• beden çalıştıkça yorulur, istirahatle dinlenir. ruh ise tam tersi, atalet ve tembellikle yorulur çalıştıkça dinlenir, ferahlar.
  • sadece fizyolojik olmayan hadise.

    yorulursun.
    bedenen değil ruhen yorulursun.

    kendinden çok başkalarını düşünmekten yorulursun.
    insanlara hakettiğinden fazla değer vermekten de yorulursun.
    bazen kendini dinlemekten yorulursun.
    konuşmaktan yorulursun, bazen de konuşamamaktan.
    bazen ne yapacağını bilememekten yorulursun.
    bazen sevmekten yorulursun, bazen sevememekten...
    gitmekten yorulursun, bazen gidememekten...
    bazen gideceğin yolu aramaktan yorulursun, bazen bulduğun yoldan nasıl gideceğini bilememekten...
    bazen anlatmaktan yorulusun, bazen de dinlemekten.

    bazen de yaşamaktan yorulursun... bazen yaşayamamaktan... öyle işte.
  • john coffey ile özdeşleşti bir yerde.
    şöyle

    yazısal da böyle;
    “yoruldum, patron. yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum. yanımda hiç arkadaş olmamasından bıktım. nereye gideceğimizi, nereden geldiğimizi söyleyecek biri. insanların birbirine kötü davranmasından bıktım. her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. çok fazla var, sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. anlıyor musun?”
  • "yorulduğumuzda ve cesaretimizi kaybettiğimizde yıllar önce yendiğimiz düşüncelerin hücumuna uğrarız." friedrich nietzsche
  • "bazen her şey yorar insanı, dinlendirici olanlar bile. yorucu olduğu için yoranlar; bir de dinlendirmesi gerekirken, sırf bunun için uğraşmayı düşünmek bile yorucu olduğu için yoranlar. her türlü bunalımın, her türlü acının daha altına yuvalanan ruhsal bitkinlikler vardır; bunlardan sadece insana özgü bunalımlardan ve acılardan kendilerini gizleyebilenlerin haberi olmaz, kendilerine karşı, sıkıntıyı bile ustaca savacak kadar diplomatça davranmayı bilenlerdir bunlar. böyle küçülmelerine, dünyaya karşı zırh kuşanmalarına bakarak, kendi kendilerinin bilincine vardıkları bazı anlarda zırhın birdenbire, bütün ağırlığıyla üzerlerine çöküvermesine de şaşmamalı, ne de hayatın tersine bir sıkıntıya, yitirilmiş bir acıya dönüşmesine." der huzursuzluğun kitabını yazmış olan fernando pessoa.
  • hakkım yokmuş buna öyle diyorlar. öyle diyorlarsa öyledir. öyledir tabii. yoktur önemi her hevesinin kursağında kalmasının. iç huzuruyla ayaklarını uzatamamanın. bir kere de ben koyvereyim ne olacak rahatlığını tadamamanın. bazı insanlar güçlü doğar. bazılarıysa güçlü yaşar. öyle olduğu için değil öyle olmak zorunda olduğu için öyle yaşar. seçim değildir. hayat onu hep öyle olmaya zorlar. sonra bir sürü insan teselli sunar. bir de şuradan bak der. bilmez ki bakmaktan da yorulmuşsundur artık. üstelik onca bakış açısını kazanmana rağmen şöyle rahat rahat ayaklarını uzatma lüksün hala yoktur. "sabır" der sonra biri. ona destek çıkar sonra bir diğeri. ağırlaşır adımların. dalgın, düşünceli adımların. işte yoktur bazılarının buna hakkı. anlarsın ki bu bile bir lükstür. madem öyle dersin, o zaman yürümeye devam. devam o zaman yürümeye.. sanki hiç dinlenmemiz gerekmeyecekmişcesine.
  • sanırım yorulmak iki türlüdür. biri bir işi başardıktan sonraki yorgunluk hissi, diğeri de bir işe başlayamayacağım hissi.

    genelde yorgun hissettiğimde çok mutlu olurum beni bu kadar çok yoracak bir iş yapabildiğim, birşeyler yaptığım için. insan kendi başına yorgun olmaz ki. bir iş yaparsın. bu iş seni ne kadar çok yorarsa o kadar kendini zorlamışsındır. kendini zorlamak iyidir çünkü bir insan bir konuda ne kadar sınırına yaklaşırsa o sınırı ileri iter.

    bir insanın bir iş başarmak için kendini bilerek ve isteyerek yorması özeldir bence. yorgunluğun anlamı, başlanan işte ilerleme kaydedilmesi yada bitirilmesidir çünkü. ilerlemektir. ve birdahaki sefer daha emin ve hızlı adımlarla ilerlemektir. bu en tatlı yorgunluktur bence.

    bazı yorgunluklar ise keyfidir. altında önemli bir sebep yatmayan bir iş uğruna harcanan enerjidir. bu tip yorgunluklardan da nefret ederim. enerjimi işeyaramaz şeylere harcamak beni hep üzmüştür.

    her iki durumda da kişi dinlendiği taktirde iyileşir ve tekrar yorulmak için hazır olur. bu yüzden yorulmaktan korkmuyorum.

    bu gün nedensiz yere yorgun hissettim ama bu sefer dinlenmekle geçeceğine emin olamayarak.
  • yorulma süreci:

    1. denersin
    2. tekrar denersin
    3. tekrar denersin
    4. umutsuzluğa kapılırsın
    5. denersin
    6. beklersin
    7. beklersin
    8. denersin
    9. umutsuzluğa kapılırsın
    10. vazgeçersin

    ilk aşamada başlayan sürece erken teşhis ile zamanında önlem alınmaz ise kişideki düşünceler zaman içerisinde kendini tekrar etme yoluna giderek tüm hücreleri sarar.

    yorgunluk kronikleşir ve belli bir aşamadan sonra müdahale için çok geç kalınmıştır. mutsuz son.
  • eskiler, "âmene bil kader, emine minel keder" derlermiş; yani "kadere iman eden, kederden emin olur"

    kader sırının insanoğluna bildirilmesinin sebeplerinden biri de budur; onu kederden kurtarmak, yeise düşmesini engellemek...

    elinden geleni yap; gerisini allah'a havale et; kaderde ne hüküm verildiyse razı ol. tüm dert, keder ve sıkıntılarının berhava olduğunu göreceksin. işlerin ters giderse yeise, yolunda giderse gurura düşmek tehlikesinden kurtulacaksın. "bu noktaya tırnaklarımla kazarak geldim" diyen egosu kudurmuş biri olmayacaksın. ters gidince kendini içikiye, uyuşturucuya vurmayacaksın veya köprüden atlamayı düşünmeyeceksin.

    tabii akıl için anlaşılması en zor ukdelerden biridir kader mevzuu. eğer işin derûnuna vakıf olamıyorsanız şu kadarını bilseniz de yeterli gelir.

    allah insanı cebretmez,
    tamamen de serbest bırakmaz.
    işler ikisi arasında olagelmektedir.

    https://isnetus.wordpress.com/…26/kader-ve-tesaduf/
hesabın var mı? giriş yap