*

  • kişinin yurtdışında hastalanması, yatağa düşmesidir. valla bak.

    şüphesiz annenin ve hatta anneannenin en çok arandığı, özlendiği durumlardan biridir. evli barklı, işi gücü olan biriysen hani bir şekilde üstesinden gelebilirsin elbet. lakin öğrenciysen, hele bir de yalnız yaşıyorsan uzunluğu hastalığın ciddiyetine göre değişebilmekle birlikte sancılı bir sürece girmişsin demektir.

    her yerde hastane, eczane var fakat bir yere kadar arkadaş. istiyorum ki valide hanım ilgilensin, bir yandan yeter artık kendine bakmayı öğren koca adam oldun derken bir yandan başımdan ayrılmasın, işten öğlen çıkıp eve erken gelsin filan. onca yıl alıştıktan sonra koyuyor insana iyileşmek için tek başına mücadele vermek. üzüyor lan bildiğin.

    velhasıl hakkaten can sıkıcı bir durum. ne kadar/nasıl yazarsam yazayım istediğim havayı vereyemeyeceğim entrye, o yüzden kısa keseceğim. lakin yurtdışında başa gelmesinden en çok çekinilen olaylardan biridir nazarımda, bu şekilde düşünen başkalarının da olduğunu biliyorum.

    clytia vermiş ukteyi, üç ay kadar önce. toparlamıştır şimdiye kadar herhalde, eheh. beni merak etmeyin, ben de iyiyim.
  • rusya da başınıza gelirse, şanslıysanız çat pat derdinizi özbek veya başka bir turkistan cumhuriyetli bir doktora derdinizi anlatabilirsiniz. ama en kötüsü prospektusleri tamamen rusça ilaclardir. hiç bir şekilde okuyamazsiniz. bir de ülkenin gelen bağışıklık düzeyi geldiğiniz ülkeden düşükse, ilaçlar da o ülkeye göre oldugundan grip ilaçları size c vitaminli olips etkisinde olacaktir.
  • iyi gün her yerde geçer ama hasta olunca hele ki yurtdışındaysa insan, o hastalık aslında yalnızlığın yüze tokat gibi çarpışıdır. bakacak kimse yoksa sürüne sürüne çorba yapmaya çalışmaktır, burdayken her nazı çekecek anne/sevgili varken, yurtdışında o nazın kendimize bile geçmemesidir. normalde belki iki günde geçecek bir hastalığın, iki haftaya uzamasıdır. burda işyerini arayıp, bugünlük beni idare ediverin demek varken, yurtdışındayken zorla da olsa işe gitmek, bari hasta olduğumu gözleriyle görsünler demektir. burdaki 'uyusam geçer'in yerini, yurtdışında tedirgin ve hep bölünen uykuların almasıdır. kısacası hasta olmak zaten zorken, bi de yurtdışında hasta olmak iki kat daha zordur.
  • bir de o hasta halle toplantidan toplantiya, otelden otele kosturulduysa uzerine de 7 saat ucak yolculugu yapmak zorunda kalinacaksa otel odasinda hickira hickira aglama sebebidir.
  • en basit bir aşı icin bilmem kac yuz dolar odemeniz, burada 20-30 tl'ye satilan en dandik antibiyotikler icin yine bir dunya para + doktordan recete almaniz, yine buralarda 3-5 bin tl'ye halledilebilen ameliyatlara 20 bin dolar civarinda para harcamaniz gerekir. zaten son yillarda ulkemize yabancilarin akin akin gelip ameliyat vb. olmasinin sebebi bu yuzdendir.

    kisaca eger kapsamli bir sigortaniz ya da paraniz yoksa, sakin ola hasta olayim demeyin.
  • rezalet bir olgudur. hele ki yalnızsanız... el mahkum kalkılır, hasta hasta kendinize çorba yapıp öksüre öksüre, gözler yaşara yaşara o çorbayı içer, burnunuzu çeke çeke odanıza dönersiniz. o an da aklınızdaki tek şey annenize olan özleminizdir. skype'tan aradıklarında da açmazsınız ki, hasta olduğunuzu görüp üzülmesinler.
  • hele amerika'daysa zulümdür. belim ağrıdığı için hasteneye gittim. ağır kaldırma dedi 3 tane ilaç yazıp yolladı. hiç de bir şey istemediler benden. 1 hafta sonra eve hastaneden mektup geldi. 120$ ödemem gerekiyormuş. dedim ebesinin nikahı hayatta ödemem. 1 hafta sonra bir mektup daha geldi. 950$ ödemem gerekiyormuş. ilki meğer sadece acil servise gitme ücretiymiş. benim cepte vardı 10$ para. ay sonunu yine getirememiştim.

    yaşım o anda 60'a kadar çıkmış kilom 30'a kadar düşmüştü ama daha sonradan sigorta migorta derken hallettim. gurbet elde kendinize iyi bakın zar zor hallettik ama sıkıntı büyük olabilirdi.
  • bulunduğunuz ülkenin dilini bilmiyorsanız, ve ingilizce konuşma oranı oldukça düşükse çok tatsız olabilen durum.
hesabın var mı? giriş yap