• kız kardeşimin ismi.

    aramızda tam 10 yaş olan bir kız çocuğu. ben henüz 11-12 yaşlarındayken yan komşumuzun kızı olduğundan bu kıza ben bakardım. hatta hiç unutmam bu 2 yaşındayken omzuma alıp bir yere götürürken "nebileyimyazdim* abi bu ney, bu ney, bu ney" derdi. öğrenmek adına her şeyi defalarca sorardı. biraz daha büyüdüğünde mahallede futbol maçı yapacağımız zamanlar, o minik elinden tutar maça götürür, kenarda oturdum elindeki bebekle oynar maçın bitmesini beklerdi. lan kız kardeşim olmadı ama bu başka bir şeydi. kardeşten öte. 6 yaşına gelene dek, balık tutmaya giderken, futbol oynamaya giderken, her yere beraber giderdik. sonra benim yolum ayrıldı o geride kaldı. arkamdan ağlamış annesi babasıyla konuşurken anlatırlardı. sanırım sadece 2 kere telefonda konuştuk o görmediğim sürelerde.

    10 senedir görmemiştim belki 15. biraz önce ofise geldi başta tanımadım, "nebileyimyazdim* abi bu ney" dedi. kocaman olmuş, benden uzun olmuş, sarıldık. elinden tutup hadi maça gidiyoruz dedim * erkek arkadaşıyla geldi, kocaman kadın olmuş ne olursa olsun hep o elinden tutup pıtı pıtı yanımda yürüyen küçük kız gibi hissettirdi.
  • var olan her yanlışın sorumlusu. her şey doğru olabilecekken sırf yeşime yakın ve ya sırf yeşime daha uzak diye daha kötü olmuştur. ve anlamlandırılan her şey yeşim adı ile mümkünken ve sen bu isimle hayatın gayesini çözmüşken. ne kadar anlatabilirim ki buralardan. o her şeyi unutmuşken. ve sen her şeyi hatırlıyorken. o kendine bambaşka bir yol seçmişken. ve onun geçtiği her yol senin seçtiklerinle kesişirken. sen ne kadar uzak kalmayı dilesen de. o kadar yakınsındır ki ona.

    aranızda kilometrelerce mesafe vardır. aranızdaki mesafeler aşılır otobüslerle. aranızdaki mesafeler, aramızdaki mesafeler çok uzak değildir aslında. sen her şeyi kendin için yapmış olduğunu varsayerken bazı yerlerde bazı insanlar sırf sen daha mutlu olursun diye bir çiceği sarı iken daha güzel bir renge benzetebilir. ve sen bunun farkında olmayabilirsin. ve sana ulaşmak için ya bütün mücadele. sen aslında benim sana anlam yüklediğim kadar varsın. her mücadelem senin için olmuş olabilir ama . ben sadece sen varsan varım. senin anlam kazandığın her yerde ben de varım. sen bu hayatta ne isen ben de oyum. sen ne kadar varsan ben de o kadar varım.
  • rengini pek sevdiğim taş. geçen böyle doğal taş satan bir dükkana girdim. normalde taşların gücü gibi şeylere pek inanmam ama renklerine bayılıyorum. ametist, akik, sedef, kaplangözü derken neye el atsam çocuk tıkır tıkır sayıyor, şuna yarar şuna iyi gelir diye. kafamda bir şimşek çaktı "uykusuzluğa hangisi iyi gelir?" diye sordum. "yeşim" dedi. "tart" dedim "bana oradan 3 kg". her gece 5 kere uyanıyorum, artık davul tozu, minare gölgesi, yeşim taşı, ne faydalı deseler denerim. o kadar çaresizim. neyse son derece sade ama güzel bir yeşim kolye aldım, cumartesiden beri hiç çıkarmadan takıyorum ve o günden beri de her gece deliksiz uyudum! belki bu durum psikolojik de olabilir ama psikolojimi seveyim, aferin o zaman bana. daha da bu kolyeyi anca mezara girerken çıkarırım herhalde. ayda bir toprağa göm dediler, başta niyetim yoktu ama yapacağım. şimdiden sonra "her dolunayda aya karşı uluyacaksın" deseler onu bile yaparım.

    edit: (bkz: uzun ihsan efendi'nin şurubu)
    o şurup da yeşildi değil mi?
  • efsaneye göre büyük çin ejderinin yeryüzüne boşalttığı tohumların donmuş hali yeşim taşı olmuştur. günümüzde bile çinli işadamları ellerinde yeşimden tılsımlar taşırlar, bir işe başlamadan önce onu tutar, okşar ve ondan güç alırlarmış.
    ayrıca yeşim taşının akıl hastalıklarına, iç hastalıklarına, göz bozukluğuna, adet ve doğum sancılarına iyi geldiğine de inanılmaktadır.
    çinlilerin en değerli taşlarından biridir. benim en değerli tek taşım.
  • 70 lere damgasini vuran sanatçi. ask alfabesi, olmaz böyle sey, nereye kadar? / hatirlar misin?, gel bana gel gel, bogaziçi en çok sevilen sarkilarindandir. özellikle olmaz böyle sey le o zamanlar zirveye yerlesmis kendisi. zirveden düsmesinin üzerinden 20 küsür yil geçmesine ragmen sarkilarini hala hayranlikla dinleyenler mevcut*. eger yillara meydan okumak ajda pekkan gibi güzel kalmak degilse (ki bence degil) bu kadin sarkilariyla yillara meydan okumus bi kadindir. bi de gençken çok güzel bi kadinmis.
  • jadeit ve nefrit adlı iki mineral var. bu ikisine de yeşim deniyor.
    yani yeşim diye bildiğimiz taşın aslında iki çeşidi var. ikisi de değerli, ikisi de işleniyor. ikisi de halen yeşim diye satılıyor. ama molekül yapıları tamamen farklı.

    bu açıdan türünün tek örneğidir herhalde.
  • diktatör olduğum zaman ülkemdeki tüm güzel kadınların ismini yeşim yapacağım.
  • yeşim,eski türklerce kutsal bir taş olarak bilinirmiş.buna "sihirli taş" anlamına gelen yad taşı ya da yağmurlu taş derlermiş.efsaneye göre bu taşı nuh peygamber oğlu yasef'e,o da oğlu türk'e vermiş,bu yüzden de taş kutsallaşmış.inanılışa göre bu taş suya konulursa yamur yağar;atın yelesine asılırsa seyahat sırasında serin bir rüzgar eser;bir beze sarılıp bir yangının ortasına atılırsa yangın derhal sönerdi.bu taş aracılığı ile kar ve dolu yağdırmak ya da kötü havayı iyiye çevirmek mümkündü.
  • hayatın akışını değiştirme gücüne sahip olan kişinin adının verildiği taştır.hayatımı değiştirmiş isimdir.
  • bu taşın en bol bulunduğu yer çin olmasına rağmen en değerli kabul edilen damarsız ve saf halindeki kaynakları avustralya'dadır. içindeki damarların genelde altından olmasına karşın damarsız olanın makbul olması da pek bir ironiktir.
hesabın var mı? giriş yap