• her yil biraz daha az beklentisi olan insandir.

    once aileyle gecirilen yilbasindan vazgecilir, sonra sevgiliyle olan yilbasindan...

    ardindan bari yilbasinin ertesi gunu yanimda olsun dedigin insanlar birer birer azalirlar ve en sonunda yilbasi gununde ve ertesi gununde bile calismak koymaz insana.

    gitgide ozgurlesen ve hafifleyen insandir.
  • herhangi bir olay için davet edilirse heyecan yapar.

    a: arkadaş
    b: ben

    a: abi yılbaşında parti veriyoruz benim evde. gelmek ister misin sen de?
    b: hıı olabilir aslında. gelirim yani. ne zaman?

    derin bi southpark sessizliğinin ardından;

    a: valla mart'ın 10'u gibi düşünüyoruz işte ama bakalım...

    yaş gelmişti gözlerden.
  • ortada plan yapıp kutlayacak bir durum olmadığının farkındadır. işi yok, parası yok, dostu yok, elini sımsıkı tutacak sıcacık bir el yok, kendine küs, dünyaya kırgın... hayatındaki her şey, her gün daha kötüye giderken neden gülüp eğlenesin ki?
  • "bu dünyaya ait değildir" diyenlerin dünyasına ait değildir. ay isminde uydusu bulunan, büyük oranda su ile kaplı, 70 zilyor insan barındıran, kutuplardan basık(!) dünyaya ait olabilir gayet. haftasonu için bile planım yok ki anasını satim*.
  • 'toplanın bize gelin' dediğim insanlardır.kaybedenler kulübü vol. 2 çekeriz.hem zaten öyle kaybeden mi olurmuş.

    not:böbrekleri apartman girişine teslim edebilirsiniz.*
  • her hafta sonu gittiği mekanda sırf bir sene bitiyor diye çift katı, beş katı tarife uygulandığını görüp evde 100' lük vodka ile

    gününü biterecek olan insan evladıdır.
  • sizi başından savmaya çalışıyor olabilir.

    misal:
    - yılbaşı gecesi için bir planın var mı?
    - yoo... bi planım yok, kafama göre takılacağım.
    - :)) iyi o zaman sana bir teklifim v...
    - yok ben erkenden yatacam!
    - ...

    (bkz: based on a true story)

    not: sonra bir de insana öğüt verirler "biraz sosyal ol, hayattan zevk almaya bak, arkadaşlarınla daha sık vakit geçir..." bilmem ne...
    e denedik yüzde yüz çalışmıyor!!?
    plansızlık, yalnızlık her zaman bir seçim olmuyor... itinayla seçtiriyorlar adama... (bkz: seçtirilmiş yalnızlık)
  • yıllardır bu kişi benim.

    en fazla elektrikli ızgarada bir şeyler pişirip bir iki kadeh bir şeyler içerim yılbaşında. dansöz sevmem. çay içip topkek yesem de gocunmam. ay isimli gezegende yaşarım, içkimi ayın mavi uydusu dünyaya bakarak içmeyi tercih ederim. dünyada hayat var diyorlar, bir ara geldiler baktım bunlara, hayat felan değil bunların yaşadığı, mesai yapar gibi her haftasonu eğlenmeye gidiyor angutlar, demek ki ilkelmiş daha, dur bakalım, belki gelişirse yaşam kalkıp gene gelir götoşlar... bak durduk yere ağzımı da bozdurdular bana, götoş dedik adamlara durduk yere... neyse, gene gelirlerse gönüllerini alırız, rakı ikram ederiz. hoş başlıkları olmadan yaşayamıyorlar...
  • plan yapmadım, bu yılbaşında bir kadınla beraber olacağım.
    annem... ablamlar ülke dışında olduğundan yaşlı annem yalnız kalmasın diye gidip onunla oturacağım ve evimizde yılbaşının diğer günlerden bir farkı olmayacak. binadaki komşularımız daha gürültülü olacaklar ve sinemanın onlara dayattığı eğlence anlayışıyla kendilerini uçuracaklar. bu yılbaşı için hiçbir planım yok, evde oturup her akşam yaptığım şeyleri yapacağım. okumak, yazmak, defter kalem sevmek, mürekkep denemek vs. fakat biliyorum ki dışarıda geçireceğim bir akşamda bunların hiçbiri olmayacaktı. hemen eve gitmek isteyecektim. insanlar içkinin tesiriyle birbirlerine daha şehvetle bakarken canım sıkılacaktı. tanıdığım insanlar olabildiklerinin en iyisi haline gelmek için gündüzden yaptıkları kakalarından sonra bedenlerini temizleyip akşama kadar doğru düzgün bir şey yemeyeceklerdi. olur da gittikleri partide bir erkekle yahut bir kadınla tanışırlarsa da gecenin sonuna doğru sevişme şansı olursa diye umarak içilen her kadehin altından geçilen bir şelale gibi ihtişamlı olduğuna inanacaklardı.

    nasılsa bu eğlence için önceden para ayırdılar. nasılsa, duyarlılıklarını göstermek için harcayabilecekleri 364 gün daha var. bu gün bütçelerini zorlasalar da buna değer. akşama şık görünmeliler. tüm dünya yeni bir yıla giriyor ve bu kutlanmalı değil mi?
    ülkemizde olan bitene gerekli tepkiyi twitter'dan verdiler. facebook hesaplarında o güne yapılan hazırlıklar paylaşıldı. filanca çocukla falanca kızın aynı mekanda olması için ön hazırlıklar da yapıldı. düzeltilmeyecek ders notu, düzeltilmeyecek finansal sorun, kaybedildiğinde yerine konmayacak şey yok. her şey harika. ışıltılı. geri sayacak insanlar ve evde oturanların anlayışsız, sığ, dünyaya karşı heyecanı olmayan basit yaratılışlı insanlar olduğuna inanacaklar. filanca markanın altında verdikleri pozları anında internet hesaplarından paylaşabilecekler ve aynı elbiseyi falancanın da almamış olmasını umacaklar. kıskançlık ve geçmiş yaşamın düzeltilemeyen yanları için duyulan ağır hezimet birbirine karışacak. ama önemi yok, nasılsa yeni yıl gelecek ve bir şey onları olduklarından farklı, daha gelişmiş, tıpkı filmlerdeki gibi parıltılı bir insana dönüştürecek. gündüzleri herkes onları görecek. kalabalık bir caddede yürürken onlar siyah beyaz bir filmin içindeki tek kırmızı kıyafetli kişi olacaklar. tüm gözler onların üzerindeyken ağır çekimde dükkanların önünden geçecekler. ışıklar bir yanıp bir sönerken eğer kar yağmışsa harika hissedecek ve en zayıf oldukları anda yanlarında olmasını arzuladıkları kişiyi düşünecekler. öfkelenecek ve bunu kabullenemeyecekler.

    sonra yeni yıla girince her şey değişmiş gibi davranacaklar. eminim bu yıl her konuda daha çok ahkam kesilecek. özellikle işin uzmanları susarken yarım yamalak bilen tüm insanlar siyaset biliminden fiziğe, edebiyattan etimolojiye, tiyatrodan sinemaya binlerce şey duyacağız ve çoğu zaten daha evvel filanca akrabanızın internetten paylaştığı şeyler olacak.

    ben tüm bu saçmalığın içinde olmaktansa annemle evde olmayı tercih ederim. annem yalnız kalmayacak olsaydı da gene sık sık yaptığım gibi ailemle zaman geçirirdim. yılbaşı umurumda değil. kimin neden eğlendiğiyle ilgilenmiyorum dikkat ederseniz, neden eğleniyormuş gibi yaptığıyla ilgileniyorum. bu dünyaya bir kez bile ait olamadan ölecek çoğu insanın en çok eğlenen insanlarmış gibi göründüğünü düşünüp bunları söylüyorum.

    mütemadiyen bir başlangıç aramak, önceki zamanı ve önceden olduğunuz kişiyi kesin sınırlarla geride bırakmak arzusu hastalıklıdır. gelişim, değişim, filanca tarihten sonra olacak bir iş değildir. diyet yapmak için pazartesiyi beklemekten farkı yoktur bunun. şu an hayatınız değişiyor. ben bu satırları yazarken vücudunuzda kanser hücresi üremeye başlamış bile olabilir. ne yılbaşısı. ne planı...
    şu an yapmayı en çok arzuladığınız şey neyse onu yapın. kaldırın k.çınızı bilgisayarın başından.
  • yılbaşında mutlaka bir programın olmalı tarzında toplumun garip baskılarına aldırış etmeyip dilediği gibi zamanını geçirecek insandır.
hesabın var mı? giriş yap