• - bunu savunanlarin bir cogu ayni zamanda humanisttir .

    ( adam bir katil , gazinoda hem de hakim öldürmüş )

    - bunu savunanlarin bir cogu feministtir .

    ( eşi nebahat cehreyi defalarca dovmesi , kafasindaki bardaga nisan alip ates etmesi , arabayla uzerine surup ezmesi , hatta sozlukte şoyle bi sey var (bkz: yılmaz güney'in kadın vajinasına yılan sokması) ohaaa yani. )

    - bunu savunanlarin cogu hayvanseverdir.

    ( meshur yol filmindeki ölen atı biliyorsunuzdur sanirim, evet işte o at gercekten acilar icinde ölüyor bugun bi film icin boyle bir sey yapilsa neler olur kim bilir )

    - bunu savunanlar vatansever olduklarini da iddia edebilir .

    ( fransa da firari bulundugu donemde kurdistan in kurulmasiyla ilgili konusmalarini dinlemeniz gerekir. )

    - bunu savunanlar ayni zamanda hak hukuk adalet pesinde olduklarini da iddia edebilir.

    ( israil konsolosunu olduren thko mensubu militanlara yardim ve yataklik yapmistir )

    sinemasina gelince butun olayi yol filminin cannes film festivalinde odul almasidir. ancak bunun sebebi ne sinemasinin sanatinin muhtesemligi ne de baska bir seydir. butun olay o anda turkiye de ozgurlukleri kisitlayan askeri bir rejimin olmasi ve yilmaz guney in de kendisini bu rejimin bir magduru olarak gosterip yurt disinda siyasi siginmaci olarak yasamasi. yoksa yol filmini izlerseniz boyle bir filmin birak cannes da odul falan almasini dunyayi kurtaran adam la falan yarisir derecede kotu bir film oldugunu akli basinda herkes kabul edecektir. butun olay ideolojik saikler sebebiyledir. filme verilen odul de filmin berbat olmasina ragmen halen bir takim cevrelerce unutulmaz dev bir yapit olarak nitelendirilmesi de hepsi ideolojik gerekcelerle olmus bir sey. hatta allah rahmet eylesin tarik akan gibi buyuk bir oyuncunun da boyle sacma sapan bir filmde oynamasi bile ideolojik.

    bugun yilmaz guney in olum yil donumu. yarin sabah basligin alti sozde humanist , hayvansever, feminist ,solcu , vatansever tipler tarafindan doldurulur.

    malesef bu ulkede ideolojik olmayan hic bir sey yok.
  • bir adam var ortada...

    sürekli karısını hastanelik edecek derecede dövüyor...

    yeri geliyor. kafasına bardak koyup kadına ateş ediyor...

    başka birgün sırf sinirlendiği için arabayla çarpıp kadını havada takla attırıyor...

    "yol" filminin çekimlerinde zavallı bir atın kafasına sıkılarak öldürülmesini istiyor. ve öldürtüyor.

    gün geliyor urfa'da alkollü araç kullanıp sürat yaparak bir çocuğu ezerek öldürüyor...

    tabi bu olaylar sonucu başına hiç bir iş gelmediği için gazino da havaya ateş etme cesaretini buluyor. sonra orada ailesi ile yemeğe gelen bir hakim, kendisini uyardı diye hakimi kafasından vurup öldürüyor.

    yanındaki arkadaşları hakim, yılmaz güney'in karısına küfür etti o yüzden öldürdü diyor. ne hikmetse karısına küfür edildiği için adam öldüren "delikanlı" "adamın hası" yılmaz güney suçu kabul etmeyerek yeğenim vurdu diyor.

    işte böyle birini sırf siyasi görüşünden dolayı savunan insanlar var.

    hiç mi haysiyetiniz, şerefiniz yok?
  • bugün debeye giren sıçmıktan dolayı yazıyorum. kürt olduğu için ülkede sevilmeyen kaç tane sanatçı var . hiç. yılmaz güney'i kürt olduğu için değil, bölücü olduğu için sevmiyoruz. kadın düşmanı olduğu için sevmiyoruz. bunlarla ilgili bir çok açıklama yaptık. illa ki yalamak istiyorsanız adamı yalayın ama hayran olduğunuz adamın ne bok olduğunu da bilin. siz de o kafa yapısındasınızdır muhtemelen. kadınları döven , elinden gelse mafya ile bir olup insanları tehtit etmeye yeltenecek kişilersinizdir.
  • çocuk cinayeti > check ( şanlıurfa'da arabayla ezip öldürdüğü çocuk)

    hayvan cinayeti > check ( film için öldürdüğü at)

    kadına şiddet > check ( nebahat çehre'yi arabayla ezmesi, kafasına bardak koyup silahla ateş etmesi)

    cinayete yardım ve yataklık > check (ephraim elrom'un katillerini evinde
    saklaması )

    bıçaklı saldırı ve yaralama > check (alper feyman'ı göğsünden yaralayıp, ilhan feyman'ın sustalı bıçakla boğazını kesmesi.)

    cinayet > check (hakim sefa mutlu'yu öldürmesi)

    yargıyı yanıltmaya çalışmak > check (sefa mutlu'yu öldürdükten sonra cinayeti yeğeninin üzerine yıkmaya çalışması ama başarılı olamaması)

    terör örgütü faaliyetleri > check (hapisten kaçıp fransa'ya gittikten sonra terör örgütü lehine yürüttüğü faaliyetler ve yaptığı açıklamalar vs. )

    adamın cv'si bu şekilde. eklemeyi unuttuğum daha çok daha fazla suçu vardır ama adamın suç dosyası aşırı kabarık yetişemiyoruz.
  • bu sevgi pıtırcığının her özelliği konuşulmuş da ne kadar ideal bir baba olduğu atlanmış!!

    --- spoiler ---

    *babam yılmaz güney o ara selimiye’de cezaevinde. sadece cezaevinde görüyordum, kesik kesik zamanlar. çıktığı yaz da, saçlarımı kesti. çok sevdiğim iki örgümü, hiçbir şey söylemeden, çıt diye! kahroldum. “acaba saçlarımı erkek olmadığım için mi kesti? yoksa o iki örgüyü fazla mı köylü buldu? beni o halimle beğenmiyor muydu? herhangi bir şeyimi beğendiği hiç olmuş muydu?” bu soruların cevabını bilmiyorum, hiçbir zaman veremedim. bildiğim, babam için her zaman hayal kırıklığı olduğum. çok sonra, evdeki kitaplarından birinde, cezaevinden fatoş’a yolladığı mektupları buldum. şaşırdım, “demek ki mektup yazmaya izni vardı” dedim kendi kendime, “neden hiç bana yazmadı?” adımı aradım o mektuplarda. bir kızı olduğu hiç aklına gelmiş miydi? bir iki mektupta şöyle bir cümleye rastladım: “kızıma selam söyle.” hepsi o kadar. sadece üç kelime.

    --- spoiler ---

    böyle baba düşman götüne..
  • çoğu kişi hapse girdiğini bilir de, cinayetten girdiğini bilmez. güzel kadınlarla beraber olduğu da iyi bilinir ancak kadınları dövmek gibi bir huyu olduğu bilinmez. iyi filmleri alkışlanır ama tek mermiyle yirmi kişiyi devirdiği "anadolu western" filmleri görmezden gelinir.

    sevmek ya da nefret etmek de fikir sahibi olmakla aynı önemli koşula bağlıdır, o da bilgi sahibi olmak.

    yılmaz güney'in iki türlü sevmeyeni vardır. birincisi benim gibi ideolojik sebeplerden tamamen bağımsız olarak kişiliğini ve / veya filmlerini sevmeyenlerdir, ancak yılmaz güney dünya sinema tarihinde önemli bir yer edinmiştir, bizim kendisini beğenmememiz de bunu değiştirmeyecektir.

    bir de tamamen siyasal sebeplerden dolayı nefret edenleri vardır ki onlarla mantıklı bir tartışmaya girmek mümkün değildir. benim sevmemem sadece kişisel bir zevk meselesiyken, isterseniz zevksizlik de diyebilirsiniz tabii ki, onların sevmemesi saf nefrettir.

    ancak sevenlerinde bilinçsizlik oranı maalesef daha fazladır, hangi filminin nesini seviyorsun gibi sorularla sıkıştırıldığında "bizdendir, severiz" şeklinde açıklanır güney taraftarlığı*.

    avrupalı bir sanatçı olsaydı yılmaz güney, hayatının bütün detaylarını biliyor ve tartışıyor olurduk. ancak yılmaz güney'in bizde ne kadar muazzam tabu olduğunu, ilk güney eleştirinizde uğradığınız saldırılarla hemen öğrenirsiniz. sağcılar isminin anılmasını neredeyse ayıp sayarlar, solcular da isminin yanında olumsuz bir şey söyletmezler.

    en anlaşılmazı da nazım hikmet şiirlerinin yılmaz güney filmlerinden daha özgürce tartışılabilmesidir.

    kubrick olsun, guevera olsun, neruda olsun hiçbiri tabu değil dünyada halbuki. onlar daha mı önemsiz adamlar?

    michael jackson'ın sübyancı çıkması ihtimali, billie jean'in tarihin en iyi pop şarkılarından biri olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. jackson'ın da, bu şarkının da sevmeyeni çoktur ama bunun pek bir önemi yoktur.

    karalanmasını ya da yüceltilmesini değil, herhangi bir sanatçı gibi tartışılabilmesini dilediğim sayısız insanımızdan biridir.
  • bir insan devrimci olabilir. hatta büyük bir devrimci, haklı bir fikrin önde gelen bayrak taşıyanı da olabilir.

    buna karşın, söz edilen kişi adi bir cinayet işlemişse, yaptıklarının ettiklerinin hiçbir önemi olamaz. yılmaz güney, tartıştığı suçsuz bir adamı çekip vurmuş, öldürmüştür. bunu yaptıktan sonra tanrı olsa ne yazar?

    savunması da süperdir hani; "karıma sövdü, ben de öldürdüm"... tahrik var değil mi; kızkardeşini öldürüp; "namusumuza zeval getirdiği için vurdum" diyen namus bekçilerini hatırlatıyor insana.

    canına kastı olmayan bir insanı öldürüp, yurt dışına kaçan bir katildir yılmaz güney. devrimci olsa ne olur, olmasa ne olur? yüreği mangal olsa ne olur, olmasa ne olur?

    niye öldürdün lan o gencecik çocuğu? tüküreyim senin devrimciliğine...
  • filmlerinin bir kısmı güzel (bir kadının vajinasına ceza olarak yılan soktuğu filmi de güzel bulmayın lütfen).

    filmde ölen atın arkasından hüzünlü sahne çekip, gerçekte o atı öldürür.

    fakirler için ağıt yakar ama son sürat gittiği arabasıyla fakir bir çocuğa çarpıp öldürdüğünde en ufak pişmanlık duymaz.

    o kadar “mert”tir ki, işlediği cinayeti yeğenine kakalamaya kalkar (“solcu” arkadaşları nedense cinayet anında toplu halde tuvalete gitmiş, olanlara şahit olmamıştır). “karısına küfretti” diye öldürmüştür sözde, ama kendisi karısına dayak atar, arabayla çarpar, kafasına bardak koyup ateş açar.

    zerre haysiyeti ve mertliği olmayan, ucuz kabadıyının tekiymiş. şairin karısının ardından makber şiirini yazıp, 40ı çıkmadan başka kadınla evlenmesi gibi samimiyetsiz.

    filmlerini izleyin, sevin, önemli değil. ama bu herifi övmeyin, övülecek yanı yok.

    solcuymuş, kıçımın solcusu.

    not: bugün farah zeynep abdullah “kral çıplak” demiş. tarık akan’dan tuncel kurtiz’e herkes şeyh ilan ederken, nebahat çehre sadece susarken, başka bir kadın tek başına buna cesaret etti.

    not2: “kürt diye beğenilmiyor, pis sağcılar” dlye savunan bir grup var. kendisini hatırladığımda, kürt oluşu aklıma bile gelmiyor (kürt olduğunu bilmezdim de zaten).

    herifin somut karakter özellikleri ortada, sırf kürt diye sempati duyuyorsanız, asıl “sağcı” olan sizsiniz. bir de, “kürtlük” tanımı bu mu? ibo ya da yılmaz güney gibileri mi kürtleri temsil ediyor? insan utanır, bu özellikler kürt halkının üstüne etiket gibi yapışmasın ister, kimileri ise tam tersine savunuyor.

    not3: malın teki “ sizin de kanaat onderiniz 70 kocalı ferah olmuş hahahaaha” diye mesaj yazmış.

    bir insan kanaat önderi, şeyhi, piri, aşiret reisi vb olmadan yaşayamazmış gibi.
    sanki kanaat önderim olmak zorunda (türkiye gibi geri kalmış ülkelerin ana sorunu bireyselleşememek zaten).

    ya da farah’ın bir lafını beğendim diye, otomatikman ona tapmam gerekirmiş ya da bir kadının seks hayatını özgürce yaşaması (çıkar ilişkileri değil, normal ilişkiler), şerefsiz bir katil olmaktan daha kötüymüş gibi.

    not4: savunacak somut bir bahane bulamayıp “adam öldü vurmayın” diye gerçeklerin konuşulmasını engellemeye çalışanlar var. herif ölünce onu idol yapanlar, temsil ettiği kötülükler vb de öldü mü? menzil tarikatı şeyhi de öldü, susalım mı?

    bu herif kahraman gibi anılmaya devam ettikçe, ibo vb de kahramanlaşacak, yeni yeni davarlar çıkacak, “ünüm var, her b.ku yiyebilirim” diye gezmeye devam edecek. mesele sadece yılmaz güney değil, temsil ettiği zihniyet. sadece kötü değil, samimiyetsiz de.

    not5: makber şairi, karısı ölür ölmez evlenmemiş. yanlış biliyormuşum. samimiyetsizliğe örnek olarak vermiştim (şairleri biraz samimiyetsiz bulurum). örnek yanlış olsa da, ana fikrim aynı:

    yılmaz güney samimiyetsiz, içi dışı ayrı, iki yüzlü herifin tekiymiş. abdülhak hamid tarhan’ın hakkında yanlış biliyormuşum, ama yılmaz güney’in yaptıkları (yazdıklarım) doğru, yanlış bilgi yok.

    hayır, ideolojik bir kahramana dönüştürülmesi o kadar komik ki. herifin yargılanıp hapse girdiği suçu, adi bir cinayet. sanki denizlerin idam kararını verem hakimi öldürmüş gibi savunuluyor (böyle bir saldırı da suç olurdu tabi de, ideolojik olarak savunulabilirdi). memuriyet hayatının başında, nispeten sıradan bir insanı öldürmüş. hakim değil de frıncı olsa, yine öldürürdü. arabasıyla öldürdüğü fakir çocuk da mı faşist?

    sırf cinayet değil ki, kadına şiddet de yavşağın huyu olmuş. bunu normalleştirmeye çalışanların nasıl ailelerden geldiklerini gerçekten merak ediyorum. çöplükte mi büyüdünüz?

    filmlerinin güzel bulunmasına lafım yok (hepsi değil tabi, bir kısmı güzel). ama herif çok yanlış işler yapmış. bu yanlışlarından utanıp “beni işlerimle değerlendirin, özel hayatımla değil” vb bir beyanda da bulunmamış. tam aksine, yaptığı her itliğe mazeret bulmuş.

    ibo’nun da sesi güzel o zaman, onun da g.günün kılı mısınız?
    necip fazıl’ın şiirleri güzel, pirimiz olsun mu?
    fettuş da yüzlerce okul açtı, kimi fakir çocukları okuttu, madalya takalım mı?

    kimseyi kahraman, dokunulmaz tabu vb yapmayın, itleri örnek almayın. lafımız buna.
  • hakim katili. kadına şiddeti ile de bilinir.
  • yılmaz güney sağa sola ateş açıyor. o sırada orada bulunan savcı "ben savcıyım, burada böyle davranamazsın" minvalinde uyarıyor. yılmaz güney bunu söylediği için savcıyı öldürüyor. ve bugün yılmaz güney savunanlar "sanki makamında mı öldürdü" diyorlar.

    yahu siz makamında da, üstelik canlı yayında, savcı şehit ettiniz! o zaman da suçu yine katile değil, devlete attınız. mehmet selim kiraz'ı şehit edenler de yılmaz güney gibi ayrılıkçı kürtçülerdi, teröristlerdi. sadece networkle, türk düşmanı olduğu için adı duyulmuş biridir yılmaz güney ve sizin kitabınızda katil hiçbir zaman suçlu olmuyor.

    yılmaz güney savunan insan potansiyel katildir, barzodur, dağ ayısıdır, medeniyetsizdir, şehir yaşamında insanların arasında yeri yoktur. genç kızların eş seçerken direkt elemesi gereken tüm özellikleri bünyesinde toplayan bir isimdir.

    edit: aşağıda biri "çünkü yılmaz güney'in sol yönü değil yine sağ yönüdür eşine şiddet uygulatan." demiş.

    kadın dövmenin ve insan katletmenin özeleştirisi olmaz, cezası olur. sağcı solcu diye laf kalabalığı yapmak ancak tehlikeli profillere hastır. köyünüze dönün. şehir yaşamı size uygun değil.

    debe edit:
    sağ-sol tartışmasına girip milliyetçiliğe sövenler olmuş. türkiye'de feminizm kelimesine literatüre sokan ve kadın-erkek eşitliğini yazan gökalp, milliyetçiydi. mecelle'den sonra, kadın hakları konusunda en önemli kazanımları sağlayan türk kanunu medenisi'ni yapan isim, bozkurt, milliyetçiydi. mecliste kadına seçme ve seçilme hakkı verilme tartışmalarında "türk kadını türk milletinin hiç değilse yarısıdır" diyen ve tartışmalar sürerken "kadına hak vermediniz, bari alkışlamayın" diyen peker, milliyetçiydi... görsel

    güney'i savunanlar arasında kadınlar da var. bu kadınlar gazi'den haklarını dövüşe dövüşe aldıklarını iddia ediyorlar. daha bir katile ses edemeyenler, az evvel şeyh sait'i asan gazi'den hak almışlar... :) çapsızlığı görüyor musunuz? aynı kadınlar, seçim sürecinde hdp'den değil, yalnızca hüdapar'dan tetiklendiler. pkk'nın (hdp'nin) otobüs durağında bomba patlatarak insan öldürmesiyle, hizbullah'ın (hüdapar'ın) işkence ile insan öldürmesi arasında fark gördüler ve ilkini yeğlediler. ikisine de karşıyız diyemediler çünkü zekaları ikisine de karşı olmaları gerektiğine yetmedi.

    şehirli, seküler (geçinen), eğitimli (zannedilen) kadınları kurtarmalıyız. onlara rağmen kurtarmalıyız; cumhuriyet bize bu vazifeyi veriyor. kurtarmalıyız, çünkü memlekete bir gün şeriat gelecekse bunu anadolulu, köylü kadınlar yapmayacak. bu bahsettiğim kadın grubu yapacak. bilgi/boğaziçi üniversitesinin tedrisatından geçen, hdpli, phd'li kadın grubu... memleketi bunlardan korumalıyız.

    bildiği tüm kelimeleri (sağcı, militarist, homofobik, cinsiyetçi, devletçi, ırkçı) yazıp da "ben türk'e düşmanım, yangınım bundan" diyemeyenlerden de memleketi korumalıyız. memlekette kadınlara haklarını, bunların sağcı diye küçümsedikleri verdi. bugün yılmaz güney barzosunun savunulması bu küçümsemenin ve medeniyetsizliğin ürünüdür ve bizleri şaşırtmıyor.
hesabın var mı? giriş yap