*

  • 'camlica'nin uc gulu', 'sazlar calinir (camlica'nin bahcelerinde), 'yar saclarin lule lule', 'biz heybeli'de..' gibi baskose meclis sarkilarinin bestecisi..
  • altin cocuk goksel arsoy'un amcasi
  • en sevdiğim ve manevi oğlu (bkz: bülend gündem)im hocam olduğu
    üstün bestekarlardan
    ve şaheser yaratıcısı
  • tsm'ye hizmet vermi$ degerli bir bestekardir, herkesin beynine kazinmi$ eserleri vardir $oyle;

    (bkz: biz heybelide her gece mehtaba cikardik)
    (bkz: yar saclarin lule lule)
    (bkz: sazlar calinir camlicanin bahcelerinde)
  • uzun süre arsan sokak'taki lale-b apartmanında yaşamış değerli sanatçı. rahmetli eşi de, ölene dek bu apartmanda oturmuştur.

    (bkz: yesari asım arsoy sokak)
  • 1898 - 1992 yillari arasi yasamis, zevkle dinlenebilecek bestekar.
    uzun sure tasavvuf ile ilgilenmistir.
    istanbul erenkoy'de adini tasiyan bir de sokak mevcuttur. boylesine degerli birinin adini gorebilmek ayri bir zevktir.
  • yesâri âsım arsoy,1900 yılında drama’da doğdu.asıl adı mustafa asım’dır.kendisinin verdiği bilgilere göre ataları avrupa’ya yapılan akınlar sırasında konya’dan göç ederek drama’ya yerleşmişler.babasının dedesi şeyh ömer efendi,prizren’de bir tekke yaptırmış,sol eli ile yazı yazan tanınmış bir hattatmış.arsoy ve ablası da sol ellerini kullandıkları için “yesâri” sıfatını almışlar.

    aile isimleri “hacıyaşarlar”dır.bergofça’lı ömer lütfi efendi ile zübeyde hanımın oğludur.ilkokul idadi öğrenimini tamamladıktan sonra ailesiyle önce istanbul’a,sonra 1917’de adapazarı’na yerleştiler.çalışma hayatına 1920 yılında antalya’da bulunan “loid triestino” vapurları acenteliğinde kâtip olarak başladı;sekiz ay kadar burada çalıştı.aynı yılın sonunda ailesi adapazarı’ndan geri istanbul’a dönmüştü.antalya’dan ayrılarak istanbul’a geldikten bir süre sonra yeni bir iş dolayısıyla izmit’e gitti.fehmi tokay’ın aracılığı ile önce izmit mâliye dairesine,sonra “tabacos tütün gümrüğü”ne girdi.burada bir buçuk yıl çalıştı,ardından galata gümrüğündeki komisyoncularının birinin yanına kâtip oldu.bunlardan başka muhasebecilik,avukat kâtipliği gibi işler yaptı.hiçbirinde sürekli olarak çalışmadı.en sonunda bu gibi işleri bırakarak kendisini tamamıyle mûsikî çalışmalarına verdi.1954 yılında kısa bir süre için istanbul radyosu’nda da çalışmıştır.

    sesi güzel olduğu için çocukluk yıllarında mahallesinin câmiinde ezan okurdu.çok dindar olan babasının “hâfız”olması için yaptığı baskılara rağmen hâfız olmadı.dayısı hâfız mehmed efendi’den aldığı dersleri de yarı bıraktı.mûsikî çalışmalarına adapazarı’nda başladı.önceleri bağlama çalarken,sonra bunu bırakıp ud çalmayı denedi.ciddî mûsikî çalışmalarına ilk hocası “rehber-i terakki” okulu öğretmenlerinden recai bey ile bando öğretmeni hikmet bey'dir.istanbul'a taşındıklarında fatih'de oturdular.komşusu olan udî refet,kemanî namık,kanunî süreyya ve izzettin hümâi’den eski eserleri öğrendi.

    izmit’te çalıştığı yıllarda orada bayındırlık müdürlüğü mühendisi olan fehmi tokay ile zeki ârif ataergin’i tanıdı,bilgisini ilerletti.mûsikî çevrelerine girdikten sonra hâfız âşir efendi,bahriyeli şahap,hâfız osman efendi,arap yaşar gibi ses sanatkârlarıyla ilişki kurdu.udî selânikli ahmed efendi’den istifadeler sağladı.anadolu turneleri düzenleyerek sazı ve sesi ile katıldığı programlar yaptı.sanatta kısırlığa neden olduğu gerekçesi ile 1949 yılında evlendiği zehra hanım’dan 1954’de boşandı.

    bestekârlığa 1930’larda başladı.ibnülemin mahmut kemal inal’a verdiği bilgiye göre ,1958 yılı itibariyle iki yüz onbir eser besteledi.bugün bilinen serlerinin sayısı iki yüz elli civarında olduğu sanılıyor.en tanınmış olanları yüz on kadardır.bir çoğu unutulmuş ya da kolleksiyoncuların elinde kalmıştır.kendine özgü bir uslûb ve sanat anlayışı ile beste yapmıştır.plâklara en çok eseri okunan sanatkârlar arasındadır.ayrıca kendisi de ud çalarak ya da başka sazların eşliğinde hayli plâk doldurmuştur.aynı zamanda şiirle uğraşan arsoy,eserlerinin çoğunu sözlerini kendisi yazmıştır.

    http://www.turkmusikisi.com/…/yesari_asim_arsoy.htm
  • solak olduğu için lakabı yesari olan bestecidir.

    mezar taşında hayattayken sık sık tekrar ettiği ziya paşanın şu beyti yazılıymış

    ihtilafatıyla uğraşmakta dehrin zevk yok
    zevk anın, mirsad-ı ibretden temaşasındadır.
  • fariğ olmam meşreb-i rindaneden
    yüz çevirmem nafile peymaneden
    bezmedikçe halet-i mestaneden
    çıkmam allah etmesin meyhaneden

    güftesini bir sabah namazından sonra bestelediği söylenen bestekar.
hesabın var mı? giriş yap