• bugün yollanırken bir gurbete yeniden
    belki bir kişi bile gelmeyecektir bize
    bir kemiğin peşinden saatlerce yol giden
    itler bile gülecek kimsesizliğimize

    gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların
    ordularla yenilmez bir gayız var kanımda
    dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
    yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda

    yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz
    çünkü bu yol kutludur gider tanrı dağı'na
    halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
    değişilir topu da bir sokak kaltağına

    ister düşün... kendini ister hayale kaptır
    uzar uzar çünkü hiç sonu yoktur yolların
    bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır
    sevimli bir hayale açılırken kolların

    ey doğunun alnımı serinleten rüzgarı!
    ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!
    arzularım bir oktur, aşar ulu dağları
    düştüğü yer uzakta "dilek" adlı bir saray

    o sarayda bulunca tanrılaşan erleri
    artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek
    hepsi sussa da, kür şad, uzatarak elini:
    "hoşgeldin oğlum atsız, kutlu olsun!" diyecek.

    atsız
  • gomünist marşlarına benzeyen atilla yılmaz yorumu var. sık kullanılan, türkeş'e atfedilen "yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz" cümlesinin kaynağı da bu şiir.
  • (bkz: duble yol)
  • bilge türkçü atsız atanın şiir kitabı. birkaç örnek vermek istedim, aslında hepsi birbirinden güzel ama... buraya yazsam kitap olur. o yüzden seçmece yaptım.

    gel be dilber zevk edelim,
    orda yalnız ne yatarsın?
    acı şarap kadehime
    dudağından bal katarsın...

    kızlar bana bakarsa da,
    yasemin gül kokarsa da,
    yarın gönül bıkarsa da
    bugün için sen yetersin

    dudakların: o ne meydir!
    bu sendeki nice huydur?
    gönlüm nişan, kaşın yaydır,
    kirpiğinle ok atarsın.

    desem sana: sevişelim!
    dersin: hayır, konuşalım!
    desem: kız gel öpüşelim!
    o dem hemen kaş çatarsın.

    yarın bir savaş olursa,
    meydanda kan, baş olursa,
    atsız'a bir iş olursa
    kız yine sen yas tutarsın...

    -------------------------------------------------

    dörtlüklerden...

    üç ömre bedel kırk yedi yıl gün gibi geçti,
    dünyadaki her zevke dedim: yok kadar azmış.
    bir başka hayat, başka cihan özlüyorum ben,
    bildim ki ölümden öte gerçek olamazmış...

    --------------------------------------------------

    ve sona doğru...

    bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim:
    bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim.
    dünya denen mezellete dalsın her isteyen;
    ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim.
    herkes bir özleyişle yaşar... ben de öylece
    altayların ve tanrıdağın çevresindeyim.
    merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara
    son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim.
    artık veda zamanına pek fazla kalmadı;
    yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim.
  • bana yine kendi sesleniş şiirindeki şu son dörtlüğü hatırlatır:
    ***
    ulaşsa da sana yolların ucu,
    varmağa yetmiyor atsız'ın gücü,
    içimde dururken bu kadar acı,
    hâlâ yaşıyorum, ölemiyorum...
    ***
    tanım: atsız ata'nın tüm şiirlerinin toplandığı kitabın ismi olmakla beraber aynı isimli şiiridir. ölümü tanrı dağı'na özlemle anlatır. 70 senelik ömrünün 27'sinde bu denli bir karamsarlık taşıması beni biraz incitir, ama şiiri yoğuran şey acılar olduğuna göre durumu da kabullenmek gerektir.

    ekleme: "gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların..." mısraı hep başka bir acı hatırlatır, bu nasıl tasvir, ne içtenlik!

    "ister düşün... kendini ister hayale kaptır...
    uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
    bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır
    sevimli bir hayale açılırken kolların." dörtlüğünün ilk mısraında düş ve hayal kelimelerini birarada kullanması, sonra düşünmek için sürecin sonsuz gibi uzaması, sonra da her şeyin bir hayalden, bir seraptan ibaret kaldığı... ah en sevdiğim şairlerden kendisi, fikirleri için eleştirenler türkçe hakimiyetini göz önüne alarak bir daha düşünmelidir.
  • bugün yollanırken bir gurbete yeniden
    belki bir kişi bile gelmeyecektir bize
    bir kemiğin peşinden saatlerce yol giden
    itler bile gülecek kimsesizliğimize

    2. mısrada "gelmeyecektir bize" ile bitirmiş atsız. muhtemelen "bize" değil "bizle" olacaktı o. ancak kafiye uyumu nedeniyle "bize" olarak uygun görmüş büyük edebiyatçı atsız.

    -------------yeniden
    ------------------bize
    ----------------giden
    ----kimsesizliğimize

    a
    b
    a
    b
  • hayranlık uyandıran şiir kitabı.
  • atsız'ın henüz 27 yaşında, edirne sürgünü sebebiyle yazdığı muazzam şiir.

    bunu belirtme sebebim de, şiirin alparslan türkeş'e yazıldığı hakkındaki şehir efsaneleridir.
  • atilla yılmaz'ın harika yorumladığı hüseyin nihal atsız şiiri. şu ana kadar hiç yazılmaması da ilginç geldi birden.

    yolların sonu
  • hüseyin nihal atsız'ın 1946 yılında yayınlanan şiir kitabıdır.
hesabın var mı? giriş yap