• şu sıralar sesi ile bana her gece arkadaşlık yapan rahmetli sanat güneşi. insanı alkolik etme gibi tehlikeli bir yanı var...yaşlanıyorum galiba, şarkılarını dinledikçe çocukluk günlerimde kalan unutulmuş anlar-anılar geçidi yaptırıyor, kır saçlar da arttı zaten, çok fena çok...
  • trt nin hâlâ en ünlü ve en rağbet gören sanatçılarından.
    güzel türkçe konuşmanın kelimenin sonlarını "b,d" ile bitirmekten ibaret sanmayanlardan.
    sesi gibi de duru bir yüzü varmış rahmetlinin.
  • bu zeki müreni normalde kibar efendi biliyoz ama harbi süper bir ******** kendisi ağzı da bozukmuş herkese laf geçiriyormuş.
    trt'de çalışan, daha doğrusu eski trt emeklisi bir teyze var bizim orda. o anlattı tamam mı? zeki müren radyoya gelmiş işte program yapçak vs...
    o gün de radyoya yeni bi müdür atanmış. asistanı "zeki müren geldi" deyince "durun stüdyoya sokmayın ben tanışçam onla" demiş.
    zeki müreni iki saat bekletmiş. neyse sonra gelmiş elini uzatmış el sıkışçaklar. zeki beyden sonraki ilk lafı "aa tırnaklara bak" olmuş, gayri ihtiyari şaka yollu.
    zeki müren: "*** ****** ***** ***"
    demiş radyo müdürüne dönmüş gitmiş sonra.
  • öldüğünde küçüktüm ve tesadüfen izmirde tatildeydik. çocuk aklı işte sadece adını bilidgim halde üzülmüstüm..
  • saadetin o eşsiz tadına eren ehli keyf gönüllerin muhabbet erbabıdır. kalplerdeki o ulvi tahassürün sahibi ruh bahtiyarlığıdır.
    kendisine edilen selamları duyup alıp kabul eden, o enfes sesiyle sevda üzerine iki dize okuyup hüzünlü yürekleri şenlendirendir. duygusu kuytularında saklı olsa da bu kalpsiz dünyanın gülüşünü görüp eliyle dokunan, tutup gönlümüze doldurandır.

    huzurun, içtenliğin, güzelliğin, efendiliğin, bu alemde baki kalan nidasıdır, elbet kendi gökkubbemizde çalınan hoş bir sedadır.
  • eserlere hayat katan en ünlü türk sanatçımızdır, diyebilirim.
    zeki müren'in söylediği şarkı bir başka oluyor, sözler başka bir anlam ifade ediyor, daha çok hüzünleniyor, daha da karamsarlaşıyorsun, şarkı sözlerinde ki dertli kişi oluyor derdini zeki müren ile paylaşıyorsun. hem insan olarak, hem de sanatçı olarak gerçekten çok büyük bir kişi idi.
  • her daim uzerinde "aslinda guldugume bakmayin, derdim dunyadan buyuk" ifadesini tasiyan, unutulmaz ve olumsuz sanat abidesi. cesitli roportajlarinda da o neseli tavirlarinin altindaki huzun ve aciyi zaman zaman belli ederdi. hakkinda hep "bir kadina asik oldu, kabul gormeyince bir daha asla mutlu olmadi" efsanesi donerdi. bu kadinin cahide sonku veya belgin doruk oldugu soylense de hicbir zaman acikliga kavusmamistir. alfabem 23 e indi adli siiri ile birseyler anlatmaya calistigi aciktir. konu ne olursa olsun sesinde ve yuzunde neseli tavirlari ve kibarligi ile gizlemeye calissa da derin bir aci ifadesi her zaman gorulebilir.

    sanirim zeki muren'i diger sanatcilardan ayiran en onemli ozelligi -o essiz sesinin yaninda- kendisini seven halka karsi tavirlaridir. her firsatta "beni siz yarattiniz" diyip on metre yanina yanastiginizda korumalardan dayak yiyeceginiz riyakarlara benzemez zeki pasa. sevenlerine sonsuz bir saygi gosterir, ne sart altinda olursa olsun kirmamaya gayret gosterir. sirf imzali resim isteyen bir hayranina resim veremedi diye uzulecek ve masasina davet edecek kadar hem de. tabii muhtesem sesini ve bu tavirlarini karsiliksiz birakmaz halk, onu herseyiyle kabul eder ve bastaci yapar.onunla huzunlenir onunla neselenir.

    butun bunlarin yaninda "zeki muren filmleri" denen bir olgu var deginmek gereken;
    siyah beyaz film doneminde cesitli filmler yapmistir. bu filmler "klip" olgusunun olmadigi bir devirde adeta birer klip yerine gecer. ayrica bu filmler icin daha sonra tureyecek "arabesk sarkicisi filmleri"nin onculu diyebiliriz. cunku hemen hemen ayni yapidadirlar bu iki ayri donem yapitlari. zeki muren herhangi bir filminde mutlaka ya ses sanatcisi rolunde (cogunlukla kendi ismiyle hem de) ya da sesi guzel bir gariban rolunde oynar. filmlerin temposu asagi yukari aynidir. on dakika senaryo, bes dakika sarki seklinde gecer. evet daha sonra bu sistem butun arabesk sarkicilarin filmlerinde de kullanilmistir. sesini asla dublajlatmaz, kendi kendini seslendirir. tabii bu bazen komik durumlara yolacabilir. mesela bir ayakkabi boyacisi, bir bahcevan, bir bakkal olur muren ama o duzgun turkcesi daima aynidir. boyaciyken "sizi tenzih ederim, nacizane gorevimi yerine getirmekle muserref oldum efendim" gibi cumleler kurar. bakkalken "oyle mes'udum ki bu hulya bitmesin" der. kendisine bazi filmlerde kavga sahneleri yazilmistir, bildigimiz zeki muren ise her daim kibar ve beyefendi tavirlidir, o yuzden bu sahneler genellikle "figuranlarin kendi kendini dovmesi" seklinde gecer.

    klasik turk musikisi, turk sanat muzigi ve daha sonra gecis yaptigi "fantezi-arabesk" turunde esi bulunmaz isler ortaya koymustur. kendi yaptigi besteler ile icindeki hicrani ortaya dokmektende cekinmez. muzeyyen senar ve zeki muren'den baska kisiye gerek yoktur diyebilirim bile. her ustun basariya erismis insan gibi olumsuzluge ulasmistir. sesinin tinisi kulaklarimizda oldukca hep yasayacaktir. kendisini sevenlere karsi tavirlari ve sonsuz saygisiyla bastaci yapilmaya devam edilecektir.
  • düşün şimdi kaç yıl önce, kaaaç yıl önce, 70ler 80ler diyelim, toplum marjinalliğin m'sine hazır değilken sen çık parlak kıyafetler, ağır makyajlarla, işte ben buyum yaptığım da bu diye dikil toplumun karşısına, kimse de laf edemesin. malum dünyanın en hoşgörülü toplumu değiliz. tayt giyen kürekçileri filan dövüyoruz 2010'a gelirken bile. işte bu yüzden zeki müren dünyanın en marjinali insanı. sahnenin ve müziğin ihtişamı bir arada .. david bowie halt etmiş. no offense david.
hesabın var mı? giriş yap