• 1902 yılında erzurum'da doğdu.toplumbilimci. i.u. edebiyat fakültesi'nin felsefe bölümü’nü bitirdikten sonra, çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı. 1930'da strasbourg üniversitesi'nin felsefe bölümü'ne girdi. 1934'te yurda dönünce içtimaiyyat ve ahlak docenti olan fındıkoğlu, 1941'de sosyoloji profesörü, 1958'de ordinaryüs oldu. 1934-70 yılları arasında yayınladığı iş ve düşünce adlı dergideki yazılarında, özel ve toplumsal mülkiyeti uzlaştıracak bir sosyo-ekonomik modeli savundu.1974 yılında öldü.

    eserleri: içtimaiyyat(1958),hukuk sosyolojisi(1958),le play mektebi ve prens sabahattin(1962), iktisat sosyolojisi açısından sosyalizm(1965), içtimaiyyat dersleri(1971).
  • devlet sendikası, kadın ve azınlıkların siyasetten uzaklaştırılması gibi politikalarda nazi almanyasını şiddetle destekler. tarihler 1950leri gösterdiğinde nasyonel sosyalizmfikrine iyice yakınlaşır. fındıkoğlu'na bakılırsa sosyalizmin milliyetçi olması gerekir, marks ise "yolunu şaşırmış bir sosyalist"tir olsa olsa.

    alman ve fransız radikal sağ ideologları, aynı zamanda prens sabahattin'den de etkilenmiştir. tıpkı sabahattin gibi o da sorunların tanzimat'la başladığını, 2. meşrutiyetle katmerlendiğini düşünür. zira tanzimatla gelen 1858 toprak kanunu, kırsal kesimde sınıflaşmayı doğurmuş, topraksız köylü sayısını arttırmış, böylece sosyal hayatı yok etmiştir.

    kentsel yapıdaki tanzimat etkisi ise yeni bir ticaret burjuvazisinin ortaya çıkmasıdır. fındıkoğlu'nun asla tahammül edemediği azınlıklardan oluşan bu tüccar kesim, yeni değerler benimseyerek cemaat yapısını bozmuşlardır. eski sistemin emniyet sibobu olan lonca sisteminin çöküşü hep bu gavurlar yüzündendir.

    zaten bu azınlıklar kapitalizmin memlekete girmesine önayak olmuşlardır. bu da yetmezmiş gibi milli bütünlüğü bozan birer yılandırlar. fındıkoğlu, ırkçılığı ve azınlık düşmanlığını milliyetçiliğin nişanesi sayar.

    ziyaeddin fahri, eskinin ihyasıyla gelecek bir yeniden yapılandırmadan medet umar. demokratikleşme temayülünün önüne geçilerek eski iktidar-reaya ilişkisine dönülmelidir.

    muhafazakarların geneline hakim bir üslupla "dışarıdan gelen her şeyin" yerli kültüre zarar verdiği kanısındadır. kadın modernleşmesi, pederşahi ailenin, konak hayatının bozulmasından nefret ve tiksintiyle bahseder.
  • istanbul üniversitesi iktisat fakültesinde 1960'larda ders anlatırken, sosyalizmin çökeceğini söyleyen ve zamanın 68 kuşağı tarafından protesto edilen, ordinaryüs profesör doktor, değerli bilim adamı. tarih rahmetli fındıkoğlu hocayı haklı çıkartmıştır.
  • mehmet kaplan'ın türk düşünce tarihinde önem atfettiği dört isimden biri.

    diğerleri:

    (bkz: hilmi ziya ülken)
    (bkz: nurettin topçu)
    (bkz: mümtaz turhan)
  • cumhuriyet devrinde yetişmiş sosyolog, iktisatçı, türk milliyetçisi âlim.

    fahri fındıkoğlu türk sosyolojisi ve ziya gökalp konusunda büyük otoritedir. fakat eserleri uzun süredir basılmadığı için istifade etmek mümkün değil. bu sorunun bir an evvel halledilmesi gerekiyor.

    kendisi hakkında nihâl atsız'ın yazmış olduğu yazı...

    prof. fındıkoğlu ziyaeddin fahri

    profesör fındıkoğlu ziyaeddin fahri 16 kasım 1974’te hayata veda etti. doğru bir insan ve sağlam bir türk milliyetçisi olduğu için burada birkaç satırla hâtırasını anmak ve unutulmuş bir cephesini hatırlatmak istiyorum.

    onu 1939-1944 yıllarında, özel boğaziçi lisesi'nde edebiyat öğretmeni olduğum sırada tanıdım. okulda öğretmenlik yapan beş altı doçentten biriydi. "iş" dergisini çıkarıyordu. türkiye çapında bir mücadele açmıştı: soyadlarının küçük isimden önce yazılmasını ve uydurma yeni soyadları yerine "oğlu" ile biten gerçek soyadlarının kullanılmasını istiyordu. soyadları göktürklerden beri başta kullanıldığı için bu davasında yüzde yüz haklıydı. on birinci yüzyıldan beri de soyadının sonuna "oğlu" kelimesini getirmek âdet olmuştu.

    bıkıp usanmadan yaptığı bu mücadele, yemişini vermeye başladı. pek çok kimse mahkemeye başvurarak "oğlu" ile biten eski soyadlarını tescil ettirdi. soyadı kanununa göre bunun asıl addan sonra yazılması mecburiyetine rağmen resmî makamlara yazılan yazılarda da soyadı başa getirilir olmuştu. hatta bizim 1944-1945 ırkçılık turancılık davasında sıkıyönetim mahkemesi de buna uymuş ve arkadaşımız sofuoğlu'nu "sofuoğlu zeki özgür" diye çağırmaya başlamıştı.

    o sırada millî eğitim bakanı olup da aşırı devrimci geçinerek göze girmeye çalışan hasan ali, fındıkoğlu'nun memlekette tesirli olmaya başladığını görünce ona resmî bir ihtarname göndererek kampanyaya son vermesini istedi. üniversite muhtariyeti de olmadığı için fındıkoğlu bu konudaki yazılarına son verdi ama bir kere çığır açılmıştı. durdurmak mümkün olmadı.

    tek parti çağının zihniyetine göre fındıkoğlu büyük bir suç işlemişti. netekim 1944'te açılan ırkçılık-turancılık davasının dosyasının başına eklenen ve hilmi uran imzasını taşıyan yazıda türkçülere yükletilen suçlardan biri de "soyadlarını eski türkler ve bugünkü macarlar gibi başa getirmeleri" idi.

    türkiye'de ziya gökalp'ı en iyi bilen insan fındıkoğlu idi. bu konuda türkçe ve fransızca bir hayli inceleme yayınlamış ve onu ilim gözüyle etüd etmişti. bu yüzden, gökalp hakkında bir konferans vermek gerektiği zaman derhal fındıkoğlu'na başvurmak âdet haline gelmiş ve bu başvurmalar merhum profesörü bıktırıncaya kadar sürüp gitmişti.

    fındıkoğlu, vaktiyle anadolu mecmuası'nı çıkaran ekiple birlikte çalışmıştı. fakat diğerleri gibi dar anadoluculuk zihniyetine saplanmış değildi. onun anadoluculuğu bir nevî anadolu türkleri ırkçılığı idi. dergi çıkarken türkiye'de dış türkler meselesi diye bir konu akla gelmediği için fındıkoğlu da dış türklerle ilgili bir yazı yazmamış, fakat sonraları dış türkler konusu ortaya dökülünce tıpkı turancılar gibi davranarak onlara ait yazılar yazmak suretiyle türkler'i bir bütün olarak kabul ettiğini göstermişti.

    bugün üniversitelere göz atıldığı zaman fındıkoğlu'nun millî değeri daha çok anlaşılmaktadır.

    her yazılarında, bin dereden su getirerek milliyetçiliğin aleyhinde bulunan, bunu sinsi sinsi, fırsat bulunca da açıkça yapan sözüm ona profesörleri gördükçe fındıkoğlu'nun değer kazanması gayet normaldir.

    ilim beynelmileldir demek, ilim her millette vardır anlamına gelir. ama her millette olan ilim ve ilimler yine de millî maksatla kullanılır. ilmi, millî maksatla kullanan üniversite ve profesör, görevini yapmış demektir.

    fındıkoğlu görevini yaparak öldü.

    hüseyin nihal atsız
  • yayınlanması harf inkılabından önceki döneme rastlayan bediiyat isimli ilk eseri rıdvan canım hocanın çabalarıyla latinize edilerek 2009 yılında yazar yayınları tarafından yeniden basılmış. bediiyat kelimesi günümüzde pek kullanılmadığı için kitaba estetik ismi uygun görülmüş. darısı tozlu raflarda unutulmaya yüz tutmuş diğer kıymetli eserlerin başına.

    edit: imla.
hesabın var mı? giriş yap