• (bkz: jackass)
  • güzel bir şarkı sözü, derin bir felsefik cümledir.

    sözdeki asalete bakar mısınız; "son pişmalık neye yarar?"

    gelin anlatayam, ilk çağlarda ateş yakmak, yemek pişirmek ve bilumum mağra işlerinde... parton.

    konuyu karıştırdım bir an. nerede kalmıştık? ha pişmanlık. tamam.

    efendim mesela, son pişmalığın ardından soğuk su bir başka içilebilir. soğuk suyun tadına vardırır desek yeridir.
    ayrıca daha az espiri yapan, daha az konuşan daha çekilir biri de olabilirsiniz.
    mesnetsiz "ben hallederim yaa" meydan okumalarından "hayat zor be abi" çağresizliğine size hissettirmeden geçişi de sağlayabilir.
    artık her gördüğünüze, her gülene, her facebook'dan ekleyene, aşık olmanızı da önleyebilir.
    sevenlerinizi fark etmenize, çevrenizdekileri daha başka sevmenize de yol açabilir.

    son pişmanlık çok şeye yarar ama her zaman değil. mesela birinin hayatına kast edince, kalp kırınca, bir işe yaradığı söylenemez.
    dolaysıyla, dengesiz ve sağlıksız insanlar için bu küçük şeyler geçersiz olabilir...
  • (bkz: olmadı yar)
  • müslüm gürses'in olmadı yar isimli parçasının patlama yeridir.
  • adamı idam sehpasına çıkarmışlar, son bir sözün var mı diye sormuşlar.

    “bu da bana ders olsun” demiş.
  • son pişmanlığın faydası pişmanlığa neden olan eylemle ilintilidir. mesela ben geçtiğimiz cumartesi günü saat 14:30 sularında demlenmeye başladım. biram soğuktu, ekranda tottenham-wolves maçı vardı, ortam koşulları benim adıma idealdi. maçın sona ermesiyle birlikte buzdolabımdaki bira stoğu da bitti ve bakkal selim'e doğru yol aldım. dönüş yolunda siyah poşetin içindeki buz gibi biralarla apartman merdivenlerini tırmanırken ayağım kaydı; neredeyse kafa göz dağılıyordu. buna sebep olan cisim, karşı komşumun kapısının önünde dizili olan yaklaşık 8 çift ayakkabıdan bir tanesiydi. (not: karşı komşuda 2, ara sıra gelen misafirlerle birlikte en fazla 3 kişi yaşıyor) sunturlu bir küfür ederek kendimi eve attım ve spotify'ın önerdiği şarkılar eşliğinde demlenmeye devam ettim. 18:00 sularında 11'nci birayı devirmiştim ve bu ayakkabı mevzusunu kendime dert etmiştim. canavarca hislerimi dizginleyip öfkemi daha kalitesiz bir eyleme dökmeye karar verdim ve karşı evin önündeki ayakkabıların birer tekini (toplam 8 tek) bir poşete doldurup çöpe attım. yaklaşık 2 saat sonra komşu bu olup biteni fark etmiş ve jandarmaya haber vermiş. ben de balkondan bunun kızgın, endişeli hallerini izleyip kıs kıs gülüyorum. neyse jandarma geldi, karakolda ifademi verdim, nöbetçi asker ve komutanlarla sohbet muhabbet ettik ve gece 11:30 sularında jandarma minibüsüyle eve geri döndüm. göreceğiniz üzere içkiyi ağzımla değil götümle içtiğim için cumartesi akşamımın içine ettim. tabi bir de konu komşuya reklam oldum. peki son pişmanlık neye yaradı? şu saçma sapan gün içerisindeki gayri doğal ''merhaba? nasılsınız? afiyet olsun, su nasıl, sıcak mı, denize mi giriyorsunuz; yok canım ben mayoyla dağa tırmanacağım'' türündeki sohbetlerden kurtuldum; balkonda otururken bu günlük fuzuli muhabbetlere maruz kalmamaya yaradı pişmanlığım, komşular iki gündür çekiniyorlar benden. bu olay olmasaydı pek daha şık olurdu, orası ayrı.
  • kendini kahretmekten başka hiçbir şeye yaramaz. herkes kendi tercihlerini, karar ve pişmanlıklarını yaşamalı. kiminin laneti kiminin ödülüdür bu
hesabın var mı? giriş yap