• yatağınızda sırt üstü yatın:
    gözlerinizi kapatın
    her iki kolunuzu avuçlarınız gökyüzünde yanınıza uzatın
    ayaklar kalça genişliğinde açık
    tüm ağırlığınızın ıslak bir çarşaf gibi yatağa yayıldığını düşünün
    bacaklar rahat
    kollar rahat
    boyun rahat
    kulaklar omuzlardan uzakta
    dilinizin damağınızdan uzaklaştırın
    alnınızı gevşetin
    vucudunuzun arka tarafının da sizin olduğunu hatırlayın
    ayak parmaklarınızdan başlayarak sıktığınız her noktada bekleyip oraya bir nefes gönderin.

    içinde olduğunuz durumda kalmaya çalışın.
    düşüncelerin akmasına izin verin...
    bırakın gelip gitsinler
    izin verin
    o an bir daha geri gelmeyecek...

    burnunuzun ucunda bir kalem hayal edin
    o kalemle havaya küçük sonsuzluk işaretleri çizin
    her yöne.

    en sonunda o kalemle istediğiniz şeyi havaya yazın.
    gözlerinizi açın.

    size, hem iyi, hem kötü bir haber:
    herşey geçer.
  • yapıldığı sürece amaç-araç, çıkış noktası-varış noktası insanın kendisi oluyor hep. hatta bazen beden kayboluyor, sadece eylem var oluyor.

    insanın kendisiyle sevişmesi bir nevi. sonrasında duş alıp, keyif kahvesi içmek bile istiyor insan.
  • kafanızın içinde sevgili ile tartışmalar, işyerindeki patrona küfürler, aile sorunları ya da kredi kartı ekstresi varsa istediğiniz kadar çabalayın bi halta yaramayacak spordur.

    yoga "hareketleri yapayım, kafam boşalsın" değil, "kafayı boşaltıp hareketleri yapmaktır". o yüzden devamlı buhranlı ve negatif biryseniz tek başına altından kalkamazsınız, bırakın birisi size öğretsin.

    eğer tam konsantre ile yaparsanız, everst dağlarındaki esintiyi yüzünüzde hissediyorsunuz. yoga jimnastik değildir, yoga önce beynin içini arındırmaktır.

    evet son olarak kdv'si de içinde.
  • yogayı ne kadar süredir yaparsanız yapın (3 yıl) kiminle yapığınız son derecede önemlidir. çalıştığım hocaların geneli iyiydi. özellikle de malezyalı olan bir tanesi.. ama hocalar öğrenciler ne kadar iyi olursa olsun sınıftaki insan görünümündeki kütüklerden ve kalaslardan uzak durulması gerek. derslerin birinde karşı hizama benim 3 katım böyle bir kütük düşmüştü. o ebatta iri kıyım birisi için hele de erkekse başlarda denge büyük problemdir. tüm sınıf savangasana (mum) duruşundayken bu kütük dengeyi kaybedip 2 metrelik bedeniyle ben ters haldeyken boynumun üzerine devrildi. koca ayakları boynumu büyük bir hızla kıl payı ıskaladı. büyük olasılıkla ters halde vücudumu taşıyan üst ve kilitlenmiş boyun bölgem tekme ile kırılacakken küçük olasılık boyun ve omurga zedelenebilirdi. karşıda görenlerin yüzlerinde dehşet ve ağızları açıktı, birileri çığlık attı sanırım ve ben resmen kefeni yırttım. devrilen öküz suratında ekşi bir ifadeyle bakıp bakıp bir özür bile dilemedi. peki yogayı bıraktım mı? hayır. o matın üzerinden kalkıp gidebilmek mümkün oldu. orada kesilmeyip bana hediye edilen zamanla yine yoga yaptım ben. fakat bir şeyler değişti sanki. yoganın spiritüel derinliklerine inerken bir başka derinlik, bir şeyler daha göründü, eklendi. 3 dakika sonrasını görememe ihtimalinin ve yaşanan her anın bir hediye olduğu gerçeğinin yanında geçmişe dair olumsuz, geleceğe dair kaygılı savrukça harcanan zamanın ne kadar anlamsız ve boş olduğu gerçeği..
  • tuhaftır ben yoganın son anlarına doğru bende böyle bir içme arzusu uyanıyor o gevşeme sonrasında.. bunun bir açıklaması varsa rica edeceğim.
  • fazlasıyla zihinsel uğraş gerektiren bir meslekle iştigal ediyorsanız, yoga yaptıktan sonra kaslarınızın nasıl da zorlanmak için yanıp tutuştuğunu ve oldukça yoğun bir şekilde vücudunuzla haşır neşir olmanızın kafayı açmak, düzeltmek için ihtiyacınız olan tek şey olduğunu görüyorsunuz. i love it.
  • saati uyduğu için ilk dersim vinyasa oldu ve bunun daha hareketlisi yok mu deyince en hareketli türünün vinyasa (flow yoga) olduğunu öğrenip hayal kırıklığına uğradım.yine de yılmadım 3 hafta devam ettim. hareketler zor yavaşça dengeni koruyarak zihin ve bedenin uyumu ile yapılıyor(muş) ki ben beceremedim bunu.
    spor geçmişim olduğu için hareketleri yapmada sıkıntı yaşamadım ama zihnim vızır vızır çalışmasını engelleyemedim.
    önce sakince zihnimizi boşaltıyoruzla herkesin yüzünde hepimiz çok iyiyiz oh çok mutluyuz ifadeleriyle ders başlıyor arkada sakin bir müzik bazen tütsü falan ama şu hayatımda zihnimi bir an bile boşaltamadım ki ben o an benim beynimde 1001 düşünce geçiyor tamam hadi çaktırmıyorum alışırım elbet bende yaparım diyorum falan.
    zorlandığım bir diğer nokta gözlerimi kapatmak.bazı hareketlerde içsel yolcuğa çıkıyormuşuz ve gözlerin kapalı olması gerekiyormuş falan.kapatamadım içimde müthiş bir gözlerimi açma arzusu oldu ve arzularıma yenik düştüm her derste bundan dolayı içsel yolculuk vizem çıkmadı gidemedim.
    sonra zor bir harekette kalıyoruz ve mesela sağ ayak bileğini zorluyoruz hoca nefesimizi sağ ayak bileğine yolluyoruz tüm sevgimizle diyor.ben aldığım nefesin akciğerime ulaşıp ulaşmadığını merak etmemiş insan ilk ders o an nefes yollamayla uğraşmak yerine nefes almanın fizyolojine odaklandım sonra ki derslerde istemsizce aklıma oksijen molekülleri hemoglobulinlerle sörf yaparak sağ bileğimi sevgiyle dolduruyor gibi saçma şeyler geldi.
    en son dersimde evrenin biricik sesi om yaptırdı hoca o an tam olarak anladım yoga bana göre değil ve bıraktım.
    yogada en önemli şey kalpten inanmak.eğer inanmadan yapıyorsanız benim gibi dalgaya alıp bırakırsınız.itiraf edeyim becerebilmeyi çok isterdim,bu dalga geçmelerim kedi ciğer ilişkisi.
    severek ve inanarak yapan insanlara müthiş saygı duyuyorum sanırım onların ruhları teknoloji çağında benim ki antik çağlarda takılıyor.ben şansımı dövüş sanatlarında denemeliyim sanırım.
  • tehlikeli de olabiliyor rg
  • ne zaman yoga ile ilgili bir şey duysam çaka çaka çakraları açan yoga hocası geliyor aklıma.
    gerçek yoga bu değil.
    yogi çaktı mı çakmadı mı

    edit: o link uçmuş, güncel link
  • bugün yapmaya başlamamla, kanepenin altında kalan kayıp çorap tekini bulmamı sağlamış aktivite. çamaşır makinesini çalıştırmaya başlamadan önce bulmuş olsaydım tüm gerginliğimi alabilirdi gerçekten. önümüzdeki sessionlara bakacağız.
hesabın var mı? giriş yap