• arka kapağından:

    "yoksullar bizi bekliyor.
    izbelerde, harabelerde, barakalarda, küflü-nemli karanlık odalarda bekliyorlar. naylon çadırlarda, toprak damlı evlerde, kuş uçmaz-kervan geçmez yerlerde ve şehrin göbeğinde.
    kanlı gözlerini ufka dikmiş, bir heykel gibi hareketsiz, sessiz, dalgın bekliyorlar. bebekler açlıktan ağlıyor, anaların gözpınarlarından yaş yerine kan akıyor. çocukların dargın bakışlarından çelik parıltılar fışkırıyor. babalar yumruk sıkıyorlar ve askerdeki oğullar gökyüzünde bir turna katarı arıyor. dedelerin ağzı kapalı. nineler ses vermiyor. gelinler yaslı. ve çelimsiz genç kızları dengesiz beslenme, akrabalı borç, komşuları ağıt bekliyor. köşebaşlarında, çamurlu ıssız sokaklarda, karın, yağmurun ve gökdelenlerin arasında, dağ başlarında, tarlalarda, kapısına kilit vurulan atelyelerin önünde bekleşiyorlar.
    işsiz, umutsuz, aç, yorgun, hasta, küskün, sessiz ve kimsesiz.
    size ey sağlıklı ve varlıklı olanlar.
    ey işleri tıkırında gidenler.
    ey karnı tok, sırtı pek, yüzü gülenler.
    ey seçim kazananlar ve koltuğa oturanlar.
    ey dolar uçuranlar ve muslukların başını tutanlar.
    siz ey güç odakları, silah siperleri, söz ustaları.
    beş vakit namazını cemaatle kılanlar. gece teheccüte kalkanlar.
    zikir ile coşup nara atanlar. defalarca hacca gidenler.
    bir koyup beş kazanan tüccar, yağlı müşteriye
    yaltaklanan esnaf; aracılar, tefeciler, bankerler.
    ey mangalda kül bırakmayan siyasiler.
    bilim babaları, akademisyenler.
    emirli demiri kesebilenler.
    unutmayın.
    önümüz kış ve yoksullar sizi bekliyor."
  • mustafa kutlu'nun dergah'tan çıkmış kitabı. bu sefer kutlu hikâye yerine gazete yazılarını bir araya getirmiş. ajitasyona düşmeden, samimiyetini yitirmeden, okuyucuyu da bu manzaraya ortak ederek yazmış. böyle kritik ama ülkenin bütünün ilgilendiren bir konuda yoksullak hakkında yani üzerine düşeni yerine getirmenin acısıyla yazılmış belli ki. çünkü mustafa kutlu bize fısıldar gibi haykırıyor ki yoksulluk içimizde.
  • okuyucuların galiba ulaşamayacağı satış dışı tutulmuş üç ciltlik bir kitab. hakan arslanbenzer bahsetmiş...ayrıntı bu linkte... her daim gözümüzün önünden gitmemesi gereken manzaraları umarın iyi işlemiştir bu kitap. yoksa bizim "edebiyatçılarımıza" göre türkiyede yok böyle bir şey de ondan yani.
    http://www.denizfeneri.org.tr/…ik.asp?icerik_id=674
  • bu kitap insanı vicdan muhasebesine sokar mı sokmaz mı, bu konuda net bir fikrim yok ama kitabın son kısmında yer alan "fotoğrafın aslı" başlıklı röportaja arada bir dahil olan 10 yaşındaki emre yüreğimi dağladı.

    "günlerce dolaşmış, başvurmadık kapı bırakmamış, iş bulamamış, borç gırtlağa çıkmış, gırtlak da kanser olmuş."

    not: vicdanım rahat bir şekilde okudum. sonsuz şükür.
hesabın var mı? giriş yap