• siz kim köpeksiniz ki burada yeşilçam'a saygısızlık yapıyorsunuz? türkiye'de gurur duyulacak şeylerin başında yeşilçam sineması ve emekçileri gelir. yeşilçam'ın bir kimliği var, kendine has bir üslubu var. bahsedilen teknik konular tamamen imkan ile ilgili şeyler.
    sevmek zamanı, umut, otobüs, kara çarşaflı gelin, yol, tosun paşa, şekerpare ve hababam sınıfı gibi kült filimlere laf atan insanlar kusura bakmayın, bir boktan anlamıyordur.
    edit: imla
  • engin ardıç her şeyden bu kadar nefret edecek kadar ne yaşadı acaba. çocukken topu inşaata mı kaçtı nedir.
  • bozuk saatin doğruyu gösterme olayı.

    duygusal tepkiler vermeye hiç gerek yok. türk sineması birkaç istisna dışında her daim vasatın altında seyretmişse sebebi vıcık vıcık yeşilçam romantizminden başka bir şey değildir. aynı çapsızlık bugün dahi köklerini yeşilçam'dan alarak devam ediyor.

    uzun uzun düşünmeme gerek bile olmadan son izlediğim filmi örnek vereyim. contratiempo diye bir ispanyol gerilim gizem filmi. film olduğu için oyuncu ve çalışanlara biraz daha yüksek paralar ödenmiştir. onun haricinde, bizim memlekette çekilen ağalı konaklı dizilerin bir bölümlük bütçesini aşmaz. ne öyle 100 milyon dolarlık cgi var ne onlarca lüks araba haşat edilmiş ne de milyonlarca liralık setler kurulmuş. toplam 4-5 tane iyi oyuncu ve eli ayağı düzgün bir kurgu ile ortaya gayet seyirlik, evrensel düzeyde kabul gören bir film çıkmış.

    mesele para falan değil yani, hiç kimse kendini kandırmasın. bir avuç kafası çalışan, özgün bir iş çıkarmaya çalışan senarist; iyi bir yönetmen ve kamera arkası ekibi ile oyuncu kadrosu olunca iyi film çekip ses getirecek kadar para her zaman var. yeter ki sizin derdiniz iyi bir film çekmek olsun.

    kısacası, sanata ilgi gösterilmeyişi veya bütçe bulmaktaki zorluk memleket sinemacılarının vasatlığını aklamaz.
  • yeşilçam sineması kaybolmuş gibi konuşuluyor. fakat hiçbir yere gitmedi. dizilerde hala bizimle.

    bugünün televizyon dizilerini 70'lerin yeşilçam filmlerinden daha iyi yapan* tek şey daha pahalı kameralar kullanılması ve post teknikleridir. yani ekonomi ve yeni zamana dayalı teknik bir üstünlükten söz ediyoruz. anlatımda düşünsel bir üstünlük ya da üslup farkı yok. 50 sene önce ne vardıysa hala o var.

    bugünün üretimlerinde tek fark yerleşik internet kültürünün getirdiği leş olma durumunu da tüm iğrençliğiyle dijital filme yansıtıyor olması. dizilerdeki herkes instagram kızı. yeşilçamda ayrı dünyanın insanları olmak kötüydü, arabeskti. burada ayrı dünyanın insanları olmak orta/alt sınıf kızın holding sahibiyle 143 bölüm cinsel gerilim yaşaması ve sonunda erkeği elde etmesi.
  • yeşilçam ismi lübnan sineması kökenlidir ki ismini direkt olarak lübnan bayrağında tasvir edilen ağaçtan alır. örnek olarak aldığı film tarzı da birebir lübnan döneminin sinema filmleri ile gerek görüntü kalitesi, gerek senaryo tarzı gerekse ses efektleriyle aynıdır. dönem buna elvermiş elden bu gelmiş.. emek veren herkese dozunda saygı göstermek boynumuzun borcudur.. ya hiç olmasaydı?
  • bunu yazanın da bir akp yalayıcısı olması ne yaman çelişki. yeşilçam'ın hedef kitle olarak vasıfsız kalabalıklara göz diktiği ve o saikle hareket ettiği açık ama seni ne yapacağız engin ardıç demek istediğim yazıdır. satılmış ağa!
  • yandaş gazeteci bozuntusu engiç ardıçkuşu, adeti veçhile gene saçmalamış. hababam sınıfı'na ''kötü roman'', rıfat ılgaz'a ''kötü yazar'' demişliği de vardır bunun.

    zamanında kendisini, meriç köyyumurtası kankisiyle beraber odtü'de yumurta ve çürük domates yağmuruna tutmuştuk. ama bu zat çeyrek yüzyıldır hiç akıllanmadı, aksine git git daha da sapıttı. saçmalamaya devam ediyor, dozunu iyice arttırıp.

    ardıçkuşu efendi.. yaşını başını aldın iyice, haddini bil diyeceğim ama sen yaşlandıkça çekilmez olan adamlar sınıfındansın. aklıselimden, laftan anlayacağın yok, bir köşesini siper alıp sağa sola çamur attığın müptezel gazeten de sen de azalarak bitersiniz umarım.

    hadi, hayra karşı.
  • saçma sapan bir yazı olmuş; zira yeşilçam salt salon sahibi yapımcılardan ve teknik yetersizliklerden ibaret değildi. tüm bunlara rağmen güzel filmler yapan yekvücut bir topluluktu.

    kaldı ki attila ilhan, orhan kemal gibi büyük yazarlar, demiş... yahu attila ilhan'ın yalnızlar rıhtımı filminin ne deni kötü bir senaryoya, ne denli didaktik repliklere sahip olduğu ortada. iyi bir edebiyatçı, başarılı film yazar, mantığı nereden ileri geliyor? farklı disiplinler bunlar.

    her şey bir yana; ertem eğilmez, osman f seden gibi yönetmenlerin nesi var? şimdilerde usta diye nitelendirdiğimiz oyuncuların hemen hepsi, işte bu yönetmenlerin tedrisatından geçerek bugünlere gelebilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap