• yaptiginiz surece iyi. boyun fitigini falan minimum seviyeye indiriyor tamamen bitirmeden ama birakinca da 3 ay icinde baslamadan onceki seviyelere iniyorsunuz.
  • bir omurga sorunuz yoksa vücudu ve zihni rahatlatan hede. kontrollü yapıldığı sürece kasları inanılmaz rahatlatıyor. ve daha bir çok şeye faydası var link

    fakat eğer skolyozunuz varsa yoga durumu daha kötüye götürebilir. dikkatli olunmalı. mesela 1 derece de olsa sola eğimli skolyozunuz, sola doğru yaptığınız hareketlerle daha kötüye gidebilir zamanla.

    bir probleminiz yoksa bütün hareketleri eşit yapmalısınız. vücudunuzun iki tarafına da eşit ölçüde dönerek, yönelerek.
  • çişini içen, öğrencilerini sakatlayan hocalardan tutun da aylık ücret ve çalışma şartları ile mac fit'ten falan bir farkı kalmayan "ashram" adı altındaki ticarethanelere; her anını sanki yoga ile geçiriyormuşçasına sürekli poz verenlerden, inzivaya gidip story atanlara, dünyaya iyilik yapmak üzere geldiğini herkese, tüm iletişim araçları üzerinen yayarak bildiren, nasihatler veren ama içi leş gibi olan hırs küpü insanlara kalan, her şey gibi bulunduğumuz dönemde içi boşaltılmış bir şey...
  • guncel matlar konusundaki inceleme/tavsiye tadindaki entrym, arayista olanlara yardımcı olur umarım.
    (bkz: #95582637)
  • yapanlara çok özendiğim esneme/meditasyon hadisesi. ben de yıllar önce arkadaş tavsiyesiyle bir yoga dersine girdim. hoca gayet esnek minyon bir kızdı. benim ise esneklikle uzaktan yakından ilgim olmaz. hadi o hoca, yılların emeği var, zor hareketleri bile kolayca yapıyor. zeten kendimi onunla karşılaştırmıyorum. ama işin kötüsü dersteki öğrenciler de çoğu hareketi yapabiliyorlardı. dersin başında hoca zor hareketle başladı yaa dediğim hareket en temel olan aşağı bakan köpekmiş meğer. ben daha belden esneyip ayak bileklerime bile değemiyorum.
    bir saat ders böyle zorlukla, hiç bir hareketi yapamadan geçti. hem bedenen zorlandım, hem de psikolojik olarak "ben niye böyleyim" diye kendi kendime isyan ettim. sonunda meditasyon kısmına geldik. oh dedim bunu yaparım artık herhalde. ama onda da bedeni hissetmek, nefesle dinginlik falan bulmak gerekiyormuş. bende bu özellikler de bulunmadığı için onbeş dakika boş boş bakınıp hem zorlanmış bir vücutla hem de moral bozukluğu ve can sıkıntısıyla dersi bitirdim. yani yoganın yapması gerekenin tam tersi oldu.
    daha sonra ile kendi kendime moral verip zamanla olacak mottosuyla her hafta derslere girmeye devam ettim. ama malesef ne bedenen ne manen hiçbir gelişme olmadı.
    naapalım, benim bünye böyleymiş. kader utansın. oysa stresli bir iş gününden sonra güzelce esneyip meditasyon yapıp mışıl mışıl uyumayı çok isterdim. bunu yapanlara çok özeniyorum.
  • yıllardır çok istememe rağmen hala daha başlayamadığım aktivite. zihinsel olarak gerçekten bir arınma sağlıyor mu çok merak ediyorum. zira her şeyi kafasına çok takan bir insan olarak ihtiyacım var buna.
  • inanç yönünden değilde rahatlamak için yapılan dini bir öğretinin, zaman içinde nasıl da sekülerleştiğine şahit oluyoruz. dünyaya açıldığında diller arasındaki etkileşimden yanlış anlaşılmalar doğmuş demek, öğretiyi birey temelinde aklamak manası çıkar. dinsel ayinler olarak tezahür eden ibadet biçimi iken seküler dünyaya ayak uydurmasının kolaylığı, pazarlanmasındaki esneklik onu bu durumun içine itmiştir.
  • yoga deneyimi, yolculuğu, süreci, adına ne denirse... o kadar kişiye özgü ve her deneyim benzersiz ki, dışarıdan bakıp yorum yapmak epey anlamsız kalıyor aslında. yoga ile ilgili verilebilecek somut bilgiler var elbette. bir de herkesin kendi yolculuğunda karşısına çıkabilecek noktalar… benim de kafamda yuvarlanıp yerini bulmuş gibi duran taşlar var. bu yolcuğa yeni başlayanlar için kişisel olsa da yazmak istedim. bazıları epeyce ortak mesele…

    bu bir yarış değil: yarışıyordum, tam bir cahillikle. sınıftakilerden daha esnek miyim, denge pozlarında süper miyim, ben de kafamın üzerindeki pozlarda uzun uzun durabilecek miyim gibi dertlerim vardı. şimdi dönüp baktıkça sadece acınası ve amatörce dertler.
    bu asla bir yarış değil. bir yere varma hedefi yok. kendi içindeki insanla karşılaşmak ve önceki pratiğinle ilgili yarışabilirsin ama başkalarıyla yarışmak… hiç olacak iş değil.

    mat’ın üzerindeki insan: bir hocamdan (sosi eker) alıntı yapacağım: “mat’ın üzerindeki tavrın, hayattaki tavrına benzer.” benim için yoga’yı bedensel pratikten çıkaran bir ifade oldu bu. bazen pratiğim boyunca her yeni harekette bunu düşünüyorum. daha önce hiç girmediğim bir poz için hamle yaparken bu yenilik karşısında neler hissettiğime bakıyorum. yapmakta zorlandığım hareketler karşısında nasıl hissettiğime bakıyorum. bedenime uygun düşen bir poz karşısındaki sevincime bakıyorum. ruhen çok ihtiyacım olan bir poza gireceğimize dair yönlendirmeler söylenince yaşadığım sevinci gözlemliyorum. enfes.
    sonra sınıftan çıkıp yürürken bunları gerçek hayatla adapte ediyorum.

    her pratik ilerleme kaydetmek anlamına gelmeyebilir: her gün aynı performansı gösteremeyebilirsin, yapabildiğin bir pozu artık yapamayabilirsin. bu emeklerin boşa gittiği anlamına gelmiyor. her pratikte harika bir şekilde girilen poza bazen giremezsin, olmayabilir. işte bu aşamada kendinle inatlaşma. ben bu hatayı çok yaptım. kendime kızdım, hırs yaptım, kafama taktım, hırs ve gerilimle ufak çaplarda sakatlandım. bu pozu kafaya takınca, pratikteki diğer pozlarla ilişkimi azalttığımı anladım ve uyandım. meğer bütün pratiği tek poza kurban ediyormuşum.
    bir yoga pozu sadece bedenle yapılan bir şey değil. beden, zihin, ruh, kalp, mekan her şey etkileyebilir pratiği. buna uyanınca olmayanlar olmaya başlıyor bazen.

    yoga’da ilk denemeler için önlemler: ta ki uzman bir yoga hocasıyla tanışana kadar (gül dirican) yoga’da kendini koruma konusunda hiçbir fikrim olmadığını bilmiyordum bile. evde ve videolardan yoga yapmak mümkün, ancak bir hoca kılavuzluğu da bedenin konforu ve pratiğin verimliliği için çok faydalı.
    gerçekten iyi bir yoga pratiği deneyimlemek için, artık ne yazık ki endüstri haline gelmiş okullara değil de, az bilinen ama daha gönülden çalışan okullara gitmek güzel bir fikir olabilir.

    bırakmak: beden çalışmalarının çoğunda bu söylenir. bırakmak epey zor ve zaman isteyen bir şey gerçekten de. sadece mat’ın üzerinde değil, günün sıradan bir anında da hatırlamak gerek. bırakmak, izin vermek, alan açmak, ittirmemek, harekete davet etmek ama ısrar etmemek… sürekli akılda tutunca daha kolay.

    korku, endişe, güven sorunları: özellikle “lan ben bunu yaparsam tepe taklak devrilirim” dediğim şeyler karşısında çok hissettim ve hala hissediyorum. korkumdan utanıyordum, endişemden utanıyordum, güven sorunlarımı hocalarıma atfediyordum. yaptım bu rezillikleri. nedenleri düşünmek, aramak gerek.
    neden korkuyorum?
    “bu pozda sakatlanırım ben.”
    aslında ne?
    "demek ki hazır değilim."

    neden endişe ediyorum?
    “herkes yaptı ben yapamadım.”
    aslında ne?
    "kendimle değil, başkalarıylayım. hemen kendine dönmek zamanı."

    güven sorunlarım var...
    “bana bir şey olursa kim yardım eder.”
    aslında ne?
    "hazır değilim, olabilir."

    varış noktası yok, hep bir yolculuk: yoga’nın güzel taraflarından birisi bana göre bu. sonsuz pratik yapabilirsin, vardığın yerler hep kısa duraklar, sonra yolculuğa devam. ama yolculuk ileri doğru da değildir.
    biraz ileri, biraz geri, biraz dibe, biraz göğe, biraz döngüsel.
    hep hareket halinde olmak sadece.
    “tüm pozları öğrendim, ben yogiyim/yoginiyim” diye bir şey olmaması bizi birbirimizden üstün hissettirmeyen enfes bir sıradanlık noktası.

    bütünün bir parçası olmak: yoga’dan anladığım, çok sevdiklerimden birisi daha. sürüklenen ayaklarla gidilen dersten, evrenin minicik, miniminnacık ama yine de canlı kanlı bir parçası olduğunu hissederek çıkmak. shavasana’da yere köklerini saldığını ya da gökyüzüne karıştığını hissetmek. bu anı ve hissi aramak için hayatın geri kalanını mat’ın dışında bırakma düşüncesi de bonus.
    not: shavasana'da kalmayıp koşa koşa salondan çıkanlara kızmamak da sürece dahil.

    şimdi ve burada olmak dedikleri şeye çok yakın: çok popüler tabirlerden birisi de bu. mindfulness da diyorlar. yoga kadar “şimdi ve burada” olunan çok az şey var bence.
    5 duyu ile anı deneyimleyip, ortam, zaman, duygu oryantasyonunu sağlamak pek çok disiplinde arananlar arasında.
  • bence yoga adettendir.
    öyle karın ağrısı çeksem benim de esnemeye ihtiyacım olurdu.

    e:i
  • normal insana göre daha büyük bir fiziğim olmasına rağmen gün geçtikçe vücudumu rahatlatıyor. inanılmaz zorluyor orası ayrı ama sanki 2 3 ay sonra kendimi çok daha iyi hissedeceğim. hatta yoga hocam gelip ben de senin gibiydim 4 sene önce, sonra fitnessdan vazgeçip yogaya döndüm dedi. bakalım gelecek ne getirecek.
hesabın var mı? giriş yap