged, kuşun şarkısını, çeşmeden havuza dökülen suyun dilini, bulutların biçimlerini, yapraklar arasında dolaşan rüzgarın başını ve sonunu anladı: kendisinin de, güneş tarafından söylenmiş bir söz olduğunu hissetti.
    --
    el usta, ged’in avucunda ışıldayan, ejderhaların bekçilik ettiği hazineler kadar parlak duran değerli taşa baktı. yaşlı usta “tolk” diye mırıldanınca mücevherin yerini gri bir çakıltaşı aldı. el usta bu taşı eline alıp uzun uzun tuttu. “bu bir taş. gerçek lisan’da ise tolk,” dedi ged’in yüzüne tatlı tatlı bakarak. “roke adasını meydana getiren taşlardan biri, insanların üzerinde yaşadıkları kuru topraktan bir parça. o, kendisi. dünyanın bir parçası. gözbağı ile onu bir elmas ya da bir çiçek, bir sinek, bir göz ya da bir alev gibi gösterebilirsin…” usta anlattıkça, taş şekilden şekile giriyordu; sonunda tekrar taş oldu. ”ama bu sadece bir görüntü. gözbağı, sadece onu gözleyenin duyularını kandırır; insanın onu gördüğünü, duyduğunu veya hissettiğini zannetmesini sağlar. ama nesneyi değiştiremez. bu taşı bir elmas yapabilmen için onun gerçek ismini değiştirmen gerekir. ve bunu da yapmak demek oğlum, bu kadar ufak bir parçasını değiştirsen de, dünyayı değiştirmek demektir. bu olmayacak bir şey değil. gerçekten olmayacak bir şey değil. bu dönüşüm ustası’nın sanatı; bunu öğrenmeye hazır olduğunda öğreneceksin zaten. fakat sonucunun ne gibi bir hayır veya şer getireceğini bilmeden, tek bir şeyi bile, ne bir taşı ne bir kum tanesini bile dönüştürmemelisin. dünya bir denge içindedir, denge’dedir. büyücülerin dönüştürme ve çağırma güçleri dünyanın dengesini bozabilir. bu güç, tehlikeli bir güçtür. korkunç bir güçtür. bilgiyi izlemeli, gereksinime hizmet etmelidir. bir mum yakan bir gölge yaratır…”
    --
    ona, bir şey gerçekten başka bir şeye dönüştürüldüğünde, büyü devam ettiği sürece nasıl yeniden isimlendirilmesi gerektiğini ve bu değişime uğramış varlığın, etrafındaki varlıkların isimlerini ve doğalarını nasıl etkilediğini anlattı. dönüşümüm tehlikelerinden, her şeyden önce de bir büyücünün kendisini dönüştürünce, kendi büyüsüne kendisinin nasıl kapılabileceğinden söz etti.
    --
    onu çağırmakta kullandığın güç, onun yararına seni etkiliyor: artık birbirinize bağlandınız. o, senin kibirinin gölgesi, senin yarattığın bir gölge. bir gölgenin adı olur mu?
    --
    “günün ağarması dünyayı ve denizi vareder; gölgeden şekli çıkartır, düşü karanlıklar krallığına kovar.”
    --
    bir adam varmakta olduğu sonu bilir ama bir daha dönüp dönmeyeceğini, ilk başladığı yere geri dönüp o başlangıcı benliğinde tutup tutamayacağını bilemez. eğer nehrin akıntısında döne döne sürüklenen bir çomak değilse, o zaman nehrin kendisi olmak zorundadır; kaynadığı noktadan, denize döküldüğü yere varasıya, tüm bir nehir.
    --
    “bir sözün söylenebilmesi için,” diye cevap verdi ged yavaşça, “sessizlik olması gerekir. önce ve sonra.”
    --- spoiler ---

    “söz sessizlikte, ışık karanlıkta, yaşam ölürken; bomboş gökyüzünde uçarken parlar atmaca.”
  • öğleden sonramı okuyarak geçirdiğim, içinde bir fantastik hikayeden çok daha öte şeyler bulduğum kitap.

    --- spoiler ---

    'insanı insan yapan davranışlarıdır." her insan kendi düşmanını kendi içindeki güce yön vererek büyütür ya da yok eder bir kızılderili atasözünün dediği gibi "insan iki kişiliklidir. içinde bir iyi köpek birde kötü köpek kavga eder. hangisini daha çok besıersen o kazanır."

    o kötü köpeğin sen olmadan sen dışında bir başkasına zararı olamaz ve senden başkası o kötü köpeği yok edemez. o köpeği yok edecek güç ve bilgi sadece sende ama yanında varlığının güç vereceği bir dost doğruyu bulma yolunda tek başınayken sağlayamağın ışığı sen savaşırken verebilir.

    --- spoiler ---

    bana bu kitaptan bahseden ve yaklaşık bir buçuk yıl önce hediye etme inceliğinde bulunan `@wizardmrl` e teşekkür ediyorum.
  • 13 yaşında bir çocuk gibi kitlenerek okuduğum kitaptır.
    1 günde ellerimde can verdi.

    bu kitabın, harry potter'ın yazarına ilham verdiği söylenir.
    ben ilham verdiğini değil, düpedüz çaldığını söyleyebilirim.
    ha büyücü eğitim sistemini karma eğitime çevirmiştir, o konuda allah razı olsun.

    kalemine sağlık ursula ablam.
  • harry potter ve yüzüklerin efendisi kitapları karışımı bir ursula k. le guin kitabı.
hesabın var mı? giriş yap