• serbest çağrışım ve gri hücre kışkırtma stili, ders diyemediğim toplantılarımızda doğru anda attığı oltalarla her zaman aklımızda yeri olacak mutena bir hocamız olup, "ne nerede ne zaman nasıl olmalıdır'ı bilmek ve daha da zoru uygulamak" diye özetleyebileceğimiz önemli alandaki yetişmişliğiyle saygı ve sevgiden azını hak etmez.
  • (bkz: yasin kaplan)
  • necmettin erbakan'ın talimatıyla yeni kurulan ve saadet partisi'nin sesi olması beklenen, tv 5 kanalının başında yer alan beyin. niye böyle bir işin içine girdi bilinmez. belki de amacı yeni bir kanal 7 çıkarmaktır ortaya.

    yeni şafak'taki köşesinde en aşağı 5 bin vuruş, ver allah ver yazar durur.
    anlamak için ince konsantrasyon ve biraz da iletişim denen bilimden çakmak gerekir.
  • rating in canı cehenneme diyen tv5 in genel yayın yönetmeni.

    necmettin erbakan'ın bazı kaliteli adamlara yetki ve sorumluluk vermesi kimi zaman takdir edilir.

    edit: bir arkadaşa bakıp çıktım.
  • an itibariyle tv5 deki görevinden ayrılmış yeni bir televizyon dili kuramcısı, münevver
  • anlaşılan o ki, kendisine "yayın yönetmenliği" yerine "yayın danışmanlığı" teklif edilmiş, zorlu şartlar altında kanalı kuran ve maddi olarak daha zorlu şartlar altında yaşatmaya, ekip oluşturmaya çalışan yusuf kaplan da bu teklife "eyvallah" diyeceğine, "ya beni daha güçlü olarak geri getirirler, ya giderim" demiş. fısıltı gazeteleri, kanala maddi desteğin ucunun göründüğünü ve zorlu şartlarda çalışacak kadar idealist olmayan isimlerin para kokusu burunlara ulaşınca yönetime talip olduğunu söylüyor.

    yusuf kaplan, www.cemaat.com adresinde tv 5'ten ayrılması konusunda süren tartışmalara kayıtsız kalmayıp cevap vermiş:

    arkadaşlar,
    bihakkın bilmediğimiz konularda çok rahat ve gelişigüzel şekillerde konuşma hakkımız olmamalı; öyle değil mi? görüyorum ki, bazı arkadaşlar, bilmedikleri konular hakkında çok rahatça konuşabiliyorlar. kul hakkına giriyorlar. kadir kıymet bilmezlik ediyorlar. ortada esaslı bir zihniyet sorunu olduğunu görmüyorlar; varoluş, diriliş ve silkiniş meselemizin getto zihniyetiyle, kan-davası zihniyetiyle, kabile mantığıyla anlaşılamayacağını, hâl yoluna konulamayacağını göremiyorlar. savunma psikozlarıyla hareket ediyorlar. yakışmıyor bunlar bize.
    inandıkları, idealleri, iddiaları ve rüyaları için nefes alıp veren biriyim ben. imam-ı azam’ın o 40 yıllık “sünnet”ini uygulayarak sabah namazlarına kadar öncü bir kuşak hazırlamak için, uykularını bu kuşağın yetişmesi için feda ettiğimi bilmeden konuşan arkadaşlara, haksızlık ettiklerini, kul hakkı yediklerini, kadir kıymet bilmezlik yaptıklarını hatırlatmamı bağışlayın lütfen.
    sevgili ismail’in dediği gibi çok büyük bir risk aldım ben: tam da elini taşın altına koymak zamanının geldiği bozucu, çözücü ve ürkütücü bir alacakaranlığın hükümfermâ olduğu bir zaman diliminde, elini taşın altına koyması gereken insanların, elini taşın altına koymaktan özenle kaçındıkları, savruldukları, dünyevî ve kişisel çıkar ve siyasî ikbal peşinde koşuşturdukları bir “yokoluş vakti”nde ben elimi taşın altına koydum; bu ülkeye esaslı bir ruh üfleyecek, bir kıvılcım çaktıracak, her alanda dişe dokunur bir şeyler söyleyebilecek, yepyeni koridorlar açabilecek ulvî bir yolculuğa soyunabilecek öncü bir televizyoncular, sinemacılar, sanatçılar, ilim ve düşünce adamları kuşağı “yetiştirmek” için.
    bu riski almak gerekiyordu; meselesi olan adamların, meselesi olduğunu bildikleri için sual sormasını bilen adamların, sual sormasını bildikleri için mesuliyetlerini de bihakkın yerine getirmek kaygısıyla ellerini taşın altına koyma yürekliliğini, cesaretini göstermeleri gerekiyordu. toparlanmaları ve gitmemeleri gerekiyordu. evet, ortada köklü bir zihniyet sorunu vardı; buna rağmen bu risk alınmalıydı. müslümanların ilim ve düşüncede, kültür ve sanatta, siyasette ve medyada bütün zamanları seferber edebilecek, bütün zamanları kendi çocuğu kılabilecek, bütün zamanların çocuğu olabilecek esaslı bir zemine ve yolculuğa çıkmaya hüküm giyerek peygamberî soluğu yaşayacak ve yaşatacak öncü, asîl bir kuşağa ihtiyaçları vardı. bunun için, özetle, “akademi”de ve “medya”da öncü bir kuşağın hazırlanması gerekiyordu.
    tam biz tv5’te böylesi bir kuşağın tohumlarını ekmişken, üstelik de inanılmaz zor şartlara rağmen, türkiye’de hiçbir kimsenin cesaret edemeyeceği bir şeyi yaparak, sıfır ekran bütçesiyle televizyon yapma cüreti göstererek yeni bir atağa hazırlanırken, olanlar oldu. birileri, önümüzü mü kesiyordu; bir takım entrikalara mı kurban gidiyorduk, gibi soruları burada sormak bile yakışmaz bana.
    mesele, ismail’in de, televizyon özelinde somut olaylarla örnekleyerek enfes bir şekilde dikkat çektiği gibi zihniyet meselesi; bunu görmek gerekiyor artık. (bu arada, ismail’in birinci sınıf bir televizyoncu, kafa konforuna, zihin konforuna sahip yürekli bir kişi olduğunu; ismail gibi arkadaşların bu ülkede bu mahallede oldukları için “harcandıklarını” hatırlatmak isterim).
    burada, birilerini taşlamak, birbirimizi “haşlamak” çok kolaycılık olur. topu taca atmak olur bu. bu zihniyet meselesi, bizim meselemiz çünkü; hepimizin meselesi. hepimiz bunun tarruzuna maruzuz.
    dünyanın sonu değil benim tv5’te karşı karşıya kaldığım son muamele benim için de, müslümanlar için de. ama belki de ilk defa bu ülkede bir deliyürek kollarını sıvamış, bütün zorluklara göğüs germeye and içmiş, büyük fedakârlıkları, riskleri göze alarak; türlü tuhaf entrikaları, fitne fesadı, ayak oyunlarını, televizyonu “içerden” çökertme operasyonlarını püskürtmeye çalışarak, ardına bakmadan hep ufku gösteriyor; ufuktaki aşk mevsimine dikkatleri çekmek için çırpınıyordu. bu görülmeliydi; görülebilmeliydi. bu samimiyet desteklenmeliydi tabiî ki.
    evet, zor zamanda, büyük risk aldım ben. aslolan da zor zamanların adamı olabilme kaygısıyla hareket edebilmek değil midir? gerçekten inanması zor sıkıntılara yılmadan, yıkılmadan ve bıkmadan göğüs gererek, büyük fedakârlıklar göstererek, itibarımızın zedelenmesine rağmen, sıfır ekran bütçesiyle hem nasıl özgün bir televizyon dili kurulurun, hem de nasıl özgüveni yüksek, dürüst, cesuryürek, şahsiyet ve asalet sahibi, entelektüel ufku, samimiyeti, samiyette sadakati yüksek, gelişkin, pergelin bir ayağını muhkem bir şekilde buraya sabitleyip diğer ayağıyla bütün dünyalara, ufuklara, kültürlere, medeniyetlere açılabilme coşkusu, aşkı ve heyecanıyla yatıp kalkan bir televizyoncular kuşağı yetiştirilirin mücadelesini ve mücahedesini verdik biz.
    ismail kılıçarslan kardeşimin yürekten ve bilerek yazdıkları, doğrudur. ulvî ağabey’in söyledikleri bazı arkadaşlarımıza ağır gelebilir ama onlar da el-hak doğrudur. hakikat’ten, hakîkatlerin dillendirilmesinden korkmak bize bir şey kazandırmaz.
    ayhan demir ve endülüs lakaplı arkadaşın yazdıkları, hilâf-ı hakîkattir. gelişigüzeldir. ve reaksiyonerdir. ayhan demir’in benimle ve tv5’te olup bitenlerle ilgili olarak söyledikleri şeyler, hem gerçekdışıdır; hem de sevgili ismail’in söylediği gibi iftiraya girmektedir ve insafsızcadır. ayhan demir, özür dilerim ama ezbere konuşuyor; “merkez”den konuştuğunu söylüyor ama bu merkez, ne yazık ki, tv5 değil. tanımam ki kendisini. tanısaydı beni, bunları yazmaya bile haya ederdi. hiç bilmediği şeyler hakkında rahatça konuşma hakkını kendisinde nasıl bulabiliyor, bu kardeşimiz? bilmediğiniz, kul hakkına giren, 200 kişinin çektiği çileyi, ortaya koyduğu fedakârlığı, özveriyi, sabrı göz ardı eden ayhan demir kardeşim, “bu gidiş, tek kişiyle sınırlı kalmamalı” gibi gelişigüzel sözler ederken “merkezden söylüyorum bunları” derken “komünist partisinin genel sekreteri” gibi konuştuğunu görmeli ve haddini aştığını bilmelidir. ve eğer samimiyse özür dilemelidir.
    ben, tv5’te olup bitenlerle ilgili açıklama yapmak istemiyorum; konuşursam, çok kötü şeyler olur; müslümanlara yazık olur. benim gibi birinin aslâ yapamayacağı bir şeydir bu. basın, çok sıkıştırıyor; ama ağzımdan tek çift lâf alamazlar. bu bizim, hepimizin meselesi. bu meseleyi, biz halledeceğiz. sadece tv5’ten sözetmiyorum; bu ülkede yapabileceklerimizden, apabileceklerimizi niçin yapamadıklarımızdan ve nasıl yapabileceğimizden sözediyorum.
    bütün olup bitenlere rağmen, ayhan demir’in aksine ben, televizyondaki arkadaşlara hiçbir şekilde intikam duygusuyla hareket etmememiz gerektiğini, herkesin –her şeye rağmen- işini sürdürmesi gerektiğini söyledim. öbür türlüsü yakışmaz bana. ben, nefsi için, dünyalık şeyler için yaşayan biri değilim. kriz yaşayan kurumlarda büyük dolaplar, yolsuzluklar döner. hırsızlıklar olur. ben, ekibimden hiçbirinin boğazından bırakın haram lokmayı, şüpheli bir lokma bile geçmemesi için çok özen gösterdim. bir program önerisiyle gelen birini, hediye diye rüşvet vermeye kalkışırken yaka paça dışarı attım; adam giderken bile “bu ülkede senin gibi 5 tane adam olsa bu ülke düzelir” diyecek kadar pişkinlik yaparak çıktı gitti odadan! doğru düzgün maaş almadım; üstelik de aldığım, alabildiğim parayı bütün ekiple paylaştım. televizyondan ayrılırken de, para verdiğim, paramı paylaştığım arkadaşlara “helâl olsun” dedim; ihtiyacım varken “ihtiyacım yok” dedim. benim de çoluğum çocuğum var değil mi? iyi de niçin yaptım, niçin yapıyorum bunları?
    kişisel meselelere girmek istemiyordum; ama görüyorum ki, zaman zaman kendimi alıkoyamıyorum; o yüzden özür dilerim. iyi niyetime, samimiyetime yorun lütfen.
    sözün özü, kabile mantığıyla konuşmayalım; hakka hukuka riayet edelim; kadir kıymet bilirlik örneği gösterelim; zihniyet sorunumuzu nasıl hâl yoluna koyabilirizi, ama ille de nasıl bir ilim, düşünce, kültür, sanat, siyaset, film ve televizyon dili ve geleneği icat edebilirizi tartışalım, konuşalım diyorum.
    ruhunu paylaşan, içtenlikle, yürekten, hiçbir art niyet gütmeksizin yazan tanıdığım tanımadığım bütün arkadaşlara teşekkür ediyor, lütfen birbirimizden dualarımızı esirgemeyelim, hatalarımız içinse allah’tan af dileyelim, diyorum. her şeye rağmen, istemeyerek de olsa, bazı arkadaşların kalplerini kırdıysam özrü diler, haklarını helal etmelerini talep ederim.
    gelecek, bizimdir; gelecek imanın, mümin olmanın, emaneti yüklenmenin, emniyeti teminat altına alma emînliğine sahip olma kaygısıyla yaşabilen müminlerin, müslimlerin ve muhsinlerindir.
    dem bu dem, ân bu ân, gün bugündür kardeşlerim…yese kapılmak, zorluklara teslim almak yerine yesi her daim aşma cehdiyle varolmak ve yaşamak ve zorlukları teslim almak, tek başına ümmet (her şeyin anası) olarak vasıflandırılan her bir müminin mükellefiyetidir. bu teklif ve bu teklifin yüklediği mükellefiyet ne yüce, kutlu bir mükellefiyettir.

    yusuf kaplan – cuma, 03/03/2006 – 16:29
  • aynı ülkede ve aynı sektörde olmaktan gurur duyduğum sinema düşünürü. doğunun müstesna çocuğu.
  • albayrakların art televizyonunda yeniden görme şansını yakalayabildiğimiz mümtaz şahsiyet.
  • 1991 yılında east angila üniversitesi'nde " story-telling and myth-making medium; television " adlı master tezinin türkçesi; " öykü anlatma ve mit üretme aracı olarak televizyon ", 1992'de ağaç yayınları tarafından basılan sinemacı derviş. ( tv mantığıyla ilgili olanların mutlaka okuması gereken bir eserdir. ingilizce orjinalinden gökçen kaplan çevirmiştir. ).

    yusuf kaplan'ın oldukça detaylı özgeçmişi şöyledir:
    ________________

    doğum yeri ve yılı
    şarkışla (sivas); 1964

    eğitimi
    • ilk, orta ve lise öğrenimini kayseri’de tamamladı.
    • 1986 yılında dokuz eylül üniversitesi, güzel sanatlar fakültesi, sahne ve görüntü sanatları bölümü, sinema-tv ana sanat dalı’ndan mezun oldu.
    • 1989 yılında, meb tarafından “master + doktora” yapmak üzere ingiltere’ye gönderildi.
    • 1991 yılında, ingiltere’nin norwich kentindeki university of east anglia, school of english and american studies için “television as a story-telling and myth-making medium” (öykü anlatma ve mit üretme aracı olarak televizyon) başlıklı bir master tezi hazırladı.
    • 1992-93 öğretim yılında londra’daki middlesex university’de profesör roy armes’ın danışmanlığında “narrative and aesthetic principles in the establishment of a national turkish cinema” başlıklı bir doktora çalışması hazırladı.

    mesleki aktiviteleri
    • 1994 (eylül-aralık): kanal 7 televizyonu’nun londra temsilciliği.
    • 1994-eylül / 1996 mayıs: zaman gazetesi’nin londra temsilciliği.
    • 1994-eylül-bir grup arkadaşıyla birlikte istanbul’da yayın hayatına başlayan yeni şafak gazetesi’ni kuruluşuna katıldı. gazetenin londra temsilciliği’ni üstlendi. düzenli olarak köşe yazıları yazmaya başladı.
    • 1996: ingiltere’de aylık olarak yayımlanan impact international dergisinde düzenli yazılar yazmaya başladı.
    • 1998-temmuz: yeni şafak gazetesi’nin genel yayın koordinatörlüğü’ne getirildi.
    • 1998-kasım: yeni şafak gazetesi’nin genel yayın yönetmeni oldu.
    • 1999-eylül: yeni şafak’taki genel yayın yönetmenliği görevinden ayrıldı. gazetede haftada dört gün köşe yazıları yazmaya başladı.
    • 1999-ekim: bilgi üniversitesi, iletişim fakültesinde lisans ve yüksek lisans düzeyinde dersler vermeye başladı. bilgi üniversitesi’nde, lisans düzeyinde “introduction to mass communication”, “social theory and media”, “research methods on media”, “world cinema”; yüksek lisans düzeyinde de “world cinema” ve “inter/national cinema/s” başlıklı dersler verdi.
    • 2000-2003: aylık düşünce dergisi umran dergisi’nin yayın danışmanı sıfatıyla dergiyi yönetti. dergi, türkiye yazarlar birliği tarafından 2002’de “yılın dergisi” ödülünü aldı.
    • 2001: açılımkitap yayınevi’ni kurdu. türkiye’nin ve ünyanın önde gelen seçkin yazar ve düşünürlerinin kitaplarını yayımladı.
    • 2003-kasım-2006-mart: kurucu genel yayın yönetmeni olarak tv5’i kurdu. genç bir televizyoncular kuşağı yetiştirdi. tv5’in genç yönetmenlerinden muharrem toğrul’un hazırlayıp yönettiği 3 bölümlük “kemal tahir: bir yol ayırımı hikayesi” başlıklı belgeseli türkiye yazarlar birliği tarafından 2005 yılının “televizyonda yılın belgeseli” ödülünü aldı.
    • 2005-ekim: yeni şafak gazetesi’nin düşünce gündemi sayfasını yönetmeye başladı.
    • 2006-temmuz: bsf akademi sinema-tv okulu’nun genel direktör’ü oldu.

    “danışman olarak yönettiği master tezleri:”
    • “iran sineması’nın sır/r/ı”, övgü gökçe.
    • “türk sineması’nda yeni arayışlar”, ebru özyurt.
    • “1990'lar türkiye sinemasında evsizlik: çadırda evcilik oynamak”, aslı yazır
    • “sinemada paganizmi aşmak: alternatif bir görme biçimi olarak yolda olmak”, gönül eda özgül.

    kitapları (türkçe)

    yayımlanan türkçe kitaplar
    • 1. öykü anlatma ve mit üretme aracı olarak televizyon, istanbul: ağaç, 1992. (yazar olarak). ingilizce orjinalinden çeviren gökçen kaplan).
    • 2. enformasyon devrimi efsanesi: modernleşme kuram ve uygulamalarının eleştirisi, istanbul: rey, 1991, (editör ve çevirmen olarak).
    • 3. tarihin sonu mu? bir tartışma, kayseri: rey, 1992 (editör ve çevirmen olarak; / francis fukuyama’nın aynı başlıklı metni çerçevesinde yerli ve yabancı yazarların yorum ve tartışmaları).
    yayıma hazırlanan türkçe kitaplar
    • 1. medeniyet tasavvuru, 3 cilt, istanbul: külliyat yayınları (2006 sonbaharında).
    • 2. medya epistemolojisi ve ontolojisi, istanbul: külliyat yayınları (2006 sonbaharında).
    • 3. türk sineması ve türk modernleşmesi: retorik versus pratik, istanbul: külliyat yayınları (2007 ilkbaharı).
    • 4. dünya sineması, ders metinleri (hazırlanıyor, 2007).
    • 6. iletişim teorileri: ders metinleri (hazırlanıyor, 2007).
    • 7. film teorileri: ders metinleri (hazırlanıyor, 2007).
    • 8. kültürel ve sosyal teori: kültüralist, semiotik, yapısalcı, postyapısalcı, fenomenolojik-hermenötik, psikanalitik yaklaşımlar (hazırlanıyor, 2007).

    çeviri kitapları (ingilizce’den)
    • 1. afrikalılar: üç farklı kültürel miras, ali mazrui, ist.: insan y., 1992.
    • 2. bilgeliğin yedi direği, t. e. lawrence, kayseri: rey, 1992.
    • 3. liberal islam: liberalizm, modernleşme ve islam üzerine bir deneme, leonard binder, kayseri: rey, 1995.
    • 4. ilerleme ve din, (tarih felsefesi metinleri) christopher dawson, istanbul: açılımkitap, 2002.
    • 5. batı uygarlığı, george frankl, istanbul: açılımkitap, 2003.
    • 6. düşüncenin serüvenleri, alfred north whitehead, istanbul: külliyat yayınları, 2006.
    • 6. postmodern düşüncenin ötesi, huston smith, istanbul: küre yayınları (2007 kış sezonunda).

    makaleler (seçmeler / türkçe)
    • -“mimesis kavramı: islam ve batı sanatları açısından bir karşılaştırma-i”, ilim ve sanat, 1987 / eylül: 37-48.
    • -“mimesis kavramı: islam ve batı sanatları açısından bir karşılaştırma-i”, ilim ve sanat, 1987 / ekim: 43-49.
    • -“medya uygarlığı: ‘post-islam’ ve postmodern(izm)in konumlandırılması”, dergah, 1993 / haziran (40): 16-19.
    • -“tek tip insan, tek tip kültür”, dergah, 1993 / temmuz (41): 15-18.
    • -“medyaların dili ve doğası üzerine kimi gözlemler ve aforizmalar: televizyon örneği”, dergah, 1994 / mart (49): 14-17.
    • -“araç, mesajın kendisiyse...”, dergah, 1994 / nisan (50): 17-18.
    • -“‘üçüncü sinema’ kavramı ve türk sineması”, dergah, 1994 / mayıs (51): 12-16.
    • -“hazin bir pathos ve retorik öyküsü: bbc ve türk televizyonunda ‘teslime nesrin olayı’nın sunuluşu: göstergebilimsel bir karşılaştırma”, izlenim, 1995,ocak (17): 21-28.
    • -“çoğul okuma ve geleneğin yeniden icadı: bir dekonstrüksiyon denemesi ve önerisi”, dergah, 1995 / temmuz (53): 18-20.
    • -“doğal sınırları aşmak” (çevre/cilik üzerine), izlenim, 1995 / ekim (26): 9-13.
    • -“patetik bir deneyimi anlamlandırmak” (türk modernleşmesi üzerine), izlenim, 1995 / kasım (27): 22-27.
    • -“türkiye’nin ‘iktidar/sızlık’ sorunu” (türk modernleşmesi üzerine), izlenim, 1995 / aralık (28): 56-60.
    • -“cinsel devrim: ‘ölümcül’ (fatal) bir strateji”, izlenim, 1996 / mart (31): 60-64.
    • -“medyada gerçekliğin ve şiddetin pornografikleştirilmesi”, izlenim, 1996 / şubat (30): 58-63.
    • -“bilgisayar devrimi, yeniden sözlü kültüre geçişin habercisi mi olacak?” (konuşma), izlenim, 1996 / şubat (30): 47-51.
    • -“medya epistemolojisi: ‘görselleştirme’, retorik ve şiddet”, yeni türkiye, 1996 / kasım-aralık (12), cilt-ii: 1570-1582.
    • -“türk modernleşmesi, medya ve fallosentrik söylem”, yeni türkiye, 1998 / eylül-aralık (23-24), cilt-iv: 2752-2768.
    • -"bir sanat tasavvuru: asıl ve usûl, etik ve estetik", kırklar edebiyat dergisi, 2003 / eylül-ekim (11-18)
    • -“film dili ve medeniyet tasavvuru”, antrakt sinema dergisi, 2004

    araştırma / yazı dizisi / tartışma (seçmeler)
    • -“futbol pratiğinin teorisi: popüler kültür olarak futbol”, yeni şafak, 29-30 haziran 1996 / araştırma-yazı dizisi),
    • -“monolojiye son! diyaoji, diyaloji”, yeni şafak (30 kasım 1996 / tartışma),
    • -“dünyanın bilimi, bilimin dünyası-i-iv” (bilim felsefesi üzerine dört tartışma), yeni şafak (temmuz-ağustos, 1996).

    ingilizce kitaplar
    • 1. the oxford history of world cinema, london & new york: oxford university press, 1996 (as a contributing editor).
    • 2. turkish cinema: a story of rhetoric and pathos, london: british film institute (as author; forthcoming).
    • 3. turkish modernity and identity, london & new york: routledge (as co-editor with professor kevin robins; forthcoming).

    ingilizce makaleler (seçmeler)
    • -“the discourse of ‘the discourse of landscape’” (avant-garde sinema üz., norwich, 1990).
    • -“john grierson and british documentary film movement” (norwich, 1990).
    • -“editing, space and time in edwin porter’s films” (norwich, 1990).
    • -“narration and space in expressionist german cinema” (norwich, 1990).
    • -“channel four: is something different?” (norwich, 1991).
    • -“from ‘visual’ cinema to ‘visionary’ cinema: towards a theory of turkish national cinema”, (london, 1995).
    • -“turkish cinema: a story of rhetoric and pathos: some theoretical observations”, (london, 1996).
    • -“alternative voices and discourses in turkish cinema”, (london, 1997).

    konferans / sempozyum (bildiriler)
    • -“‘visual’ sinemadan ‘visionary’ sinemaya: ulusal türk sineması kuramına doğru”; istanbul beldiyesi kültür işleri daire başkanlığı’nın düzenlediği “ulusal türk sineması sempozyumu”nun “türk sineması kuramı” başlıklı bölümüne sunulan bildiri; 10-14 ocak 1996, istanbul.
    • -“türk sineması’nın adı yok: ulusal türk sineması için bazı gözlemler”; istanbul beldiyesi kültür işleri daire başkanlığı’nın düzenlediği “ulusal türk sineması sempozyumu”nun “türk sineması’nda isim tartışması” başlıklı bölümüne sunulan bildiri; 10-14 ocak 1996, istanbul.
    • -“türk modernleşmesi, türk dış politikası ve kıbrıs sorunu: iki eksen”; ingiltere türkleri yardımlaşma ve dayanışma derneği’nin (londra) düzenlediği “kıbrıs sorunu, dünü, bugünü ve geleceği” başlıklı sempozyuma sunulan bildiri; 24 aralık 1997, londra.
    • -“turkish modernisation and turkish foreign policy: turkey is at the crossroads”; londra’daki royal united services institute adlı think-tank kuruluşunun düzenlediği “turkey and middle east: common defence perspectives” başlıklı sempozyuma tartışmacı olarak sunulan metin; 30-31 ocak 1996, londra.
    • -“medyanın doğası ve dili: teoriden pratiğe”; antalya’da düzenlenen “türk medyasının sorunları” başlıklı sempozyuma sunulan bildiri; 18-20 nisan 1999, antalya.
    • 2001-2003 yılları arasında türkiye’nin 53 il ve ilçesinde “yeni bir medeniyet tasavvuru’na doğru” başlığıyla konferanslar verdi.
    • doğu konferansı’nın 2002 yılında suriye, lübnan ve ürdün toplantılarına tartışmacı olarak katıldı.
    • abant platformu’nun 2002, 2003 ve 2005 yıllarında abant ve paris’te düzenlenen sempozyumlarına tartışmacı olarak katıldı.
    • -“tanrısız arazi’de insana hak aramak”; “insan haklarında yeni arayışlar” başlıklı sempoyuma sunulan bildiri; 29-31 mayıs 2006, istanbul.
    • -“sinema, ibn haldun ve medeniyet tasavvuru: representasyon ve bir ibn haldun filmi çekmek veya presentasyon ve ibn haldun’la film çekmek” başlığıyla isam tarafından düzenlenen “ibn haldun’u yeniden düşünmek” uluslararası sempozyumu’na sunulan bildiri; 3-5 haziran 2006, istanbul.

    ************

    kaynak: http://www.bsfakademi.net/bsf_sinematv_kaplan2.htm
hesabın var mı? giriş yap