• sokak ortasında bir cinayet işlenir ve öldürülen kişinin öldürüleceğini cümle alem biliyordur.
    sonrasında kanıtlar asker ve polis işbirliğiyle yani bizzat devlet güçleri tarafından yok edilir, yok edilmeye çalışılır vs.
    40 yıl önce çekilmiş çok tanıdık bir hikaye...
  • -z

    eski türkçe'de sözcüklere çoğul/çokluk anlamı vermek için kullanılmış ancak yerleşik olarak halen kullanımda olan bazı sözcükler dışında işlevini yitirmiş bir ek.

    en belirgin ama günümüzde birçoğumuzun farkında olmadığı örnekleri aslında biz ve siz sözcüklerindedir. tahmin edileceği üzre biz 'ben'in, siz 'sen'in çoğuludur ve tekil sözcüğün sonuna -z eki getirilerek yapılmıştır. ('o'nun çoğulu halen kullanımda olan -lar eki ile yapılmıştır oysa. o > o(n)lar şeklinde.) modern türkçe'deki tekil birinci ve ikinci kişi adılları olan ben ve sen'in sonunda 'n' oluşundan mütevellit biraz garip gibi geliyor ama altay dillerinde modern türkçe hariç hepsinde bu iki kişi adılının sonunda n olmadığı düşünülünce (türkçe: ben, sen moğolca: bi, çi tunguzca: bi, şi mançuca: bi, si misal) gayet anlaşılır oluyor bu durum. bir olasılık ben ve sen'in sonundaki n, önceleri benler ve senler olan çoğul kişi zamirlerinin sonundaki -ler çoğul ekinin düşmesinden arta kalan kaynaştırma eki olabilir.*

    bu örnekler dışında bilhassa ikili organ adlarında yaygın bir şekilde ve farkında olmadan halen kullanılmakta olduğumuz bir ektir bu.
    kö > köz > göz
    om* > om(u)z (omu da küre demek eski türkçe'de ve yine om kökünden gelir.)
    ti > tiz > diz
    köpü > köpüz > göğüs gibi...
    bunlar dışında boynuz (müynüz), beniz, yüz, geniz, ikiz gibi örneklerde de görülür bu ek. ağız'daki -z'nin bile bu ek olduğunu iddia edenler var.*

    ikili organlarda bulunduğu için arapçadaki tesniye ekini (bkz: eyn) karşıladığı iddia edilse de biz ve siz örneklerinde olduğu gibi ikiden fazla şeyi karşılamasından dolayı bu pek de doğru değildir. (bkz: hami sami dilleri)

    güneş dil teorisyenlerimiz -z'nin ingilizce'deki -s'nin atası olduğunu iddia etmeyi pek severler.*** ingilizce'deki -s çoğul ekiyle -z arasındaki benzerliği etimolojik yakınlığıa indirgemek de yine abesle iştigaldir. (bkz: hint-avrupa dilleri)
  • tanıdığımız,bildiğimiz,yaşadığımız hikayelerin anlatıldığı film.ama mars'ta su bulmuş gibi heyecanlandırıyor insanı.
  • şekil şemal olarak ilginç.
  • nedense ilhan berk'in berk sözlüğü'ne girmemiş harflerdendir. benim alfabemde çok uzun zamandır aşkı simgeliyor. bir yolun en sonunda da olabilir o, en başında da.
  • nerden geldiğini bilmediğim kaynaştırma harfi, sık duyuyorum. örnek:

    "ben buraya yazmazdan önce vardı bu harf"
    "biz buraya gelmezden önce dutluktu buralar"
  • 1960'lı yılların başlarında askeri idare tarafından yönetilmekte olan yunanistan’da, devlet görevlilerinin milliyetçi ve otoriter örgütler aracılığıyla giriştikleri bir siyasi suikastin ardından cesur bir savcının olayın üzerine giderek asker ve sivil suçluların yargılanıp cezalandırılmalarını sağlaması çerçevesinde yaşanan olayları konu alan bir costa gavras filmi.

    filme konu olan gerçek olaylar, türkiye’de ergenekon davası ile şaşırtıcı seviyede benzerliklere sahip. bu nedenle de, ileride bir benzerinin türkiye'de de çekilmesi beklenebilir.

    tema:
    (bkz: popüler kültür/@derinsular)
  • amerikan ingilizcesinde /zi:/
    britanya ingilizcesinde /zed/ diye telaffuz edilir.
  • denklemlere sonradan dahil olmuş ve işleri iyice karıştırmıştır kendisi
  • zaman ve mekandan bağımsız olarak tarihin tekerrürden ibaret olduğunu gösteren film.
hesabın var mı? giriş yap