yüce gönüllülük
-
büyük bir kalbe sahip olmak gibi ve oktay taftalı'ya göre şöyle bir şey olan işte; "yüce gönüllülük, 'entelektüel bakış'ın, aklın, didaktik öğrenmenin dışına taşan bir insan edimidir. bu nedenle yüce gönüllü davranış, ideoloji (idebilim) okullarında, aydınlanma sürecinde öğrenilemez. onu fedakâr annelerin 'iyi insan ol evladım' öğüdünden edinmek mümkündür. sadece bu kadar..."
-
bugün bir örneğini kulaklarımla duyduğum gönüllülüktür.
ofiste bir çaycı teyzemiz var, 50 yaşlarında tonton bir kadın. iyi niyetli, saf, temiz, çalışkan, becerikli bir kadın ama ailecek maddi ve manevi olarak çok zor zamanlardan geçiyorlar. öğleden sonra yeğeninin otistik şüphesinden yırttığını, tetkiklerin olumlu çıktığını duydu ve hüngür hüngür ağladı sevinçten. sonra gel ablam bi sigara ısmarlayım sana dedim, çıktık terasa. bana döndü "baggio bey, iyilik yap denize at derlerdi inanmazdım haklılarmış, bilmiyorum size bunu anlatmam ne kadar doğru ama ben bu yeğenin sağlığını 150 liraya aldım" dedi.
"o nerden çıktı be abla hayırdır" dedim. "dün eve giderken yolda 150 lira buldum" dedi (dikkat maaşa iki gün kala) alma bu parayı demiş kendi kendine, o sırada sokaktan bir kız geçiyormuş öğrenci tipli, kıza sormuş öğrenci misin diye, evet teyze demiş odtüde okuyorum. "yanlış anlama kızım, sakın yanlış anlama, bu parayı yerde buldum, içim almıyor cüzdanıma atmaya, ama öğrencisin sen, öğrenciye fitre bile düşer, al bu parayı kızım bir derdinize harcarsınız" demiş. kız kocaman gülmüş, "valla teyzem alışveriş yapacaktım markete gitmeden önce borç almaya okula gidiyordum evde yiyecek bişeyimiz kalmadı, allah gönderdi seni bize" demiş. (doğru yalan bilmem akşama gidip o parayla kafada çekmiş olabilir, orasını allah bilir)
aha baggio bey dedi, o para o ççocuğun kısmeti, kimse kimsenin kısmetini yiyemez, hem belki de bugün yeğenimin mutlu haberini o apara sayesinde aldım, kim bilir...
evet ablacım kim bilir, ama ben bir şey bilirim, sende bu temiz kalplilik, sende bu yüce gönül olduktan sonra, sırtınızı yere getirmez yaradan.
tanım: maaşa iki gün kala yerde bulduğu parayı cüzdanına koyamayacak kadar vicdan sahibi olmaktır.
not: çocuk depresyondaymış, 2,5 yaşında çocukta ne depresyonuysa, haklıymış anneannem be sözlük "herşey sinirsel" -
bana rus klasiklerini hatırlatıyor bu söylem. bunu duyduğumda; omuz silkip, cebindeki birkaç kopek ile petersburg'da kötü bir meyhane'de içki içip, eve dönerken fakir fukaraya yardım ederek, yüce gönüllülük yapacak bir rus geliyor aklıma. *
-
ayni zamanda bencillik
-
antik yunan’da erdemli bir insanın 12 temel özelliği olduğuna inanılırdı. bu erdemlerden 11'i; azim, nezaket, cömertlik, doğruluk, ihtişam, saygı, adalet, sağduyu, zeka, cesaret ve cazibe. aristoteles'e göre, diğer 11 erdemden daha değerli olan ve kişiyi taçlandıran asıl erdem yüce gönüllülüktür.
yüce gönüllü kişi; kendisini iyi tanıyan, gücünün sınırlarını bilen, baskı altında soğukkanlılığını koruyan, intikam duygusu taşımayan, topluma faydalı işlerde çalışmaktan büyük bir mutluluk duyan, adaletsizliğe ve kötülüğe karşı mücadele eden, güzel amaçlar uğruna kendi çıkarlarından, rahatlığından, güvenliğinden, hatta yaşamından bile vazgeçen kimse olarak tanımlanıyor.
(bkz: magnanimity)
latince'de magna=yüce, anima=ruh -
bir insanın sahip olması gereken temel niteliklerden biri yüce gönüllülüktür. bu, bizi tüm asil niteliklere sahip olmaya teşvik eder. zevki geliştirir, kalbi yüceltir, zihni yükseltir, duyguları canlandırır ve itibarı güçlendirir. yüce gönüllülük insanı yüceltir. bazen talihin cilvelerine karşı bile bir deva olur, çünkü bunların nedeni genellikle çekememezliktir. yüce gönüllülük eylemlerde uygulanamasa bile, iradede tam karşılık bulabilen bir duygudur. yücelik, cömertlik ve diğer tüm kahramanca nitelikler kaynaklarını bu özellikten alırlar.
baltasar gracian -
her insana nasip olmaz.
-
"yüce gönüllülük, güçlü olmakta değil, gücün nasıl kullanıldığında yatar. gücüyle pek çok kalbe güç veren, insanların en yüce gönüllüsüdür."
-
herbert, dune'da yüce gönüllü olmanın bir ipucu olarak "geniş bir ağıza" sahip olmayı göstermiştir. leydi jessica'yı dük leto (1.leto) tasvir ederken şöyle bir cümle kullanır:
"...geniş ağzı, yüce gönüllü olduğunu belli ediyordu". (s.78) -
önceki sene topraktan aldığım evin inşaatında tanışmıştım, inşaatın bekçisiydi taşkın abi. hani derler ya insanın sireti suretine yansır diye, işte öyle, kalbinin güzelliği yüzüne yansımış, hatırnaz ve iyi huylu birisiydi. gel zaman git zaman muhabbetimiz ilerledi. sonrasında bir gün inşaat bitti ve bir süre görüşemedik.
geçtiğimiz sene ablamın nikahına çağırdım taşkın abi'yi, çünkü tembih etmişti çağırın diye. mevsimlerden kış, hava oldukça soğuk ve yağmurluydu. nikah bitmiş, takı töreni dağılmış, tam da konukları uğurlamak üzereyken kapıda belirdi.
- geç mi kaldım ağabey?
-- olur mu abi öyle şey..
gelinle damadı hemen çağırdık yerine, önce tebrik etti, sonrasında da cebinden 100 lira çıkartıp ablama taktı. belki de cebindeki son parasıydı. bazı insanların cebinde çok olmaz, ama gönlünden verir.
fotoğrafçı da artık yerinde olmadığından, hatıra olsun diye telefonumla fotoğraflarını çektim, hâlâ da saklarım. yüce gönüllülük deyince aklıma geldi birden. iyi ki varsın taşkın abi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap