hesabın var mı? giriş yap

  • bir kere daha ağzındaki baklayı çıkarmıştır. işte o açıklama:

    milli takımlar teknik direktörü fatih terim'in ayrılmasıyla, türkiye'nin büyük bir kaosa gireceğini ileri süren vural, şimdiden yeni teknik direktörün yerli mi, yoksa yabancı mı olması gerektiğinin tartışıldığını söylerken, kendisinin de bu göreve talip olduğunu açıkladı.

    ''en azından ben varım mesela. 25 yıldır bu ligde çalışıyorum. eğitimim var. yabancı dilim var. bize verilen imkanlarla neler yaptığımız belli. milli takıma çok futbolcu yetiştirdik. ben kendimi aday görüyorum, ama bir tane gazetede adımız geçmiyor. demek ki işin uzmanlık boyutuna bakılmıyor. o yüzden biz de 'tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok' misali, türkiye'de futbolu yönetenlere içimizden içimizden kırılıyoruz. yeteri kadar deneyim isteniyorsa tecrübeliyim. avrupa'yı biliyorum. daha düne kadar bu ülkede pro lisans sahibi olan sadece bendim. bu ülkeyi benden daha iyi tanıyan biri olabilir mi? iki tane akademi bitirmişliğim var. yabancı istiyorlarsa, ben aynı zamanda alman vatandaşıyım.''

    valla ben ikna oldum. en azından bir somestre. bi buldurun be.

  • youtube'da herhangi bir videonun bir bölümünü kaydetmenin mümkün olması.

    uzun metrajlı bir videonun içinden birkaç dakikalık kısmını kullanabilmek için videonun tamamını indirip edit programlarıyla kırpma zahmetinden kurtulmanın yolunu buldum bugün, bilmeyenler için anlatayım kısaca:

    1)sözkonusu youtube videosunun altında paylaş yazan yere tıklayıp altta çıkan linki kopyalıyoruz.

    2)vlc programının ''ortam'' sekmesinde yer alan ''ağ akışı açın'' satırına tıklayıp açılan pencerede ''ağ'' sekmesinin altında beliren adres çubuğuna yapıştırıyoruz.

    3)''oynatın'' butonuna basıp youtube videomuzu vlc'de oynatıyoruz ve kaydetmek istediğimiz bölüme geldiğimizde altta yer alan ''kaydet'' butonuna basıp kaydı başlatıp bitirebiliyoruz. kaydettiğimiz bölüm bilgisayarımızın ''videolar'' klasöründe hazır vaziyette.

    kolay gelsin.

  • biz balik hafizalilar cok hatirlamayiz ama ben unutmuyorum. su takimi hocasindan personeline kuran zeki onder ozen sana sonsuz minnetimi sunuyorum. ayilarin gorev yaptigi yerde en buyuk hizmeti fenerbahce backround'la sen verdin. umuyorum yeniden su takimda yer alacaksin. iyilerin mutlaka kazandigina bizi inandir.

  • yanlış bilmiyorsam;

    zamanında derin denizlerinde petrol olduğu keşfedildiği zaman, petrol çıkarma şirketleri bu konuda hiç bir bilgisi olmayan, eğitilmiş personeli olmayan ülkeye akın ettiler. ancak norveç devleti petrolu kendi çıkaracağını açıkladı ve personel eğitmeye başladı, teknik adamlar yetiştirmeye başladı. tahmin edeceğiniz gibi ilk seneler verimli bir çıkarma yapamadı devlet, teknik bilgiye sahip personelin eğitilmesi zaman aldı. ama sonrasında gerek teknik altyapısını kurup, gerekse eğitimli işgücüne sahip olunca devlet petrol geliri üzerinden hiç bir şirketle gelir bölüşümüne gitmedi. bu yaz gezdiğim kadarıyla tüm yollarını ve altyapısını yeniliyor. ülke avrupa birliğine girmiyor, çünkü petrol geliri nedeniyle cari fazlası var, fazla veren ülkelerin ab'yi fonlaması gerekiyor. bunun yerine her yıl fazlasını halkına planlı bir şekilde harcıyor.

    ders alınacak çok nokta var sanırım.

  • belki defalarca yazılmıştır fakat tekrar hatırlatmakta fayda var. en azından ben hep şu demeciyle hatırlayacağım kendisini.

    bir röportaj esnasında kendisine, en basit hazırlık maçında bile neden bu kadar çok koştuğunu, son ana kadar terlediğini soruyorlar.

    verdiği yanıt: ben fakir bir balıkçının oğluyum. babam bir kaç balık için bütün gününü harcardı. benim kazandığım paranın çok daha azı için insanlar çok ağır işlerde ve çok ağır şartlarda çalışıyor. ben 90 dakika koşmuşum çok mu?

    bu adamı en net özetleyen cümlesi budur arkadaş. helal olsun aldığın her kuruş. özleyeceğiz sarı reyiz.

  • niye ingilizler federeri tutuyor ya da çoğunluk federeri niye tutuyor diye isyan edenler bir alıcı gözüyle baksınlar adama, bu kadar mı estetik olunur, adam rönesans döneminden çıkmış gelmiş sanatını icra ediyor gibi.

  • kurucusu chizuo matsumoto olan ve 1984 yılında tek göz bir evde temelleri atılan tarikat budizmin temeline dönmeyi vaat etmektedir. 1989 yılında japonya'da dini bir organizasyon statüsüne erişen tarikatın ülkenin elit üniversitelerinden mezun pek çok müridi olması da hakkında "elitler için din" gibi söylemler geliştirilmesine neden olmuştur.

    matsumoto adını 1992 yılında shoko asahara olarak değiştirmiş, yaymaya çalıştığı dine dair bir kitap yayınlayarak kendisini mehdi ilan etmiştir. iddiası dünyanın tüm günahlarını üstlenebileceği, müritlerine ruhsal enerji transferi yapabildiği ve onların da günahlarını yok edebileceğidir. asahara'nın öğretisine göre kıyamet nükleer bir savaş/saldırı sonucu gelecek ve kendisine inananlar bu kıyametten kurtulabilecektir. ayrıca abd'den "canavar" olarak bahseden asahara'nın abd'nin bir gün japonya'ya yeniden saldıracağı fikrinden ilerlediği görülmektedir.

    asahara yarattığı din ile ilgili çizgi roman ve animeler yayınlamış, bu yayınlarda japonya'da popüler olan uzay görevleri, güçlü silahlar, küresel komplo teorileri vb. manga ve anime temalarını kullanmıştır.

    asahara ve yüksek mertebelerdeki müritlerinin nispeten mütevazı hayatlar yaşadığı ifade edilir. hayatlarındaki tek lüks ise zengin bir mürit tarafından hediye edilen kurşun geçirmez bir mercedes-benz'dir.

    david e. kaplan ve andrew marshallın 1996 yılında yayınladıkları kitapları `the cult at the end of the world: the terrifying story of the aum doomsday cult, from the subways of tokyo to the nuclear arsenals of russia`tarikatın öğretilerinin gizli yürütüldüğü ancak talimler esnasında bol halüsinojen kullanıldığı belirtilmektedir.

    1980'lerin sonuna doğru müritlerini aldattığı iddiasıyla sarsılan tarikatın mensuplarını zorla alıkoyduğu, para vermeleri için zorladığı ve hatta ayrılmak isteyen bir müridini öldürdüğü iddia edilmiştir. 1989 yılında tarikat karşıtı olarak tanınan avukat tsutsumi sakamotonun açmakla tehdit ettiği dava başarısız olurken, sakamato'nun japonya'nın televizyon kanallarından birine verdiği röportaj kanal tarafından avukata haber verilmeksizin tarikatın mensuplarını gösterilmiş ve ardından sakamato'nun karısı ve çocuğu ortadan yok olmuştur. tarikatın 1995 yılındaki metro saldırısına kadar akıbetleri bilinmeyen ikilinin saldırının ardından yapılan araştırma sonucu organizasyon tarafından öldürüldüğü ortaya çıkmıştır.

    ilerleyen dönemlerde adı gasp, cinayet ve suikastlerle anılan grup ilk sarin gazı saldırısını batı avustralya'da gerçekleştirmiştir. tarikatın 1995 yılındaki tokyo saldırısından önce japonya'nın başka bir şehri olan matsumoto da dahil olmak üzere üç farklı saldırı daha gerçekleştirdiği düşünülmektedir. ancak tarikatın bu saldırıların hiçbirini üstlenmediği görülmektedir.

    tokyo saldırısının ardından tarikatın fuji dağı'ndaki merkezine yapılan polis baskını esnasında bulunan patlayıcı maddeler, kimyasal silahlar ve rus yapımı bir helikopter tarikatın gerçek yüzünün tamamen ortaya çıkmasını sağlamıştır. shoko asahara tarikata ait binalardan birinde gizli bir duvarın arkasında saklı bulunmuş ve mahkemeye çıkarılmasının ardından idama mahkum edilmiştir.

    1995 yılında yasal olarak din olma statüsünü kaybeden grup 1996 yılında iflasını ilan etmiş olsa da, ülkenin dini özgürlükler kanunu sayesinde yakından gözlenmeye devam edilme şartıyla faaliyetlerine devam edebilmiştir.

  • ne kadar güzel mühendislik örneği olduğunun anlatıldığı entryler var. alt küresel kısımın ısının muhafazasında etkili olduğu gibi üst geniş kısımın ise içimini kolaylaştırmaktadır. ayrıca soğuk kış günlerinde ince belli olması hem avuca sığmasında olduğu gibi üst bölgeyi de hızlı ısı değişimine imkan vermesinden -soğuttuğunda- dolayı elde tutmayı da kolaylaştırmaktır. üstelik hızlıca içip ağzın yanmasını da bir miktar engellemektedir. içine çay kaşığı girdiğinde de harika ses vermektedir.

    gelelim işin başka bir boyutuna viskileriyle ünlü irlandalı bir grup viski tadımcı -çay bardağıyla rakı içenlere afra tafra yapan içimizdeki irlandalılara inat * - en iyi viski bardağı icat etmek için çeşitli viski bardaklarını denemişler ve en iyi sonucun - bingo- türk usulü çay bardağıyla olduğunu tespit etmişler. ve eşsiz viski bardağı için uzun uğraşlar sonucunda türk çay bardağı tipini kullanarak şu görseldeki bardağı meydana getirmişler.

    türk tipi çay bardağı hakkında ise uçuculuğu yüksek olan etanolu hapsederek burunlarına sıfır alkol kokusu geldiğini ve viski aromasının daha güzel gelmesiyle içiminin en güzel hale geldiğini belirtmişler.

    kaynaklar youtube 1 ve 2

    bonus: (bkz: tek oturuşta 12 bira içtim yalanı/@maksim valerus)

  • bu gösteriye (bkz: ardha) deniyor. katar kültürü ile yetişmiş neredeyse her erkek birey birer kılıç sahibi olduğundan ve bunlar dededen toruna kadar geçebildiğinden, kılıç gösterileri onlar için inanılmaz önemli.

    bu sebeple ardha gösterisini dini bayramlarda, ulusal kutlamalarda kısacası ota boka bir sebep göstererek yapmaktalar.

    dünya kupası ile bunun ne alakası var diyebilirsiniz ama bu dans ile bi nevi kültürlerini dünyaya tanıtmaya çalışmışlar. tabi ki de bi boka benzememiş.