• çocukluğumda alt komşumuz ihsan abi büyük bir yayın evinde yönetici olarak çalışırdı. dağıtıma çıkan her kitabın en az bir kopyası kendisine verilirdi. o yüzden adamın evi kitap deposu gibiydi. azaltmak için mahallede kitap okumayı seven gençlere balya balya kitap dağıtırdı. fantastik kurgu sevdiğimi bildiği için eline bu türde kitaplar geçerse benim için saklardı. orta okulda elime yüzüklerin efendisi iki kule kitabı geçmişti. sağ olsun ihsan abi tamamlamıştı seriyi. o kadar çok kitap gelirdi ki bazen günlerce kategorilere ayırmasına yardım ederdim. lisedeyken fazla kitapları alır sahaflara satar üç beş sigara parası çıkarırdım.

    neyse, bir gün şirketten ihsan abiye yüzüklerin efendisi - yüzük kardeşliği filminin prömeriyerine bilet vermişler. o da bana hediye etti. gösterim gününe değin vakit geçmek bilmedi. üç gece üç farklı film çektim kafamda. ben ne bileyim prömiyer nedir. o zamanlar okuldan sonra teknik serviste çalışıyorum. işten erken çıkıp hafif kirli eski kazağım ve kot pantolonumla dümdüz gittim. girişte güvenlik elimdeki bileti ekstra bir inceledi kılık kıyafetimden ötürü. bayağı da kıl oldum ama her hangi bir sorun çıkarsa filmi izleyemem diye ses edemedim. içeri bir girdim herkes düğüne gelmiş gibi şıkır şıkır.

    köyden indim şehire karakteri gibi bistro masalardaki ikramlardan avuçla yedim. görgüsüzce dandik içeceklerin hepsinden birer tane götürdüm. kan şekerim yükseldi, keyfim yerine geldi, salondaki yerim de çok güzel derken yanımda hakkı bulut'un oturduğunu fark etmem ile bütün konsantrasyonum bozuldu. adamın türkücü olduğu dışında pek bir bilgim yok. türkücünün böyle bir filmi izlemesi de enteresan bir durum değil ama nedense takıldım konuya. bu yüzden bir sürü sahneye odaklanamadım. aç karna ucuz salamlı kanepe ve beş liralık şarabın etkisi de büyük ama hakkı bulut ayarlarımı fena bozdu.

    genel gösterime girdiğinde arkadaşlarla en az üç kere daha gittik ama bu film aklıma nedense hakkı bulut ile kazındı. filmin ortasında ayağa kalkıp frodo ve hobbitler hakkında bir türkü yakacakmış hissinden bir türlü kurtulamadım.

    başımıza ne geldiyse geldi bu yüzükten, urukhailer geliyor yaracak bizi büzükten...
  • 6 arkadaş izlemiştik. biletleri alacak olan arkadaş sabah okula gelip de biletleri elimize tutuşturduğunda o bileti tutarken yaşadığım heyecanı hala unutamıyorum.

    biletim: (yazılar çok silindiği için iki farklı ışıkta çektim)
    görsel
    görsel

    tom bombadil'in filmde yer almadığını öğrendiğimiz için oldukça sinirliydik. ayrıca filmin kendisine bile alttan alta çok sinirliydik. en ufak bir emanete ihanet sezdiğimiz anda derhal sinema salonunu terk edecek moddaydık ki, bizimle beraber o günlerde pek çok kişinin hisleri de bu yöndeydi. 6 liseli filmi izlemeye gidiyoruz heyecanlıyız ama sinirliyiz de. dışardan baksan bunlar kesin kavgaya gidiyorlar herhalde denilecek bir ifademiz var. içimizden birini dürtsen "tolkien'i ite uğursuza oyuncak yaptırtmayız lan!" diye bağırmanın eşiğindeyiz. film kötü çıkarsa orayı parçalayabilir, ilk uçakla yeni zellandaya uçup film makaralarını peter jackson'ın götüne sokabiliriz. öyle bir paranoya var üzerimizde. öyle bir sahiplenmişlik. fakat içten içe de "tanrım nolur güzel çıksın ama nolur nolur lütfen nolur!" diye de dua ediyoruz.

    lakin ilk başta kabullenmesi biraz zor gelmiş olsa da boromir yediği oklarla yere düşerken ve aragorn'a my king derken hepimiz salya sümür ağlıyorduk. peter jackson'ın nasıl büyük bir imkansızın altından kalktığını yıllar içinde daha iyi fark ettik. bugün izledikçe daha büyük şaşıyorum filmlere. fakat filmin benim gözümde ok aldığı yer son sıcak yuva yani elrond'un evi sahneye girdiğinde gördüklerimden yeterince memnun kaldığım ve arkada çalan müzikle eridiğim an olmuştu. buna karşın moria'da gimli balin'in mezarına miğferini koyarak gözyaşları dökerken tek kelimeyle irkilip yıkılıp kalmıştım ki bunca yılın sonrasında hala o sahneyi ne zaman izlesem aynı hüzünle yerime çakılır kalırım.

    ayrıca, bir demet blind guardian almaz mıyız o güzel günlerin adına gençler: https://www.youtube.com/…s&ab_channel=lorenzocasini

    ek: bu arada yine o günlerde en çok beklenen şey blind guardian'ın en az 1 şarkısının filmde yer almasıydı. ilk film için grup turnede olduğundan ötürü yapılamadı denmişti ve çok üzülmüştük. en azından bizim anladığımız peter jackson'ın da blind guardian gerçeğini bütünüyle es geçmediği, orta dünya ve blind guardian arasındaki büyük aşktan haberdar olduğuydu ve en azından denemeye çalıştığına yönelik haberlerle bile saygımızı kazanmıştı ancak sonraki filmlerde de bu birlikteliğin hiç gerçekleşmemesi bizi üzmüştü.
  • ilk film dahil izlemiştim. şanslı nesildeniz.

    izmir şan sinemasında izlemiştim hem de ilk filmi. bilen bilir ki devasadır muhteşemdi. ya da çocuk halimle bana devasa gelmişti bilemedim.
  • bütün filmleri vizyona girdiği gün sinemada izledim.

    şimdi https://www.kadikoysinemasi.com/lotr-gecesi/'ne gitmeyi çok istiyorum ama henüz karar verebilmiş değilim. ben karar verene kadar biletler bitmez umarım.
  • 2. filmi ortaköy feriye sinemasında özel gösterimde izleyerek arttırdığım olay. yüzüklerinefendisi.com.tr diye bir site vardı, yarışma yapmışlardı. filmle ilgili sorular sormuşlardı, ben de bilmiştim. ödül özel gösterime biletti. çok güzeldi, reklamsız filan, feriye de çok güzeldi. en gurur duyduğum bir şey kazanma hikayemdir.

    edit: lan siteyi hatırladım, oyun sitesiydi. sayfalar arasında gezerken karşına ork çıkıyor, işte gözün yerse saldır butonu var basıyorsun, döversen puan alıyorsun filan. sadece ork değil eşya da çıkıyordu. vay arkadaş nostalji rüzgarı yaşadım şu an.
  • gösterime girdiği senelerde ilk filmi bir kez, ikinci filmi iki kez, üçüncü filmi de üç kez izleyerek yaptığım eylem. nedense bende ilk film olan yüzük kardeşliği'nin yeri çok ayrı oldu. o zamanlar yeni tanıştığım kız arkadaşımla izleyecek film ararken konudan habersiz tesadüfen girdiğimiz bir filmdi. sadece filmin başında yer alan ve yaklaşık 7-8 dakika civarı süren o introyu izlerken aldığım o tat, o keyif, o zevk, artık nasıl adlandırırsanız adlandırın, hala aklımda, tadı ise hala damağımdadır.
  • şu sıralar istanbul'da yaşayanlar için kadıköy sineması bunu yeniden mümkün hale getirmektedir. tabi geceden sabaha zaman ayırmak ve bileti hemen kapmak biraz zor olabilir.

    üçüncü filmi vizyona girdiği hafta sonu sinemada izlemiştik. gollum'un nasıl gollum'a dönüştüğünün gösterildiği ilk sahnede fazlaca korktuğumu, filmin sonunda ise fazlaca duygulandığımı ağlamamak için kendimi sıktığımı hatırlıyorum.
    10 yaş için normal şeylerdi bence :)
  • sene 2001. üni 1 deyim.
    üni. 3 te olan ablam (bkz: alice in tardis) ve okul arkadaşlarıyla izmir'de alsancak civarı bir sinemada büyük heyecanla izlemişizdir.
    o günlere dönmek için sihirli değnek olsa keşke.
  • lostlibrary ekibi ile capitol avm sinemasını kapatarak izlemiştik.
    kadıköyde bir tiyatro terzisine diktirdiğim yeşil hobbit pelerinim vardı üzerimde,
    sinema çıkışı eve dönerken discmanimde smashing pumpkins 1979 çalıyordu.

    (bkz: hey gidi)
    (bkz: geçmiş zaman olur ki hayali beş para etmez)
hesabın var mı? giriş yap