• çocuğuna okuldaki zorbalıklara karşı kendini savun derken savunamadığını gördüğünde çözümü "vurana sen de vur" diyerek sağlamaya çalışan ebeveyndir. ben değilimdir.

    okulun ilk haftalarında sınıfındakilerden, üst sınıftakilerden ve hatta kızlardan dayak yiyerek eve gelen bir oğlum var. ilkokulla tanışması böyle olmasaydı keşke ama sürekli kolları mosmor, gözü şişmiş, bacakları yara bere içindeydi ilk hafta. allaam kime çekti bu çocuk, ben kendimi hiç dövdürmezdim diye üzülsem de sakince ona kendini korumalısın dedim sadece. kendini koru o kadar.

    aradan iki hafta geçtikten sonra okul yönetimi olağanüstü bir toplantı yaptı akşam vakti. başıma geleceklerden habersiz gittim kuruldum bi' güzel. ooo kurabiyeee, namnam deyip yumuldum ki önce bi panter çıktı meydaane, sonra sırayla aslan, kaplan, yılan, fare…ağzımda kurabiye, gömleğimde kırıntı…meğer benim oğlan son iki haftadır küçük büyük demeden bütün çocukları sıradan geçirmiş, uçan tekmeler, kaş açmalar, sıkıştırmalar.. illallah eden veliler de şikayet etmişler. önce bunu duyunca gözlerim parladı, benim oğlum mu aahaha dedim ağzımdan kurabiye parçaları saçarak. sonra toparladım, inkar süreci başladı, sonra karşı suçlama. "ilk hafta o kadar dayak yedi ki çocuk, burada işler böyle yürüyor sandı demek ki" dedim. sonra yavaş yavaş kabulleniş, çünkü susmuyorlardı. iş artık siz bu çocuğa evde şiddet mi uyguluyorsunuza kadar geldi. "he amk, her akşam ıslak odunla dövüyoruz biz çocuğu, hatta babası beni, ben onu, o sizin çocukları. hayat böyle" diyen iç sesim mi yoksa "ihihihi çok şakacısınız, dayak ne münasebet" diyen dış sesim mi konuştu bilmiyorum. çünkü ben bunu der demez biri kartvizit uzattı. eltim olur, pedagog, selamımı söyleyin yardımcı olur diye. oh mon dieu!

    eve geldim ve tabi ki konuşma vakti. ciddi konuşmalarda hiç iyi değilimdir, kendimi gülmemek için zor tutarak "neden" dedim. neden vurdun evladım arkadaşlarına? önce inkar süreci. sonra karşı suçlama. sonra tabi ki kabulleniş ama bu arada gelip giden bambaşka konular. hayatı sorgulama, hayalleri, idealleri ve bunu sunacak olanın okul olmadığı… öyle güzel ikna etti ki beni okulun gereksizliğine. sabah eşime bu çocuğu okuldan alsak da bir ustanın yanına mı versek dedim. adam bi' müddet yukarı baktı, baktı, baktı. bence kesin imana geldi ve tanrıyla konuştu. tanrı da ne dediyse artık döndü bana ve anneni ara dedi. anneme ne olmuş, olamaz, ne duydun, iyi mi annem, deprem mi oldu yine, anammm kadın anam diye dövünürken aradım artık. özet geçeyim, meğer annem oğluma "vurana sen de vur, acıma kimseye, bak sakın pısırık olma çok ezerler seni" demiş. çocuk da ona kim zarar verdiyse gitmiş, bu annem için, bu babam için, bu anneannem için diye dalmış hepsine. annem kikir kikir gülerken ben bi' müddet yukarı baktım, tanrı aradım bir yerlerde.
2112 entry daha
hesabın var mı? giriş yap