• kelime anlami himaye edilen, dokunulmayandir.

    osmanlilar'da zimmiler cizye ya da harac oduyorlarsa kiliselerine, sinagoglarina dokunulmayabilirdi. fakat bunlarin can calmalari yasaklanmisti. cogu halde yikilan, harap olan ibadethanelerinin onarilmasina izin verilmezdi.

    zimmiler muslumanlar'in giydigi elbiseleri giyemez, muslumanlar selam vermeden ona selam veremez, oldukleri zaman onlardan “vefat etti” diye soz edilemezdi. oluleri icin “merhum” sozu kullanilamazdi. (belki de, bu azinliklar, zaten olulerine baska bir sey diyorlardi. varolana tersten bakmak da olabilir bu)

    zimmilerin elbiseleri, basliklari, binekleri, palanlari muslumanlar'inkilerden farkli olmaliydi. (yine varolanin kurallastirilmasi gibi geldi, bana) bellerine siyah ibrisimden yapilmis bir ipten baska bir sey baglayamazlardi.

    musluman kadinlarin elbiseleri ile zimmilerinki acikca farkli olmaliydi ve hatta hamamlarda giydikleri dahi. (belkide, dogal olarak bu giyim / kusam mevzu boyleydi. din, gelenek, gorenek farklililari) ki, kendilerini belirgin hale getirmek icin pestemallerine cingirak takmak zorundaydilar.

    muslumanlar'in evleri ile zimmilerinkilerin karistirilmamasi icin evin belirgin bir yerine acik sekilde gozuken bir isaret konulmasi zorunluydu. muslumanlarin evlerinden daha yuksek katli yapilmasina musade edilmezdi. musluman evlerine bakan cephelerine pencere acmalari yasakti. musluman kadinlarla evlenemez, muslumanlara karsi sahitlik yapamazlardi. musluman mahallelerinden hac ve domuz geciremezlerdi.

    onlara belirli renkler verilmisti. ermenilerin sapka ve ayakkabilari kirmizi, rumlarinki siyah ve yahudiler'inkinin mavi olmasi zorunluydu.
    (bu durumun, azinliklarin kendi tercihleri de olabilmesi yuksek olasilik, durduk yere tasnife goz kirpmak mantiksiz geldi bana ama neyse)

    (kaynak: taner akcam; islamda hosgoru ve siniri)
  • iki yönlü bir kavramdır: birincisi, insanların şükretmesi ve dua etmesi neticesinde allah'ın insanları koruması ve onlara inayette bulunmasıyla alakalıdır. ikinci özelliği ise karşılıklılık esasına dayanır. insanların allah'a ve diğer insanlara karşı olan vazifeleriyle alakalı bir mütekabiliyettir bu. yani zımmılik aslında allah'ın insanlarla yaptığı bir koruma sözleşmesidir.

    zimmet kelimesinin de aynı kökten geldiğini söylemeye gerek yoktur. hz. ebu bekir'in zorla mekke dışına çıkarılmak istendiği bir dönemde (islam'ı yaşayışı ve güzel kur'an okuyuşu sebebiyle müşrik gençlerin aklını çeldiği gerekçesiyle) birisinin (muhtemelen bir müşrik) himayesine yani zımmiyetine girmiştir. gerçi daha sonra hz. ebu bekir kendini tutamadığı için (çünkü anlaşmanın şartlarından birisi hz. ebu bekir'in evinde oturmasıydı), o müşrik tarafından bu anlaşma bozulmuştur.

    sonraki dönemlerde günümüzdeki manasına yaklaşan zımmilikle alakalı en meşhur örneklerden birisi; vergilerini ödemediği için ehl-i kitap'tan bir grup insanın kızgın şam güneşi altında bekletilerek cezalandırdığını gören bir grup sahabi'nin, efendimiz'in bir şu hadisine vurguda bulunarak valiye durumu şikayet etmeleri ve bu insanların serbest bırakılmalarını sağlamalarıyla alakalıdır: "bu dünyada işkence edenlere (zulmedenlere) allah da öteki dünyada işkence edecektir."
  • zimmilere yasak olan sadece birkaç durumdan bahsedeceğim. buradan hareketle osmanlının zimmilere bakışını daha rahat görebiliriz:

    osmanlı yönetiminde köle alım ve satımı serbestken zımmilerin köle alması fermanlarla yasaklanmıştır. aslında fıkıh kitaplarında sadece müslüman köle edinemeyecekleri yazmasına rağmen, fermanlarla bu tüm köle ve cariyeler ibaresiyle genişletilmiştir. 1559 yılında çıkarılan ilk fermanda ellerindeki köle ve cariyeler kaydedilmiş ikinci fermanda bunları satmaları emredilmiştir.

    bir diğer önemli örnek şarap konusudur: osmanlı'da zimmilerin şarap üzerinde mülkiyet hakkı vardı ancak fermanlarla neredeyse ortadan kalkma noktasına gelmiş. tarihini hatırlamadığım bir fermanda 18. yy daki bir fermandı sanırım. "üzüm yetiştiricilerinin içki yapmak için yahudilere ve hırıistiyanlara mallarını satmamaları bunları direkt manavlara satmaları gereği, manavların ise yine içki yapılmaması için yahudi ve hırıstiyanlara bunları satmaları yasaklanmıştı. şarap konusunda bir çok ferman daha bulunmaktadır. böylece içki konusunda gayrimüslimlerin sanıldığı kadar özgür bırakılmadığı daha net anlaşılabilir.

    en basit örneklerle devam edelim bir diğer yasak ata binmek ve yetiştirmekti. çarşılarda at ile gezmek müslümanlardan daha gösterişli bir tarz içinde olmak zimmilere yasaklanmıştı. sadece doktor olan g.müslimler ata biniyorlardı.

    gayrimüslümlerin kılık kıyafetleri evlerinin yüksekliği konularına şimdilik girmiyorum.
  • ikinci sınıf vatandaş.(islam topraklarında yaşayan hristiyan ve yahudiler) mesela osmanlı yunanistan'ında bir yunan'ın ata binmesi yasaktı. sadece eşeğe binebilirdi, eşeğe de sadece bir kadın gibi binip yan oturmalıydı. böylece bir müslüman ile karşılaştığında hızlıca atından inip diz çökebilirdi.

    endülüs'ten birkaç örnek vermek gerekirse:

    *bir hristiyan bir müslüman kadına tecavüz ederse cezası idamdır. bir müslüman bir hristiyan kadına tecavüz ederse cezası kırbaçtır.

    *bir müslümana iftira atan kırbaçlanır. bir hristiyana iftira atan kırbaçlanmaz.

    *yaralanma ve ölüm gibi durumlarda müslümanlar kan parası alırken hristiyanlar ise kan parasının sadece yarısını alabilir.

    *bir hristiyan islam'a geçebilir ama bir müslüman her hangi bir dine geçerse cezası ölümdür. (bkz: mürted)

    *yalnızca müslümanları ilgilendiren herhangi bir hukuki meselede hristiyanların şahitliği kabul edilmez.

    *bir müslüman bir hristiyanla buluştuğunda selamlamaya müslüman başlamamalıdır.

    *hristiyanlar sokaklarda dini kutlamaları için geçit töreni yapamaz. sadece mahallelerinde ve kiliselerinde gizlice kutlamalılardır.

    *kiliseler camiilerden uzun olamaz.

    *hristiyanlar ayırt edici kıyafetler giymeliydi. müslüman gibi giyinemezler, mutlaka dışarıdan bakıldığında hristiyan olduğu anlaşılmalıydı.

    *müslümanlar geldiğinde hristiyanlar ayağa kalkmalıdır.

    **the myth of the andalusian paradise, s. 211-212.
  • osmanlı döneminde hristiyanlar, yahudiler ve sabiler olarak üç kümede toplanan gayrimüslimlere verilen ad. zimmilere "millet" adı verilmekte, böylece toplum dinsel anlamda ayrıştırılmaktadır.
  • (bkz: gayrimüslim)
  • "zımmîler ehl-i kitaptır, yani hz. ibrahim'in öğretisinden kaynaklanan dinlerden birine mensup olmalıdırlar. ama uygulamada zerdüştilere bu statü verildiği gibi, abbasiler devrinde ne yapacaklarını bilemedikleri harran'daki sabiyyun cemaatine de aynı statüyü verdiler."

    -ilber ortaylı, imparatorluğun en uzun yüzyılı
  • zimmi: türk gölge oyununda müslüman olmayan tiplemelere verilen ad.
  • zimmî: zimmete ilişkin olan.
  • (bkz: dhimmi)
hesabın var mı? giriş yap