• eklem yerlerinde olanlar özellikle sporcularda ya da sporla uğraşanlarda sıkça görülür. sert bir darbe, çarpma, düşme ya da bir uzvun/bölgenin sürekli kullanımı [aynı noktaya uygulanan sürekli basınç] ile oluşabilir. belde, dizde, ayak bileğinde, el bileğinde, parmaklarda, boyunda, omuzda, kaburgaların üstünde, vb. görülebilir.

    tanı mri* ile koyuluyor, röntgen* ile değil.

    ağrılı bölge aşırı derecede hassaslaşır ve üzerine bastırdığınızda şiddetli ağrı hissedilir.
    yürürken ağrı, yere basamama, merdiven inip çıkamama, zaman zaman vitesi boşa almış gibi hisler, kalem ve laptop kullanırken ağrı gibi günlük hayatı bire bir etkileyen sıkıntılar olabilir örneğin.

    ağrı zaman zaman geçiyor gibi görünse de hiç beklenmeyen anlarda tekrar nüksedebilir. başka bir deyişle o bölgeyi bir süre kullanamaz hale gelirsiniz, çünkü iyileşene kadar yapılan bütün hareketler acı verici olacaktır.

    "yumuşak" "doku" gibi ifadelere bakıp sorunu tatlı bir incinme, "yumuşakmış sorun yok" gibi düşünmemek gerekir. yumuşak doku denilen şey, bir organı diğerine bağlayan, çalışmasına aracılık eden, ya da bir organının çevresini kaplayan dokuya denir. buna göre, örneğin bağlar*, kaslar, yağ dokusu, sinirler, lifler*, kasların üzerini örten zar* vb. hepsi yumuşak doku kapsamına girer.

    yumuşak doku zedelenmesi demek, bir bölgenin sınırları aşan derecede zorla yıpranmış olması ve yalnızca kemikle ilgili bir sorun olmaması anlamına gelir. başka bir deyişle, kişide kırık, çıkık, yer değiştirme ya da çatlak yok ancak kemik dışındaki ve çevresindeki bölgede hasar var demektir.

    bu bakımdan diş çürüğünün verdiği ağrıya benzetilebilir; nasıl ki dişiniz her çürüyüp ağrı yaptığında çektirmeniz gerekmez (kırık da değildir) ama yine de dayanılmaz ağrı yapar, yemek yedirmez, içirmez, uyutmaz, işte yumuşak doku zedelenmesinde de tıpkı diş ağrısında olduğu gibi o bölgeyi kullanamazsınız. o yüzden "nasıl olsa kırık yok yumuşak yumuşak" deyip kelimenin kulağa verdiği ahenge bakıp havaya girmemek gerekir.
    (bkz: öldürmeyip süründüren şeyler)

    durumun ciddiyetine göre iki hafta ile birkaç ay arasında tamamen iyileşir ama o bölgeyi bir süre kullanmamak ve dinlendirmek gerekir. bu nokta önemlidir çünkü zaten sınırları zorlayacak kadar yıpranmış olan bölge, daha çok kullanıldıkça daha da çok incinir, bu da daha çok ağrı ve sızı, daha geç iyileşme demektir. başka bir deyişle, ısrarlı kullanım ağrıyan dişin üzerine şeker çikolata yemekte olduğu gibi acıdan acıya koşmaya davetiye çıkartmak demektir.

    iyileşme sürecinde ağrılar çok artarsa ve şişlik indikten sonra sanki o uzvu kullanırken kontrol sağlayamıyormuş gibi bir his oluşursa*, tekrar doktora başvurmak gerekir. çünkü böyle bir durum eklem yerlerini birbirine bağlayan bağlarınızın* size ciddi bir şeyler anlatamaya çalıştığı anlamına gelebilir. örneğin bir felaket senaryosu için : (bkz: ön çapraz bağ yaralanması), (bkz: ön çapraz bağ).
  • doktorların hiç bir bok yapamadığı konulardan biridir. önce hastahane kazansın diye röntgen çektirilir, yumuşak doku için röntgen çektirmek faydasızdır ama olsun, sonra bu olmamış mr, tomografi vs çektirilir, bunlar için hem para hem zaman kaybedersiniz, sonra doktor 2 sn bakıp kenara atar. sonra da üstüne fazla basmayın!?!?!?,dinlenin geçer de diyen çıkabilir, şunu sabah akşam sürün diyende, kas gevşetici veren de çıkabilecek hastalıkımsıdır. bunların hepsi boştur, gelmişken ilaç yazayım da, bana hediye veren şirkete bir karşılık vermiş olurum vs'lere bile kurban gidebilirsiniz. en iyisi, zedelememektir.
  • arkadaş geçtiğimiz hafta gece kolumun üstüne yatmışım (benim teşhisim bu), sabah işyerinde "ay kolum acıyo" diye dolandım. ertesi gün geçmeyince ve ben artık demlik tutamayıp kapı kolu açamamaya başlayınca "bi medikoya gideyim" dedim.

    röntgen çekildi, bişey görünmüyo tabii. doktor da bir ilgiliydi bir ilgiliydi sağolsun. atel takacaksın ya da bandaj saracaksın, dinlendirmezsen hayatta geçmez dedi, ağrı kesici tablet ve jel yazdı.

    sağ elim, mouse tutamıyorum, kalem tutamıyorum, iş yapamıyorum... rapor da vermedi, benimd e istemek aklıma gelmedi zaten.

    bir haftadır dışarıdan yemek yiyorum, ütü yapamıyorum, yazı yazamıyorum, giyinirken zorlanıyorum, sol elimle yapabildiğim kadar iş yapıyorum işte. bu yazıyı da bir yıldır yazıyorum sanırım, tek tek sol elimle tuşlara basarak.

    velhasıl; yumuşak doku mumuşak doku deyip geçmemek lazım, bir haftadır hayatımı felç etti, acısı da artık ilk hafta gibi olmasa da özellikle ateli çıkardığım zaman kendini hatırlatıyor.

    elinizin üstüne yatmayın.
  • bu yuzden gittigim doktorun 'yannis tellik seciminden dogan et ezigi' diye tabir ettigi hastaliktir. bense soranlara 'dans dersinde ayni ayaga cok yuklenmekten kaynakli yumusak doku zedelenmesi' diye acikliyodum durumu, daha bir hastalik gibi gorunuyodu, havali da sonucta. et ezigi ne ya.
  • geçen hafta, 30-40cm yükseklikteki otobüsten, dümdüz asfalta, 95 kg bedenimle sol ayagimin dış kısmına inmem, burkmam ve oraya yigilmam sonucunda doktorun bileğim için koyduğu teshistir.

    burkma olayından sonraki iki gün mecburen, parasını verip satın aldığım bir eğitime gittiğim için de ayağı iyice yiprattim sanirim.

    bir haftadır hala yuruyemiyorum, morluklar oluştu geçti, şişlik kısmen indi kısmen devam ediyor. buradaki entrylerde ağrısının bir sene sonra gectigini yazanları görünce gözlerim doldu. eskisi gibi kır çiçekleri içinde kosabilmek istiyorum.

    lütfen.
  • üzerinden bi buçuk ay geçmesine rağmen hala ayak bileğimin hareketlerini kısıtlayan doku zedelenmesi. hayır dikkat de ettim ben buz, bandaj, krem, dinlenme felan ama hala hafif şişlik var ve bileği öne arkaya hareket ettirmede sorun var korkuyorum umarım geçer.
    2017 yılından not: gerçekten iyileşmesi zor bi rahatsızlık. burkmanın yaşanmasından neredeyse 1 yıl sonra iyilesebildi. sizlere tavsiyem eğer başınıza geldi ise tedavilerini tam uygulayın buz çok önemli. bir de iki-üç gün basmayın üzerine. hepinize geçmiş olsun
  • aralıklarla iki kez aynı bölgede oluyorsa bu * *acısı ikiye katlanıyor. hassaslaştığından muhtemelen ama psikolojik de olabilir bilemedim. 1 haftalık acılı süreç için bin kat sabır.
  • havuz kenarında kayarak yere düşerken ayağımı sert bir cisme çarpma suretiyle geçirdiğim ve bir haftadır topallayarak yürümeme geçici iş göremezlik raporu almama sebep olan hastalıktır.
  • burkulma, zorlanma, yırtılma, çarpma gibi travmatik olaylara bağlı gelişen, pek çok ağır sakatlıklara sebebiyet veren aşırı sinir bozucu zedelenmedir. ağır varyasyonları olabilir. ciddi bir problemdir. aksatılmadan üstüne gidilmeli ve tedavi edilmelidir. yumuşak doku zedenlenmesi olduğu düşünülen durumlarda hasar alan bölge kalp hizasından yukarıda tutulmalı ve buz uygulaması ile birlikte hastaneye sevki sağlanmalıdır. yumuşak doku zedelenmesi ile hastanenin ortopedi ve travmatoloji bölümü ilgilenir. iyileşme süresi sancılı ve uzun sürebilir.
  • yumuşak doku travması - ydt nedir?

    yumuşak doku, iskelet sistemine bağlı kemik haricindeki dokuların tamamıdır. organlar haricinde yumuşak olan tüm dokular yani kısaca, deri, kas, bağ doku vs.
    yumuşak doku travması ise, bu dokunun düşme, vurma, burkulma gibi nedenlerle hasar görmesidir.

    neden morarır?
    hasar gören dokuda kılcal damarlar ve hücreler ezildiği için patlar, hücrelerden ve damarlardan doku arasına kan sızar ve renk koyu kırmızıya döner. kanda oksijen taşıyan hemoglobinin rengi kırmızıdır, ancak hemoglobinden oksijen ayrıldığında rengi mavi-mor arası bir renge döner.
    ortamdaki oksijen azaldıkça kızarıklık morarmaya döner.

    neden şişer?
    çünkü patlamış olan damar onarılana kadar damardan bölgeye kan sızmaya devam eder. damar içi basınç doku içi basınçtan daha yüksek olduğu için bu sızma damar onarılana kadar devam eder. bu sırada bölgede oluşan pozitif basınçtan dolayı ağrıda hissederiz.

    neden yeşil ve sonra sarı renge döner?
    bu aşamadan artık ağrı hissedilmez. çünkü damar onarılmış ve basınç dengesi sağlanmıştır.
    damar onarıldıktan sonra bölgeye bol miktarda makrofaj hücreside gelir, bunlar vücudumuzun hücre yiyen canavarlarıdır. rengi yeşildir. parti haberini alıp gelirler, bölgedeki patlamış hücreleri ve hemoglobini öğütürler ve çekip giderler. bu sırada ortam yeşilde döner. atık olarak bilirubini ortaya çıkarırlar. onun rengide sarıdır. bunuda çöp diye düşünün. daha sonra bu biluribinde ortamdan uzaklaşır ve doku rengi yine eskiye döner. bu sırada da tabi çevre hücreler bölünerek dağılmış dokuyu onarırlar ve iyileşme tamamlanır.
    bu süreç 2-3 günde sürebilir, hasara göre 2-3 haftada sürebilir.

    böyle bir durumda ilk müdahale buz ile yapılmalıdır.

    önce buz ile bölge soğutulur ve damar çeperleri küçültülerek doku arasına kan sızması azaltılmaya çalışılır. ne kadar az kan sızarsa iyileşme o kadar kısa sürer.

    rice metodu bu durumda uygulanacak en güzel müdahale yöntemidir.

    doktora gidilmeli mi?
    ağrı acıya dönerse ve 2 günden daha uzun sürerse, ya da şişmeyi engelleyemiyorsanız hemen bir doktora görünmekte fayda var. ana arterler zedelendiyse cerrahi müdahale bile gerekebilir.

    bölgeye fastjel ya da hirudoid benzeri yukarıdaki faaliyeti ve doku yenilenmesini artırıcı kremlerin sürülmesi tedavi süresini kısaltır. ama sürmezseniz iyileşir mi yine iyileşir, sadece biraz daha geç iyileşir.
    burdaki en kritik şey buz, çünkü herşey hücre dışına sızan kan yüzünden olur.
hesabın var mı? giriş yap