• hoşgörü, zeka, ileri görüşlülük.
  • hasan, cihat, örter.
  • bende yok olan şey bu, iyi gibi olmak sonra pat! kötü olmak. kısaca seninle çalışan adama sağ gösterip sol vurmak. bence vasıf bu. ancak böyle hem korkulan hem sevilen olmak mümkün. kursu varsa gidesim var.
  • türkiye'de genelde yanlış anlaşılmış ve tek kelimeyle özetlenen vasıflardır bunlar: kaypaklık

    halbuki, yönetmek: yönetebilmek bambaşka bir olgudur.

    "başak çıkabilmek" anlamını içinde barındırır. yani, "ne var lan barcelona'da, beni de başına koysan, ben de şampiyon yaparım" değildir.

    yöneticinin beşeri ilişkilerin mükemmel olması gerekir.
    adalet duygusunun mükemmel olması gerekir.
    delegasyon ve güven gibi olgulardan haberdar olması gerekir.
    öngörülü, takipçi ve ikna edici olması gerekir.
    stres ve kriz anlarında soğukkanlı olabilmesi gerekir.

    yani saysam sabaha kadar bitmeyecek olan bilimum karakteristik vasıf gerektirir.

    -ki bunların hiçbiri yöneticilik öğreten okullarda öğretilemez. bunlar ya genetik olarak gelir, ya da sosyal yaşamdan bir şekilde kapılır.

    kariyer.net'teki her ilana "yöneticilik vasıfları" "liderlik vasıfları" yazmaya benzemez yani.

    demem o ki, herkes "yaşı geldi" diye ya da belli bir kıdeme erişti diye yönetici olmamalıdır.

    örneğin hagi mükemmel bir oyuncudur ama çok başarısız bir yöneticidir.
  • idare etme, liderlik, adalet duygusu ve ileri görüşlülük yeteneklerinin oluşturduğu vasıflardır. bu kavramların anlamları, içlerinin ne ile doldurulduklarıyla farklılık göstereceğinden türkiye için bu meziyetleri hemen açıklayalım:

    idare; yeniliğe kapalı olmak; değişime, değişmeye dair bir düşünce taşımamak, çaba harcamamaktadır. varolan sistemi aynen koruyup herhangi bir eleştiri ya da değişme isteğini, kendisine karşı koyma olarak algılamaktır.

    liderlik; üstlerinin söylediklerini pür dikkat dinleyip; astlarının söylediklerini, ne söylediklerinden bağımsız olarak dinlememektir.

    adalet; takdir ya da ödüllendirme kavramlarına uzak olmak, astlarının başarısını küçümsemek, onların en ufak bir hatasını her defasında büyüterek yüzüne vurmak, kendisine karşı koz olarak kullanmaktır.

    ileri görüşlülük; günü kurtarma derdinde olmaktır; uzun soluklu bütün işlerden kaçınmak, kısa vadede faydasını görebileceği işlerin peşinden koşmaktır.
  • millet çalışırken elde kahve telefonla oynamak.
  • üstlerini çok güzel pohpohlamak, her zaman makamlarını hatırlatmak, her cümleye sayın ile başlamak, astlarını aslansın kaplansın sen yaparsın diye motive edebilmek.
  • (bkz: netlik)
  • -delege ettiğin işi yapan kişiden daha iyi bilmek, aksi takdirde yapılan işi kontrol etme ve çalışanı değerlendirme şansınız olmaz.

    -delege edilen işin takibi, eğer takip edilmez ise çalışan bir süre sonra savsaklamaya başlar. ayrıca işin kaç saatte yapılacağı konusunda mantık çerçevesinde süre verilmeli ki, çalışanın motivasyonu kırılmasın. (örneğin 1 haftada bitecek iş için 1 gün süre verirseniz, o iş hakkı ile yapılmaz ve o iş tekrar edilmesi gerekir.)

    -tutarsız davranışlar sergilememek. (böyle yapanı işten kovarım deyip kovmazsan, bu tehdit artık bir sike yaramaz demektir. o yüzden işten kovarım demek yerine daha anlamlı ve yapılabilir uyarılar verilmelidir ki millet seni sikine taksın. )
  • türkiye için konuşuyorsak; üst kademeyi iyi yalayıp alt kademeyi iyi sikmek.
hesabın var mı? giriş yap