• sabah-akşam eşşek gibi çalışıp para kazanmayan, zar-zor geçinmeyen, kendi uydurduğu standartlara göre geçim mücadelesi falan vermeyen bir adamın, allah bilir klimalı ofisinde çayını yudumlarken gazetedeki köşesi için yazdığı cümle...

    "hayattan kaçıyorsunuz, profesör oluyorsunuz, devlet memuru olup, yan gelip yatıyorsunuz" diyen adam da sanırsın kankası haşmet ağayla beraber 25 seneden beri inşaatlarda amelelik yapıyor, ekmeğini taştan çıkarıyor...

    sömüren, resmen kan emen, 3 kuruş paraya sabah-akşam, cumartesi-pazar çalıştıran, kendini ve verdiği işi bi bok sanan fırsatçı işverenler suçlu değil de, akademik kariyer yaparak birilerinin tabiriyle devlete kapağı atmayı, kendini korumayı başaranlar mı suçlu oluyor?

    hayır bi de yüksek lisans yapanları "hayvan"a benzeten adamın, lisedeki lakabını bilmesek neyse...
  • müsaadenizle biraz alıntı yapmak istiyorum ben bu yazıdan.

    "önce doçentlik sonra profesörlük de garanti."
    doktora yeterlilik ve doçentlik sınavlarını görmesini isterdim ben böyle düşünen kişinin.

    "üç çarçur makale, iki arak kitapla işi bitirirsin."
    arak kitap yoktur, literatüre katkıda bulunan tez vardır. şuraya yönlendiriyorum kariyi:
    (bkz: tez basması)

    "bunlara "eternal student" derler, ebedi öğrenci"
    evet, derler. "doktorum" derseniz tansiyon da ölçtürürler.

    "üniversiteye "okul" demek de apayrı bir yanılgıdır ama bu da apayrı bir yazı konusu"
    evet, okuldur, okumaktır, öğrenmektir.

    "maaşlar çok parlak değildir ama orada hayat da daha ucuzdur."
    üniversite civarındaki evlerin kiraları için emlak sitelerine bakılabilir.

    "üstelik birçok haybeci için, uzunca bir kış tatili ve upuzun bir yaz tatili de çok çekici değil midir? "
    9 temmuz 2009 perşembe günü saat 12.36 itibariyle yaptığım çalışmaya işbu entryi yazmak için ara vermiş durumdayım. öğleden sonra hangi kütüphaneye gitsem diye düşünmekteyim. ayrıca mesai saati diye bir şeyin olmadığını da belirtmek isterim. saat altıda kapanamıyor o dükkan maalesef.

    "özel sektörde bir işe girse, kullanıp kullanacağı izin senede on beş gün, çoğu zaman iki taksitle"
    "okul"da yaptığınız tatilin diyetini daha sonradan veya daha evvelden geceleri çalışarak ödemektesiniz.

    "bir de, "iş poposuna" sahip olmadıkları için hayatta hiçbir halt da olamamanın verdiği derin burukluk.."
    (bkz: tez götü)

    kıssadan hisse: özel sektörde ne kadar çalışılıyorsa akademik hayatta da o kadar çalışılmaktadır. eksiği, fazlası kişinin kendi huyuna, suyuna göredir. saygılar efendim.

    ps: kuşlar ve sokak hayvanları için bir yerlere lütfen su koyunuz. baksanıza, sıcaktan bize neler oluyor, onlar kim bilir ne durumda.
  • normal üniversiteler söz konusuysa doğru bir tespittir, oysa engin ardıç üniversitesi'nde yüksek lisans yapan öğrencilerin öğrendikleri müthiş şeyler düşünüldüğünde yanlıştır.

    birinci sene
    ear 501 malumatfüruşluğa giriş
    ear 511 cem uzan'ın güzellikleri
    ear 532 akp tayfasının kırolukları

    ikinci sene
    ear 572 ismet paşa resimli paralar
    ear 581 cem uzan'ın kötü yönleri
    ear 599 memur zihniyeti, chp, ankara
    ear 545 akp'yi neden sevmeliyiz

    yüksek lisans tezi: "ismet paşa resimli paralar üzerinden tek parti rejiminin yapısökümü"
  • master/doktora öğrencilerinden alelade bir günde beklenen bilgi seviyesini tüm hayatı boyunca karşılayamayacak bir insanın cehalet övgüsü şu cümle.

    hayattan kaçmak dediği şeyin nasıl bir şey olduğundan zerre haberi yok bu kamilin. doğru düzgün yüksek lisans yapmak insanın stresten kaşını kirpiğini döker, ülser eder. günler geceler boyunca laboratuvalarlarda kan ve gözyaşıyla çabalamayı gerektirir. haftasonunu falan geçtim günde 2. bir öğün yemek yiyecek zamanın kalmaz.

    üstelik başını sallayıp, işini yapıp maaşını almaya da benzemez. kendini sürekli kanıtlaman, sınanman gereklidir. yükselmenin tek yolu hakikatten yaptığın işe hakim olduğunu bilimsel veriler ışığında kanıtlamaktan geçer. bir ömür öğrenciliği kolay sanan adam bana yüksek lisans sırasında verilen 22 dersten sadece biri olan
    environmental chemistry dersini, sınavını geçecek kadar, kurcalasın ondan sonra göreyim hayattan mı kaçıyor, okulu bırakıp ağlaya ağlaya eve mi dönüyor.

    hakikatten iddialıysan şöyle bir teklifim var;
    üç ay süre veriyorum tek ders çalışacaksın, başka da işin olmayacak. kitabın adı şu; environmental chemistry (stanley e. manahan)

    bak master tezi demiyorum öteki dersleri de saymıyorum. evde yata yata da çalışabilirsin istiyorsan.

    becerebiliyorsan bana yapılan sınavın aynısını sana yapmaya hazırım. ne bir eksik ne bir fazla. iki saat yazılı, bir saat sözlü, 2 seans laboratuvarda uygulamalı.

    yani farazi konuşmak kolay sayın dingil ama iş gerçekten bilimle uğraşmaya geldi mi orada haddini bileceksin. her işin kendine göre zorlukları var ama bilim bir iş kolu olarak görülecek şey değil. hakikatten özveri ve disiplinle hayatını adamayı gerektiriyor.

    bilip bilmeden konuşmayalım, cehaletimizi sergilemeyelim.
    şuursuzluğun lüzumu yok.

    öte yandan diyelim ki adam hayattan kaçıyor bu onu haksız mı kılar. türkiyedeki şartların vahşiliği sorun olmuyor da adamın bu vahşetin kollarında acı çekmekten sakınması mı sorun oluyor. 35 milyon insanın 30 yaşının altında olduğu bu ülkede gençler iş hayatı denilen arenada şerbetini verene kadar dişlilerin arasında ezilmek istemiyorlarsa bunun hangi kısmı hatadır. onları hangi mantıklı insan suçlayabilir.

    sermaye sahipleri üç kuruşa köle gibi çalıştıracakları insanları daha rahat kucağa oturtsunlar diye gençleri teşvik etmenin kime ne faydası var.

    düzen buysa kaçın amına koyayım. bu düzeni işleten utanmıyor, ona yamanan utanmıyor, onu yağlayan yağdanlık utanmıyor siz mi utanacaksınız canım gençler.

    siz sanata, bilime, aydınlığa sığının
    bu dingiller ağır aksak makinelerinin dişlilerini yalamaya devam etsinler.

    tarih sizden korkak olarak bahsetmeyecek emin olun.
  • "yüksek lisansın arkasından doktora gelecektir, sonra belki bir doktora daha..."

    (bkz: geçen gene doktoradayız)
  • yazının neresinden tutsan elinde kalıyor da "yüksek lisansın arkasından doktora gelecektir, sonra belki bir doktora daha" kısmı beni bitirdi. bir doktora daha mı? biri şu adamı kendine getirsin.
  • yüksek lisans yaparken aynı zamanda özel sektörde bir işi de olanların ne yavrusu olduğu sorusunu akla düşüren tespittir.
  • engin ardıç'ın kendisine ana tema olarak bellediği 8-10 tane konu içinden seçip bugünlük piyasaya sürdüğü yazısı. kendisinin arada sırada ısıttığı temcit pilavlarından biridir.
  • bunu söyleyen sabah gazetesinde yazıyor, söyleyecek bir şey yok fazla.
hesabın var mı? giriş yap