• (bkz: sirnasik)
  • zamanın birinde köyümüzde evin tüm ahalisi ovada mantar yemiş, zehirlenmiş, öleyazmışlar. şansa orada bulunmayan eniştesi anama -biraz da labbak konuşurdu- 'geriye ikimiz kalıyorduk. ne'derdik gari?' diye laf tutturmuş. yılışık eniştenin isteyişinden iyi melemesi varmış. her şeyi bir bir anlattığı babam, geriden geriye ifrit olmuş, çok hırslanmış. anam hep edilgeni veya dikkatlisi olduğu maceralarını eksiksiz babama anlatışı ve sadakatıyla güvencedeymiş, sigortalıymış gibi atlatıyordu.

    margarete:
    "düşündüm kendimde bir uygunsuz durum,
    taşkınlık, yılışıklık mı gördü?
    yoksa, ona, kolayca yaklaşılır*,
    yılışıkça görüşülür, gibi, bir koz sandı,
    açıkça şunu da söyleyim! nedir bilmiyorum,
    içimde size karşı bir yönelme var,
    bir kımıldama başladı, şurası kesindir ki
    kendi kendime kızıyorum size kızamadığımdan." goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)

    (bkz: yılışmak), sırnaşık
  • kendisine mi ait bilmiyorum ama "akrabanın görgüsüzü, zenginin vizyonsuzu, cahilin okumuşu, sevgilinin bencili, arkadaşın içten pazarlıklısı, yeni tanışılan kişinin yılışığı hiç çekilmiyor." diye bir söz, nejat işler imzalı olarak dolanıyor sosyal medyada. artık söz kiminse; özellikle de yılışık kısım için söylenende çok haklı. ve benim de en irite olduğum insan tipi.
  • anadolukavağı'nda yoros kalesi'ne çıkarken lojmanlardan önceki virajın sağında kalan inşaat malzemesi satan vatandaşların canımın içi köpeğinin adı.
    kendisini delice sevdiren bu köpeğin adını sahibine sordum. yılışık deyince her şey yerine oturdu.
    ama çok tatlı şerefsiz.
    edit: seni alıcam yılışık.
hesabın var mı? giriş yap