• bir iktisatçının* ortaya attığı teori. teorinin anlattığı bir ülkenin başlangıçta bulunduğu durumun yine gelecekteki durumunun nedeni olduğudur. burada bir noktadan*başlanan analizde olgular tek yönlü olarak birbirini etkileyerek sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde başlangıç noktasına*geri dönülmektedir. bu teoriye farklı yorumlarından birine değinmek gerekirse:

    fakirlik > düşük gelir düzeyi > düşük satın alma gücü > düşük talep > düşük üretim > işsizlik > fakirlik.

    bu olgular arası sebep-sonuç ilişkisini bir süreç olarak düşünmek gerekmektedir.
  • bu konuda serdar turgut'un 9 mayis 2006 tarihli aksam gazetesi'nde fakirlik kisirdongusu basligiyla bir yazisi yayimlanmistir. yazidan bir paragrafta soyle der serdar turgut:

    "bu toplumda öylesine ağır bir fakirlik sorunu var ki; insanlar bunun yükü altında öylesine bir ezilmişler ki; durum öylesine trajik ki; lafla anlatmak mümkün değil. siyaset de, bu insanlar yaşamıyormuş gibi yapılıyor. bunların sorunlarına sahip çıkması beklenen sol parti ortada yok. akp ise kendisine bağlanan umutları yok etme yolunda yürüyor, gidiyor. bu fakirlik kısırdöngüsünün anaforları içine kapılıp gitmiş bireyleri oradan tek tek çekip almadan bu ülkenin hiçbir sorununu çözüme ulaştırmak mümkün değil. ve bence aslında bu türkiye'nin en büyük sorunudur."

    meselenin halli icin (bkz: damla damla kredi yoksullugu alt etti)
  • (bkz: ragnar nurkse)
  • az gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen gelirin düşük olması tasarrufların, nihayetinde yatırımların da düşük olmasına neden olmaktadır. düşük düzeyde gerçekleşen yatırımların verimliliğinin düşük olması gelirin düşük gerçekleşmesine neden olur. bu döngüye denir.
  • azgelişmişliğin gelişmesi ile açıklanabilecek olan durum.

    fakirlik, kapitalizm piramidinde tüm kuşların üzerine pislediği, çok çocuk yapması öğütlenen bir kuş olmaktır. başka bir tabir ile zengin, turgut uyar'dan göğe bakma durağını okuyup uygulamaya kalktığında bulutları görür. fakir ise üzerine pisleyenlerin götlerini görmektir.

    götler eskisinden daha da büyüyerek değişir ve gelişme yaşanır. yandaş çocuklar olursanız belki bir gün siz de göt olursunuz ve böylelikle değişerek gelişme sizin adınıza da gerçekleşir.

    fakirlik, başkaları zengin olsun diye hayatını belki bir daha geri alamama pahasına kiraya verme durumudur.

    özetle sen eşek olduktan sonra semer vuran çok olur, eşeğe altın semer vursan da eşek, eşektir. yani fakirin iphone telefonu olsa da fakir, fakirdir. düzen değişerek gelişir, düzülen aynı kalır.
  • kapi gibi gorunmez elimize saldiran kuramdir. gorunmez el zamanla makro anlmda degisimlerimikroyu da etkileyecegini, yani buyuyen ulkedeki fakirlerin de daha zengin olacagini soyler. ulkeler icin de gecerlidir. bana cok mantikli gelmez bu yuzden cycle of poverty
  • nurkse der ki "bir ülke fakir olduğu için fakirdir" bu olayı anlatırken verdiği örneğin haklılık payı var yalnız adamın aklına peki zengin ülke neden zengin diye sorular geliyor. yani ilk başta zenginsen zengin devam edersin, fakirsen fakir devam edersin kimse başlangıçtaki durumunu değiştiremez mi demek istiyor? piyasa da hiç mi fakirlikten kırım kırım kıvranan fakir ülke, şimdi zengin(kalkınmış) olmadı?
  • yoksulluk kadar yoksunluk da bir sosyal kontrol aracıdır. kitleleri yoksullaştırmadıkça veya bazı yapay ayrımlarla hakları olandan mahrum etmedikçe kitle kontrolünü sağlayamazsınız. çünkü itaat ancak ödüllendirilirse anlam kazanan ve şartlanma ile devamlılık kazandırılan, öğrenilebilen, insan doğasına aykırı bir durumdur.

    insanca ve kaliteli yaşamaya dayanan refah toplumlarında ne cephede ölecek asker, ne çöpü toplayacak çöpçü ne de seks işçisi bulamazsınız, hepsi ya kırsaldan gelmiştir, ya toplum tarafından dışlanmıştır ya da göçmendir, onları da sisteme profesyonellik ile bağlarsınız.

    artı değer ne demekti? artı değer dünyadaki zenginliğin kaynağıydı.
  • nurkse düşük gelir-düşük tasarruf-düşük yatırım döngüsünden kurtulmanın yolunun dış kaynaklardan geçtiğini ileri sürer.
hesabın var mı? giriş yap