9266 entry daha
  • tüketim alışkanlıklarına bakacak olursak kabul görme isteği.
  • sahip olmak ya da olmak ikilemi arasında tercihini her zaman sahip olmaktan yana kullanması.

    erich fromm, sahip olmak ya da olmak adlı kitabında bu durumu şöyle özetliyor:

    "eğer insan yalnızca 'sahip olduğu' şeylerden ibaretse, onları yitirdiğinde, kendini de yitirecek, kim olduğunu bilemeyecektir. böylece yaşamı yanlış kurmanın sonucunda ortaya yenilmiş, moralsiz, yıkık ve acınacak bir insan çıkar. 'olmak' kavramında ise sahip olunan şeylerin kaybedileceğinden doğan endişe ve korku yoktur. olduğum gibiysem ve kişiliğim 'olmak' tarafından belirleniyorsa kimse benden bunu alamaz ve kişiliğimin yıkılması tehlikesi de doğmaz. odak noktamı ve davranışlarımı yönlendiren güdüleri, kendi içimde bulurum. "
  • stres.
    iletişimin teknolojiyle birlikte ilerlemesiyle hem iş hem de özel hayatta sürekli birileriyle iletişim halindeyiz ve bu bizi strese sürüklüyor.
    - iş hayatında başarılı olma stresi
    - arkadaşlarınla yarışmak için bir şeylere ulaşabilme stresi. tatillerden, giyilen giysilere, çocukların gittiği okullara kadar geniş bir yelpaze.
    - sosyal medyada paylaşım yapabilmek için hafta sonu nereye gitsem, bu akşam ne yapsam stresi. evde oturmak dönemimizin en büyük günahlarından.
    - akrabaların üzerimizde oluşturduğu stres. okul ne zaman bitiyor ? ne zaman evleniyorsun ? ne zaman çocuk yapıyorsun ? çocuğun olmuyor mu ? uzar gider.
    - parayı değerlendirme stresi. arkadaşlarla girilen ortamda yapılan borsa , ev ,araba muhabbetleri. arsa, tarla vs. de dahil oldu son dönemlerde.
    toksik ve yapay hayatlar yaşıyoruz. belirli bir yaştan sonra neredeyse hepimizde strese bağlı sağlık sorunları oluyor.
  • normali unutması.
  • kendini bişey zannetmesi, dünyanın onun etrafında döndüğünü, yaratılışında da ölümünde de büyük sırlar olduğu, herşeyi mükemmel yapabileceği ama aslında dokunduğu her şeyi daha da berbat edeceği gibi gerçekliklerden bihaberdir.
  • dayanıksız olması.
    hem fiziksel hem de mental anlamda
  • düşünmemesi ve el becerilerini kaybetmesi
  • şartlarından hoşnutsuz ama kendinden hoşnut olmak...

    yani yeterli ve keskin bir iç görüye sahip olmamak; hayat kavramını oluşturan olaylar silsilesini her durumda kendini haklı çıkarır perspektiften görmek ve bu yüzden her türlü çözümü dışarda aramak.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap