hesabın var mı? giriş yap

  • şu an yazarı tarafından silinmiş olan hayali şile bezi ihracatından 5 milyon tl haksız kazanç elde ettiği iddia edilen bir entry ile ilgili olarak kemal kılıçdaroğlu'nun tarafımıza ilettiği açıklaması aşağıdaki gibidir:

    sevgili dostlar,

    ekşi sözlük’e yazı yazan bir arkadaşımız, benimle ilgili bir duyumunu kaleme almış...

    ben bu arkadaşımızın ve tüm ekşi sözlük okuyucularının merakını gidermek için aşağıdaki açıklamayı yapma gereğini duydum...

    1. maliye bakanlığında daire başkanı ve genel müdür yardımcısı olarak çalıştığım doğrudur. hatta bir ara “hayali ihracat” dosyalarına baktığım ve hayali ihracatçıların korkulu rüyası olduğum da doğrudur. ama kamu görevlisi olarak çalıştığım süre içinde hiçbir zaman bir şirket kurmadım, var olan şirketlere de ortak olmadım...

    2. şile bezi ihraç eden bir şirket kurduğum söyleniyor... şile beziyle tek ilgim, kendime 1980’li yıllarda ayvalık’ta şile bezi bir gömlek almaktan ibarettir... ne şirket kurdum ne de ihracat yaptım... arzu eden tüm ticaret sicili kayıtlarına bakabilir...

    3. kaldı ki, benim böyle bir dosyamı bulsa akp şimdi zil takıp oynuyordu... meraklanmayın bu kardeşinizin veremeyecek hiçbir hesabı yoktur... cesaretimizin kaynağı da budur...

    ekşi sözlük okurlarına saygıyla duyurulur...

    kemal kılıçdaroğlu

  • düz mantıkla yaklaşıldığında böyle bir saçmalığı napoleon nasıl yapmış diyebilirsiniz, zira bugün abd topraklarının dörtte biri bu satış sayesinde abd'ye geçmiş.

    ancak kazın daha bir çok ayağı var. o topraklar hali hazırda yedi yıl savaşları sonucunda kaybedilmiştir. fakat fransa 1800 yılında ispanya ile yaptığı gizli anlaşma sonucu louisiana'yı geri almıştır. ancak bu geri alış daha çok kağıt üstündedir. bölgenin yönetimi yine ispanyollarda kalmıştır. ayrıca o yıllarda fransa savaş halindedir ve deniz savaşlarında ingiltere'ye karşı pek şansı yoktur. bu durumda o toprakları yönetmesi pek mümkün değildir. sonuçta fransa zaten yönetmediği bu toprakları para karşılığı abd'ye satıvermiştir. hatta öyle ki fransa'ya bu toprakların resmi transferi satış anlaşması imzalandıktan daha sonra olmuştur. hem zaten satmasaydı 1815'te kaybettiği savaş neticesinde yine elinden çıkacaktı. böylece hiç bir hayrını görmeyecekti.

  • alemdağ'da var bir yılan kitabındaki yalnızlığın yarattığı insan hikayesi arada bir dönülüp okunup okunup hatırlanmalı tekrar ve tekrar..öyle bir hikaye benim için, o yüzdendir çok ama çok severim. sait faik bütün hikayeleriyle alır götürür, içinize selam çaktırır, unutturmaz sizi size.

    "...yıllar da durulmayan istasyonlardan geçer gibi geçiliyor be!"

    "günlerden pazartesi.yine vapurun alt kamarasındayım. yine hava karlı. yine istanbul çirkin. istanbul mu? istanbul çirkin şehir. pis şehir. hele yağmurlu günlerinde. başka günler güzel mi, değil; güzel değil. başka günler de köprüsü balgamlıdır. yan sokakları çamurludur, molozludur. geceleri kusmukludur. evler güneşe sırtını çevirmiştir. sokaklar dardır. esnafı gaddardır. zengini lakayttır. insanlar her yerde böyle. yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek.
    yalnızlık dünyayı doldurmuş. sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor."

  • gerçekten bunu yapabildiğim birini bulabilirsem, gerçekten sessizliği bir adım yakınlığa dönüştürebilecek biri çıkarsa karşıma, sorgusuz sualsiz, gözümü kırpmadan evlenirim onunla. başka hiçbir şey lazım değil. konuşmak bir şeydir, susabilmek her şeydir. eğer bir insan sizinle beraber sessizliğe katlanabiliyorsa, suskunluğa bile tahammül edebiliyorsa, asla ve asla kırıp üzmeyin. çok nadirler ve bir daha asla çıkmıyorlar karşınıza.

  • bu ülkeye bu kadar bomba ne zaman sokuldu, ne zaman saklandı??? çözüm sürecinde değil mi?

    pkk ile kim masaya oturdu, kim iş birliği yapmaya çalıştı, kim vaadler verdi, megri megri şarkıları söylenirken kimler yanlarında saf tuttu, alkış tuttu, barış güvercinleri uçurdu, kimler dağdan inenleri çalgı çengi ile karşıladı, hükümet değil mi??

    pkk'yı dağdan indirip bu kadar içimize sokan hükümet o kadar mı aptaldı ki; bu kadar bombanın ülkeye girişini bilmedi, duymadı, engel olmadı??

    mağdur edebiyatinizi yemiyoruz artık. bıktık "kandirildik" zirvalarinizdan. laf kalabalığı yapmayın, pisliginizi temizleyin!!

    önemli ek: 2010 yılında açılım bahanesiyle hükümetin tsk'nin elinden müdahale yetkisini aldığını, olası bir tehlike anında vali izni olmadan müdahelenin yasaklandığını da hatırlatayım. sonrasında da suçu güvenlik güçlerine atmıştı; al bu da erdoğan'ın itirafı: https://www.youtube.com/watch?v=y76ttejd8ue

    hem tsk'nın pkk'ya müdahele etmesine engel ol; hem "aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın dediler, engel olmadılar" diye güvenlik güçlerine sitem et. bombalar ardı ardına patlayınca da "kandırıldık" diye işin içinden sıyrıl. oh ne ala memleket. al, tsk'nin operasyon talebine verilmeyen izinlerin sayısı da burada. 290 tanesinden sadece 8 tanesine valilikten izin verilmiş!

    kınamalarınızı duymak istemiyoruz, hesap vereceksiniz.

  • tarihi konuşmasından bir kesit:

    "biz demireller'den, türkeşler'den milliyetçilik dersi almayız. sevgili kardeşlerim! biz milliyetçiliği sokak duvarlarına değil, kıbrıs'ın topraklarına, ege'nin deniz yataklarına yazmışız. biz milliyetçiliği batı anadolu'nun haşhaş tarlasına yazmışız."

    zorunlu edit: tam orijinal hali yazıldı.

  • anlamakta güçlük çekiyorum; herkesi aptal mı sanıyor, kendi mi aptal ötesi...

    ankara'yı yıllarca yönetmiş olmasa, izlemesi eğlenceli tip aslında. ama bu aptallığın ya da kötülüğün ankara'yı yıllarca yönetebilmiş olması insanın içini acıtıyor.

    not: abu da orgeneral olmuş, hey yavrum...

  • parası varken vestel cep telefonu aldı mı ki gidip togg alsın. ikisi de yerli ve milliydi. vestel cep telefonunun akıbeti ortada.

  • liberal oluyor: yüzde 50 oy alıyor.
    muhafazakar oluyor: yüzde 50 oy alıyor.

    lgbti destekliyor: yüzde 50 oy alıyor.
    lgbti karşıtı oluyor: yüzde 50 oy alıyor.

    sayın öcalan diyor: yüzde 50 oy alıyor.
    teröristbaşı öcalan diyor: yüzde 50 oy alıyor.

    çözüm süreci diyor: yüzde 50 oy alıyor.
    yok artık çözüm süreci diyor: yüzde 50 oy alıyor.

    okyanus ötesine selam gönderiyorum. gel artık bitsin bu hasret diyor: yüzde 50 oy alıyor.
    kahrolsun fetö diyor: yüzde 50 oy alıyor.

    ergenekon'un davacısıyım diyor: yüzde 50 oy alıyor.
    ergenekon'u tertipleyenleri lanetliyor: yüzde 50 oy alıyor.

    dolar 1.17 lira oluyor: yüzde 50 oy alıyor.
    dolar 21 lira oluyor: yüzde 50 oy alıyor.

    istanbul sözleşmesinin mimarı oluyor: yüzde 50 oy alıyor.
    istanbul sözleşmesini iptal ediyor: yüzde 50 oy alıyor.

    mhp' ye karşı oluyor: yüzde 50 oy alıyor.
    hdp'ye karşı oluyor: yüzde 50 oy alıyor.

    sisi' ye karşı oluyor: yüzde 50 oy alıyor.
    sisi'yle iyi oluyor: yüzde 50 oy alıyor.

    kendi tarafında olmayanlara her türlü küfrü ediyor: yüzde 50 oy alıyor.
    pandemide 5 maskeyi dağıtamıyor: yüzde 50 oy alıyor.
    depremde sınıfta kalıyor: yüzde 50 oy alıyor.
    100 yıllık türkiye cumhuriyeti tarihinin en büyük ekonomik krizinin baş aktörü oluyor: yüzde 50 oy alıyor.
    milletin kafasına çay atıyor: yüzde 50 oy alıyor.
    dilenciye verir gibi para dağıtıyor: yüzde 50 oy alıyor.
    vs
    vs
    vs

    kısacası; ben çıkamadım işin içinden.

  • ekrem imamoğlu tarafından devrilmek halen zoruna gidiyor olsa gerek dede için. tabi gider, kendisi üç katlı çalışma ofisinde çakma süleyman demirel gibi takılırken imamoğlu cumhurbaşkanlığına yürüyor olacak.

    siyasi hayatını müfteri olarak tamamlıyor, yazık.