hesabın var mı? giriş yap

  • taraftari,ozhan canaydin anisina yapilan saygi durusunda alkislamistir, bu yuzden elestirilmektedir.

    sanki elestirenler, lisedeyken, saygi duruslarinda "pipih pipih" diye alttan alttan gulmedi. adamlar ezeli rakibinin baskanini, alkisliyor. protesto etmek, alay etmek,olumunu kutlamak, farkli olmak amaciyla degil, can-i gonulden alkisliyor.

    ben de galatasarayliyim. cogunuzdan da fazla galatasarayliyim.

    ezeli rakibinin eski baskaninin vefati uzerine,tesislerinde ve lokallerinde bayraklarini yariya indiren, taraftari bassagligi pankartlari acan ve mac oncesi alkislayan bu kulubun yoneticilerine ve taraftarina tesekkur ediyorum.

    28 mart'ta da bu inceligin karsiligini vermemiz gerektigini dusunuyorum.

  • üzüntülerinin acısını gs ve bjk taraftarından çıkarmaya çalışan taraftar grubudur. oysa ki konunun onlarla ne alakası vardır. sadece izlediler ve her komik şey gibi güldüler. fenerbahçe taraftarı üzüleceği yerde siz bukelemunsunuz siz birbirinizi tutuyosunuz vay efendim çok yalnızız. ulan tamam fenerin olmasını istemedi belki kimse ama 22 kişimi çıktılar sahaya. biz burda içimizden inşallah olamaz fener dedik diye mi suçluyuz yoksa.

    ben şunu anlamıyorum
    ilk gs maçından önce rakip takım kaptanına saldırıcaksın, http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=17095913

    bjk maçında kazandıkları penaltıdan sonra penaltı noktasını kazarak çirkefliğin daniskası diye tabir edilebilcek bi garip davranış sergiliyceksin. http://sphotos.ak.fbcdn.net/…0_3974450_144442_n.jpg

    yine ezeli rakibinle oynarken dünyada eşine az rastlanır saygısızlık ve seviyesizlikle topu kıçınla tutucaksın http://www.medyafaresi.com/…7_76b6c.jpg&w=279&h=235

    sondan bir önceki hafta kazandığın maçda gol sevinci olarak rakiplerinin ağladığını ima edeceksin.http://www.facebook.com/…2272&id=82795302208&ref=mf`

    sonra diyceksin ki niye birbirlerini tutuyolar. seviniyorlar sevinmesinler. bu tarafa bakıyorlar bakmasınlar. size ne arkadaşım.

    dünya' nın en aptal görüntüsünü oluşturdunuz şükrü saracoğlunda. timsah yürüyüşü yaptınız kendi sahanızda. karnımız ağrıyana kadar niye gülmeyelim? komik değil mi hakkaten. zamanında yöneticiliğinizi yapmış biri * avrupada gs' i desteklemem dediğinde herşey normal ama biz final maçında trabzonu destekleyince niye bu kadar olay oluyor. feneri mi destekliycektik tüm o yukardakilerden sonra. tabi ki bursa alsın istedik nesi garip bunun? bırakın bizim sevincimize laf söylemeyi. biz biraz güleriz geçer. siz de biraz üzülün geçsin. karşı saldırı için yeterli malzeme yok çünkü elinizde.

    içiniz rahat edicekse bukalemun deyin diğer takım taraftarlarına. en az bursa şampiyon oldukdan sonra timsah yürüyüşü yapan fenerliler kadar bukalemun.*

    not: iş bu entry zamanın ötesinde olup ait olduğu yere ulaştırılması için itinayla buraya bırakılmıştır.

  • sonuna kadar haklı tepki.

    devletin imamlarının arkasında neden namaz kılınmaz sorusunun da en güzel cevabıdır bir yerde şu videoda olanlar.

    cuma'ya gidersin; "camilerde allah'tan başka kimseyi anmayın" diyen ayete* inat, bilmemne tarikatının bilmemne evliyasının yüzü suyu hürmetine dua eden imam denk gelir, sinirden fenalık geçirirsin.

    bayram namazına gidersin, 45 dakika saçma sapan şirk ilahileri söyletirler sana koro halinde. şarkı arasında hoca alır sazı, kur'an'daki şirk söylemlerini adeta hayata geçirir. zalim osmanlı firavunlarını bile göklere çıkarır da çıkarır, lanet edersin.

    cenaze namazına gidersin, "şefaat sadece ve tamamıyla allah'a aittir" diyen ayete* kafa tutarcasına, ölmüş kişi falanca sakallının şefaatine nail olsun diye ballandırarak masallar anlatır durur imam, ya sabır çekersin.

    en acısı da, adam zaten gencecik torununu kaybetmiş, ayakta zor duruyor. sen adama istanbul'un fethini anlatıyorsun, hiç mi düşünmüyorsun bunları ya?

    ama insan bu en nihayetinde. böyle riya, böyle saçmalık görünce fıtraten tepki veriyor. tabi ancak fıtratını bu hurafelere kurban etmemişse bunu yüksek sesle "acaba biri beni kınar mı" endişesi gütmeden dile getirebiliyor.

    e bu imam bir de yetmezmiş gibi, tüm bu saçmalıkların karşılığı olarak maaşını da takır takır alıyor. sen "uydum hazır olan imama" diyorsun sevgili mukallit ama "sizden din konusunda ücret istemeyenlere uyun"* diyor allah.

    ah ne de güzel diyor ama dinleyen kim...

  • 39 erzincan depreminde yaşanan olaydır.

    deprem olduktan bir süre sonra, dönemin erzincan savcısı izzet akçal, mahkumları bir araya toplar :

    ‘‘sizi şimdi kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bırakacağım. aranızda civar köylerden olanlar varsa da bir günlüğüne köylerine gidip, ailelerini arayabilirler. ancak bir koşulum var; hiçbiriniz kaçmayacaksınız. canla başla çalışacaksınız. işiniz bitince cezaevine döneceksiniz.’’ der.

    mahkumlar, büyük fedekarlık göstererek, günlerce depremzedeler için çalışır ve sonra cezaevine geri dönerler. bir tek mahkum bile firar etmez.

    kurtarma ve yardım çalışmalarına katılan bu mahkumlar 1940 yılında çıkarılan özel bir kanunla affedildiler.

  • aynı olay beşiktaş'ın başına gelse, haftalarca gündemde tutacak galatasaraylı yazarların geçiştirmeye çalıştığı olay.

    başka zaman her olayda avrupa'yı kıstas olarak alırlar, ama şimdi diyorlar ki " bizdin kırkın ilgilizlir ". lan ölü arsenal geldi 4 attı gitti 4 attı, ne korkacak?

  • klasik bildiğimiz anamur muzunun türü musa cavendishi'dir. bu muzun aroması ve kokusu işte o eskiden beri alışık olduğumuz tad ve kokudur.

    ama günümüzde daha dayanıklı ve verimi yüksek muz çeşitleri, özellikle örtü altında üretilmeye başlanmıştır. williams, dwarf cavendish, grand nain, şimşek ve azman türleri örnek verilebilir.

    nasıl ki sera domatesi ile tarla domatesinin lezzetleri farklıdır, muzlarda da hem tür farklılığı hem de örtü altında yetiştiği ve güneş ışınlarına sınırlı maruziyeti nedeniyle lezzet farkı vardır.

    yani bu konuda herkes haklıdır. manavdan, marketten denk gelip de musa cavendishi aldıysanız güzel kokan, lezzetli bir muz almışsınızdır. yok benim geçen hafta yaptığım gibi görüntüsüne aldanıp başka bir tür alıdıysanız da saman gibi gelmiştir tadı.

    olay aynı kabak aşılı karpuz gibi gelişiyor. umarım sonu muz üreticilerimiz ve biz tüketiciler için iyi olur. ben şahsen fiyattan çok tadına, kokusuna bakarım. bir daha da iyice yoklayıp koklamadan yerli muz almam.

  • hatirlanacagi uzere, gectigimiz pazar gunu, bristol'daki irkcilik karsiti gosterilerde, edward colston'un heykeli sokulmus ve nehre atilmisti. bristol'deki bazi okul ve hastanelere de adi verilen edward colston, bati afrika'dan karayiplere gerceklesen kole ticari esnasinda 20.000 kadar kolenin seyahat esnasinda olumunden sorumlu. 1895 yilinda dikilen heykelin yikilmasi icin daha onceleri de girisimler olmus. bristol'un jamaika kokenli isci partili belediye baskani marvin rees de heykelin bristol icin bir utanc oldugunu belirtmis ve yikilmasina destek vermis.

    su an yeni heykelin en buyuk adayi ise, 1963 yilinda bristol otobus sirketi boykotunu baslatan paul stephenson. bahsedilen sirketin, siyahi kokenlileri ve asyalilari istihdam etmemesi uzerine baslayan boykota liderlik eden paul stephenson'a 2009 yilinda "esitlik uzerine yaptigi katkilardan oturu" kraliyet nisani verilir.

    simdi bu olaylardan sonra ingiltere'de baska bir olay daha gundem oldu; cecil rhodes.

    cecil rhodes, oxford mezunu bir ingiliz , yani "onun zamaninda oxford varmis ki okumus", daha dogrusu oxford universitesi - oriel koleji'nden mezun. rhodes, apartheid rejiminin de mimarlarindan biri olarak gozukuyor. bu nedenle 2016 yilinda, aralarinda oxford mezunlarinin da oldugu bir grup ogrenci, universitenin icinde yer alan cecil rhodes heykelinin kaldirilmasini ister. bunun icin imza toplarlar, kampanya baslatirlar, hatta rhodesmustfall isimli hashtag'lerle sosyal medya'dan da seslerini duyururlar, ancak oriel koleji, heykeli kaldirmanin tarihi silecegini belirtir ve kaldirilmamasi gerektigine hukmeder.

    iyi de, kim bu cecil rhodes derseniz; bu adam dunyanin en buyuk elmas sirketi olan de beers'in kurucusu . de beers su anda 35 ulkede faaliyet gostermekte ve yillik cirosu 6 milyar sterlin. ingilizleri "ana irk" olarak goren rhodes'in en buyuk hayallerinden biri de, misir, ingiliz somurgesiyken, kahire'den cape town'a direkt inen bir demiryolu insa etmektir. 1890-1896 yillari arasinda cape colony'nin (bir nevi simdiki cape town) basbakani olarak gorev yaptigi esnada, afrikalilarin haklarini etkin bir sekilde kisitlar ve ardindan transvaal devlet baskani paul kruger'a duzenlenen ve basarisiz olan darbe girisiminde (jameson raid) etkin rol oynar, bu girisimleri kendi ulkesinde de kredibilitesini oldukca dusurur. bu darbe girisminin altinda, ingilizlerin, transvaal cumhuriyetinin altin madenlerinden nasiplenememesi yatmaktadir.

    jameson baskininda basarisiz olan ingilizler, rhodes'in finansorlugunde 1899 yilinda, transvaal ulkesine tekrar savas acarlar. tarihe 2. boer savasi olarak gececek ve uc yil surecek bu savasta, 6000'den fazla transvaal askeri olurken, 26.000'den fazla cocuk ve kadin toplama kamplarinda hayatini kaybeder. paul kruger, avrupa ulkelerinden destek almak icin bu kitaya gider, ancak hicbir ulke destek vermez, vermedigi gibi bir de tarafsiz kalirlar. savas sonunda, transvaal kolonisi dagilir, ulke birlesik kralliga baglanir ve altin madenleri ingilizlerin denetimine gecer. bu savasin ingiliz devletine maliyeti ise, bugunun ederiyle, 26 milyar sterlin olur.

    en nihayetinde rhodes 1902 yilinda hayatini kaybeder. tarihe, olumunden 46 yil sonra "resmilesecek" olan apartheid surecinin temellerini atmasi ve ingiliz irkciligini guney afrika'ya tasimasiyla gecer. bugun, bill clinton'in da sayesinde okudugu meshur "rhodes bursu"nun fikir babasi ve finansorudur.

    rhodes, ingiltere'nin onemli ve ikonik figurlerinden biridir. bu nedenle, ada'nin "rhodes'in heykelleri de yikilmali mi" tartismasinin gundemde olmasi normal . tipki, dun, iskoc orijinli, kole tuccari, robert milligan'in heykellerinin de sokulmeye baslanmasi gibi.

    ingiltere'nin bu tartismalara veya aksiyonlara abd'den daha yavas gelmesinin bir sebebi de, orneklerini verdigimiz irkciligin cogunun, ulke disinda gerceklesmesidir.

    ingiltere ile birlikte, avrupa da somurgeci gecmisiyle yuzlesiyor (en azindan yuzlesmeye calisiyor) acikcasi, "artik, hicbir sey eskisi gibi olmayacak" denildiginde, anti-irkcilik hareketinin, covid'e oranla daha baskin gelecegini dusunuyorum, stalin'in (veya ona atfedilen) "bir insanin olumu trajedir'dir, milyonlarin ise istatsitik" sozunu daha once de bir kac yerde yazmistim. tarihe baktigimizda, bir cok kitlesel eylemin, cok kucuk kivilcimlardan basladigini goruruz zaten.

    elbette, iki heykel yikmayla veya yuruyusle hic kimse gecmisinden arinmaz, acikcasi 15. ve 16.yuzyillardan itibaren, ispanya ve ozellikle portekiz'in kolonizasyon calismalarinin (ozellikle de guney amerika'da) ingiltere'ye gore cok daha kanli ve direkt tarihi yok etmek uzere oldugunu da unutmamak gerek. zaten, osmanli'nin da tum tarih boyunca en buyuk emellerinden biri ispanyollari deniz savaslarinda yenmekti, hatta bunun icin, dusmani dusmani dostumdur ilkesini benimsemis ve 3.murat, 1.elizabeth'e yardim bile etmistir. velhasil, guney amerika'daki somurgelesme ve kolonizasyonun, direkt olarak, yagma ve kulturu tahrip etme
    uzerine kuruldugunu soylemek yanlis olmaz.

    bugun, twitter'da guzel bir sey okudum; "gelecegin tarihcilerine soyle sorulacak; 2020 yilinin hangi kisminda uzmansiniz?"

    bakarsiniz ucuncu ceyrekte gundem, universal basic income olur, kim bilir?

    yaksamlar.

  • en iyi olmak estetikle alakalı ise ronaldinho gelmiş geçmiş en iyi futbolcu olurdu.

    bu adam inzaghi'den beleş golcü pozisyon alması + fenomen ronaldo'dan bitiricilik + ibrahimoviç'ten de fizik almış. hile gibi bir şey.