• yalan oldugunu atv'nin 01:30'da amerikan ninja 4'ü verdigi gün anlamı$tım bu isteklerin.. yok ben yanılıyorsam o istegi yapan grubu evimde misafir etmektir tek temennim.. survivor oynariz.
  • sürekli izlediğiniz bir dizinin kaçırdığınız bir bölümünün bu yoğun isteğe maruz kalmaması, isteklerin ve istek yerinin bulunmadığı yada sadece izlenmiş olanların tekrarı yapılıyor düşüncesini oluşturuyor.
    kısaca; izleyemediğiniz bölümün tekrarını aramayın. öncesi, sonrası, tüm bölümler denk gelebilir ama kaçırdığınız bölüm asla!
  • ürün dağıtıcılarının da ellerinde kalan ürünleri kakalamaya çalışırken kullandıkları slogan.
    bir aydır 12 bilmem kaç tl'ye philips'in uyduruk speaker'ını yoğun istek üzerine kaktırıcaz diye uğraşıyorlar.
  • gazetelerin kuponla ıvır zıvır dağıttığı dönemde* kampanya yeterli ilgiyi görmediğinde, stoklanan promosyonların elde patlayacağı anlaşıldığı zaman, ertesi gün reklamlarda kullanılmış olan yalan kalıbıdır. ''yoğun istek üzerine ilk 2 kupon yarın gazetenizde'' ''yarın bilmemkaçıncı kupondan başlayıp biriktirerek kampanyaya katılabilirisiniz'' formlarında rastlanmıştır.

    ayrıca;

    (bkz: süper kupon)
    (bkz: mega kupon)
    (bkz: herkül mega kupon)
  • ilk bölümü istenen reytingi almayan dizinin aynı bölümünün tekrarlanması için öne süürlen gerekçedir. "dizinin ilk bölümü bu, şimdi başlamazlarsa bir daha izlemezler diye tekrar yayınlıyoruz,bir sürü para yatırdık tutmak zorunda" diyemeyecekleri için topu yoğun istek gösteren izleyiciye atar kanal yöneticileri.
  • bir zamanların tv yalanı! artık o kadar utanmazlar ki, bu yalanı söylemeye dahi gerek duymuyorlar. örneğin beni böyle sev isimli abuk trt dizisi ilk haftasında, tüm günlerin prime time' nda gösterildi; hiç de öyle "yoğun istek üzerine" falan da denmedi.
  • --- spoiler ---
    orta okuldaydık ve geri zekalıydık
    --- spoiler ---

    orta okuldayız, sene kaç tam bilmiyorum ama hesap edersem aşağı yukarı 98 falan olması lazım. servisle gidip geliyoruz o yıl, müthiş bir geri zekalı grubuyuz tabi servis ergenleri olarak. dünyanın en saçma şeylerini ciddiye alıyoruz, kendi ütopik dünyalarımızı acayip önemsiyoruz böyle. mesela serviste 3 kişiye ayrı zamanlarda kafa atmıştım o sene. ergenlik zor.

    neyse işte bir gün servistekilerden biri akşam star'da bir film izlediğini ve çok beğendiğini söyledi, ona katılan bir iki kişi daha oldu. ayıla bayıla anlattılar filmi, biri anlatırken diğeri tamamlıyordu şöyle iyiydi böyle iyiydi diye. ben ve bir iki kişi daha izlememiştik. dediler ki "star'ı arayıp tekrar yayınlanmasını isteyelim". oha, çok mantıklıydı. akşam eve gidildiğinde star'ın numarası bulundu ve arandı. ertesi gün servistekilere de numara verildi ve onların da arayıp "geçen akşam yayınladığınız kızarmış yeşil domatesler filmini çok beğendik ama izleyemeyen arkadaşlarımız için bir kez daha yayınlar mısınız?" demeleri istendi. herkes günde birkaç kez star'ı arayıp kızarmış yeşil domatesler'in "yoğun istek üzerine" yeniden yayınlanması için seferber olmuştu.

    o zamanlar öyle bir gerçeklik var sanıyorduk; ergendik ve geri zekalıydık.

    yayınlamadılar.

    bir süre sonra unuttuk tabi; ergendik ve "beden eğitimi dersinde okulun alt bahçesinde mi yoksa üst bahçesinde mi maç yapacağız acaba?" gibi daha önemli milyonlarca sorunumuz vardı, onlar girdi araya*
  • böyle başlayan cümleler samimiyetten uzaktır. tam tersine -talep olmadığı- algısı oluşturur.

    yine de birçok kurum tarafından kullanılmaya devam edilmektedir. esnafın yaptığı "aynısından eniştemde de var", "sana gelişine bırakırım" "geçen seneki fiyatı bu, zam gelecek" tarzı açıklamaların kardeşidir.
  • bu yoğun isteği gösterenler içinse (bkz: gazetelere demeç veren bir grup taraftar)
hesabın var mı? giriş yap