• bir dostoyevski kitabı.
    dostoyevski denince akla ilk olarak roman geldiğinden mi bilmem pek tanınmayan bir kitap. (karşınıza çıkarsa; bir solukluk işi var, es geçmeyin derim)
    1862'de yaptığı avrupa gezisi sonrası, "batı" üzerine kaleme aldığı bir gözlem yığını.
    o sıralar, rusya'nın yayılmakta olan "batılılık"tan etkileniyor -etkisiyle yozlaşıyor- olması, dostoyevski'yi bu rüzgarın kaynağını görmeye sürüklemiş.
    pek çok şehir gezmiş 2.5 ayda.
    (berlin, dresden, bisbaden, köln, paris, londra, lüksemburg, cenevre, cenova, cenevre, floransa, milano, venedik, viyana )

    kitapta en çok fransa'dan/paris'ten/ bahsediyor (ya da paris'i inceden/aleni küçümsüyor. )

    yaklaşık 150 yıl öncesinde yazılmış olan bir kitabın güncelliğini bu derece koruyor olması gerçekten hayret uyandırıcı!
    klasik olmak böyle bir şey olmalı.

    "bir fransızı, yani parisliyi (bütün fransızlar parislidirler çünkü) yeryüzünün en üstün kişisi olmadığına dünyada inandıramazsınız. öte yandan, dünyanın paristen başka bir yerini de bilmez. bilmeyi pek istediği de yoktur zaten. "
  • 'bribri ile mabiş' isimli sekizinci bölümüyle, burjuvanın sevgili-eş ilişkilerini betimlemede doruk noktaya ulaşmış eser. 'bir yazar gözlem yeteneği ile okuyucuyu ne denli kendinden geçirebilir'in en yetkin cevabını veren bölüm, dostoyevski'ye bir kez daha hayran olmayı sağlıyor.

    saul bellow'a ait 'dostoyevski'nin gözüyle fransızlar' başlıklı önsöz de, turist olmanın ve içinde bulunulan mekandan keyif almanın gerekliliklerini anlatırken, zihnimizde geçmişimizdeki seyahatlarimizden ne denli eli dolu döndüğümüzü düşündürtüyor.
  • dallama fransızlar başlığına dostoyevski entrysi.
  • dostoyevski'nin dönemindeki avrupa özentiliğine fena giydirdiği kitaptır. kitapta herhangi bir düzen yok. deneme gibi yazılmış ve dostoyevski'nin saf düşünceleri olduğu için güzel hissettiriyor. bilindik avrupa izlenimlerinin dışına çıkıyor ve dönemin avrupa'sı hakkında fikirlerini sunuyor. sürekli ince bir alayla eleştiriyor ve gerçekçiliğin doruğuna ulaşmış durumda yine. güzel bir kitaptı.

    *
  • (bkz: ezilenler)' yazdıktan sonra artan sara nöbetlerinden sonra doktorunun verdiği tavsiye ile batı avrupa seyahatine çıkar. bu çıkış onun senelerce duyduğu ve rus entelijansiyasının hayranlık duyduğu avrupa insanını avrupayı tanıma fırsatı bulmuştur. londra sokaklarında kızını pazarlayan kadınlardan, halen günceliğini koruyan bribri ile mabiş mevzusundan, şehire yabancı geldiğinde adeta bir suçlu gelmiş gibi davranan polis ve otel sahiplerinden bahsederek aslında bunların o kadar da öykülenecek şeyler olmadığı anlatmıştır. geleceği avrupada değil rusyanın kendi içinde olduğunu düşünmüştür ve avrupadan döndükten sonra batı'nın kendi sorunları çözmekten aciz ve bunun da sosyalizme geçişi kaçınılmaz olduğu sonucuna varmıştır. çözümün ne slavcılar gibi geçmişe dair düşler kurmakla ne de batıcılar gibi modası geçmiş bir akımın takipçileri olmanın faydası olmadığını düşünüyor. (bkz: vremya)
  • ne varenkacığın sesi ne golyadkin'in ne nastenka'nın aşığının. yeraltından notlar'daki isimsiz adamı yaratmadan evvel dosto'nun kendi sesi. belki oraya ses olmasının da izlenimleri biraz.

    avrupa görgüsüzlüğü orada dursun
    ölelim ırmağının akışına petersburg'un*
  • “kendine şöyle bir görev ver. kutup ayısını düşünmemeye çalış. göreceksin ki her dakika aklına gelmeye başlayacak.”

    (bkz: beyaz ayı sendromu)
  • yeni bitirdiğim kitap. yeraltından notları okumadan önce bunu okumanın çok daha açıklayıcı olduğuna dair bir önsüzü vardı. bundan sonra da yeraltından notları okuyup göreceğiz. :d

    çok güzel tespitlerin bulunduğu, “o zamanlara” dostoyevski yorumuyla götüren kitap. özellikle aç kalmamak için ekmek çalanın cezalandırıldığı, ancak zenginliğine zengilik katanların hiçbir
    şekilde cezalandırmadığını, hatta bunun gayet olağan olduğu ve desteklendiğini anlatan kısmı bana bugünleri hatırlattı. :d

    özellikle “avrupalılaşma” ile ilgili kısmı çok beğenerek okudum. ne kadar dostoyevski, bu kısmı atlayabilirsiniz de yazmış olsa kitabın en güzel bölümlerinden. yine “avrupalılaşma” adı altında verdiği gvozdilov ve eşi örneği ayrıca hoşuma gitti.

    (bkz: yaz izlenimleri üzerine kış notları):d
  • türkçeye yaz izlenimleri üzerine kış notları adıyla ve ingilizceye winter notes on summer impressions adıyla tercüme edilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap