• (bkz: zamına koyim)
  • yapistirici
  • bunun aslı arapça samg kelimesidir ki, çoğulu olan sumug’u bugün sümük manasında kullandığımızı zannetmekteyim.
  • akasya, kitre, sütlegen vb. agaclarin kabuklarindan sizarak donan, eriyigi yapistirici olarak kullanilan, renksiz veya sari kirmizimtirak renkte amorf madde.

    kaynagimiz: tdk sozlugu
  • bitkilerden elde edilen, amorf, az çok şeffaf, kokusuz ve tatsız madde. uronik asitler ve ozlardan oluşurlar. bitkide zedelenme, yaralanma, böcek ısırığı gibi durumlarda korunma amaçlı oluşturulur. suda kısmen şişerek kolloidal bir çözelti verir. zamkın kalitesini belirleyen özellikler; viskozitesi, yapıştırma özelliği ve çözünürlüğüdür. çözünürlüklerine göre zamklar 3'e ayrılır; suda eriyen (arabinli) zamklar, suda erimeyen (basorinli) zamklar ve suda kısmen eriyen (serazinli) zamklar. eczacılıkta süspansiyon ajanı olarak kullanılır. mukoza iltihaplarında gargara olarak faydalanılır. zehirlenme durumlarında ise toksik maddenin resorbsiyonunu geciktirici olarak kullanılır.
  • bir zamanlar televizyonlarda yayinlanan ve egitici oldugu iddia edilen bir cocuk programinda yasli bir kadinin kartondan ev idi araba idi gemi idi yaparken kullandigi yapiskan madde.
    zamk sozcugunun yapiskan bir maddeye ait bir isim oldugunu kartonlarin yapistirilma ihtiyaci dogdugunda telafuz edilmesinden anlamis idim.arada tutkal dedigi de olurdu bu yasli kadinin.
    ne yapıyor acaba simdi?
  • özetle... yaşarlığı sağlayan kültür unsuru ve kitle birleştiricisi (zamkı) niteliğiyle sağkalım dili türkçe. işlevsellik ve anlatım gücü bakımından, yabancı kulaklara hitap edebilen sanat dili türkçe. bütün ötekilere yabancı dil olarak türkçenin tek sorunu dil yapısının öteki dillerden bir hayli farklı olması. türkçenin matematiği ve mantığı sahibi olan türklerde olmadığı kadar yüksek. sanki biz kendi dilimizin (belki kültürümüzün de?) üvey çocuğu gibiyiz. dilleri matematik ve mantık, türkler kendileri değil. (bkz: türkçenin yetersiz bir dil olması/@ibisile)

    "şu halde çocuğun cıvık konusunda edinebileceği ilk deneyim, onu psikolojik yönden de ahlaki yönden de zenginleştirir: mecazi olarak "cıvık" diye adlandırılan yapışkan bayağılık türünü keşfetmek için ergin yaşa gelmeyi beklemesine gerek yoktur: bu bayağılık oracıkta, yanı başında, bizatihi balın ya da zamkın cıvıklığı içindedir." jean-paul sartre - l'etre et le neant (varlık ve hiçlik)

    (bkz: yapıştırıcı), birleştirici
    (bkz: akma)
    (bkz: pisik)
    (bkz: kedibalı)
  • uhu olarak da anılır markanın urun adi olarak benimsenmesi seklinde. hatta halk dilinde uğuya dönüşmüştür bu uhu da. buradan uhulamak ve uğulamak kelimesi turemiş o da sonunda kullanıla kullanıla ulamak kelimesine dönüşmüştür. ulamak kelimesinin anlamının zamkla ilişkisi buradan gelmektedir. cıkan sonuc sudur ki ilk zamk ı yani uhuyu da turkler bulmustur. (bkz: at yalanı sikeyim inanani)
  • herhangi birinin, herhangi bir zamanda, bir nalburiyede veya bakkaliyede "pardon, bir zamk alabilir miyim?" diye sorup sormadığını merak ettiğim, genelde sadece benzetmelerde ismi geçen madde.
  • annesi/babası devlet dairesinde çalışan her doksanlar çocuğunun evinde olan yapıştırıcı.
hesabın var mı? giriş yap