• sağlık sorunları nedeniyle yurda dönüş yapmış. ama türkiye turu sözü ile takipçilerini heycanlandırmıştır. adanada yakalarım umarım.

    tanım: kaliteli nadir youtuber.
  • güney amerika gezisini noktalaması sıkı takipçisi olan bendenizi üzmüştür. ama canı sağ olsun, sağlıktan önemli hiçbir şey yok. sayesinde güney amerika'ya aşık oldum, birkaç kelime ispanyolca öğrendim. (bkz: cuanto cuesta)
    youtube kanalından şu ana kadar bize yaşattığın maceralar ve gösterdiğin güzellikler için teşekkürler yiğit!
    izmir'e gel!
    edit: imla
  • santim santim gezdiği latin amerika'dan türkiye'ye dönerken hediye olarak annesine sadece magnet getirmesine pek güldüğüm adam. bence bu kadar çok sevilmesinin nedeni bizden biri olması, yapmacık davranmaması. magnet de bunu kanıtlıyor.
  • yaklaşık olarak 2 yıl gezmiş ve normal olarak vücudu artık iflas etmiştir. gezgin hastaloğı diye tabir ettiğimiz hastalık.vücud belli bir süre gezdikten sonra, alışkın olmadığı ortamlara girince böyle oluyor. adam 2 yıl boyunca neler neler görmedi ya. latin amerika turu güzel bitti ama güzel bir asya turu onu bekliyor bence.
  • türkiyeye dönme sebebi olan sıkıntısıyla ilgili olarak operasyon geçirmiş kişi. bugün tam anlamıyla götümü kestiler nedir ya bide almış eline simidini (: geçmiş olsun çok adamım.
  • sağlık sorunları yüzünden yurda dönmüş ve hoşgelmiştir. yahu ben filmin sonunu hiç böyle hayal etmemiştim lan! türkiye’den yakın arkadaşı hazal da aylardır panama’da çalışıyordu. bi ara yiğit’ten ses çıkmayınca dedim herhalde buluştular ama sonra hazal da memlekete geri döndü... yani ben biraz daha kendini toparlar ve turunu tamamlar diye umuyordum. panama’dan sonra costa rika’nın tadını çıkarabilmeliydi... nicaragua, el salvador, guatemala, honduras’ı çerez niyetine gezip, meksika’nın canına okuması lazımdı.

    bana kalırsa remi hayvanına uyup sınırlarını çok zorladı. vücudunun bisiklete tepki verdiğini belirtti ama abicim sen otostopçuyken remi’ye uyup tırmanmadık yer bırakmadın. üstüne colombia’da başına bir dünya şey gelince gezi biraz da kafasında bitti bence.

    benim üzüldüğüm nokta bunun cebine para koyup rotanı tamamla deseler on defa düşünür ve büyük ihtimal başka yere gider. yani ben yiğit’in gözünden meksika’yı ne bileyim guatemala’da bi kahve hasadını görmek isterdim.

    yine de tüm gösterdiği yerler için ve emeği için kendisine buradan teşekkürlerimi iletiyorum.

    “dünya iyi insan kaynıyor ama orospu çocukları çok güçlü!”
  • bu adamın her şeyden önce bir duruşu ve kendine ait doğruları var. yavşaklık yok, yılışıklık yok, kendini büyük görme ve kendini pazarlama kaygısı yok.

    ben bu adama kıyasla beyzade gibi geziyorum. ama bu yolculuktan esas zevk alan da bu yolculuğun çilesini en çok çeken de yine o. güney amerika'nın bizzat tarafımdan keşfedilmesi isteği çocukluğumdan beri hep içimdeydi. burada devlete benzeyen iki ülke var. arjantin ve brezilya. diğerleri sanki farklı bir yapılandırmayı andırıyor. adı devlet ama devlet de değil. bu ülkeleri benim gözümde cazip kılan da bu.

    dünyada elbette daha farklı ve ilginç yerler de var. ne bileyim, antigua'dan basıp honduras'a gideyim, oradan nz'ye geçip fiji'ye atlayayım ama öyle bir ihtimal yok işte. güney amerika bu ilginç yapılanmanın tek kıtada vücut bulmuş hali. şili'den sıkıldın mı, geç bolivya'ya, ordan birkaç saat otobüs yolculuğu ile peru'ya, bas ertesi gün ekvador'a vs.

    şimdi tekrardan yiğit'e gelelim. interrail türkiye başlığında efsane olmuş bir entry vardı. onu buraya bırakacaktım ama şu an o entry nedense yok. bu tipini siktiğim interrailcilerinin genel profilini anlatan bir entrydi. "moruk dün gece atina'da bi içmişim, karılar kızlar"cı orospu çocukları var ya. bildiniz o tipi. bu şerefsizler yüzünden türk halkı dünyayı, avrupa'yı gezmek isteyenlere düşman oldu. yiğit'in yolculuğunu ilk günden son güne kadar takip ettim. bir iki olay dışında yüzlerce saatlik videolarında çok ilginç, ekstrem bir olay yaşamasa da izlettirdi kendini. onun farkı kendi dünya görüşüyle, duruşuyla ben buradayım demesiydi.

    bu adam her şeyden önce bir survivor. survivor demek illa ki çöllerde böcek yemek değildir. adam çadırda yatıp kalkıyor ve en boktan hostelde kalabildiğinde bunu büyük bir ödül gibi görüyor. kaldı ki burada yaşayabilmek için yarı zamanlı işler yapıyor. peru'da bir öğünü bisküvi ile geçireceğini düşünürken 3 sol'lük bir sulu yemek bulduğunda ayıla bayıla yiyor. bu yukarıda "geziyoruz agaaa"cı tipler şu yemekleri yeseydi bir hafta kendilerine gelemezdi eminim.

    otostop çekiyor, diyor ki "sizden önce başkası burdaysa onun arkasından otostopa geçin. kimsenin hakkını yemeyin." bekliyor, bekliyor kimse gelmiyor. sikerler şuraya çadır atıyorum diyor yatıp uyuyor. şansa birini bulursa alan adamın karakterine göre onun gönlünü hoş tutmaya çalışıyor. "ne var lan aldın işte arabana, sür orospu evladı" demiyor. bu onun için büyük bir ödül, o kadar bekliyor ki o adamı o olmazsa ya hiçbir yere gidemeyecek, ya saatlerce yürüyecek ya da onlarca-yüzlerce doları gidecek. adamın ilgilerini soruyor, futboldan gram anlamıyor ama bu güney amerikalılar futbol manyağı olduğu için elinden geldiğince konuşuyor. sohbetiyle tatmin etmeye çalışıyor. çünkü ona iyilik eden adamın bunu hakettiğini düşünüyor ahlaki yapısı gereği.

    paraguay'dayken otostop çekiyor. onu gören otoban esnaflarından biri içinden diyor ki bu adamın yardıma ihtiyacı var. adam esnaf, onu istediği yere götüremeyecek elbette ama yiğit'e bisküvi gibi bir şey veriyor. çünkü bu paraguaylı abimiz iyi bir insan. ahlaki inançları nedeniyle bunu yapıyor.

    koyunun otlamayacağı yerlere çadır atıyor, gidiyor birilerine danışıyor buraya çadır kurabilir miyim diye. bazıları ibnelik yapıyor, iki kelime söyleniyor sonra da hayatına devam ediyor. bu adamın yolculuğunda mükemmel insanlara da denk geliyorsunuz, yavşak orospu çocuklarına da. hayat hakkında hiçbir şey bilmeyen insanlar için yüzlerce saatlik simülasyon gibi bir şey bu.

    pazara gittiğinde kız "şu pantolon güzelmiş bunu alabilirsin" diyor. "yok abi hava sıcak ben şort alacağım" diyor. on saniye sonra kalın bir kazak görüp "ne güzelmiş ya bu, bunu alıyorum ben" diyor. brezilya'ya karnavala gidiyor ama söylenip duruyor. çünkü mutsuz, onu açmıyor. arjantin'deyken balinaları görmek için günlerini harcıyor, bisiklet sürüyor. ama sebebini hatırlamadığım bir nedenden dolayı göremiyor. olsun, en azından denedik diyor.

    o kadar tutumlu ki, her kuruşun hesabını yapıyor. bazıları donanımhaber ölücüsü demiş ama adamın parası yok. brezilya'da mıydı hatırlamıyorum ama isa heykeliydi sanırım. oraya girmek için 2 kişi gidiyorlar. birinde para var, diğerinde yok. kapıda konuşuyor arkadaşıyla, al kameramı iyice çek diyor. ben giremeyeceğim çünkü para yok diyor. onların bir önünde bekleyen brezilyalı orta yaşlı karı-koca diyor ki içinden "ulan adam nerelerden gelmiş buraya. bu adamın bu kapıdan içeri girememesi insanlık ayıbıdır". parası neyse veriyorlar ve yiğit'i içeri sokuyorlar. yiğit sevinçten tavşan gibi zıplaya zıplaya içeri giriyor. yani kimse ölücü demesin bu adama, adamın genellikle parası yok.

    şili'de bunu bir çocuk ağırlıyor. heralde couch'tan buluyordu bu çocuğu. bu da çok enteresan bir karakterdi. fenerbahçe taraftarıydı, evinde fb logolu ürünler vardı. fener marşları söylüyordu. tüm hünerlerini konuşturup yiğit'e mangal bile yakmıştı çocuk. sanki şilili değil de adanalı amına koyim.

    yiğit yavşağın biri olsaydı muhtemelen "kolobiya aga, escobar" diye ilk dakikadan soluğu orada alırdı buna eminim. ama en çok benim de çok sevdiğim peru'yu seviyor. çünkü peru güzel, sakin, sadece hayatını devam ettirmek isteyen iyi insanlarla dolu. yanılmıyorsam remy ile burada tanışıyor. remy o kadar mükemmel bir karakter ki bu hikayede yiğit'in bile önüne geçebiliyor. şikayet etmiyor, mızmızlanmıyor, yalan yok, kaypaklık yok. böyle yolculukların en önemli detayı yanınızda yavşak ve mızmız adamlar istememeniz. o yüzden böyle adamlar tek başına bu yolculukları yapıyor. kimsenin ayak bağı olmalarını istemiyorlar.

    bir yerde remy ve yiğit bir dağın tepesine mi ne çıkmaya çalışıyorlardı. daha gidecekleri yere yürüyerek 5-6 saat var. bir grup geliyor. onlar vazgeçmiş gitmekten geri dönüyorlar. remy hemen bu grupla sohbeti kuruyor. adam diyor ki "gitmeyin amına koduğum yerine daha bilmem kaç saat var. bizim fransızlar dayanamadı, geri döndü" diyor. remy de "o yüzden bir türk'le geldim buraya" diyor.

    yanılmıyorsam mevlüt'ü de peru'da tanıyor. tam bir anadolu çocuğu. onu amerika kıtasına getiren şey yeni bir arayış. uyumlu bir adam ama mutsuz. sürekli yüz ifadesinde "ulan ne işimiz var burada, ne umuyorduk ne bulduk" var. buna başka entrylerde de değinilmiş. benim de dikkatimi çekti. yine de onu da çok seviyoruz. ona ne olduğunu, şu an nerde ne yapıyor bilmiyorum ama yiğit'le yolları ayrılıyor.

    bir de brezilyalı bir kız vardı. adını hatırlayamadım. birkaç bölüm yiğit'in yol arkadaşı oluyor. o kızı da çok seviyoruz ama kız çabuk hastalanıyor, midesi bulanıyordu. bu yüzden yiğit'in yolculuğuna ayak bağı oluyordu. yine de tatlı bir kızdı. selda bağcan şarkısı söylüyordu bir yerde.

    daha yazabileceğim bir dünya detay var ama yiğit her şeyden önce mükemmel bir karakter. hiçbir şeyi garipsemiyor, hiçbir olaya ve olguya tek yönlü bakmıyor. her şeyi olması gerektiği gibi karşılıyor. insanların inancına, inançsızlığına, vatanına, milletine, dünya görüşüne saygı duyuyor. duymayanlara da bir güzel dersini veriyor. şu an türkiye'deymiş ve sebebi sağlık sorunlarıymış. umarım bir şeyi yoktur ve bir an önce yeniden yola çıkar. aklında türkiye'yi dolaşma planı varsa da yeniden gözden geçir derim kardeşim.
  • güney amerika turunu, sağlık sorunları nedeniyle noktalamak durumunda kalışına inan senin kadar ben de üzüldüm. kıl dönmesi ameliyatını ve sonrasındaki sancılı istirahat sürecini, bizzat emmi oğlundan gözlemlemiş biri olarak olayın vahametinin gayet de farkındayım.

    son çekmiş olduğun videoda, "bisikletle türkiye turu" yapabileceğinden söz etmiştin. azılı bir bisikletsever olarak bazı tavsiyeler vermek isterim.

    • mevcut youtube sayfan, maceraseverliğinin, yürekliliğinin, cesaretinin en büyük belgesi zaten. güney amerika'yı hayli kısıtlı bir bütçeyle diyar diyar, köy köy gezebilmek, her şeyden evvel cesaret ister. millet bisikletle komşu ilçeye giderken "ya bana bi şe olursa" diye tirim tirim titrerken, senin yabancı bir kıtada evindeymiş gibi hareket edebilmen büyük cesaret.

    iyi bir bisikletin olsun. iyi. hatta çok iyi. kaliteli bir bisikletle yola çıkman, sürüş keyfi başta olmak üzere pek çok parametreyi de etkiler. en başta da "sık sık arızalarla uğraşmak" durumunda kalmazsın. sağlam bisiklet, çukura da gelir, zorlamaya da, ağır yüke de...

    https://eksiup.com/p/mi57913uaqip

    # bu fotodaki bisiklet fairlight. çelik. (bkz: fairlight/@sesege)

    kendinden bahsettiğin bir mail yaz, youtube sayfanı iliştir, türkiye turu projenden bahset ve bisiklet firmalarına yolla. sponsor olmayı kabul ederseniz, binlerce insana reklam yapmış olacaksınız de, firma etiketlerinin video içinde gösterileceğinden söz et vs. video izlenme sayılarını da hemen peşine iliştir. firmaya "büyük bir reklam fırsatının ayağına geldiğini" hissettir, bisiklet ve diğer tüm ekipmanların bedavaya gelsin. olmayacak şeyler değil bunlar. isteyenin bir yüzü, vermeyen zenci...

    tüm bu yükü, tek bir firmaya da yükleme. kimi bisikleti verir, kimi çadır, kimi kask, kimi bikepacking çantaları vs.

    • bisikletle uzun mesafe katedişlerde kendini ispatlamış bazı firmalar var. çelik bisikletler tercih sebebi. misal verelim, surly. dünya turu yapan pek çok isim var surly ile.

    # foto surly.
    https://eksiup.com/p/dk57918y4qth

    el alemin surly'si var ise, bizim de yerli üretim soulrider'ımız var gerçi. soulrider, çelik bisikletler üreten iyi de bir firma. yeri, harem'de. hem onun için de süper reklam olur. destek vereceğini düşünüyorum. durumu iyi çünkü elemanın.

    # foto soulrider.
    https://eksiup.com/p/fj57926bqrwn

    senin için "yol bisikleti" değil de "şehir bisikleti" dediğimiz bisikletler pek bir uygun olur. city bike diye de geçer. surly, türkiye'de satılmıyor diye biliyorum. scott, trek, giant, focus, specialized, orbea, cannondale gibi firmalar var ülkemizde. bu firmalar dünyaya bisiklet satan, taşaklı firmalar! velespit, yeşil bisiklet, delta bisiklet, erdoğanlar bisiklet, bisiklet sepeti, aktif pedal, kaçkar bisiklet, atek bisiklet vs bi bak bunlara. hatta vicahen görüş.

    # foto at.
    https://eksiup.com/p/kz57941qp5rc

    • bisiklet üstündeki komponentler shimano veya sram olsun. sram, gereksiz pahalıdır, shimano leziz. shimano kafi. kaskın da iyi bir kask olsun. muhakkak kask kullan ama!

    # foto brooks kask.
    https://eksiup.com/p/9d57942n5g8u

    • lastik patlağı yamama, iç lastik değişimi, teker sökümü, zincir temizleme/yağlama, vites ayarı, vites teli değişimi, balata değişimi gibi konuları youtube üzerinden araştır. yerli yabancı pek çok video bulacaksın.

    • türkiye turuna çıkmadan önce, hiç değilse bir iki hafta ev civarında turla. götün sele görsün. kıç ağrıması alıştırması yapmak fevkalade mühim!
    :-)

    brooks sele. deri sele. tavsiye ederim. (bkz: brooks/@sesege)
    # foto brooks sele.
    https://eksiup.com/p/y4579489i7s5

    • bisiklet kadrosu, yani bisiklet gövdesi, tıpkı ceket gibi "beden beden, boy boy." onun içindir ki bisiklet, boyuna kalıbına yakışır olsun.

    • garmin gps. strava. dilersen bir araştır bunları da.
    # foto gps.
    https://eksiup.com/p/e957950bc3au

    --------------------------------------
    ek bilgi;
    1) bisikletle türkiye türü yapıp, ardından da afrika turuna çıkan hasan söylemez'in daimi sponsoru delta bisiklet. cannondale kullanıyor o.
    # foto hasan&afrika.
    https://eksiup.com/p/ou57955w7v23

    2) "bikepacking" kavramı, taşıyacaklarını en az ağırlıkla taşıma bahsinde anahtar kelime. araştır. efsane firma, apidura.
    # foto apidura.
    https://eksiup.com/p/s557956fw8vs

    kinesis, fairlight, surly gibi türkiye'de olmayan firmaları da yine bi göz önünde bulundur. youtube sayfanı görüp de sana inanmamaları için hiçbir sebep yok.

    selam ve sevgilerimle!
  • ilk izlediğim videosunda ısındım ve çok sevindim, izlenebilir, yeni video koyduğunda mutlu olunacak youtuber bulduğum için. bir gün gezginlik konusunda içimdeki kıvılcımı alevlendirecek insanlardan biri, bir gün gezmeye başlarsam bilin ki bu kararımda bu adamın çok etkisi var. içinizi ısıtan, bazen hüzünlendire, bazen heyecanlandıran, bazen sevindiren, yani bir çok duyguyu yaşatabilen videolar yapar kendisi. şimdilerde biraz sağlık sorunları yaşıyor, acil şifa diliyorum.
hesabın var mı? giriş yap