• insanı öldürür.

    akşama kadar hasta, akşam toplantı, eve gel, yorgunluktan bayılmadan sunum hazırla, sabah kalk erkenden toplantıya yetiş dön akşama kadar hasta bak, akşam kursa git, kurs çıkışı eve, yine slayt hazırla.cumaya yetişmesi lazım slaytların, - sakın kimse neden son dakkaya bıraktın demesin, 3 hafta zaten metnini hazırlamak sürdü- , sonra cuma sabahı erkenden git uffff yaaa birisi bana fazladan 6 saat hediye etse var ya....
  • detaylara takılan insanların sıklıkla karşılaştığı sorun. rutin halini aldığında insanı depresyona sürüklemesi işten değildir. yapılmak istenenlerle yapılanlar arasındaki uçurum insanı adeta bunalıma sürükler.
  • yüzümün yumuşaklığı ve her şeye tamam demem neticesinde zuhur eden ve sonunda gerçekleşen olaylar bütünü.
  • son zamanlarda buram buram hissettiğim acıklı hadise. sanki zaman sürekli elimden kayıp giden ve bir türlü tutamadığım bir nesneyi andırıyor. geriye dönüp baktığımda ise kayıp giden zamanın hakkını verebilecek bir şey ortaya çıkaramamış olmam beni bir hayli üzüyor. bu sorunun tam bir çaresi olduğuna inanmasam da, sanırım en önemli çözüm yöntemi, boş yere kaybedilen ve ucuz şeylerle doldurulan sürelerden bünyeyi arındırmaktan geçiyor ama böyle bir hayat biçimine de şak diye nasıl geçilebilir mi sorusu aklımı bulandırıyor. nitekim bunu yapmanın şart olduğuna inanıyorum ama inanmak ile uygulamaya koymak arasında büyük bir fark var.
  • yetmiyor arkadaş yetmiyor. ev iş ev iş döngüsü insanı içine çekiyor girdap gibi çıkabilene aşkolsun. bütün zaman sanki orda geçiyor. işe git eve geç saatte gel yat uyu. dinlenseniz sevdiğiniz şeyleri yapamıyorsunuz, sevdiğiniz şeyleri yapsanız uyuyamıyorsunuz, uyuyamayınca ertesi gün huzursuz oluyorsun bla bla kısır bir döngü. özlediğiniz insanları görmeye zaman yetmiyor görseniz bile gördüğünüz zaman yetmiyor bu sefer. üzülüyorum vallahi
  • son 2 yıldır mücadele ettiğim olgu... sirf bu yüzden 2 günde bir uyumaya başladım. bu kez de dünya saçma bir yer haline geldi. sonra yine aynı kısır döngüye girdim. dünya tam da bu hissi yaşatmak istiyoru kabullendigim noktada hala bu yetmeyisle savasmaktayim.
  • nasıl oluyor anlamıyorum ama yok o 24 saat bana yetmiyor arkadaş. bana günlük saat dilimi 30+ olan bir yer lazım. hiç bir işim bitmiyor veya bitse de kendime zaman bulamıyorum, 19 yaşına kadar sıkıntıdan ölürdüm ama böyle bir his yoktu şimdi dönüp bakıyorum o üniversitede ilk vizede 30 alıp bu okul bitmez dediğimi hatırlıyorum diploma karşımda ama zaman nasıl geçti anlayamıyorum. araba diye kafayı bozup 1.7 dizel corsa hayalleri kurarken şimdi altımda sıfır model duruyor ama ona bile keyifle binecek zamanım olmuyor. ne iş yapsam elimi neye atsam direk akşam oluyor. şöyle söyleyeyim hayatım o kadar hızlı akıyor ki sanki bir gün bir saat gibi geçiyor, bu günlerde tek zevkim mobilden oyun oynamak onu bile yaşayarak oynayamıyorum, dün başladığım güne bakıyorum birde bugüne dünya sıralamasındayım ama ne yaptım nasıl yaptım yok sadece olayların başı ve sonu var bende.
  • yorgunluktan uyuyamamak da hediyesidir öyle dönemlerin.
  • bana yetmiyor mesela, millet yapacak şey ararken bense zor yetişiyorum. böylesi daha güzel...
  • bana da yetmiyor. yetmediği için de bu saatte yarın için yemek yapıyorum.*

    (bkz: zeki müren) çalıyor usul usul, bir kadeh rakım mutfak tezgahında, gelip gidip yudumluyorum. parmak uçlarımda sessiz hareket ediyorum kimse uyanmasın diye.

    bu da benim hayatı sevimli hale getirme şeklim.
hesabın var mı? giriş yap