• oya baydar'ın, can yayınları'ndan, çıkan romanı. ayrıca kitabın kapağı da erguvan kapısı'nı hatırlatmıştır, ne güzeldi...

    "morsalkım bütün cepheyi sarmış, üç katı aşıp çatıya kadar tırmanmış, salkım salkım çiçekli dallar damdan aşağı sarkıyor. ardındaki boydan boya balkonları, o balkonlara açılan geniş pencereleri düşünüyor. kimler var içerde? gidenler, kalanlar… çocuklar büyümüştür, gençler çoluk çocuğa karışmıştır, kim bilir nerelerdeler. umut? hatırlanması yasak bölge. her hatırladığında yasak bölgenin dikenli tellerinin içini kanattığı, acıyı bastırabilmek için hemen uzaklaştığı suç ve günah coğrafyası.”

    bir ülke, bir şehir, bir semt ve bir ev: yolun sonundaki mor salkımlı ev. ülkenin yüz yıllık tarihinin kader zincirini kırmak mümkün mü? yıllarca tüm sakinlerinin birer birer deneyip de başaramadığını uzaklardan gelen çocuk başarabilecek mi? yoksa bu aile apartmanından çıkan diğer tüm kurbanlar gibi o da zincire eklenecek bir halka mı olacak?

    oya baydar, 1913’te bir suikastla başlayıp 1960’lı yıllarda aynı apartmanda kesişen çizgilerle ülkenin son yüz yılının haritasını çiziyor. yolun sonundaki ev, okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir türkiye panoraması."
  • oya baydar'ın oldukça başarılı romanı.

    üst kat, orta kat, alt kat ve buçuk kattan oluşan morsalkımlı evin sakinlerinin acı, hüzün, mutluluk, umut dolu öyküleri anlatılıyor. mor salkım büyüdükçe, apartmanı sardıkça güzelleşen dostluklar, samimiyet, aşk... ve yolun sonunda yok olmaya yüz tutan ilişkiler, dağılan, parçalanan hayatlar, yıkılmak üzere olan morsalkımlı ev...

    ve bunların arkasında yüz yıllık ülke tarihi tüm acımasız gerçekleriyle akmaya devam ediyor. yolun sonundaki evle türkiye tarihini özdeşleştiriyor yazar. acıları ve sevinçleriyle güzel bir yaşam alanı olan apartmanın kaderi umut'un oğlunun yok olmasıyla umutsuz bir bilinmeyene bırakıyor kendini.

    çoğu kahramanın anlatıcı olarak yer aldığı kitapta, kronolojik zaman akışı takip edilmiyor. başlarda hangi kahramanın, hangi zamanda, neyi anlattığını anlamakta zorlanıyorsunuz. ama karakterleri tanıdıkça zamanda bir oraya bir buraya gitmek sorun olmaktan çıkıyor. okunası bir kitap velhasıl.

    --- spoiler ---

    "gaddar bir ana gibidir ülkemiz, çocuklarını ya boğar, ya kovar..."
    --- spoiler ---

    ah!
  • oya baydar iyi bir yazar. toplumu değiştirmeye ve geliştirmeye çalışmasına rağmen karanlık ve istenmeyen yüzü olanların ve diasporaların ve azınlıkların ve sadece kaderinde ezilmek olanların anlatıcısıdır oya baydar. yolun sonundaki evde de tam olarak bunların hikâyesi var.
    zor bir kurgusu var kitabın. karakter sayısının fazla olması yetmezmiş gibi bir de tarih karmaşası var. 2016'lardan, 1942'lere ani bir dönüş,sonra 1970'lere yolculuk... ihtiyar ya da ölmüş olan bir insanın çocukluğu ya da ilk gençliğini getiriyor karşınıza. ta ki karakterleri içselleştirip kimin ne olduğunu iyice anlayıncaya kadar. bu dezavantaj yazara son yüzyılın neredeyse bütün siyasi olaylarını değerlendirme şansı veriyor. tarih dönüşleri okuyucuya başka bir sorun daha yaşatıyor, çünkü her bölüm başka bir karakterin ağzından anlatılıyor. karakterin kim olduğunu tespit edip ona göre anlamlandırmaya çalışıyorsunuz, böylece her karakteri ayrı ayrı iç sesinden dinleme şansınız oluyor.
    yazdıklarım gözünüzü korkutmasın, netice itibarı ile puzzle'ın parçaları yerine oturuyor ve anlaşılmayan hiçbir şey kalmıyor. benim tek eleştirim bazı olaylar artık o kadar didiklendi ki klişe olmaya başladı. yazar ne kadar ajitasyon yapmamaya çalışsa da bazı şeyler artık tekrarlanmaktan bayılttı. kitap söylediği her şeyi güzel söylemiş olmasına rağmen söylenmemiş bir şey söylemiyor. ama yine de kendini sevdiriyor, yüreğinizi burkuyor. ben sevdim...
  • "yolun başında ne vardı, diye sormuştu çocuk, daha güzel günler beklentisi, gelecek umudu, demişti. zamanın umudun törpüsü değil gıdası, beşiği olduğu çocukluk yılları, sevincin kederi hep yendiği, zamanın sonsuz sanıldığı cıvıl cıvıl gençlik yılları vardı yolun başında. "

    mor salkımlara tırmanan kedilerle yolun sonundaki evin sokağında yürüyorsunuz, etrafı saran mayhoş kokuyu duyumsuyor, apartman boşuklarında büyüttüğümüz kedilerin ince tiz mırıltılarıyla, bellek sizi çocukluğunuza öyle bir götürüyorki!.. oya hoca'nın güçlü kalemi sayesinde, kitabı okurken her satırında sizlerde de yaşanmışlık hissi yaratır ve baştan aşağı erguvan giyinirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap