• galiba dunyadaki en detone muzik aleti.. kafakulak sikme pipeti.
    calinabilmesi icin agzin kuru olmasi gerekir. annemler cocukken zurnacinin karsisinda limon isirirlarmis calamasin diye..
  • bugun zurna icin yazilmis bir koncertomuz bir senfonimiz yoksa bu bizim cümleten ayibimizdir.. anasini satiim adamin bir saksafonu var, bir trompeti var üzerine sergilemedigi sanat eseri birakmiyor "trompet balesi" yapior "trompet orotaryosu" kuruor.. biz bakioruz "zurna da pesrev olmaz" niye olmasin arkadas? zurna bir mehter bolugunun icinde niye soloya cikmasin misal..

    hoş ben zurna yaninda sipsiyi daha sevimli buluyorum. bununla beraber kendisinin "ney" gibi bir hikayesi olmamasi beni yaraliyor.. oysa dayasan zurnaya hikayeyi bir grup anadolu mollasi dergahlarinda zurna semalari yaparlar..

    soyle uydurayim ben hemen

    "zurna'nin sesi yapildigi agaca tirmanan ayinin sırtının kasinmasi sesidir.." olmadi sanirim..
  • hasan cihat örter olması muhemel yazardır.

    korkuyorum sözlük her an evrensel bir küfür gelebilir.
  • üflemeli bir çalgı. şeceresi karışıktır. bir rivayete göre rus kökenli bir saz olup kafkaslar üzerinden türklere intikal etmiş, oradan acem canibinie geçüp hind ü çin'e kadar uzanmıştır. bu rivayetin de kendi içinde muhalifleri vardır. derler ki ruslar zurnayı kafkasyadaki kavimlerden öğrenmiş de, el aleme öyle caka satmışmış. diğer bir rivayet bu dertli çalgının nüfus kaydını fars tarafında kabul eder. o merkezden orta doğuya, doğuya, ve kuzeye yayılmıştır derler. yine de çoook eski türk hikayelerinden de zurna sesi işitilmiştir efendim. hatta dedem korkutta bile vardır.

    soyağacı ne olursa olsun iyi zurna erik ağacından yapılandır. aslında, altı üstünde, biri altta yekunu yedi deliğe sahip olsa da ne hikmettir cin deliği deyu adlandırılan fuzuli delikleri olanları da pek yaygın görülebilir. zurna gibi delikanlı bir sazımızdan sözederken delik melik deyip aleti dellendirmemek için midir bilinmez ama, yanlış anlaşılabileceğinden delik yerine "hava döndürten" denilmiştir.

    ağız kısmı metem, ya da lüle tabir olunur ki tafsilatlı bilgi ilgili başlıkta verilmiştir. zurnanın zırt dediği yer aslen burasıdır. yine de bazı ravi, zurna borusu denilen geniş ağız kısmının asıl ses çıkan yer olduğu konusunda ısrarcıdırlar. efendiiiim, bu zurnanın çeşitli halleri bulunur ki dillere pelesenk olmuş hali zil zurna olanıdır. aslında akranları cura zurna, orta zurna ve kaba zurnadan tek farkı en ince sesi veriyor olmasıdır. netekim kaba zurna da kalın perdeden ses vermesiyle bilinir. aradakileri siz hesab ediniz işte.
  • başka bir liseli turnusolu. duyduğunuzda aklınıza efsane mirc kanalı geliyorsa yaşlanmışsınız demektir.
  • irc'de chat kanalı. internet kafelerin yeni yeni çoğaldığı dönemde, okulun tam da karşısındaki kafede bilgisayar kullanmayı henüz bilmeyen biri olarak elemana chat yapacağımı söylemiştim. rumuz sordu, aklıma nedense ilk olarak zurna geldi ve "zurna olsun" dedim. halbuki o güne kadar "zurna" diye bir sohbet kanalının varlığından haberdar değildim, sonradan öğrendim ve güzel bir tesadüf oldu. cahilliğimin hatırasıdır.
  • binali selman gibi bir ustanın elinde gerçek değerini bulan değerli enstrüman.
  • ... nil karaibrahimgil'in "butun kizlar toplandik" isimli eglence deposu eseri ile ismail yk'nin "sappur suppur" adli sembolizmin neferi sarkisindan birer cumle alindiginda $oyle bir guzellik cikiyor ortaya:

    - calardik biz onlari zurna gibi.
    - yoksa ben zurna miyim hea?!

    [afiyet olsun]
  • yüksek ses potansiyeline sahip tahta nefesli etnik müzik aleti. circular breathing yönteminin kullanıldığı birkaç enstrümandan biri. ancak usta ellerde güzellik bulur.

    (bkz: armen migirdiçyan)
  • ney'in, kanun'un, ud'un, tanbur'un daha yüksek toplum meclislerinde yeri vardır türkiye'de, zurna ise dolaysız olarak, direkt halkın neşe, keyif çalgısıdır.
    dünyanın her yerinde çalgı âletlerinin cemiyetin farklı katmanlarında gördüğü alaka değişiklik gösterir. viyana'da, paris'te, londra'da sokaktaki vatandaşın sesine delirdiği çalgı âletiyle salon insanın bayıldığı bir değildir. türkiye'de de, istanbul'da da böyledir. sokaklarda darbuka ve zurna, yer yer klarinetle coşan halk nisbeten daha ağır, daha kallâvî olan osmanlı-türk-istanbul musikîsi çalgı ve sound'unda kavramasına ve tam tekmil nüfûz etmesine imkân vermiyen bir rafine-ince espri ve soundla karşılaşır. sokakta bu yüksek dereceli müziğin esintileri, belirtileri deniz dalgalarının kıyıya fasıl fasıl ulaştırdığı uzantılar gibidir. dünyanın her yerinde sokak müziği ve çalgısal ezgileri ve sound'u yüksek mertebenin incelmiş meclis-salon muhitlerinden taşan zevk ve üslûbtan beslenir.

    dolayısıyla zurna da bu zevk ve neşenin aşağı mertebelerde daha hoyrat, kaba ve dayıca tezâhürlerine âlet olur. halk bununla bar eder, halay çeker, el çırpar. sesi de batı-amerika karşısındaki aşağılık kompleksini 1923'ten beri batı karşısında duydukları aşağılıklık duygusunu dillere destan hâle getirmiş ve bunu şeref levhası diye alnında gezdirecek kadar kendinden-medeniyetinden-halkından nefret eden dedelerinden tevârüs etmiş câhil-çirkin-kambur-rocker tipli-ingilizce baskılı tişörtler giyip amerikan dizileri seyredince kendini ayrıcalıklı zanneden köle ruhlu, itü mühendisi kıvamında ekşi sözlükçücü tipinde ürkek ve asosyal kırılgan sünepeler hâricinde herkesin hoşuna gider. başta benim hoşuma gider. işi bilen herkes bu seksi ve delici tınıyla kendinden geçer.

    https://www.youtube.com/watch?v=xloavysc29k bu mısırlı abdulhalîm el-hâfız'ın meşhur zey'il-hevâ adlı şarkısının sözsüz remksidir. zurnanın imkânlarının bütünüyle maharetlice zorlandığı baştan çıkarıcı, diş kamaştırıcı bu remiksde zurna'yı ''olağanüstü derecede rahatsız edici ve çirkin sesli çalgı'' olarak niteleyen sünepelerin duymamak için kulaklarını tıkamaları mümkün.

    sizi câhiller. sizi cehl-i mürekkeb merkebleri. sizi görgüsüz ayılar. sizi batıcı zontalar. sizi gitarın tellerinden çıkan her sesi vahiyle müşerref olmuşcasına istiğrak halinde dinlerken onun ağababası ud'dan zerre anlamayan ve nefret eden kokuşuklar. sizi dünyanın musiki ve şiir merkezinin ortadoğu olduğundan bîhaber olan ama kendileri gibi çirkin taptıkları batılı müzik ikonları bu coğrafyaya ilgi duyup onun tını ve ahengini kullanıp müzik yapınca ''ortadoğu ve müziği çok gizemli yaa'' diye salya akıtan dürzüler. sizi ağababaları köksüz-yönsüz beyoğlulu kültür kalpazanı olan sümsük sürüngenler. bir sikim bilmediğiniz konu hakkında konuşup beni sinirlendirmeyin bir daha.
hesabın var mı? giriş yap