• kundera'nın faulkner (gerçi ondan etkilenmeyen modernist romancı yok gibidir) etkileri taşıyan muhteşem romanı.

    böyle yazıyorum ya, aslında kafkaesk boğuntu aynıyla kundera'nın ruhuna da sinmiştir, çünkü ludvik'in hazin serencamı dava'nın josef k'sını anıştırır. gene de aradaki fark şudur: kafka belirsizliği tercih eder, kundera ise "şaka" da olsa bir sebep gösterir. gene de iki romanda da dünya bir açık hava hapishanesini andırır. ayrıca (bkz: der prozess /@hanging rock)

    iktidarın yegane ezici kolu mahkeme aygıtı ile çalışma kampına postalanan ludvik için tek bir amaç kalır geriye: intikam. josef k ise niçin yargılandığını anlamak için boşuna nefes tüketir. ilkinde karanlık yüzünü daha en başından kahramana gösteren iktidar, berikinde belirsizdir. daha doğrusu foucaultca söylersek, iktidar ve gözleri her yerdedir, ondan kurtulmak imkansızdır, nitekim öyle olur.

    stalinist çek iktidarının jurnalcileri, siyasi tutsak kampları ve yalıltılmış hapishaneler, şüpheli dostluklar, yarım kalan aşklar, orwellvari bir cehennemde farklı roman kişilerinin vizöründen betimlenir roman boyunca. her öykü biraz yarım kalmış hissi uyandırsa da boşlukları okur kendisi tamamlar.

    kundera felsefi yorumlarla metnini zenginleştirir. foucaultcu gözetim toplumlarının hicvi de denebilir şaka romanı için. iktidarlar ve diktatörler şakadan hoşlanmazlar. ezilmiş aydınların tragedyası işte bu dönemeçte gün yüzüne çıkacaktır.

    not: film uyarlaması modern bir klasiktir. roman okunmazsa şayet, yeterli hazzı vermeyebilir.
  • "1968 ve 1969'da şaka bütün batı dillerine çevrildi. ama ne sürprizler çıktı ortaya! fransa'da çevirmen romanı, üslubunu süsleyerek yeniden yazmış. ingiltere'de editör bütün yinelemeli bölümleri kesmiş, müzikal bölümleri çıkarmış, ana bölümlerin sırasını değiştirmiş, romanı yeniden düzenlemişti. başka bir ülkede çevirmenime rastladım: tek bir çekçe sözcük bilmiyordu. 'nasıl çevirdiniz kitabı?' diye sordum. 'yüreğimle' diye yanıtladı ve cüzdanından çıkardığı bir fotoğrafımı gösterdi. o kadar sempatik bir insandı ki, telepatiyle bir kitabın çevrilebileceğine inanacaktım az daha. (...)"

    milan kundera, roman sanatı, "71 sözcük" (1989'da afa tarafından basılan ismail yerguz çevirisinden)
  • içinde muazzam tespitler bulunduran bir milan kundera yapıtı. şöyle ki :

    --- spoiler ---

    evet, herşeyi açıkça görüyorum: çoğu insan kendini ikili bir inancın hayaline kaptırıyor, belleğin sürekliliğine ve eylemlerin, yanlışların, günahların, yanılgıların onarılabileceğine inanıyorlar. birincisi de ikincisi kadar sahte. gerçek bunun tam tersi: herşey unutulacak ve hiçbir şey onarılmayacak. ister öc alma, ister bağışlama yoluyla olsun, onarım eylemi de unutulmaya mahkum. kimse yapılan yanlışları onaramayacak, ama tüm yanlışlar unutulacak.

    --- spoiler ---
  • milan kundera,sakadan alintidir.(sayfa 83)

    “…………
    su son yillarda, kac kez, her turden kadin beni kendini begenmislikle sucladi (salt onlarin duygularini yeterince yanitlayamadigim icin). bu anlamsiz bir sey. ben kendini begenmis biri degilim. ama dogrusunu soylemek gerekirse, ben bu yetiskin cagimda, bir kadinla gercek bir iliski kuramadigim, hicbirini sevemedigim icin yeterince uzgunum. bu basarisizligin nedenlerini bildigimden emin degilim; yuregimin bu eksikligi dogustan mu, yoksa bunun koklerini yasam oykumde mi aramak gerekir, bilmiyorum; duygusalliga dusmek istemiyorum, ama durum bu iste. anilarimin arasinda sik sik bir salon canlaniyor gozumun onunde. bu salondaki yuz kisi kollarini kaldirmis, yasamimi yikima surukleyen kararlar veriyorlar; ama bu yuz kisi, bir gun herseyin yavas yavas degismeye basliyacagini bilmiyorlardi; onlar surgun yasaminin sonsuza dek surecegini hesaplamisti. o aci lokmayi yeniden yutmak istemiyordum. simdi ama, inatla uzerinde durdugum bir nokta vardi; basimdan gecenlerin farkli yorumlarini yapiyordum: ornegin, partiden atilmam yerine, asilmami onermis olsalardi ne olacakti diye geciriyordum kafamdan. oyle bir durumda bile, herkesin onaylamak icin elini kaldiracagimdan hic kuskum yoktu. ozellikle komiteye sunulan rapor, cezanin ne denli yararli ve yerinde oldugunu gerekceli ve lirik sozlerle belirtmisse.sonrada kadin ya da erkek, yeni dostluklar yeni arkadasliklar kuruyor, olasi sevgililer buluyor, onlari da hayalimden o doneme ve o salona transfer ediyordum ve kendime , aleyhimde oy kullanip kullanmayacaklarimi soruyordum. kimse bu sinava karsi koyamaz; hepsi ellerini kaldiriyorlar; tipki bir zamanlar arkadaslarimin ve tanidiklarimin yaptigi gibi (kimi ivedilikle, kimi istemeyerek, kimi inancla, kimi de korkuyla)

    itiraf edin oyleyse: sizi surgune ya da olume gondermeye hazir insanlarla birlikte yasamak zordur, onlarla icli disli olmak zordur, onlari sevmek zordur.

    belki de sik sik gorustugum insanlari boylesine gaddar bir hayal sinavindan gecirmekle onlara haksizlik etmis oluyordum. belki de buyuk olasilikla, benim yanimda, az, cok sakin , iyinin kotunun otesinde bir yasam surecekler, ellerin havaya kaldirildigi o salona hicbir zaman girmeyeceklerdi.

    biri belki daha ilerek giderek bana, bu davranisimin tek bir amaci oldugunu soyleyebilir; moral bir kendini begenmislik icinde kendimi yucelterek baskalarini asmak. ama kendimi begenmislik suclamasi dogru degil; gerci kimseninn yikimi ugruna oy kullanmadim, ama elimi kaldirma hakkindan yoksun biraklicagimi onceden bildigim icin, bu bir erdem sayilmaz. uzun sure, benzer kosullar altinda, oburleri gibi davranmayacagima kendimi inandirmaya calistim; sonunda durustluk gostererek kendi kendimle alay ettim: elini kaldirmayan bir ben mi vardim yani? yeryuzunde tek hak tanir ben miydim? yoo, hayir, otekilerden daha iyi olduguma dair hicbir garanti veremezdim. ancak bu, baskalariyla olan iliskilerimde neyi degistirridi? kendi zavalliligimin bilincinde olmak, benzerlerimin zavalliligi ile beni asla bagdastirmaz. her biri kendi alcakligini bir otekinde gordugu icin, birbiriyle kardesce gecinen insanlar kadar beni tiksindiren hicbirsey olamaz.

    boylesine igrenc ve yapiskan bir kardeslikle isim yok benim.
    ……………”
    ludvik-9
  • sonradan politik sinema örnekleri arasında da yer almış, ziyadesiyle sağlam milan kundera romanı. "şaka", konusu bakımından sözlükteki gelişmelerle pek bir paralel. günün anlam ve önemine pek bir binayen. kitabını 3-4 yıl önce okumuştum fakat filminden bihaberdim. bugün keşfettiğim film tanıtım yazısı vasıtasıyla bir hatırlayalım neler olmuştu kundera'nın bu şık şıkıdım kitabında ve dahi filminde:

    "basit bir şakadan, karmaşık bir trajediye ve paralelinde bir ülkenin siyasal anatomisine uzanan bir başyapıt.
    filmin baş karakteri ludvik, bir süredir uzak kaldığı kız kardeşi marketa'dan bir mektup alır. marketa, hayatından memnun olduğunu ve batı'da devrimin pek yakında gerçekleşeceğini yazmaktadır. kendisini özlemediği için marketa'ya kızan ludvik, bir kartpostalın arkasına, "iyimserlik, insanlığın afyonudur! sağlıklı ruh, hıyarlıktan başka bir şey değil. yaşasın troçki!" yazar ve kıza gönderir. ludvik'in "şaka" olsun diye yazdığı bu üç cümle, hayatının akışını değiştirecektir."
    (film tanıtımından)

    edit: bu şaka'yı yaptığı için ludvik'in, bu kitabı yazdığı için kundera'nın başına çok işler açılmıştı.
  • --- spoiler ---
    bir tüp hap yutarak intihar etmeye çalışan ancak yuttuğu haplar müshil çıkan bir karakter vardır kitapta, helena.
    --- spoiler ---
  • kitap komünizm/sosyalizm ile halk oyunları, türküleri vs. arasındaki güçlü bağın nedenini çok güzel anlatır. sağlam tespitler barındırır. roman niteliğinden ziyade bu vasıfları nedeniyle tavsiye olunur.
  • --- spoiler ---

    küçücük ve önemsiz bir kartpostal. 20 yaşının denyoluğuyla yazılmış... context de son derece şahane olunca tepetaklak dönen bir hayat.

    ...ve 40 yaşında beceriksizce intikam almaya çalışan bir adam. kendisini -artizlik yapmak uğruna- nutuklar atarak partiden kovduran küçük kafalı arkadaşının -bir zamanlar çok güzel olduğu belli- karısıyla yatarak hem de. ne acıklı.

    pek çok paragraf arasına sıkışmış hoşnutsuzluk sonra. hem helena için, hem lucie için... o ortalıkta değilken güzel kadınlar kapılmış ve sanki ona inat yaşlatılmış.

    kazandığı küçük zaferin sevinciyle festival alanında dolanırken, önceki gün karısıyla yatıp elinden çok değerli bir şeyini aldığı artiz arkadaşıyla karşılaşıyor ludvik. tatatatamtatam: yanında cillop gibi bir kızla.

    onun ganimet gibi gördüğü kadından meğer çoktan vazgeçmiş.

    --- spoiler ---
  • milan kundera'nın şaka romanının özgün adıdır.
    1969 yılında aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap