• yuz verdik aliye geldi sicti haliya, yuz verdik deliye geldi sicti haliya seklinde de versiyonları olan bir atasozumuz. bir kisiye fazla yuz verirsek gelip tepemize sıcacagini anlatır ve yuz verince astar istemek seklindeki bir diger atasozumuzle yakından ilgilidir.
  • büyük yerlerin bodyguard'larında da görebileceğimiz bir olgudur. bu tür yerlerden içeri girerken yada içerde dans ederken falan size bakarlar dik dik... çünkü kendileri bi sik olamamış kapılarda sürünmektedirler... sizse içeri eğlenmeye gelmişinizdir, ezik oldukları için en ugfak bir hatanızda "şüpheli şahıs bu" diyip içeri almamaya kasarlar... nasıl olsa patron kendilerine sonsuz yetki vermiştir... istedikleri kişiyi içeri almama yetkisine sahiptirler... ayrıca kaslı ayılardırlar biri bişi derse gerekli derside verebileceklerini düşünecek kadarda aciz insanlardır... (bkz: entryye kusmak) (bkz: sinirli entry girmek)
  • "yuz verdik kediye geldi sicti haliya" olarak duyup sozlukte yeni versiyonlariyla karsilastigim atasozu. hani zaten mantik olarak ayinin gelip haliya sicmasi icin evde besleniyor olmasi gerekiyor ki ohannes yani hadi cok uc bi durum sizin ayiniz bahcede ve halilari da bahceye koyuyorsunuz. eh yine de pek olmuyor ama sizi mi kiralim ayi da sicabilir.
    (bkz: tas dusebilir ayi cikabilir)
  • yüz verdik ali'ye geldi sıçtı halıya formatında bildiğim söz. bu başlıktaki formatı daha doğru geldi.
  • şehir efsanesine dönmeye başladığını fark ettiğim bizzat başıma gelmiş olaydır. şöyle oldu:

    yıl 2007~2008. bi arkadaşla gece taksime akalım, hatun avlayalım falan diye çıktık. hengameli bi ortam olarak da joker'i seçmiş bulunduk. bar tezgahında takılıyoruz, gözümüze birilerini kestirmeye çalışıyoruz ama ı ıh, işlerin kesat gideceği belli. tuvaletten dönüyorum, bi masada üniversiteden tanıdığım ama pek de samimi olmadığım bi hatun gördüm. yanında da gideri olan bi arkadaşı. oouuu naber maber derken baktım ayaküstü muhabbeti uzayacak, arkadaşıma işaret yaptım uzaktan, resmi olarak masalarına taşındık. lafladıkça lafladık, bi yandan it gibi içiyoruz. hatunlar da ciğerine böbreğine sağlam çıktı, viskiler tekillalar ikişer ikişer gidiyor herkeste. benim film ara ara kopmalar yapmaya başladı. nasıl gelişti hatırlamıyorum, kendimi bir köşede o üniversiteden tanıdığın yanındaki ile french kiss yaparken buldum. "hadi gidelim" dedi, diğer ikisini masada bırakıp biz bu hatunla çıktık, atladık bi taksiye. bende bilinç hala gel gitli olduğu için hatırlamıyorum ama bir şekilde biz bununla taksideyken tartışmaya başladık. o kafayla nasıl hırs yaptıysam eve girdiğimiz gibi "sen şu odada yatıyorsun, ben de bu taraftayım" diyerek odama girip kapıyı kapattım. bu arada bu iki yatak odasının tam arasında da banyo var.

    neyse. sabah 8 civarları uyandım, kafam hala lahmacun gibi. çıktım odadan, hatun kendi yattığı odanın kapısını kapatmamış, sadece pantolonu çıkarmış, üstü duruyor, yatağı da açmadan öylece kıyafetiyle sızıp kalmış. "eee" dedim, "bu da öküz gibi içti tabi..". banyoya girdim, allah allah, hatunun pantolon lavabonun üzerinde, tek paçası ıslak, duvarda bok lekeleri, yerde de yine bok bulaşmış bi çorap. anlam veremeden çıktım. "hayal gördüm herhalde" dedim, gidip geri yattım. sonra içime bi kurt düştü, ulan bi halt ettiyse bu denyo ben uyurken kaçmasın diye koşup evin kapısını kilitledim, anahtarı da yastığımın içine atıp tekrar uyudum.

    saat sabah 10. ben tekrar uyandım. bu sefer biraz ayılma emareleri var üzerimde. gidip bi bakayım şu banyoya tekrar dedim ki baktım manzara gerçek, hayal falan değil. duvarlardaki çamur falan da değil, bildiğin bok. hatunun yattığı odaya girdim, ışığı bi açtım ki o da ne! odadaki halının tam ortasında ancak bi sığırın yapabileceği büyüklükte bir bok, ortasında da bi topuk izi. sarhoşluktan altına sıçtı desem değil, yatağın üstünde bişey yok. kızın donunda da bok falan yok, bi tek halıda.. "allah belanı versin" dedim, çözdüm olayı. bu salak hiç üstünü çıkarmadan yattı yatağa, sonra bi ara boku geldi. o kafayla zorla yataktan aşağı indi, baktı ki tuvalete kadar gidemeyecek, indirip oracıkta halının üstüne sıçıverdi. geri yatağa dönerken de yanlışlıkla şıçtığının üzerine bastı. banyoya gidip paçasını çorabını falan yıkamaya çalıştı ama beceremeyip öylece lavabonun üzerine attı, sonra da geri yatağa dönüp donca serilip uyumaya devam etti. tam bir hayvan evladı.

    ulan ne yapsam bilemiyorum. gittim salona, kahve yaptım, yaktım sigarayı düşünüyorum. 10 dakika sonra uyandı ayı. "ıımmhh... günaydın.." deyip girdi banyoya. hiç bir şey yokmuş gibi çıktı, odasına girdi tekrar, hemen geri geldi "ay o içerideki ne öyle" diyerek. "bilmem" dedim, "sen söyle ne o içerideki". "gece eve biri mi girdi acaba" dedi. "evet" dedim, "gece dördüncü kattaki eve biri tırmandı, o kadar laptopu, cep telefonunu bıraktı, senin odanın halısına sıçıp geri çıktı". "sen mi yaptın" dedi bi de utanmadan. "sktir git, mutfaktan bir iki naylon poşet al temizle orayı adamı hasta etme" dedim. daha da itiraz etmedi, gitti poşet aldı, başladı temizlemeye. arada gelip " ıyyy, ivvvreeğğnnçç" deyip geri gidiyor. bi de pişkin, "sen şimdi bana da bi kahve yaparsın artık" diyor. "temizle orayı adam gibi, başlatma kahvene" dedim, bir yandan da düşünüyorum, "ulan bok saatlerdir halının üstünde, iyice içine işlemiştir artık. koku da çıkmaz. hay anasını satiim..."

    her neyse bu "tamam temizledim" dedi, gittim kontrol ettim, eh işte. açtım kapıyı "tamam git, çık evimden" dedim. bi de kapı ağzında bana öğüt vermeye başladı "bak, ben bir hafta sonra evleniyorum, dün gece benim bekarlığa veda kutlamamdı. sen daha gençsin, bu one night stand hatalarını yapma, sevdiğin biri varsa ona sımsıkı tutun, başkalarının dikkatini dağıtmasına izin verme, bik bik...". "evet, en azından one night stand için gittiğim evde yapmamam gereken şeyler konusunda senden çok şey öğrendim" deyip çarptım kapıyı. gittim bi posta da ben deterjanlarla tuz ruhlarıyla kazıya kazıya temizledim halıyı. içime sinmedi, halı yıkamacıya verdim.

    işte bu olaydan sonra tek gecelik ilişkilerden elimi eteğimi çektim arkadaş. zaten sabah şöyle bi baktım, zerre meymenet yokmuş suratında, ayı gibi bişeymiş hakikaten. e gel bu gece götüreyim seni diye yüz verince de gelip halıya sıçacak tabi, atasözleri tecrübeden çıkar sonuçta, geçmişte de büyüklerimizin başına gelmiş bir olay ki söylemişler... o gün bu gündür kendimi uzun, seviyeli, saygıya sevgiye dayalı ilişkilere verdim a dostlar, büyük ders aldım.
  • fenerbahce camiasi olarak son yillarda icinde bulundugumuz durum.
hesabın var mı? giriş yap