hesabın var mı? giriş yap

  • kendisi ile ilgili son insider bilgiler şu şekildedir:

    "1- fildişili boğaz’da ve alkent’te gösterilen evleri beğenmesine karşın tesislere uzak olması nedeniyle kabul etmedi. hatta “apartman dairesi de olur. ama tesislere yakın olsun” dedi.
    2- şu an konaklamakta olduğu four sesons hotel’e ailesinin getirilmesi önerisini “birkaç güne kadar eve çıkacağım o zaman getirin. düzenimi kurayım, öyle gelsinler” yanıtını verdi.
    3- kendi özel basın danışmanına “kendimi türkiye’de g.saray taraftarına ispat edene kadar bana röportaj alma” talimatı verdi.
    4- sarı-kırmızılıların performans uzmanı scott piri’ye “eksiklerim var bana özel programı ver” diyerek profesyonelliğini ortaya koydu.
    5- drogba ayrıca tam 2 bin 500 g.saray forması sipariş etti. yıldız futbolcu bunları ülkesine gönderecek."

    (bkz: copy paste'in ustasıyım gözlerinin hastasıyım)

  • bir beşiktaşlı olarak söylüyorum;

    adam, sırf anılarını anlatsa aldığı parayı hakeder.

    dağılın amk yavşak fenerliler.

  • şu ülkedeki milyonlarca insana başka ülkelerin takımlarını desteklemesini reva gören ruhsuzlar topluluğu.

  • slovenya ve slovakya konsolosluğu çalışanları ayda bir, yanlış gönderilen mailleri değiş tokuş etmek için buluşurlarmış. iyi güldüm lan hahah.

  • kuranda bir (1) erkek şahitliğinin yerine iki (2) kadın şahitliğinin geçerli olacağının ayan beyan yazılmasına rağmen, (bakara 282)
    kadınlarınıza hafifçe vurabilirsiniz denilmesine rağmen, (nisa 34)
    erkeğin günaha girmesinin sebebinin kadın olduğunun dolaylı olarak söylenmesine rağmen (yasak elma)
    kadınlar tarlanızdır ve tarlanıza dilediğinizce varabilirsiniz denilmesine rağmen, (bakara 223)
    mirası bile eşit olarak dağıtmamasına rağmen, (mirasçıların tamamı kızsa tüm mirasın 2/3ünü alabiliyorlar) (nisa 11)
    bizzat "erkekler, kadınlar üzerine hakimdirler." (nisa 34), "kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın" (nisa 3) cümlelerine rağmen,

    hala burada "kuranda kadın erkek eşittir" denilebilmesi.

    rakamla da eşit değil, ahlak ile de eşit değil... hala burda goy goy yapılıyor.

    ayrıca
    kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz

    *

    ekleme: ilgili ayetlerin kaynakları.

  • doğma büyüme ankaralıyım. istanbul'a yerleşeli beş yıl bitti geçen hafta. daha eve elektrik bağlatmadan gittim kombine aldım. işten güçten sezonda 2-3 maça gidebilsem bile stad yıkılana kadar da her sezon aldım. inönü'den hatıra kalan kombine kolduğum da evin balkonunda duruyor hala. beşiktaş dergisine de aboneyim, hem de iki tane. kart1903 de almıştım, arada kulüpten arıyorlar, saat al havlu al kahve fincanı al ıvır al diye, hiçbirini geri çevirmedim.

    yirmi yıllık iki üye onaylı üyelik formumu kulübe vereli aylar yıllar geçti, hala bir dönüş yok ama. neyi beklettiklerini bir söyleseler de; kendimi bildim bileli hayatımın bir parçası olan bu kulübe niye üye olamadığımı, benim sevdamın kimin keyfiyetine bağlı kaldığını öğrensem.

    başka sözüm yok hakim bey.

  • yunan kentleri, güzellik ve doğruluk üzerine düşünen birçok filozofa ev sahipliği yapmıştır. büyük iskender'in pers imparatorluğu'yla olan savaşı sırasında ve sonrasında bu doğruluk ve güzellik fikri yunanlıların kent imgesinde yer almaya başlamış ve bu imgenin getirisi helen kentleri olmuştur. helen kentleri sıhhi, düzenli, iyi örgütlenmiş, estetik bütünlüğe sahip kentlerdir. ben helenistik dönem kent planlaması ve sanatın kent üzerine etkisine dair bir şeyler söylemek istiyorum.

    helen kentlerinde ilk zamanlarda helen topluluklarının başında krallar varken, akropolis kentin merkezini oluşturmuştur. kentin geriye kalan bölümü ise akropolün yamaçları çevresinde kümelenmiştir. ancak daha sonra kent devletleri kurulunca agora ön plana çıkmaya başlamıştır. agoraya stoalar ve tapınaklar egemendir. stoalar, helen kentlerinin konforunu arttırmak amacıyla helen kentlerinde etkinliğini arttırmıştır.

    helenler büyük tapınak ve mahkeme binaları tepelere değil, genellikle yer seviyesine, agoranın içine veya yakınına kurmaya başlamışlardır. çünkü helen döneminde bütün kent yapılarının boyutları büyümüş ve iki-üç katlı binalar yapılmaya başlamıştır. bütün kentte hâkim olma anlayışı bina yüksekliklerinin artmasıyla bu yapıların tepelere yapılma zorunluluğunu ortadan kaldırmıştır.

    helen kent planlama anlayışını ızgara plan oluşturur. bu plan, toprağın kolay ve uygun bölünmesini, adaletli olunmasını sağlar. bu planlama ile düzenli kent meydanları oluşmakta ve kent kesin çizgilerle mahallelere ayrılmaktadır.

    helen kentinin estetik niteliği olarak perspektif ve boyuna eksen, hippodamos plan tipinin getirilerinden biri olmuştur. çünkü tek tek binalarda olduğu kadar, binaların kendi aralarında da bilinçli bir estetik oluşturulmaya çalışılmıştır.

    helen kentlerinde hem dinsel yaşam hem de siyasal yaşam sanata sıkı sıkıya bağlıdır. bütün kent, gerçekte bütün ülke, tanrılara ya da belirli bir tanrıya aittir. helen hükümdarları, sanat ve bilimin koruyucuları olarak ün kazanmak istemişlerdir. bu yüzden dev tapınaklar ve büyük anıtlar yaptırmışlardır. bergama antik kenti bunun en güzel örneğidir.

    helenler, çıplaklıklarıyla gurur duymuş, çıplak dolaşmış, çıplak savaşmış ve kent mekânlarını çıplaklarını göstermek için kullanmışlardır. olgun insan, bedeninin kusursuzluğuyla övünmüşlerdir. bu ideal insan anlayışı dönemin heykellerinde de etkisini göstermiştir. zeus sunağı’nın frizlerinde yer alan heykeller de bu ideal insan bedeni anlayışının göstergesidir. mimari ve heykel sanatının bu kadar yakın ilişkide olmasının sebeplerinden biri de sanatçının hem mimar hem de heykeltıraş olmasıyla açıklanabilir.

  • sol açıkta oynamak istediğim maç.

    özelliklerim;
    - solağım
    - istanbul'da amatör bir kulüpte oynadım. sahalara uzak değilim.
    - aşırı hızlıyım. 100 metreyi 11 saniyede koşuyorum. dünya rekoru 9,58 (lisede atletizm takımındaydım)
    - boyum messi ile aynı. (1,68 cm. açık oyuncusu kısa olur uzun değil)
    - 7 yıldır sürekli bisiklet kullanıyorum. kondisyon sıkıntım yok.
    - 160 iq sahibi olduğumdan dolayı 6. hissim kuvvetli önceden pozisyonları sezebiliyorum.
    - 5 gol garantisi veriyorum atamadığım her gol için ödeme yapacağım. türkiye'deki yapılan köprüler gibi.
    - omzumda dövmem var. gol sevinçlerimde göz banyosu yapabilirsiniz.

  • destekleyen monitörler ve tv'ler, hdr modunda inanılmaz bir görüntü kalite farkı oluşturuyor. bunun iki sırrı var:

    1. renk aralığı. görülebilir spektruma daha yakın olan dci-p3 renk aralığında renkler veriliyor. bunu sağlamak için de r,g,b bileşenleri başına 8-bit yerine 10-bit değerler kullanılıyor.

    2. bölgesel aydınlatma. klasik lcd ekranların arka plan aydınlatması yekpare değiştiğinden bölgesel olarak parlaklık farkı yaratamıyor ve dinamik kontrast veremiyor. oysa bölgesel parlaklık değiştirebilen teknolojiye sahip paneller bu imkanı sağlayabiliyor. hele hele oled panellerde ayrı bir arka aydınlatma olmadığından bu çocuk oyuncağı.

    4k'dan çok daha büyük bir beyin patlaması yarattığını söyleyebilirim hdr'ın.

    tek kötü yanı ekran görüntüsü ya da video kaydı hdr olarak kaydedilmeyince ciddi kalite kaybı olması (örnek). her şey çamur gibi oluyor. yani streamer'sanız bu keyiften şu anda istifade edemiyorsunuz. hdr destekleyen resim formatları var (avif, heif vs) ama şu anda destek zayıf sanırım. ayrıca hdr destekleyen her ekran aynı derecede güzel hdr tecrübesi sağlamıyor. bunun da bir kalite standartlarına oturması lazım.

  • geçen hafta iş meselesi sebebiyle gittiğim ülke. tam toplantıdayken, masadaki tüm almanların tırnaklarına baktım ve eciş bücüş, kemirilmiş gibiydi. daha sonra etrafımdaki almanlara da baktım, onlarınki de aynıydı. dayanamadım sordum. dedim tırnak makaslarınız, dünya standartlarından farklı mı?

    das hayır dedi masadaki iş ortağımız alman. peki dedim tırnaklarınız neden böyle kemirilmiş gibi? biz dedi dostum, her gece kıskançlıktan tırnaklarımızı kemirerek uyuruz. kimi kıskanıyorsunuz dedim.işte o an, tüm restoran ayağa kalkıp istiklal marşı okudu. o kadar gururlandım ki, ağladım be sözlük.

  • tekrar chuck'a başladım. her hafta salı akşamı torrent ile indir. sonra git divxplanet'ten alt yazısını bul. senkron tutmasın, yazı önden gitsin. kontrol ede ede alt yazıyı ayarla. eski ama güzel günler.

    chuck, 2007'den 2012'ye kadar ekranlarda kalan ve josh schwartz ile chris fedak tarafından yaratılan bir macera. hikayesi, genç ve zeki chuck bartowski'nin sıradan hayatının, eski oda arkadaşı bryce larkin tarafından gönderilen gizemli bir e-posta ile bambaşka bir hal alması üzerine kurulu. stanford'dan atıldıktan sonra teknoloji mağazası buy more'da çalışmaya başlayan chuck, kendini aniden amerikan hükümetinin sırlarını taşıyan bir bilgisayar olarak bulur.

    buy more'daki iş arkadaşları, bu dizide önemli bir yer tutar. jeff ve lester ikilisi, müzik grubu jeffster ile hikayeye mizahi bir tat katarlar. cia ajanı sarah walker, yvonne strahovski'nin canlandırdığı etkileyici ve gizemli bir karakter olarak öne çıkar. adam baldwin'in oynadığı nsa ajanı john casey ise sert ve ciddi yapısıyla dikkat çeker.

    hikayemiz california'nın burbank şehrinde geçiyor ve her bölümde chuck'ın casusluk becerilerini geliştirmesini ve kişisel ile iş hayatını dengelemeye çalışmasını konu alıyor. kız kardeşi ellie ve kocası devon captain awesome woodcomb, diziye aile ve ilişki dinamikleri katıyor. bu karakterler, ryan mcpartlin ve sarah lancaster tarafından canlandırılıyor.

    müzikler, her bölümde farklı seçimlerle öne çıkıyor. jenerik müziği indie rock grubu cake tarafından yapılırken, jeffster grubunun performansları da dizinin müzikal zenginliğine katkıda bulunur.

    chuck, geek tavırları ve hayattaki "kaybetmişliği" ile birçok genç ve yeni yetişkinin izlerken kendini onun yerine koyabileceği bir karaktere sahip. bu kadar özel kılan ve dizinin tüm negatif yanlarını görmememizi sağlayan da bu bağ sanırım.

    bu dizi, izleyicilere sadece bir hikaye sunmakla kalmıyor, onları bir maceranın, aşkın ve dostluğun içine çekiyor. her bir karakterin özgün hikayesi ve gelişimi var. "aşk bitti" diyen sarah aşık oluyor. taş gibi casey pamuğa dönüyor. ters takla atamayan chuck lazerlerin arasından hopluyor, zıplıyor. dizi tıpkı bir insan gibi ilerliyor, gelişiyor, büyüyor. başlangıçta eğlenceli ve hafif bir aksiyon dizisi olarak başlasa da, zamanla artan duygusal yoğunluğuyla izleyiciler üzerinde derin bir etki bırakıyor. bu yöntem ile adeta karakterler ile birlikte büyüyoruz. ve yine bu sebepten onları ev arkadaşı, iş arkadaşı veya operasyon arkadaşı gibi görmeye başlıyoruz.

    bu dizide mantık aramaktan ziyade mutluluğa, akışa ve samimiyete kendini bırakmak gerekiyor. amerika'daki tüm sorunları rıza baba ve ekibi gibi bu üçlünün çözmesini göz ardı etmelisin ve modern bir yeşilçam filmi, bir günümüz kemal sunal filmi izlediğini varsaymalısın. verdiği hissiyat tam olarak bu çünkü.

    izlediğimiz en iyi dizi olmasa da, kesinlikle karakterlerle en çok bağ kurduğumuz ve izlerken en çok duygusal deneyim yaşadığımız yapımlardan biri olarak hafızalarda yerini almaya devam edecek.

    son ve en şaşırtıcı bilgi. chuck karakterini az kalsın (bkz: zachary levi) yerine (bkz: adam brody) canlandıracakmış. direkten dönmüşüz vallahi. verilmiş sadakamız varmış.

    stay in the car chuck!