yıllar
-
marina şarapçılık tarafından üretilen, mürefte kökenli nefis kırmızı şarap.. adamlar yıllarca doluca'ya fason üretim yapıp, kendilerine yazık etmişler..
bildik mürefte şaraplarından; içimi hafif ve keyifli, kokusu hoş, tadı damakta kalıcı, masadan kalkması zor şarap.. kırmızı/beyaz et ve peynir ile akıp gidiyor namussuz, ikinci şişe ne zaman açıldı diye sormadan edemiyor insan.. ya da sormuyor, mey'e kapılıp gidiyor.. -
nilgul versiyonunu sanirim sadece "her derdin dermani oldun ya sonra..." kismindaki ride'larin hastasi oldugum icin dinliyorum. klibini de tuvalet kuyrugunda ci$ini tutan tum insanlik icin izliyor olmaliyim.
-
necip celal andel 'in 1932 yılında plağa alınan eseridir. eser türkçe sözlü ilk tango olma özelliğini taşır:
çok uzaklarda bir ilkbahar gecesinde
duygularım ellerine düştü yandı
sevgiyi buldum onun sesinde
seninim dediği eşsiz zamandı
kaç geceler dolaşırken bahçelerde
anlatırdı düştüğünü bir yıldızın
şimdi bu ışıksız yerde
şarkısı var sevdiğim kızın
ardından yıllar geçti
kalbimde aynı sızı
nerdesin kaç ilkbahar geçti
gecemin tek yıldızı
yalvardım enginlerde
sevgilim nerde sordum
göklerde sularda her yerde
ondan bir ses var biliyordum
çok mutlu bir gece onu
baharın koynundan aldım
sevginin çok acısı olmuş
yıllarca yalnız kaldım
ardından yıllar geçti
nerdesin kaç ilkbahar geçti
ömrüm sevginle doldu -
"yaver şu sevdiğim şarkıyı çal - atatürkle bir tren yolculuğu" isimli albümde seyyan hanımın seslendirdiği muhteşem tango..
-
ajda pekkan'ın 1982 tarihli, yaşar plak'tan çıkan sevdim seni albümün bir şarkısı. söz: ülkü aker, müzik: selim andak.
duyguları kederiyle mutluluğu güzelliğiyle
yıllar gelip geçiyor özleyişle bekleyişle
bulduğuyla yetinmeyen bu sonsuz çırpınış niye
öyle bir çark ki zaman dönüyor delicesine
yıllar seni bana getiren tek dostum oldular
yıllar bana hayatı sayfa sayfa okuttular
yıllar boğazımda düğüm gözümde yaş oldular
yıllar sonunda seni bana verip kayboldular
bambaşka görünüyor sevince dünya gözlerime
bir başka sıcaklık var sana uzanan ellerimde
daha önce yaşanan aşklara benzemiyor bu
isterim hep böyle güzel böyle mutlu bitsin sonu
yıllar seni bana getiren tek dostum oldular
yıllar bana hayatı sayfa sayfa okuttular
yıllar boğazımda düğüm gözümde yaş oldular
yıllar sonunda seni bana verip kayboldular -
bülent ersoy un ablan kurban olsun sana isimli albümde bulunan şarkıdır.
ne istiyorsunuz benden
aldıgınız yetmedi mi
bıkmadınız istemekten
size borcum bitmedi mi yıllar
çaresizlik oldunuz hep
beni dere koydunuzhep
yerden yere vurdunuz hep
insafınız yok mu yıllar
erittiniz damla damla
kopardınız sayfa sayfa
çaglattınız dalga dalga
ezdiniz beni yıllar
üzdünüz beni yıllar
üzdünüz beni yıllar
dertlerimi bilmedinz
çektigimi görmediniz
bana fırsat vermediniz
sayenizde yaşamadım yıllar
çaresizlik oldunuz hep
beni darda koydunuz hep
yerden yere vurdunuz hep
insafınız yok mu yıllar -
bülent ersoy yorumuyla dozer gibi üstümden geçip giden, içimdeki arabeskçiyi uyandıran, ersoy'a duyduğum hususi nefreti üç dakikalığına da olsa bir kenara koyduran acayip şarkı. bir başka hoşlanmadığım kişi olan hayko cepkin'in "kıçımıza kadar dövmeli olsak da hepimiz arabeskçiyiz" önermesinin doğruluk payı yüksek sanırım.
-
mutluluk anında gözlerde ışıltı, üzüntü halinde saçlarda beyaz.
-
bir harun kolcak şarkısı, sözleri şöyledir;
nasıl bırakıp bizi gitti günler, geceler
nerede önümüzde ki uzun, uzun seneler
bu hazin, bu ezik duruş, kabul ediş, neden?
bu hayal kim?
kim bu resimler?
yıllar, yıllar, yıllar
saçıma gümüş teller
elime solan güller
yüzüme derin izler çizdiniz
yıllar, yıllar, yıllar
niye batıyor günler
hani nerede dünler
ya siz nerede bittiniz?
dönemem, dönemem artık
geriye dönemem
yaşadım doludizgin
yorgunum çok, dönemem
(bkz: copy paste değil, el emeği göz nuru) -
bazılarının yaşandığına lanet edilirken ve bir an önce geçip gitmesi istenirken; bazılarından da asla vazgeçil(e)meyen, hep sevilen ve özlenen... yıllar...
o masal günü geldi bile. kapımı çaldı. ben de buyur ettim içeri. ne zamandır gözüm yollardaydı, dedim. ne çok beklettin! beklediğine değdi mi? dedi. tabii ki, dedim; değmez mi? derin kederler getiren seneler, şimdi kendilerini affettirmek istercesine huzur taşıyorlar kanatlarında. her şeye rağmen, bembeyaz kanatlarında martıların, mutluluğu getiriyorlar uzaklardan. gözlerin gerisindeki karanlık pırıltı değil beni çeken ya da geçmişe atfettiğim herhangi bir dehşetin izleri değil bu sefer. safi bir ışık bu. hayatta olmanın, yaşamın, doğallığın, dört bir yanının sevgiyle sarılı olmasının gözlerdeki yansıması. mutluluğun cisimleşmiş hâli, karşımda duran. tek duam: yıllarca mutlu devam etsin bu masal! *
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap