• suan en çok ihtiyacim olan şey iyi bir rehberlik. ea sıralamam 160k istediğim yer 169k ile kapatmış ilk sıraya yazacağım ama gidip gidememe konusunda endişeliyim bilgisi olan lütfen yeşillendirsin.
  • gençler merhaba.kuzenim için yazıyorum.sıralaması eşit ağırlık:549binde.evet maalesef öyle. neyse işte abi sen bilirsin nereyi yazayım dedi ama ben yeni sistemi ve bu kadar düşük sıralamadan hangi bölüme gitmeli bilmiyorum.biraz kolaya kaçıp siz değerli arkadaşların fikrini almak istiyorum.
    not:kuzenimde matematik sıfır hatta eksi.o yüzden iibf bölümleri devre dışı kalırsa iyi olur.
  • boğaziçi kimya mühendisliğinde okuyan ya da.bölümü bilen biri varsa yesillendirebilirseniz sevinirim.
  • 7300 sıralama getirmemi sağlayan sınav
  • tercihlerin başlamasına 3 dk kalmıştır.
    ilk tercihi yapan istediği bölüme gidebiliyormuş.
  • bilgisayar mühendisliği isterken bilgisayar teknolojisi ve bilişim sistemleri bölümüne yerleşmeme sebep olacak olan sınav. bölüm içime aşırı sindi ancak şehir seçemiyorum. edirne'yi kız yurtlarının kötü olduğu söylentisinden dolayı eledim. burdur'da karar kılmıştım ki bu sene bartın ilk alımlarını yapacakmış. ancak yüksek okul değil fakültede eğitim veriyorlar. kız yurtlarına dair bir bilgim yok. buralarda okuyan birileri varsa yeşilimi yakmaları beni mutlu eder.
    edit : şu an mersin' de karar kıldım gibi. ama her an bu durum değişebilir *
  • yerleştirme sonuçları açıklanmıştır.
  • olamadım:p
  • olayın merkezinde biri olarak; sınav sisteminden, daha doğrusu yargı reformu adı altında yapılan hukuk fakültesi kontenjan oynamalarından ve sonuçlarından birazcık bahsetmek istiyorum.

    şöyle ki, ülkenin ve barolar birliğinin gündeminde uzun süredir bu konu vardı. ülkede çok fazla hukuk fakültesi vardı, bu hukuk fakültelerinin büyük bir kısmı niteliksizdi ve bu niteliksiz hukuk fakültelerinden mezun olmak da fazlasıyla kolaydı. hatta şu an mevcut durumdan tam olarak emin olmamakla beraber, geçen yıl resmi hukuk barajı (devletimizin 'yok artık ali sami sen de okuma yani' deme şekli) 190 bindi. yani 2 milyon kişinin girdiği sınavda, ki bunların yarısından çoğu sayısal puan sıralaması için hazırlanmış insanlar ama yarısı desek bile bu 1 milyon kişi yapıyor, 190 bininci olmak sizi hukuk fakültesine sokmak için yeterliydi. olayın ciddiyetini fark etmeniz için şöyle bir bilgi daha eklemek istiyorum; bu yıl 500 bin kişi 150 puan barajını (yerleşme), 1 milyon kişi de 180 puan barajını (4 yıllık/lisans barajı) geçemedi.

    barajı geçen aday sayısı 2019 yılında 1 milyon 300 bin kişi oldu. tabii, bu 1 milyar milyon kişinin hepsi eşit ağırlıkçı değil.

    sistemden uzak insanlar için bir parantez açalım hemen. yks denilen sınav, iki aşamadan oluşuyor. ilk aşama, adayların türkçe, temel matematik, fen ve sosyal testini çözdükleri ortak sınav. ilk sınav sonucunda barajı geçebilen öğrenciler, alan sınavlarına girebiliyor. alanlar sayısal (matematik-fen), eşit ağırlık (edebiyat-matematik), sözel (edebiyat- sosyal2), dil (70 soru dil) şeklinde isimlendirilmiş ve hepsinin puan türü ayrı ayrı hesaplanıyor. parantez içinde belirttiklerim gibi, eşit ağırlık öğrencileri sadece edebiyat ve matematik ile değerlendiriliyor, sayısal öğrenciler ise matematik ve fen ile.

    bu bilgiyi neden verdim? çünkü, farklı puan türleri demek oluyor ki, aynı seviyedeki ve farklı puan türleri için hazırlanmış iki öğrenci birbirinin önüme geçemez. dil için hazırlanan dilcilerle, sözel için hazırlanan sözelcilerle mücadele eder genellikle.

    şimdi, kocaman parantezimizi kapatıp tekrar konuya dönmek istiyorum. 1 milyon 300bin kişinin ne kadarı sizce eşit ağırlık, bu 4 dal arasında? pastadaki büyük payı sayısal bölümü alırken, ikinci sırada tm bulunmakta. sonrasında ise küçümsenemeyecek bir sözel topluluğu ve az miktarda da dilci var. ama biz yine en iyi ihtimali hesaplayıp barajı geçenlerin yarısının eşit ağırlıkçı olduğunu varsayalım.

    640bin eşit ağırlık öğrencisi barajı geçti ve bunlardan ilk 190 bini hukuk terciği yapabilecek. bu da demek oluyor ki, %30luk dilimdeki her öğrenci hukuk tercihi yapabiliyor olacak. bu korkunç bir oran.

    barolar birliği ve avukatlar da bu durumun bir felakete yol açabileceğini hatta açtığını bas bas bağırmaya başladılar. çünkü piyasaya katılan her niteliksiz avukat, ucuz işgücü demekti ve her bir ucuz işgücü, emek değerinin düşmesi anlamına geliyordu. bunun sonucunda, asgari maaşa çalışan avukatlar ortaya çıktı ve bir zamanların şaaşalı mesleği artık geleceği ve iş güvencesi en az olan mesleklerden birine dönüştü. bunun en büyük sebebiyse her yıl talebin onlarca katı kadar arz sağlayan hukuk fakülteleriydi. arz diyip metalaştırıyorum lakin hukuk mezunlarını bir ticari objeye dönüştüren ben değil, malum sistemdir. çünkü bunu tamamen ceplerini doldurmak için yaptılar.

    neden?

    evet şimdi soruyor olabilirsiniz, o kadar fakülte varken neden herkes hukuk okuyor ve en önemlisi de nasıl herkes okuyabiliyor. önce ilk soruyu cevaplamak gerekirse, adı var.

    evet sadece bu. adı var. öğrenciler için başka hiçbir anlam ifade etmiyor ki bunu arkadaşlarının büyük bir kısmı hukuk okuyan bir sınav öğrenicisi olarak söylüyorum.

    insanlara bu yüzden kızamayız, çünkü herkes bu kuru kalabalıktan sıyrılıp bir fark yaratabileceğine emin. genç insanlarız biz sonuçta, hayallerimiz var. kendimize güveniyoruz.

    asıl soruna gelmek istiyorum. nasıl bu kadar insan bu bölümü okuyabiliyor?

    çünkü hukuk, diğer prestij sahibi bölümlere kıyasla açılması en ucuz olan fakülte. bir sınıf, bir hoca, birkaç ders kitabı ile hukuk fakültesi açabiliyorsunuz. bu neden tıp için olmuyor yeterince açıktır. tıp ve hukuk eğitimleri çoğu özel üniversitede neredeyse aynı ücretlendirilmişken, tıp fakültesi açmak için çok fazla ekipman, laboratuvar, bilimsel araç gereç artık adları her neyse gerekiyor. ki bunlar da bir hastane açmaktan farksız olduğu için haliyle çok masraflı oluyor ve sistemin kendini amorti etmesi uzun sürüyor.

    bir de hukuk fakültesine bakın. muhtemelen ilk öğrenci kuşağında bile çılgınca kâra geçmiş olacaksınız.

    evet, maalesef günümüzde hukuk eğitimi özel üniversiteler gözünde tam olarak bu. para, para, para.

    hadi bu durum için bir çözüm düşünelim. mesela hukuk barajı 190 binden 50bine çekilebilir. ya da hukuk fakültesi açmak için belli şartlar sağlanması gerekliliği getirebilir. ya da her şehre üniversite açmaktan vazgeçilebilir. aklı başında bir insanım 10 dakika düşünmesiyle onlarca mantıklı çözüm bulması işten bile değildir.

    ama devletimiz ne yaptı? tüm hukuk fakültelerinin kontenjanlarını benzer oranlarda ve bir anda düşürdü. bu sene sayısal bölüm kontenjanları 2 bin azalırken eşit ağırlık kontenjanları 32 bin azaldı. bunun uzaktan mantıklı bir çözüm gibi göründüğünü düşünebilirsiniz ama yakından inceleyincince tam anlamıyla saçmalık.

    şöyle ki, açılan fanfinfon apartman üniversitesi hukuk fakültesi konteyjanı 100den 70e düştü. aman allahım, gerçekten iyi bir haber. lakin madalyonun diğer tarafına bakınca, türkiye'nin en köklü üniversiteleri ve en kaliteli hukuk eğitimini veren üniversitesitelerin kontenjanları da düştü. 300 kişi alan istanbul üniversitesi 270 kişi aldı, marmara da aynı şekilde kontenjanını düşürdü. haliyle, kalitesiz hukuk fakültesi mezunlarının oranı sabit kaldı. nicelik azaltılırken, nitelikte en ufak bir değişim bile olmadı.

    geçen sene tüm gün uyuyan ve poker oynayan arkadaşım harika bir avukat olmak üzere özel bir üniversitede 150 bin sıralama ile okuyor şu anda. eee bu adamlar hala okuyabiliyorsa bu 32 binlik kontenjan düşüşü kimi etkiledi?

    hani bir argüman vardır ya vergiler ve krizler türkiye'de en çok orta direğin boynunu büker diye. heh, işte o durum burada da yaşandı.

    öğrencileri 3'e ayırmak istiyorum. renk verelim her bir bölgeye. mesela kırmızı bölgeye herhangi bir ideali olmayıp, çalışmayıp öylesine sınava girenleri koyalım. sarı bölgeye sınava çalışan ama en iyi olamamış öğrencileri ekleyelim. yeşil bölge de türkiye'nin ilk 10 bini olsun. bu da sanırım %0.01 falan yapıyor. belki de daha az.

    kırmızı bölgedeki öğrenciler toplam öğrenci sayısının %90'ını, sarı bölgedekiler %19'unu yeşil bölgedekiler de %0.01'ini oluşturuyor. türkiye'de eğer geleceğinizi garanti altına almak isteyen bir öğrenci iseniz yeşil bölgede olmak zorundasınız. evet, gençlik bu bilinç ve karamsarlık ile yaşıyor.

    konumuza dönersek, kırmızı bölgedikiler herhangi bir yer kazanmaları durumunda hiç düşünmeden elindeki en iyi seçeneği yazarlar genelde. üniversite kalitesinden çok ana akım bölümlere kapak atmaya çalışırlar ve özellerde yer bulurlar kendilerine. bu adamlar için değişen hiçbir şey yok. yığılma olmadan istedikleri bölümlere bu sene de yerleştiler çünkü fazla fazla kontenjan var, eğer okul niteliğini gözardı edersek.

    yeşil bölge de her zamanki gibi hukuk başta olmamakla beraber eşit ağırlıkta ekonomi-işletme-ybs tarzı bölümlerde boğaziçi ve koç üniversiteleri tercih etti ki hikayede onları etkileyen kısım çok düşük.

    ama sarı bölge, işte bu adamlar bu sene kahroldu. ve bu sadece hukuk okumak isteyenler için olmadı. bütün sarı bölge kartopu etkisi ile sarsıldı.

    sisteme uzak olanlar için bir parantez daha açacağım, eğer konuya hakimseniz bu paragrafı atlayın. yerleştirme şu şekilde işliyor, öğrencilerin 24 adet tercih hakkı var. ilkine en istediği yeri yazmak koşuluyla ister 24 ister 5 ister 10 üniversite-bölüm kombinasyonunu sıralıyorlar. bu noktada da şöyle bir taktik vardır. kendi sıralaman 20 bin ise, 10 binden başlayıp 22 bine kadar giden tüm bölümleri yazarsın. böylece bir aksilik olması durumunda 30 bin sıralamalı istemediğin yere gitmek yerine tekrar hazırlanırsın. ama bu güne kadar hiçbir sıralama tek yılda 2 binden fazla oynamamıştı 20 bin bandında.

    bu sene sarı bölge öğrencilerini bekleyen dev bir sürpriz vardı. hukuk, eşit ağırlığın en tercih edilen bölümü. neredeyse her eşit ağırlık öğrencisinin listesinden bir tane de olsa hukuk bulunur. hukuk kontenjanı düşerse, misal, mehmet istediği hukuka giremediği için bir sonraki tercihi olan milkent psikolojiye girer. ama o da ne, milkent psikoloji aslında hulusinin istediği bölümdü ve mehmet bu bölüme girdiği için hulusi bu bölüme giremedi. bu durumda, hukuktaki düşüş diğer tüm bölümlerin bir sene içinde beklenmedik bir şekilde sıralamasının oynamasıma sebep oldu.

    geçen yıl 12 bin ile kapatan marmara üni. hukuk fakültesi bu sene 7k ile kapattı yanılmıyorsam. bu 5klık değişim daha alt sıralara kar topu etkisiyle çığ gibi büyüyerek gitti.

    1. üni 30 kişi azaltırsa
    2 de 30 kişi azaltırsa
    3 de 30 kişi azaltır da aslında üçüncü üni'deki sıralama 90 kişi yukarı çekilecektir.

    bunu 32bine vurunca ortaya korkunç oynamalar çıktı tabii.

    sarı bölgedeki öğrenciler böyle bir oynama beklemiyordu ve haliyle son tercihlerini kendi sıralamalarının çok da altında tutmadılar. 20 bin sıralama ile 27 binlik bölüme bile yerleşemeyen çok fazla öğrenci açıkta kaldı ki bu da hepinizin dalga geçtiği mezuna kalmak kavramının bir yansıması. düşünün şimdi, 27. bininci sınavı kazanamdı ama 150bin ile yerleşen pokerci dostumuz sınavı kazandı öyle mi?

    işte mezuna kalmak kavramı da bu şekilde doğdu. üniversiteye girememenin imkansızlaştığı bu sınavda kazanamamak gibi bir ihtimal bile yok çünkü kendini kazanan sayan insanlardan daha iyi yapan binlerce kişi tercih yapmadı bile.

    tüm bunların yıkıcı etkisi bu sene anlaşılacak. çünkü bahsettiğim sarı bölgede olan öğrencilerin hepsi sınava tekrar hazırlanıyor. ve cidden büyük rakamlardan bahsediyoruz, okul saatlerinde bile kütüphaneler hıncahınç dolu. normalde bunun olması mart nisan gibi başlardı.

    şimdi bu sarı bölge öğrencileri mağdur olmuş gibi dursa da, asıl mağdur bu sene ilk defa sınava girecek olan insanlar. çünkü hem bahsettiğim olay sonucunda hem de 'mezuna kalmak' kültürünün artık kabul görmesi sonucunda eskiye kıyasla çok fazla insan sınava tekrar giriyor. bu da bir sonraki sene kontenjanın sabit kalması ama sınava giren aday sayısının artması anlamına geliyor. hem de bir anda çok fazla. haliyle bu ilk defa sınava gireceklerin işlerini fazlasıyla zorlaştıracak hatta belki bir başka 'mezun dalgası' daha oluşturacak.

    bu konuda sınava ilk defa girenleri mağdur gösteriyorum çünkü ortada haksız bir rekabet var. ben kütüphanede 12 saat çalışıp uyanık kaldığım 4 saati kendime ayırırken, bu insanlar zaten okulda 8 saat kaybediyor ve benim zaten bildiğim konuları onlar ilk defa öğreniyor. ben aralık ayına gelmeden konularımı bitirmişken bu insanlar daha yarılamamış bile oluyor ve genelde mezunlar sıralamasını fazlasıyla yükseltip ilk defa girenlerin önüne geçiyor.

    bu her zaman olan bir şeydi, lakin hiçbir yıl bu kadar mezuna kalan olmamıştı. sistemin tıkanması ve ilk sene yerleşmenin çok zorlaşması bile mümkün.

    işte, düşüncesizce alınan bir kararın milyonlarca gencin hayatıma etkisi..
  • bu yılın puanlarını büyük bir merakla bekliyorum. ea 640xy ile 644zt olan bölüme yerleşemedim ama 575ab olan bölüme yerleştim *
hesabın var mı? giriş yap