• mavi akım ile anap, mesut yılmaz ve günes tanerin yakın ilgisine fazla kafa yorunca çalıştığı gazete sabahtan, güneş taner'in baskısı ile kovulmuştur.

    kendisi daha sonra olayı yorumlarken, "tazminatımla atıldığıma şükretmeliyim aslında. bu işlerde öyle büyük hesaplar dönüyor ki, bir köşe başında indirmediklerine şükür" demiştir.
  • ülkü adatepe ile ilgili yazdığı yazıda güzel tespitler var.

    bir cumhuriyet imgesi: ‘küçük ülkü’

    ihap hulusi’nin tasarladığı alfabe kapağındaki devrim imgesidir küçük ülkü. yaşı yetenler için, üzerinden cumhuriyet’e bağlılık ve aidiyet oluşturduğumuz sevimli kız çocuğudur.

    gıpta etmişizdir ona. atatürk’ün manevi kızı olmak çok büyük bir ayrıcalıktır çünkü.

    altı yaşında yetim kaldığında neler hissettiğine, kaybetme duygusunun nasıl üstesinden geldiğine, özel konumunun aniden sona ermesinden nasıl etkilendiğine kafa yormamışızdır.

    buna karşılık ne çok yargılamışız küçük ülkü’yü.

    iki çocukla ilk eşinden ayrılıp bir türk musevisiyle evlenmesinde kıyametleri koparmışız. 1962 yılının türkiye’sinde çocukları olup da boşanmak her kadın için zaten yeterince büyük affedilmez bir suçtur. bir de üstüne üstlük müslüman olmayan bir türk vatandaşıyla evlenmek!

    nitekim türk basınının bir bölümü ülkü’ye haddini bildirecektir. ırkçılık tüten söylemlerle gazetelerde çarşaf çarşaf eleştiri yazıları yayımlanır. bir museviyle evlenmesi ata’ya saygısızlık olarak yorumlanır.

    araştırmacı rıfat bali’nin bu konudaki çalışmasında yer alan gazete başlıkları bir felaket: “gençlik ülkü’yü protesto ediyor”, milli türk talebe birliği ülkü’ye “büyük atatürk’ten intikal eden imtiyazları geri istiyor” gibi insanın kanını donduran manşetler var 1962’nin ağustos ayının basınında. yeni sabah, gece postası ve hürriyet kışkırtıcı yayınlar yapmış o dönemde. cumhuriyet, dünya, akşam, tercüman ise susarak olayı görmezden gelmeyi yeğleyenler arasında.

    manevi kıza yapılan manevi baskı karşısında ülkü kendini “atatürk yaşasaydı karşı çıkmazdı, o azınlıklardan yanaydı” diye savunur. eşi ise “ben türk’üm, türk ordusunda askerlik yaptım. ben kendimi türk saydıktan sonra siz beni geri iterseniz, ben ne yapayım?” demektedir.

    ***

    ülkü’nün ikinci evliliğinde başına gelenler, günümüze de ışık tutuyor. rıfat bali’nin de doğru olarak saptadığı gibi, türklük dendiğinde anladığımız türk etnisitesi ile islam dininin bileşkesinden öteye gidemiyor. üstelik alevilik olgusunda yaşandığı gibi devletin ve toplumun çoğunluğunun islam dininin sünni olmayan versiyonları ile de sorunu var.

    müslüman olmayanın “yabancı” görülmesi cumhuriyet’in ilanından 39 yıl sonra hâlâ değişmemişti. bugün, 89 yıl sonra değişen ne var? bu bakış açısı aynı kaldığı gibi, din üzerinden ötekileştirme daha da perçinleniyor.

    alevilik konusunda alevlenen tartışma ve tahammülsüzlüğü ortaya koyan olaylar, farklı kimliklerle ortak aidiyet alanı yaratmakta başarısız kalındığının ispatı değil mi?

    ***

    eşzamanlı olarak herkesin birlikte gördüğü bir cumhuriyet görseliydi küçük ülkü...

    büyümesine izin verilmeyen o kız çocuğu, hiç olmazsa bir dönem bizim cumhuriyet’e olan aidiyetimizi güçlendiren ortak bir imgeydi.

    o imgeyi çok örselemişiz.

    diyeceksiniz ki, 2013 yılının türkiye’sinde cumhuriyet’in yerin dibine batırılmadık imgesi mi kaldı?

    bu yazıya son noktayı koyup “küçük ülkü”nün teşvikiye camii’ndeki cenaze törenine koşuyorum.

    4 ağustos 2012 - cumhuriyet

    kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=356822
  • onumuzdeki 3 kasim secimlerinde chp den 13. sirada aday olan, dersleri inanilmaz sikici gecen cok bilgili bir o kadar gorgulu kisi.
  • türkiye cumhuriyeti'nin ilk turizm (ve tanıtma) bakanı olan ali ihsan göğüş'ün kızı.
  • az evvel trt haber'de yayınlanan 45 dakika adındaki programdan canlı yayın esnasında "oğlumun resitaline geç kalıyorum gitmem gerek" diyerek ayrıldı asklgjlsag off yaa
    (bkz: trt haber/#19227935)
  • domates söğüş kıvamındaki yazılarını zevkle kullanıyorum salata yaparken.
    domatesi kabuklu yiyemem de, kabuklarını soyuyorum yazılarının üstünde.
  • ntv'de berlusconi'nin seks maceralarını değerlendiren böyük yazar.

    alevi inancı söylemi, "eline diline beline sahip olmak" ilkesini ahilik gleneği kökenli gösterdi.

    dedim ya; böyük yazar.
  • derslerde 'ben sizin yaşınızdayken sabah bbc seyrederdim,le monde okurdum' diyerek gözlerimizde zaten hali hazırda yarattığı harika avrupalı,aileden soylu,modern,kültürlü imajını
    pekiştirmeyi bilmiştir..mavi akım projesiyle ilgili yazdığı yazılar ve takındığı tavır yüzünden bir adalet savaşçısı olarak sabah gazetesinden atıldığını da yaklaşık beş kez tekrar ettikten sonra bu özelliklerine bir de yılmaz gazeteci kimliğini eklemiştir...kendisi gerçekten türkiyenin yetiştidiği en önemli gazetecidir...hatta madalyayı bile haketmektedir...
  • 90'lı yıllarda sahaflarda gördüğüm 'bak, avrupa geçiyor' isimli kitabın yazarı olduğunu sandığım kişi. muhtemelen bir avrupa rüyası'yla karıştırıyor olmalıyım, çünkü 'bak, avrupa geçiyor' isimli kapağında gemi olan bu kitap piyasada ya da sahaflarda yok görünüyor.

    25 ocak 2020 günü robinson crusoe 389'da bir söyleşi etkinliğinde 'yazmak için geç kaldığınızı düşünüyor musunuz?' diye sormuştu konuk yazara. 'düşünmek istemiyorum,' cevabını alınca da 'ben düşünüyorum ve yazmak için çok acelem var,' demişti. rahatsız edici bir cümleydi belki ama hak vermedim de değil.. acelesi olmayan kimse kalmadı...
hesabın var mı? giriş yap