• esasında ilk kıtada bir kavga söz konusudur ki klipte de amy iki herifin arasında kalır.biri hem arkadaşı hem sevgilisidir diğeri de o günlük fuckbuddy takıldığı şerefsizin teki.iki herif kavga etmeye başlarlar;

    barın alt katında karşılaştık ve
    kurukafalı tişörtünün kollarını sıvamıştın
    bana "bugün neden onunla kırıştırıyorsun" dediğini duydum
    ve sanki tanqueray* kokuyormuşum gibi burun kıvırdın bana

    daha sonra kavgayı anlatmaya başlar ve karşı tarafa biraz yağ çeker ki olaylar büyümesin;

    hem arkadaşım hem erkeğim olduğun için
    stella*'nı bana uzatıp fırlayıp gittin
    ben dış kapının önüne çıkana kadar
    roger moore gibi paraladın herifi

    kavga patlamış, tek gecelik sevgili suçu olmamasına rağmen bir temiz dayak yemiştir. sonra amy kendini suçlar;

    tam tahmin ettiğim gibi
    aslında kendimi aldatmışım
    sana baş belasının teki olduğumu söylemiştim
    biliyorsun, iyi biri değilim.. ** *

    daha sonra amy eski sevgilisiyle eve gider,sevişirlerken aklına sevdiği adamı getirir ve ancak öyle tatmin olabilir;

    üst katta eski sevgilimle yataktayız
    onun keyfi gayet yerinde ama ben zevk alamıyorum
    son darbelerde aklıma sen geliyorsun
    işte o anda inlemeye başlıyorum

    sonra hemen evden çıkar ve sevdiğinin yanına gider;

    dışarı çıktım senle buluşmak için, chips and pitta*
    bana dedin ki "evlendiğimizde..."
    çünkü üzgün değildin*
    "o adamların hiçbiri olmayacak"
    sonra mutfakta yere yatıp ağladım senin için *

    amy'nin evleneceklerinden umudu falan yoktur. evlenseler bile kendi dahil herkesi aldattığını bildiği için mutlu olamayacaklarının farkındadır.yine suçluluk duyar;

    tam tahmin ettiğim gibi
    aslında kendimi aldatmışım
    sana baş belasının teki olduğumu söylemiştim
    biliyorsun, iyi biri değilim..

    ama aradan zaman geçer ve sevdiceğiyle tekrar bir araya gelirler. muhtemelen balayında bir otel odasındadırlar amy küvette adamsa koltuktadır;

    tatlı reunion, jamaika ve ispanya,
    eski günlerdeki gibi bir aradayız
    ben küvetteyim ve sen de koltukta oturuyorsun
    ben ayaklarımı suya daldırdıkça sen dudaklarını yalıyorsun

    ama araya bir soğukluk girmiştir, amy de sevgilisi de bilirler eskisi gibi olamayacaklarını. şu küçücük olay mahfeder herşeyi;

    sonra küçük halı yanığını farkettin**
    mideme bir ağrı girdi ve bağırsaklarım sarsılmaya başladı
    ama sen aldırmadan omuz silktin ve en kötüsü de * * **
    ikimiz de bıçağı ilk saplayanın kim olduğunun farkındayız * *

    tam tahmin ettiğim gibi
    aslında kendimi aldatmışım
    sana baş belasının teki olduğumu söylemiştim
    biliyorsun, iyi biri değilim..

    sözlerin çevirisi bu şekildedir. gerek amy winehouse'la ilgili forumlardan ve röportajlardan edindiğim bilgiyle gerekse yabancı şarkı sözü yorum sitelerinden gördüklerimle bu şekilde çevirmeyi tercih ettim. ayrıca amy, şarkıyı yazma sebebini şu şekilde açıklamış;

    it was about the relationship ı've been in*. ı warned the guy ahead of time about myself, ı was quite the philanderer *. then when he come at me and said "oh amy why'd you do that to me? *" ı said, "fuck i told you i was no good"***.
  • seninle aşağıda barda buluştuk ve duydum
    üzerinde kolları sıyırılmış gömleğin ve kafataslı tişörtün
    diyorsun o adamla neden yattın bugün
    ve beni tanqueraymışım gibi kokluyorsun

    çünkü sen benim adamımsın, erkeğimsin
    bana stellanı uzatıyorsun ve ayaklanıyorsun
    diyene kadar ben dışarı çıkıyorum
    adamların arasından roger mooremuşsuncasına geçiyorsun

    kendimi aldattım
    böyle olacağını biliyordum
    demiştim sana, belayım ben
    biliyorsun benden hayır yok

    üst katta, eski sevgilimle
    o içimde, ama ben zevk alamıyorum
    son darbelerde seni düşünüyorum, ve alarmım çalıyor

    koşuyorum dışarı, senle cips ve sirkeli sos yemeye
    diyorsun "evlendiğimizde"
    ki bana karşı kırgın değilsin
    "onunla hiç görüşmeyeceksin"
    seni düşünüp mutfakta yerde ağladım

    kendimi aldattım
    böyle olacağını biliyordum
    demiştim sana, belayım ben
    biliyorsun benden hayır yok

    tatlı buluşmamız, jamaika ve ispanya
    eski günlerdeki gibi birlikteyiz
    ben küvetteyim sen koltuktasın
    dudaklarını yalıyorsun ben ayaklarımı durularken

    derken ufak halı yanığını farkediyorsun
    midem acıyor ve karnım huzursuzlukla karışıyor
    omuz silkiyorsun ki bu en kötüsü
    bıçağı ilk olarak içeri saplamak için

    kendimi aldattım
    böyle olacağını biliyordum
    demiştim sana, belayım ben
    biliyorsun benden hayır yok

    (iyi kötü çeviri: tsan chan)
  • amy hanımın "kaltağın önde gideniyim, ama senden de vazgeçemiyorum, o herife verdim ama bi sor niye verdim, seviştik ama valla zevk almadım, hem sana demiştim ben buyum adamım, işine geliyosa kalırsın, roger moore'laşma tepemi attırma" temalı süper şarkısı.
    isli puslu, sadece kırmızı mumların yandığı bir bar sahnesinde akmış göz makyajıyla ve siyah dar bir elbiseyle icra edilesi şarkı.
  • bir kadının bazen içten içe "ben ki o kadar yerlerde,mutfakta ağlamışım senin için, sen o yerlerde ağlamanın ne olduğunu bilir misin? o en anlamsız, en pis, en kopuk yerlerde? beni niye kaldırmadın? niye oralarda ağlamaya bıraktın? sen kaçtın ama ben yerlere yığıldım, seni unutmak, atlatmak için ona buna vermişim, seni seviyorum demek yetmez bazen sarhoş bir kadını yerlerden toplamak gerekir, bazen ona bozuk makyajı ve günahlarıyla sarılmak gerekir...!" dediğinin en sağlam ve açık anlatımı olan şarkıdır.
  • amy winehouse'un yeni single ı. radyolarda, orda, burda, kulağımda sürekli çalıyor.

    meet you downstairs in the bar and heard,
    your rolled up sleeves and your skull t-shirt,
    you say "why did you do with him today?"
    and sniffed me out like i was tanqueray,
    'cause you're my fella, my guy
    hand me your stella and fly,
    by the time i'm out the door,
    you tear men down like roger moore

    i cheated myself,
    like i knew i would
    i told you, i was trouble
    you know that i'm no good

    upstairs in bed with my ex-boy,
    he's in a place but i can't get joy
    thinking on you in the final throes,
    this is when my buzzer goes
    run out to meet you, chips and pitta,
    you say "when we married,"
    cause you're not bitter,
    "there'll be none of him no more"
    i cried for you on the kitchen floor

    i cheated myself,
    like i knew i would
    i told you, i was trouble
    you know that i'm no good

    sweet reunion jamaica and spain,
    we're like how we were again,
    i'm in the tub, you on the seat,
    lick your lips as a i soak my feet
    then you notice likkle carpet burns,
    my stomach drops and my guts churn,
    you shrug and it's the worst,
    who truly stuck the knife in first

    i cheated myself,
    like i knew i would
    i told you, i was trouble
    you know that i'm no good

    i cheated myself,
    like i knew i would
    i told you, i was trouble
    you know that i'm no good
  • benim mi hayal gücüm çok geniş anlamadım ama güzelim parçanın buraya yazılan çevirileri çok yanlış geldi bana. pek bi chicken translate olmus, o kadar ki anlamsızlaşıyor ifade.

    benim anladığım sözlerse şöyledir;

    meet you downstairs in the bar and hurt,
    your rolled up sleeves and your skull t-shirt,
    you say "why did you do with him today?"
    and sniffed me out like i was tanqueray,
    'cause you're my fella, my guy
    hand me your stella and fly,
    by the time i'm out the door,
    you tear men down like roger moore

    üzerinde kurukafalı tişörtün ve kolları kıvrılmış gömleğin (kavgaya hazır gibi) alt katta barda karşılaştık seninle (karşılaştığı yani yakalandığı için de 'hurt' yani burdaki anlamıyla üzgün, kırgın)
    tanqueray (kötü kokulu bir cin markası) kokuyormuşum gibi beni kokladın (ya da yalanı o kadar bariz ki kokusu geliyor manasında olabilir) ve dedin ki 'bugün neden onunlaydın?'
    ve ben daha kapıdan çıkamadan adamı roger moore gibi yere serdin
    çünkü sen erkeğimsin, benimkisin, (beni umursuyorsun, anlamında)
    birandan bi yudum ver ve herşey yoluna girsin (stella artois- belçika bira markası) (fly-harika, çok iyi manasında da kullanılır, burda öyle bence)

    i cheated myself,
    like i knew i would
    i told you, i was trouble
    you know that i'm no good

    tahmin ettiğim gibi... yine kendimi aldattım,
    sana bela olduğumu söylemiştim, biliyorsun ben işe yaramam

    upstairs in bed with my ex-boy,
    he's in a place but i can't get joy
    thinking on you in the final throes,
    this is when my buzzer goes
    run out to meet you, chips and pitta,
    you say "when we married,"
    cause you're not bitter,
    "there'll be none of him no more"
    i cried for you on the kitchen floor

    yukarda eski sevgilimle yataktayım
    o doğru yerde ama ben zevk alamıyorum
    son namelerde seni düşünüyorum, işte o sırada mesajın geliyor (burda 'ancak seni düşününce gelebiliyorum' anlamında söylemiş olabilir, fakat ardından koşarak dışarı çıktığı için ben telefon mesajı olduğunu düşünüyorum. ya da yine süper başarılı bir amy göndermisi, yani her ikisi de.)
    koşup yanına geliyorum, chips ve pitta yerimizde (patates kızartması ve pita ekmeği. bizdeki patso diyerek rezalet bi benzetme yapayım. paket yapıp yanına gitmiş olabilir veya birlikte mekanda yiyorlar)
    diyorsun ki 'evlendiğimizde,..' çünkü kızgın değilsin (affetmişsin anlamında), 'artık o olmayacak..' (adam affediyor ama 'evlendiğimizde bunları kabul etmem, ona göre' diyor.)
    mutfakta yerde senin için ağlıyorum (adam hala alttan alıyor, vicdan hesaplaşması)

    sweet reunion jamaica and spain,
    we're like how we were again,
    i'm in the tub, you on the sink,
    lick your lips as a i soak my feet
    then you notice little carpet burns,
    my stomach drops and my guts churn,
    you shrug and it's the worst,
    who truly stuck the knife in first

    jamaica ve ispanyanın tatlı buluşması gibi (ingilizlerin kullandığı bir benzetmedir bu. ispanyolların jamaica'ya yerleşmesi ve ardından ingilizlerin de adayı ele geçirmesine gönderme yapıyor, uzun mevzu. özetle; zaten alınmış bir yerin tekrar ele geçirilmesi diyebilirim. veya sevgilisiyle tatile çıkıp işleri yoluna koymalarını ima ediyordur. ya da -amy bu- başarılı bir şekilde her ikisi de. jamaica'yı sevdiğini ve sevgilisiyle gittiğini biliyoruz çünkü)
    eskisi gibi birlikteyiz
    ben küvetteyim sen muslukta (tipik bir sevgili sahnesi, herşey yolunda anlamında)
    ben ayaklarımı sabunlarken sen dudaklarını yalıyorsun (ağzın sulanıyor manasında olabilir, içki yudumluyor anlamında olabilir)
    sonra küçük halı yanıklarını farkediyorsun (carpet burn halı üstünde sevişildiğinde genelde dizde oluşan kızarıklıklar. fakat video klibinde sevgilisi el bileğini çevirerek şırınga izlerine bakıyor. carpet burn'u bunu kasdetmek için kullanmış olabilir ya da sadece videoda o şekilde yapmışlardır)
    ve sadece omuz silkiyorsun ve bu esaslı acıtıyor (adam affetmiş ve umursamıyor diye daha çok vicdan yapıyor)

    budur..

    edit; jamaica § spain kısmı
  • i cheated myself,
    like i knew i would
    i told you, i was trouble
    you know that i'm no good

    bir kadından dahası güzel sesli bir kadından hele alkolikten dinlenesi en güzel şarkı sozu ve sarkıdır. bunca zamandır devamlı dınlıyorum hala aynı keyfı veriyor .bazılarının hayatının fon muziğidir
  • artık daha da hüzünlü olan amy winehouse klasiği...
  • radyoda duydugum anda hastasi oldugum, basta lauryn hill sandigim, uzun ugraslar sonucu amy winehouse oldugunu anladigim ve limewire'dan hizli bir sekilde indirip, ipod'uma yukledigim, su anda kulagimda calan sarki. bu kadar kapali bi havada, sonunda bulabildigim icin beni acayip mutlu etmis sarki.
  • aldatilip, aldatan bir kadinin icinde hissettigi bicak darbesi ses olup bize bu sekilde doner..multi melankolik bir sarkidir winehouse dan dokulen..
    ayrica, (bkz: daha kac vucut gerek bana benim seni unutmama)
hesabın var mı? giriş yap