• senaryo açısından kısa devrelerle dolu, aceleci ve yüzeysel kalmış içerikte olduğu söylenebilir. başrol üzerinde çok çalışılmış, filmi bu yönüyle düşünürseniz harika işler olduğunu görüyorsunuz. ama öte yandan senaryo aşırılıklarla o denli zorlanmış ki acemi duruyor.

    sinematografik öğelere yapılan övgülere katılıyorum, görüntü tekniği ve kurgu oldukça başarılıydı. drama öğelerininse fazla zorlandığını düşünüyorum.

    karanlık, hızlı akan, adeta sabırsız bir izleyicinin ileri atlayışlarıyla izlediği duygusu veren leon filminin de villain hero ve küçük kız bağlamını kopyalamış bir film. 5/10.
  • zorlama bir sanat filmi.. sanat filmi de degil, oyleymis gibi yapan, bu tavrini da hesapta cekimlerle, karmasik, anlasilmasi zor karakterlerle savunmaya kasmis.. ama gote got demek gerekirse, ne karakterlerin icinde bulundugu psikolojik durum seyirciye tam aktarilabilmis, ne de filmdeki hikaye ile desteklenmis.. ortaya karmakarisik bir film cikmis..

    sanat filmi sevenler de, gote got demek yerine, 3-5 sahneden gorduklerini ustuste bindirip, aslinda sunu demeye calismis, aslinda bunu ima etmis diye yana done savunmus filmi..

    boktan bir film.. cekimlerin guzelligi ya da iyi oyunculukla savunamayacagim kadar boktan bir film..

    1/10
  • çocukken daddy issues yaşamış, üstüne ırak gibi bir yerde askerlik yapmış, sosyapat bir kiralık katili konu alan müthiş bir film. bir çok seri katilin, sosyapatın, pedofilinin çıktığı ülke olan amerika'nın güzel yansıması olmuş diyebilirim. bana kalırsa bütün bunların altında yatan gerçek; çarpık aile ilişkileri. daha önce de (bkz: we need to talk about kevin) filmini çekmiş yönetmenin, bu sorunu filmleriyle güzel bir eleştiri getirdiğini düşünüyorum. rahatsız edici öğeler diğer filminde olduğu gibi hat safhada. sinematografi ve soundtrack seçimleri olarak da harikulade.
  • hain evlat comodus phoenix 'in bir dehşet performansı daha piç olmuş bu filmle, yapımda emeği geçenlerin alnından öperim, o nasıl boktan bir kurgu.
  • senaryo, kurgu eksikleri ya da gariplikleri olsa da bir şekilde kendini izlettiren filmlerden.

    --- spoiler ---

    bir insan evladı da çıkıp oldboy dememiş.
    --- spoiler ---
  • yönetmenliğini lynne ramsay'in yaptığı, başrolünde joaquin phoenix'in yer aldığı 2017 yapımı film.

    dünya prömiyerini geçtiğimiz sene gerçekleştirilen 70 cannes film festivali'nde yapan film burada ''en iyi senaryo'' ve ''en iyi erkek oyuncu'' ödüllerini kazanmıştır. ülkemizde ise ilk olarak geçtiğimiz ekim ayındaki filmekimi 2017'de gösterilmesi planlanan film dağıtım sorunu yüzünden gösterime girememişti fakat geride bıraktığımız nisan ayındaki 37. istanbul film festivali'nde seyirci ile nihayet buluşmuştur.

    film, geçmişinde birçok travmatik olay atlatan eski asker joe'nun, kayıp bir kızı bulma görevi sırasında yaşadıklarını konu ediniyor. mesleğinde bir ömre yetecek kadar şiddete tanık olan joe, geride kalan hayatını, seks ticareti için kaçırılan kızları kurtararak kazanmaya başlamıştır. new york senatörünün kızını kurtarması için kiralandığı zaman ise bir komplo ağının içine sürüklenir. joe kısa sürede, kendisini ölü görmek isteyen düşmanlarıyla savaşmak zorunda olduğunu kavrayacaktır.

    film konusu itibari ile her ne kadar taxi driver filmi ile benzerlik gösterse de kalite olarak kesinlikle yanına yaklaşamayacak düzeyde. karakterin geçmişi nedeniyle ruh hali ve dışa yansıması oldukça başarılı bir şekilde işlenmişken konunun genel işlenişi yönünden maalesef sınıfta kalıyor. filmde asıl konuya kanaatimce biraz geç girilmesi ve filmin kısa olmasından dolayı geriye kalan sürede konunun apar topar bir şekilde işlenerek gerekli ayrıntılara değinilmemesi filmin en büyük handikaplarından. senaryodaki bazı eksikliklerden kaynaklı filmin sonunda bazı sorular cevapsız kalıyor ve bu da bir boşluk oluşturuyor. filmde vurucu birkaç sahnenin dışında hatırda kalıcı pek bir sahne yok. zaten psikolojik ögelerin daha ağırlıkta olduğu film, aynı başarıyı aksiyon kısmında yeterince karşılayamıyor ve durgun bir film izletiyor. filmde müzik kullanımı ve görüntü yönetmeninin başarısı öne çıkan diğer detaylar.
  • you were never really here : incinmiş çocukların öyküsü

    yaşı her ne olursa olsun travmalarından ibaret olan insanlar, daima çocuk kalırlar. bildikleri rakamları sayar ve kurtarılacakları ânı beklerler ve sonra : you were never really here

    yersiz çözümlemeler ile uğraşmayacağım, bu kadar ağır dertlerle boğuşmanıza da gerek yok, bir şekilde travmatik bir çocukluk yaşayan insanların perdeye baktığında gördüğüyle, yaşamayanların gördüğü bambaşka şeyler.

    aile içi şiddete, savaşa, çocuk tacizine, faili meçhul ölümlere lanet olsun.
  • doksan dakikalık psikolojik buhran, we need to talk about kevin'in yanına yaklaşamayacak bir film. yönetmenin sanki çok fazla söyleyecek şeyi varmış da hepsini birbirine karıştırmış gibi, nereye çekersen oraya gidiyor hikaye. yaşananlar gerçek mi yoksa hayal mi emin olamadım. bir filmden tam olarak tat almak için baş karakter ile kendimizi özdeşleştirebilmemiz gerekir, geçmişini neler yaşadığını tam olarak bilmiyoruz, iyi mi yoksa kötü biri mi bu da belli değil; repliksiz uzun sahneler tahammül sınırlarını zorlayan cinsten. isterdim ki kötü adamımız vali beyi biraz tanıyalım, üç beş bir şey söylesin, intikam dakikalarına hazırlanalım o da yok. bari küçük kıza bir kaç replik verseydiniz yok amk yok, leon indirip tekrar izlemeye gidiyorum, aradan kaç yıl geçmiş üstüne koyamadılar arkadaş.
  • bir lynne ramsay şaheseri. müthiş bir psikolojik film.

    joe karakterinin film boyunca gel-gitlerini ve travmalarını öyle güzel betimlemiş ki, izlerken bir dostoyevski romanı okur gibi hissettiriyor. joe, kafasının içindeki travmaları asla atlatamayacağını düşünüyor. sürekli zihninde canlandırıyor. ona göre, dünya hiçbir zaman güzel bir yer olmayacak, hayat hiçbir zaman güzel olmayacak.

    --- spoiler ---

    bu durumu en çok mcleary hayallerini anlatırken, joe'nun daha başında kopup, cümleler sonunda "whaat?" diye karşılık verdiğinde anlıyoruz.

    --- spoiler ---

    işler iyice kötüye giderken her defasında ölümü düşünüyor. ölüme giderken güçsüzlüğünden dem vurup, gerçek hayatta insanları öldüren, duygusuz ve acımasız bir karakterle birlikte kendini güçlü hissetme tutkusunu yaşamaya çalışıyor.

    --- spoiler ---

    filmin sonu ise joe'nun gel-gitlerini güzel bir perde ile suratımıza çarpıyor. ölümünü düşleyen joe, öldükten sonra herkesin hayatına aynı şekilde devam edeceğini hayal ediyor. hemen akabinde hayatında hep istismara uğramış, babası tarafından bile istismar edilmiş, hayatında herkesten korkan nina'yı ve nina'nın ilk defa ona güven veren birini karşında gördüğünü fark ediyor. bir kız çocuğuna verdiği ufak bir güven duygusunu bile, kimseye bir faydası dokunmayacak bir ölüme tercih ederek "güzel bir gün" 'e devam ediyor.
    --- spoiler ---
  • joaquin phoenix'in adeta döktürdüğü, aşırı derecede şiddet sahneleri iceren psikolojik gerilim filmi. tabi ki recep ivedik, cumali ceber izlenen ulkemde hakettiği degeri goremeyecektir. bu arada film " ben festival filmiyim "diye bağırıyor. tavsiye edilir.

    --- spoiler ---

    çekiç reyiz
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap