• poşet gibi hırpalanıp çöplüğe atılan onlarca çöp adamın yanındaki yerine sonunda kavuşmuştur.
  • kaset sezonu açıldı, siyaset kasetlerle dizayn ediliyor ya ben de birden 1997'ye gittim. mhp lideri bahçeli'nin ekibi kasetlerle tasfiye edilip, çember bahçeli için iyice daralırken aklıma 1997'den bir kaset geldi.

    nisan 97'de türkeş ölmüştü. mayıs'ta olağanüstü kongre toplanmıştı yeni lider seçilecekti. tuğrul türkeş favoriydi. ama oklar örgüt içinde sessizce örgütlenen ve sadece teşkilatın tanıdığı bir adamı gösteriyordu: devlet bahçeli. ilk kongrede darbeyi vurmuştu mahdum türkeş'e ama türkeş'in askerleri kongreyi dağıtınca, kongre temmuz'a kalmıştı.

    o vakitler bugünün tam zıddı bir yerde; ülkücü çevredeydim. ocaklarla organik bağım vardı. karşıyaka ülkü ocaklarındaydım. izmir'de çoğunluk tuğrulcuydu. ama rüzgar değişiyordu. o biçim ayak oyunları dönüyordu. biraz mürekkep yalamış abiler bahçeli için stalin bahçeli diyordu.

    o vakitler cd'ler yaygın değil, flash disk neyin yok internet hak getire. ve bir gün ocağa bir zarf geldi, içinde teyp kaseti. birkaç gün önce tuğrul türkeş yasemin'in penceresi adlı programa katılmış ve muttfakta önlük giyip fasulye pişirmişti. bu tabii ülkücü hareket için marjinal bir durum. kıyamet kopmuştu. hatta mahdum türkeş bir iki konuşmasında ise "ay" ünlemini kullanmıştı. kaset işte bu programın ses kaydıydı ve içinde tok bir erkek sesinin anonsu vardı. hatırladığım kadarıyla kaset şöyleydi:

    önce tv’den kaydedilmiş türkeş’in “ay" ve "ayol”lu konuşmaları veriliyor sonra fasulyeyi şöyle ayıkladım filan dediği bölümler… sonra da tok bir erkek sesi giriyordu: “... başbuğ’un kanını taşıdığı halde böyle kadın gibi konuşan ve kadın yemek yapan birisi mi teşkilatın başına geçecek? ülkücüler teşkilatı böyle bir adama mı emanet edecek? ülkücü kardeş seçimini doğru yap...”

    bu şahit olduğum ilk kaset siyasetiydi. kaseti dinlemek hemen yasaklandı ve kasetler ocaklarda imha edildiği açıklandı. gerçekte ne oldu bilmiyorum. o gün o kaseti hiçbir politik amacım olmadan sadece kişisel magazin merakımdan elde etmek istemiştim. olmamıştı. ama 97’nin mhp’sini ve ülkü ocakları’nı bilenler bu kaseti de hatırlayacaktır.

    sonucunda tuğrul türkeş elendi, bahçeli kazandı. bahçeli ekibi oğul türkeş’i kasetlerle tasfiye etmişti. nereden nereye?
  • bunlara güvenip iş yapan her ülkücünün başına gelmesi muhtemel olay. ders çıkarırlar mı peki?
    hiç sanmıyorum.
  • ahmet davutoğlu'nun bakanlık teklifini kabul etmiştir.

    (bkz: ahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahah)
  • akp'deki misyonunu tamamlamıştır. şimdi sıra mhp'ye geri dönüşünde.
  • kullan at kişisi.
    geçiş dönemi davutoğlu hükümetine verdiği sembolik destek karşılığı olarak ömür boyu bakanlık maaşını garantiledi.
    kendisi için iyi bir ticaret.
  • ses tonu ve vurgulamalari o kadar yumusak ve derinden ki, ne soktugu * ancak ciktiktan sonra anlasiliyor.

    ekrem kiziltas hala dusunuyordur mesela:) ama o kadar da bilgisiz cikilmaz ki programa:

    - "gezi'de polis olduruldu" hayir oldurulmedi, iste raporu *sus*pus*
    - "ucak olayi yalanlandi" yok hayir, mehdi eker bile kabul etti, iste belge *sut dokmus kedi*
    - "bakanlar milletvekillikleri dusunce yargilanir, bu ne yaygara" bakanlar icin prosedur farkli, ancak yuce divanda yargilabilirler, bakiniz ilgili kanun *ad hominem bal hominem*ben gasteciyim bi kerem, di mi ahmet hakan*
  • 1760'lı yıllardan beri tartışılagelen sağ-sol kavramına son noktayı koymuş, hiçbir literatüre ihtiyaç duymadan "sağ"ın ne olduğunu tanımlamış kişilik. ilerde bir gün karşınıza biri çıkar "sağ nedir?" diye sorarsa, bu adamı gösterebilirsiniz. sağ budur abi.

    ismi lazım değil, hani bunların 2011'de kasedi çıkan vekillerinden bir tanesine rus sevgilisi soruyordu sağ seçmen ne demek diye? o da; "yuvarlak demek, gülle gibi hiç köşesi yok. her tarafa yuvarlanır." demişti, hatırladınız mı?

    hah işte o reco amca yüzyılın tespitini yapmıştı aslında o zaman ama kimse farkına varamadı. bugün aday olsun, yine seçilir. yarın tuğrul türkeş güzelce seçimine girecek, vekil olacak ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam edecek. ve biz ve bizim gibi milyonlarca namuslu insan o adamın yasama ve yürütme faaliyetleri neticesinde yönetilmeye mahkum olacak. bir tür postmodern işkence aslında, şaka gibi. aslanı kediye boğdurmak dedikleri bu olsa gerek. alimin kaderini, cahilin eline vermek...
  • bakan olarak kazandıklarını kazandı. şimdi bakanlık yapmış birinin kazandıkları ile hayatına devam edip harcı borcu neyse de kapatmıştır.

    e bu adam değil miydi o tırlar vallahi de billahi de tillahi de türkmenlere gitmiyordu diyen. şimdi vakti olduğuna göre bu konuya açıklık getirir sanırım.
hesabın var mı? giriş yap